En Sıcak Konular

ZAMAN GAZETESİ YAZARI GÜLENİ ''KADERİN ELİ'' İLAN ETTİ

6 Nisan 2011 23:32 tsi
ZAMAN GAZETESİ YAZARI GÜLENİ ''KADERİN ELİ'' İLAN ETTİ Fethullah Gülen'i bir Hızır Aleyhisselam ile kıyaslamadıkları kalmıştı, o da oldu. Zaman Gazetesi yazarı, Gülen'i "kaderin eli" ilan etti!

Cemaat şimdi haddini aştı!

Fethullah Gülen Hocaefendi`yi bir Hızır Aleyhisselam ile kıyaslamadıkları kalmıştı, o da oldu. Zaman Gazetesi yazarı, Hocaefendi`yi "kaderin eli" ilan etti! 

Birkaç yıl evvel, Ergenekon Operasyonu`nu çok yakından bilen, devletin hassas kurumlarından birinde yer alan, "Cemaatten" bir dostumuza şöyle bir cümle sarfetmiştik:

"1980 öncesinde de tüm ülke, sağ-sol olarak ikiye ayrılmış, insanlar bunlardan birini seçmeye mecbur bırakılmış, ülke karanlığa sürüklenmişti. Benzeri bir `safları sıkılaştırma` işlemi yapılıyor gibi. Bu iş kontrolden çıkarsa çok tehlikeli olabilir."

Aradan zaman geçti, işler iyice zıvanadan çıktı.

Ama doğru ama yanlış, bu işin tüm günahı da cemaatin üstüne kaldı.

Eleştiriler karşısında soğukkanlılığını iyice yitiren Cemaat, gittikçe saldırganlaşmaya ve hata üstüne hata yapmaya başladı.

Hatalara karşı yapılan eleştiriler ise, ya Ergenekonçu yaftası ile, ya da zımni olarak neredeyse "imansızlık" suçlamaları ile karşılanır oldu.

Bugün ise, bir "zirve noktası" gerçekleşti. Zaman Gazetesi Yazarı Ali Ünal, Fethullah Hocaefendi`yi Hızır Aleyhisselam ile mukayese eden, O`nu, "kaderin eli" ilan eden bir yazı kaleme aldı. Yazının tamamını aşağıda yayımlayacağız. Lakin edilmesi gereken üç beş çift lafımız var:

Fethullah Gülen Hocaefendi`nin şahsında somutlaşan Cemaat, artık eleştirilerde dost-düşman tanımaz oldu.

Haydi, Devlet Bahçeli, bazı konularda sicili kabarık bir isim ...

Acaba, Cemaat, mütedeyyin kitlede kendisine yönelik büyük rahatsızlığın farkında mı? Mesele, sadece devlet de değil; Devletin, Özel Sektörün, kısacası hayatın her alanında başkalarına hayat hakkı tanımayacak şekilde davranıyorlar.

Açıkça söyleyeyim, kendileri dışındaki tüm ama tüm diğer cemaatlerde Fethullah Gülen Hocaefendi Cemaati`ne karşı gittikçe artan bir kırgınlık söz konusu.

Bizzat yaşayanlardan dinlediğim sayısız örnek var ama kişiler ve kurumlara zarar vermemek için, sadece iki örnek yazacağım, diğerleri bunların türevleri:

Birincisini, Tarikat ehli bir genç bir dostumdan bizzat dinledim. Bu dostum, devletin en önemli kurumlarından birinde orta düzey bir memur. Bana: "İsmail Bey, burada devamlı birlikte cemaat halinde namaz kıldığım Fethullah Gülen Hocaefendi`nin cemaatinden dostlarım var. Birlikte secde ediyoruz, ayrımız gayrımız yok sanıyordum. Bir gün yurtdışına gittik kafile halinde, sabah namazına beni kaldırmadan kendileri cemaat yapmışlar. Aralarından bana daha yakın olan safça bir tanesine sordum, "Valla ben de anlamadım, sordum Ağabey`e, O gelmese de olur, bizden değil" mealinde bir cevap aldım dedi.

İkinci olay, nur cemaati dışındaki diğer cemaatlerde bugünlerde sıkça konuşan konulardan biri. İsmi lazım olmayan bir bakanlığa yeni atamalar yapılmış. Yapılan atamalardan %70`inden fazlası sadece Fethullah Gülen cemaatinden olduğu halde, kıyameti kopartıyorlar, "Müsteşarın kellesini isterük" tehditleri savuruyorlarmış.

İnanın çok daha çarpıcı örnekler var. Bizzat yaşadığımız korkunç işler var. Ama bir yerde durmak zorundasınız, fitne çıkarmak değil amacımız.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Yine devletin içinde, hem güvenlik ve istihbaratta, hem de diğer devlet kurumlarında, gördüğümüzde bize "Allah"ı hatırlatan, Nur Talebesi dostlarımız var. Allah onlardan razı olsun.

Ama cemaat artık yanlışı görmek zorunda ...

Şu tarikattan desen, "Onlar zaten Milli Görüşcü", bu tarikat desen, "Onlar zaten Ergenekoncu", bu cemaat desen, "Onlar MİT ilişkili", cemaati olmayan cami cemaati desen, "Onlar gerçekleri bilmiyor, biz herşeyi biliyoruz, anlatırız" ... Neredeyse, Fethullah Gülen cemaatinden olmayan kimse "müslüman" kabul edilmeyecek. Herkes hatalı, herkes yanlış görüyor, herkeste kusur var.

En çirkini ise, iki kelam eleştiri yapanın, özel hayatındaki yanlışların bir sürü "Mütedeyyin" gazete tarafından ortaya dökülmeye başlaması! "Nasıl olsa günahsız insan yok! Buluruz bir açığını sustururuz!". Bu nasıl bir "müslüman ahlakıdır"? Basit bir müslümanın ellerini başına koysa, "ben ne yapıyorum, nereye gidiyorum? Ahlaksızlaştım" diye hayıflanacağı vahim hatalar, bir Cemaat tarafından yapıldığında "kurumsallaşıyor" ve bunun hiçbir sorumlusu olmuyor, öyle mi? Bir de üzerine, "Hızır Aleyhisselam" kıssası anlat, yedirebildiğine yedir! Ayıptır! Günahtır!

Madem Kur`an meali yazabilecek bir din alimisin, öğrenci evlerindeki binlerce pırıl pırıl Anadolu Evladı`na, "Şura Suresi"ni, "Hurma aşılama" hadisini anlat!

Allah-u Teala, Kur`an-i Kerim`de, apaçık bir şekilde, hem de Peygamber Efendimiz`e "Herkesin fikrini özgürce söyleyebileceği ortamda karar almayı emrediyor".

Hadis-i Şerif`de ise, bizzat Peygamber Efendimiz`in ağzından, "Dünya işlerinde bana da muhalefet etmelisiniz" deniliyor.

Üstad Bediüzzaman, "Asya`nın bahtının miftahı meşveret ve şuradır" diyor... "Herkesin bir reyi var, benim de bir eşit reyim var" diyor...

Ali Ünal ise tutmuş, işine gelen gelen şekilde, hem de haddini fazlası ile aşarak, vaziyeti "Hz. Hızır" kıssasına uyduruyor!

Parası ve gücü olmayan kişi ve gruplar küçümseniyor. Gayrimüslimler ile olan "diyalog" çabasının yüzde biri bile öz be öz müslümanlara karşı gösterilmiyor. Diyalog olsa ne olacak? "Ne istiyorsun?" diye sorulacak. Biz söyleyelim, sadece modernist kesim değil, mütedeyyin insanlar da "Cemaat dayanışması"nın "liyakat"in önüne geçmesinden fazlası ile rahatsız. Bırakın devleti, gidin ticaret yapanlara sorun, bir dokunun, bin ah işitin!

Din alimlerinin bir kısmının caiz görmediği bir iş yapılıyor: Zekat paraları kurumsal olarak toplanıyor. Bu durum ise, "Gayrimüsleri ısındırmak amacı ile caiz görülmüştür" diyerek savunuluyor. Aslında bireylerin bizzat ihtiyaç sahibini bularak vermesi gereken bu paralar ticarethenelerde değerlendiriliyor, üstüne üstlük diğer ticaret erbabına haksız rekabet oluşturuyorsa vay bu işi yapanların haline! Vay ki vay!(Ticarette değerlendirildiği konusunda kesin bir bilgiye sahip değiliz, müfteri durumuna düşmek istemeyiz, ama zekatların cemaatçe toplandığı bilgisi çokça yazılıp çizilen, tartışılan bir uygulamadır)

ABD`nin beşinci sınıf üniversitesinde üçüncü sınıf bir akademisyen, Fethullah Gülen Hocaefendi ya da Cemaat hakkında akademik değeri meçhul bir çalışma yaptığında, manşetlerden görülüyor, ama pek çok akil insan endişelerini dile getirince her birine ayrı kulp bulunuyor. Bu nasıl bir komplekstir? Irkçı Jirinovski`yi bile, nedendir bilinmez, cemaat hakkında bir iki iyi laf etti diye manşetlerine taşıdılar. Övgüye bu kadar meftun olmak İslam`ın neresinde yer alıyor? Şöhrete bu kadar meraklı olmanın hükmü nedir? Hele ki bu övgüler Jirinovski gibilerinden geliyorsa?

Müslüman, elinden belinden dilinden emin olunan kimsedir. Eğer mütedeyyin kesimden çok fazla tepki gelmiyorsa, bunun yarı sebebi fitne çıkmasın kaygısı, diğer yarısı ise, insanların Cemaat`in tepkisinden emin olamamasıdır.

İslam`da, Allah-u Teala`nın zatına tapmak asıldır. Cemaat ise, Allah-u Teala`nın "Muktedir(CC)" sıfatına tutunmuş gidiyor. "Kudret"e kendisinden başka hiçbir ortak istemiyor. Bu durum, Allah korusun, zamanla imani zaafiyetlere de yol açar. Tek sıfatın tecellisi ile kemalat bulunmaz!

İyi niyetle yazıyoruz, gördüğümüz gerçekleri, gözlemlerimizi aktarıyoruz. Cemaat iyi yolda değil. Rahatsızlık, sadece "laik hassasiyetleri olan şeklinde tabir edilen" kesimden gelmiyor. Bizzat mütedeyyin kesimde büyük bir rahatsızlık var.

Ali Ünal`ın aşağıdaki yazısı da, artık işlerin zıvanadan çıktığının delili sayılabilir mi, bilemiyoruz. Ama şunu söylemek isteriz: Abdülkadir Geylani Hazretleri(KSA), "Benim ayaklarım tüm evliyanın omuzlarındadır" dediğinde, Ahmed Er-Rufai Hazretleri(KSA) binlerce kilometre uzakta başını eğmiştir.

Evliyanın kibir gibi gözüken işi aslında kibir değildir, emirle olur. Eğer Hocaefendi`ye böyle bir söz söyleme emri verilir ise, kendi ağzı dili var, kendisi söyler. Bu söz karşısında başını eğecek olan da eğer!

Ama bu iş, Ali Ünal veya bir başkasının üzerine vazife değil. Herkesin haddini bilmesi gerek!

İsmail Kizir/ tumgazeteler.com

Ali Ünal`ın Zaman Gazetesi`ndeki yazısı için,

 

 

Kaynak: tumgazeteler.com {http://www.tumgazeteler.com/?a=6745790}
 



Bu haber 1,727 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,408 µs