MHP bütün saldırılara rağmen barajı aştı!
Peşinen söyleyeyim; bütün seçim sürecini “sahada” geçirmiş, Türkiye’nin hemen her yanında verecekleri oylarla sonucu belirleyecek olan insanlarla yüz yüze konuşmuş, dertleşmiş, korkularına, ümitlerine, inançlarına ve açık açık, onların ağzıyla yazayım “AKP’yi yollama” kararlılıklarına şahit olmuş biri olarak, ilk andan itibaren şaşkınlıkla izledim YSK’dan gelen seçim sonuçlarını.
MHP Genel Merkezi’nden 12 Haziran gecesine dair ilk izlenimim, “saha” yı izleyen gazeteciler kadar “saha” da çalışan siyasetçilerin; adayların, il ve ilçe yöneticilerinin de benzer bir şaşkın hal içerisinde olduğu yönündeydi... Sonra bu tablo değişti, “hırs” daha üstün bir duygu haline geldi.
MHP anket şirketlerinin, medyanın, siyasi parti temsilcisi gibi çalışan mülki amirlerin estirdiği rüzgarı tersine çevirecek ve hatta onları yutacak bir hortuma dönüştürecek kadar güçlü sürpriz bekliyordu sandıktan... MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ifadesiyle “paketi alsa da tokadı vuracaktı” seçmen.
Bahçeli’nin 1 Ekim 2010 günü Kars Anı’da, Fethiye Cami’nde kıldığı Cuma namazından bugüne Türkiye genelinde -çoğuna da iki hatta üçüncü ziyaretlerini yapmak suretiyle- gezdiği 60’tan fazla ilde, yüzlerce belde ve köyde, 200’den fazla kere halka hitap etmesinden sonra seçimin “sürpriz partisi” olma beklentisi yersiz de sayılmazdı demokratik rejimde.
Velhasıl, dün ortaya çıkan tablo, MHP’lilerin beklediği yönde olmasa da “sürpriz” oldu gerçekten de.
MHP Genel Merkezi’nin görkemli kapısının önünde birikmiş kalabalıktan biri, Bursa’dan yazdığım notları hatırlattı:
“Halk profesyonel tiyatrocu değilse demiştiniz ama baksanıza bayağı tiyatroymuş izlediğimiz günler, gecelerce...”
MHP yöneticileri de, Faruk Bal’ın yaptığı açıklamada vurguladığı gibi “tatmin olmadı” ama, “tiyatrocuları” seçmen kitlesinde değil de sandıkla sonuçların açıklandığı monitörler arasındaki bir “katakulli sahnesi” nde aramak gerektiği görüşündeydi.
MHP, “barajı aşamayacak” kampanyası göz önüne bulundurulduğunda, baraj sorunu olmadığını gösterdi dün gece. “Bütün saldırılara rağmen” , kurmaysız bırakılarak, yasadışı olarak elde edilmiş görüntü ve ses kayıtlarıyla şantaja uğrayarak sözün özü “en kötü zamanında” bile oyunu büyük oranda koruyarak aslında önemli bir eşikti geçtiği
MHP’liler Anayasa’nın değiştirilemez maddelerini değiştirip eyalet modelinin “geçiş meclisi” olmaya namzet bir yapı içinde “dur” deme kabiliyetini korudukları için, TBMM’de Türk Milliyetçiliği fikrinin de temsil edilecek olmasından dolayı memnunlar elbette. Ama yine de bir şey eksikti MHP Genel Merkezi’nin önünde... Kutlamaya hazırlanmışlardı; onun yerini Cumhuriyet’in “AKP’ye emanet” olmasının endişesi aldı. Kurumsal kimliğinden, Meclis’e sokamadığı kadrolarından ziyade ülkenin geleceğine dair büyüyen bir endişe hakimdi ülkücülerin yüzlerinde. Bu camiada özellikle son aylarda göze çarpan kenetlenme ve parti dışından MHP’ye dönük olarak gelişen teveccüh düşünüldüğünde buruktular büyük ölçüde. Önlerine set kuranları yenmiş ama ülkeyi onararak başlatacakları “lider ülke” yürüyüşünü, en azından iktidar boyutuyla ertelemek durumunda kalmışlardı neticede.
