VAKIFLARDA MİRAS HAKKI AZINLIĞA VAR TÜRK'E YOK

16 Nisan 2011 17:03 tsi
Kiliseleri milyonlarca lira harcayarak ihya eden, Rum ve Ermeni vakıflarına her türlü kolaylığı sağlayan AKP, torba yasaya eklediği 2 maddeyle yerli vakıf mirasçılarını devre dışı bırakıyor!

Azınlığa öyle Türk’e böyle!

Kiliseleri milyonlarca lira harcayarak ihya eden, Rum ve Ermeni vakıflarına her türlü kolaylığı sağlayan AKP, torba yasaya eklediği 2 maddeyle yerli vakıf mirasçılarını devre dışı bırakıyor!

Fener’e hediye edildi
Rum Yetimhanesi, Vakıflar’ın bir mektubuyla Fener Kilisesi’ne hibe edilmişti.

Türk’e vakıf darbesi!
Kiliseleri, oluk oluk para akıtarak ihya edip ibadete açan, Rum ve Ermeni vakıflarına her türlü kolaylığı sağlayan  AKP iktidarı, ‘torba yasa’ ile Türk vakıf mirasçılarını, taşınmazların satışından elde edilen gelirden mahrum bırakıyor

Yabancı ve azınlık vakıflarına her türlü hakkı tanıyan AKP, Türk kökenli vatandaşları, vakıf mallarının satışından elde edilecek gelirden mahrum bırakıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararıyla Büyükada’daki Rum Yetimhanesi, Fener Rum Kilisesi’ne devredildi. Bu kararın perde arkasında Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, “Yetimhane Genel Kurulu” imzalı “Rum Yetimhanesi’nin mülkiyetini kendileri adına tescilini talep etmediklerini” beyan eden bir mektubu, Fener Rum Kilisesi’ne göndermesinin yattığı ortaya çıktı. Kilisenin, AİHM’e sunduğu bu mektup karara esas oluşturdu. Böylece Türkiye’nin bir çok yerinde harabeye dönmüş kilise, havra ve sinagogu milyarlarca lira harcayarak, ihya edip, ibadete açan AKP, yetimhaneyi de kiliseye hibe etmiş oldu.

Ermeni’ye, Rum’a “Hay hay!”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Lozan Antlaşması’nı çiğneyerek, “Şu andaki Ortodoks Patriği’nin seçimine biz göz yumduk. Dediler ki ’Sümela Manastırı’nda ayin yapmak istiyoruz.’’ ‘Hay hay’ dedim. Geçen yıl Sümela Manastırı’na gittiler. Sayın Patrik, tüm heyetiyle beraber, yaklaşık 3 bin kişi filan orada ayinlerini yaptılar. Aynı şekilde Tarsus’ta Alman dostlarımız bizden ricada bulundular. ’Her yıl burada ayinlerinizi yapabilirsiniz’ dedik. Onların bu şekilde önünü açtık, onlar orada ayinlerini yapıyorlar. Aynı şekilde Van’da Ermeni Ortodoks Kilisesi yıkılmak üzereydi. O kiliseyi kendi kasamızdan restorasyonunu yaptırmak suretiyle orayı da ibadete açtık” diye övündü.

Nereye gittiği bilinmiyor
Son yıllarda bazı Türk kökenli vakıf mirasçılarının yaptığı başvurular sonucunda Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bir çok vakfın gayrimenkulünü sattığı ortaya çıktı. Vakıflar Yasası gereğince; Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün satıştan elde ettiği bu bedeli bahse konu vakfın gelirlerinin arttırılmasında kullanması şartı var. Kalanı da hayattaki mirasçılarına dağıtılan paraya (galle fazlasına) ilave etmesi gerekiyor. Yıllardır satılan bu vakıf taşınmazlarından elde edilen gelirin (vakfiye şartları dışında) nerede kullanıldığı ise bilinmiyor. Dedelerinden kalan vakıflardan pay isteyen Türk kökenli “vakıf evlatları”, vakfiye şartnamesinden kaynaklanan vakıf mallarından doğan ödenmesi gereken (galle fazlasını) paraları alamıyor. Torba yasayla yapılan değişiklik sayesinde haklarını mahkemeler kanalıyla almalarının da önü tıkandı.

Özkaya: Trilyonlar yok oldu
Emekli Ağır Ceza Hakimi Avukat Doç. Dr. Bedriye Işık Özkaya, 13 Şubat 2011’de kabul edilen 6111 sayılı Torba Yasa ile Vakıflar Kanunu’nun 7. maddesine eklenen 2 fıkra ile vatandaşlarımızın vakıf mallarının geri alınması sürecinin başladığını belerterek, “Eklenen fıkralarla ’vakıf mirasçısı’ olduğunu ispat ettiği mahkeme kararından 5 yıl geçtikten sonra hak talebinde bulunamıyor. 5 yıl dolduğu zaman vakıf hakkı zaman aşımına uğramış kabul ediliyor.

5 yıllık zaman aşımı
Satılan vakıf mallarından pay almak için de satıştan sonraki 5 yıl içinde başvurulması gerekiyor. Bu mülhak (vakıf yöneticilerince yönetilen) ve mazbut vakıflar (Yönetimi Vakıflar’da olan) için de geçerli. Yani yıllardır kendileri bilgisi dışında satılan vakıf  mallarından pay alamıyorlar. Torba yasa ile getirilen 5 yıllık zamanaşımı, devam eden davalar için de geçerli. Bu yüzden Vakıflar Genel Müdürlüğü hakkında açılan davaların hepsi birer birer düşüyor. Açılmak istenen davalar ise reddediliyor. Oysa vakıf şartnameleri ve Vakıflar Kannu’na göre, Vakıflar Genel Müdürlüğü, kendi yönetimine geçmiş vakıfların gayrimenkullerini nemalandırmak zorunda. Bunları da vakfiyeye uygun olarak vakıf mirasçılarına ödemesi gerekiyor. Ama Vakıflar Genel Müdülüğü bu paraları kendine gelir olarak kaydetmiş. Bu paraları ne yaptığı da belli değil. Burada trilyonlar sözkorusu. Ayrıca çıkarılan kanunla kimse hak talebinde bulunamayacak.
Torba yasayla üzeri örtülüyor
Burada ” hak var mı yok mu “ konusunda karar verecek tek merci mahkemelerdir. Ama hak sahiplerinin haklarını mahkemelerde aramasının önü torba yasa ile kapatıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bünyesine giren haksız kazancın ne olduğu hiçbir zaman bilinemeyecek, hesabı sorulamayacak. Bu arada CHP milletvekilleri, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını açıklayarak ”Bu haksızlığın önüne geçilmesi için tek çare Anayasa Mahkemesi’nin yapılan değişikliği iptal etmesinde“ dedi.(Haber :  Salim YAVAŞOĞLU-Yeniçağ)

Kaynak:

Bu haber 1,329 defa okundu.