Kırmızı beyaz üç hilalli bayraklar ve Devlet Bahçeli posterleriyle süslenmişti MHP Genel Merkezi ama en büyük süsü sessizlik oldu günün geceye döndüğü saatlerde.
***
Seçim sürecini rakipleriyle yarışın haricinde, “kaset siyaseti” ne karşı ciddi bir hukuk mücadelesi ve psikolojik savaşla da geçiren MHP’de, Genel Başkan Bahçeli’nin seçim gezilerinde karşılaştığı “daha önce görülmemiş düzeydeki” ilgi, partililerin “tahmin” lerinde telaffuz ettikleri rakamların yükselmesine yol açmıştı.
MHP lideri Bahçeli’nin seçim kampanyasını büyük oranda “millete dönük” bir söylemle götürmesi, örneğin şahsı, partisi veya savunduğu ideoloji üzerinde gölge oluşturacak bir saldırı olmadığı müddetçe diğer siyasi partilerin liderleriyle polemiğe girmemesi ve meydanlardaki enerjisini toplumun çeşitli kesimlerine dönük politikalarını anlatmaya harcaması da MHP’nin kemikleşmiş tabanı dışında farklı kesimlerden de oy alacağı duygusunu güçlendirmişti.
Diğer iki iddialı partinin genel başkanının yapmadığı kadar “kadın” vurgusu yapmıştı Bahçeli kampanyası boyunca, “kadına yönelik şiddet” ve buna dair çözüm önerilerine hemen her konuşmasında geniş yer vermişti. Keza MHP’li gençlerin kendiliklerinden başlattığı “İlk OY’um MHP’ye” kampanyasının seçimin belirleyici unsuru olan ve “şifre skandalı” ndan sonra daha politik bir tavra bürünen gençlerde karşılığı olacağına inanç büyüktü.
Bahçeli’nin kanımca seçim dönemine damgasını vuran tavrı “demokrasi” ye yapığı vurgu oldu. Halktan oy talep etmek yerine, onu karar verme özgürlüğüyle tanıştırdı MHP lideri. Ki bu bir “yasaklar ülkesi” nde önemli bir destek nedeni olabilirdi.
***
“Karar anı” nda, büyük bir özgüvenle “devlet yok milletime gidiyorum” demişti Bahçeli. Ama devletin olmadığı bir ortamda millet iradesinin ne derece tecelli edebileceği tartışıldı dün gece boyunca MHP Genel Merkezi önünde.
MHP’lileri bu sorgulamaya iten olayların başında dünkü “Keçiören rezaleti” geldi. Ülkücülere göre, Keçiören’de bir kadının elinde “AKP mühürlü” bir oy pusulasının ele geçirilmesi daha sandıklar açılmadan şaibe düşürdü bu seçime. Kaldı ki Oktay Vural İzmir’e, Faruk Bal Konya’ya dair benzer “skandal” ları taşımaya çalıştı YSK gündemine...
MHP’nin giriş katındaki çay ocağında yapılan sohbetlerde Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın seçimden sadece iki gün önce, Bahçeli’nin Gaziantep gezisinde yaptığı uyarıyı hatırlattı herkes birbirine. “Fazladan bastırılan oy pusulaları, AKP mühürlü olarak halka dağıtılacak ve para karşılığı seçmenin boş oyuyla değiş tokuş edilecek” tezindeki haklılığı ortaya çıkmış oldu MHP’lilere göre.
***
Saatler ilerleyip, tablo netleştikçe “şok” un yerini “bu ortamda bu da başarı” kanısı aldı. İçlerinde bir ukde kaldığını çok belli etseler de “bundan sonrası” için motive etme girişimleri sokuldu devreye. “Ya bu da olmasaydı” diyenlerin sayısı artmaya başladı gece ilerledikçe.
Dün gece MHP Genel Merkezi’nde dikkat çeken eğilimlerden biri de “özeleştiri” oldu.
***
Selcan Taşcı - Yeniçağ
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle