En Sıcak Konular

TÜRKEŞ SİYASİ BİR ''DEHA''YDI

4 Nisan 2011 10:54 tsi
TÜRKEŞ SİYASİ BİR ''DEHA''YDI Ömrünü milletine hizmet ve Türk Dünyası’nın birlik beraberliği mücadelesiyle geçiren Milliyetçi Hareket’in efsanevi lideri Türkeş, vefatının 14. yılında özlemle anılıyor.

Türk milliyetçileri Başbuğ’u anıyor

Yakın tarihin bir dönemine damgasını vuran Alparslan Türkeş 4 Nisan 1997’de vefat etmişti.
Ömrünü milletine hizmet ve Türk Dünyası’nın birlik beraberliği mücadelesiyle geçiren Milliyetçi Hareket’in efsanevi lideri Türkeş, vefatının 14. yılında özlemle anılıyor.
Barzani’nin kellesini istemişti
Alparslan Türkeş, 40 yıl önce bölücülük tehlikesine karşı radikal bir tedbir teklif etmişti.
Türkiye 14 yıldır ‘Başbuğ’suz
Hayatını milletine hizmet etmek ve Türk Dünyası’nın birlik ve beraberliği için mücadeleyle noktalayan Türk Milliyetçi Hareketi’nin efsanevi lideri Alparslan Türkeş, vefatının 14. yılında özlemle anılıyor. Etkinlikler, bugün Türkeş’in anıt mezarı başında yapılacak törenlerle başlayacak. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli anma törenine katılacak ve kabri başında dua ettikten sonra konuşma yapacak. Türkeş’in dedelerinin yaşadığı Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesine bağlı Köşkerli köyünden alınan toprak Ankara’daki anma töreninde Başbuğ’un mezarına serpilecek.

Siyasi bir dehaydı
Merhum Alparslan Türkeş, hayatı boyunca verdiği mesajlarla Türk siyasetine yön vermişti. Unutulmaz mücadelesi her geçen gün daha iyi anlaşılan Türkeş’in, “Ne mozayiği ulan!” çıkışı hala hafızalardaki yerini koruyor. Alparslan Türkeş, 25 Kasım 1917’de Lefkoşa’da dünyaya geldi. Türkeş, 1933 yılında girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nden subay olarak mezun oldu. Ordunun çeşitli komuta ve kademelerinde görev yapan MHP’nin merhum Genel Başkanı, 31 Mart 1965 tarihinde Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’ne katılarak Türk siyasetinin en önemli isimlerinden biri oldu. Bir çok defa milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giren Alparslan Türkeş, ömrü boyunca Türk milliyetçiliğinin bayraktarlığını yapmıştı. Alparslan Türkeş, 4 Nisan 1997 tarihinde, geçirdiği kalp krizi sonrası
hayata gözlerini yummuştu.

Barzani’nin kellesini istemisti
Vefatının 14. yılında rahmetle andığımız Türk Dünyası’nın Başbuğ’u Alparslan Türkeş, Irak’taki Kürtçülük faaliyetlerinin Türkiye’ye sirayet edeceğini seneler önce görmüştü. Türkeş, bölücülük tehlikesine karşı radikal bir tedbir teklif etmişti
Irak’ın kuzeyindeki sahte devletin başkanı olan Mesut Barzani’nin babası Mustafa Barzani, 1945 yılında İran sınırları içerisinde kurulan Mehabat Kürt Cumhuriyeti ordusunun Genel Komutanlığını üstlenmişti. Barzani, çocuk yaşta Türkiye’deki bölücü hareketin öncülerinden olan Seyit Abdülkadir ve isyancı Şeyh Sait ile de irtibat kurmuştu.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin kurucusu ve Türk Dünyası’nın Başbuğu Alparslan Türkeş, Irak’ta bir “Kürt Devleti” kurmaya çalışan Molla Mustafa Barzani’nin arkasında emperyalist güçlerin olduğunu ve hedefleri arasında Türkiye’nin de bulunduğunu henüz genç bir subayken tespit etmiş ve durumu Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Cevdet Sunay’a ileterek tedbir alınmasını sağlamıştı.

Hedefi Türkiye’yi bölmekti
MHP’nin merhum Genel Başkanı Alparslan Türkeş; bağımsız Irak devletinin topraklarında bir Kürt devleti kurmak için mücadele eden “Kürdistan Demokrat Partisi’nin lideri Molla Mustafa Barzani’nin, İran ve Suriye ile birlikte Türkiye’yi de bölmeyi hedeflediğini 40 yıl önce görmüş ve bu sebeple ortadan kaldırılması gerektiğini belirtmişti. Alparslan Türkeş, 1968 yılında Irak’ın kuzeyindeki Barzan bölgesine giderek Kürtçülük hareketinin lideri Molla Mustafa Barzani ile yaptığı röportajı Akşam gazetesinde yayınlayan gazeteci Hulûsi Turgut’la görüştükten sonra ” Barzani’nin kellesini getirtemez miyiz?“ diye sorarak tehlikenin büyümeden önlenmesi gerektiğinin işaretini vermişti.
Merhum Alparslan Türkeş’in hatıralarını (Şahinlerin Dansı) da kaleme almış olan Hulûsi Turgut, Barzani röportajından sonra, Türkeş’le olan görüşmesini ” Barzani Olayı “ adını verdiği kitabında şöyle anlatmaktadır:
” 1970 yılının Nisan ayında, MHP lideri Türkeş’le meclis kulisinde sohbet ederken, beni, Kuzey Irak izlenimlerimi anlatmak için parti genel merkezine davet etti. Bu davete, 7 Nisan 1970 Salı günü icabet ettim. Beraberimde, gazetemizin Ankara Bürosu foto muhabiri Hikmet Tanılkan da bulunuyordu.
MHP’nin, Kızılay, Karanfil Sokak’taki eski genel merkezine saat 14’te gittim...
Türkeş’in makam odasına girdiğim zaman, bir başka emekli subayın daha oturduğunu fark ettim. Bu emekli subay, Türkeş’le birlikte 27 Mayıs 1960 kadrosunda yer almış olan emekli binbaşı Dündar Taşer’di.  Her iki asker de, ihtilâlle birlikte kader arkadaşı olmuşlar, bu arkadaşlıkları, Taşer’in esrarengiz bir trafik kazasında vefatına kadar devam etmişti.
Kader arkadaşları, kuzey Irak izlenimlerimi ayrıntılı bir şekilde dinleme arzusuyla bir araya gelmiş, beni bekliyorlardı. Türkeş, heyecanlı, Taşer ise sakindi...

‘Hiç beklemediğim soru’
Alparslan Türkeş sohbete, “Hulûsi Bey, Kuzey Irak izlenimlerinizi gazetede dikkat ve merakla izledim. Ayrıca, getirdiğiniz mektupları da inceledim. Şu maceranızı lütfen bize ayrıntılı bir şekilde anlatır mısınız? Sözleriyle başladı. Türkeş, sohbet sırasında, zaman zaman araya giriyor, sorular yöneltiyordu. Taşer ise, sohbete hiç katılmıyor, sadece dinlemekle yetiniyordu. Sohbet bitmişti. Artık veda etmeye hazırlanıyordum. Tam o sırada, Türkeş, ilginç bir soruya konuyu alevlendirdi: ” Hulûsi Bey, Barzani’nin kellesini getirtemez miyiz?“. Doğrusu bu, beklemediğim bir soruydu. Hiç düşünme ihtiyacı hissetmeden, ” Sayın Genel Başkan, size hikâyenin başından sonuna özetini sundum. Bu röportajı yapabilmem ve Barzani’yi görebilmem tam iki yıl sürdü. Bölgeye, çok güç şartlarda ulaştım. Hal böyle olunca, bilemiyorum, Barzani’nin kellesi buraya nasıl getirilebilir? Onu sizin takdirinize bırakıyorum“ dedim. Türkeş, görüşmeden dolayı çok memnun olmuştu. Sohbeti biraz daha uzattı. Konu, yine Kürt sorunuydu. Birinci Dünya Savaşı ve sonrasında, İngilizlerin, bölgedeki Kürtleri, petrol çıkarları uğruna nasıl kışkırttıklarını, ardından aldattıklarını ve sonra da yüzüstü bıraktıklarını anlatıyordu.”
Bölgede bir Kürt devleti kurulması projesinin süper güçlere ait olduğunu bilen Türkeş, yıllar sonra Meclis’te yaptığı bir konuşmada, 1960 yılında Amerikalıların hazırladıkları “Kürt alfabesi” ile eğitim-öğretim çalışmaları yapma istediklerini öğrendiğini ve aldığı bilgiyi zamanın Genelkurmay İkinci Başkanı Org. Cevdet Sunay’a ileterek, önlediğini anlatmıştı.

Türkeş, Hulusi Turgut’u dinliyor
Akşam gazetesinde yayınlanan Barzani röportajı, kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştı. Bilhassa Barzani’nin, Cumhurbaşkanı ve Başbakana yazdığı mektuplar, günlerce tartışılmıştı. MHP lideri Türkeş, röportajı dikkatle takip etmiş olmasına rağmen, yayını yeterli bulmayarak gazeteci Hulûsi Turgut’u parti merkezine davet ederek izlenimlerini dinlemişti.

“Ne mozayiği ulan!”
Türkeş Türkiye’yi mozayik olarak göstermek isteyenlere verdiği “Ne mozayiği ulan!” tepkisiyle de tarihe geçmişti.
Türkeş, ’etnik ayrıştırma’ile bölme projeleri gündeme geldiğinde tarihi uyarılar yapmıştı. Örneğin TÜSİAD’ın hazırladığı “Doğu Raporu” sonrası ortaya çıkan “Türkiye mozayiktir” söylemine karşı “Ne mozayiği ulan! Türkiye’de Türk yaşıyor. Burası 1071’den beri Türk memleketidir. Sen önce Türk gerçeğini tanı. Kürtler bizim bin yıllık kardeşimizdir” şeklindeki tepkisi büyük yankı yaratmıştı.

‘Doğu Raporu’na tepki
TÜSİAD’ın hazırladığı “Doğu Raporu” sonrasında ortaya çıkan “Türkiye mozayiktir” söylemine Alparslan Türkeş, 11 Haziran 1995’te şöyle karşılık vermişti: “Bugün bazıları, ’Türkiye pırıl pırıl mozayiktir’diyor. Ne mozayiği ulan!.. Türkiye’de Türk yaşıyor. Burası 1071’den beri Türklerin memleketidir. Türklerden önce buralarda Frigyalılar, Hititler, Lidyalılar yaşamış. Bunların hepsi ölü milletlerdir. Hepsi yok olup gitmişler. Kimi çevreler, ’Kürt gerçeğini tanıyacağız’diyorlar. Yediği naneye bak. Sen önce Türk gerçeğini tanı. Kürtler bizim bin yıllık kardeşimizdir...”
Yine Alparslan Türkeş, o dönemde PKK’nın siyasi kanadı konumundaki DEP’in Milletvekili Orhan Doğan’la, Show TV’de yayınlanan programa çıkmıştı. Orhan Doğan’ın ’kültürel mozaikten’söz etmesi üzerine, masaya yumruğunu vuran Alparslan Türkeş, aynen şöyle kükrüyordu:
- “Ne mozaiği ulan! Mermerdir, mermer.. Bu işin sonu kötüye varacak. Size tarihten de misaller verebilirim, ABD’yi örnek gösterebilirim. Bugün New York’ta 10 milyon İtalyanca konuşan insan var. Bunlar kalkıp da ’Biz kimliğimizin tanınmasını istiyoruz’, ’Burada bir İtalyan devleti kuruyoruz’ diyemezler. Veyahut ’Bir federasyon kuracağız’ diyemezler. Amerikan vatandaşıdırlar. Resmi dilleri de İngilizce’dir. Başka örnekler de var. 7 milyon Almanca konuşan insan var. Ama bunlar kalkıp ’Biz burada özerklik istiyoruz’, ’Federasyon istiyoruz’ veya ’Bir bağımsız devlet kuracağız’diyemezler. ’Resmi dilimiz şu olacak’diyemezler. Onun için siz de ’Türkiye’de Kürtçe resmi dil olacak, eğitim dili olacak, televizyon dili olacak’ diyemezsiniz, ’Kürt kimliği tanınsın’, ’Bölgeye federasyon verilsin’diyemezsiniz. Bunu dediniz mi Türkiye’yi parçalamaya karar verdiniz demektir.”
Orhan Doğan’ın, “Biz demokratik çözüm istiyoruz. Bunu parlamentoda tartışalım.” sözleri karşısında sesini iyice yükselten Türkeş, şu uyarıyı yapıyordu:
-“Türkiye’yi parçalatmayacağız. Buna kararlıyız. Bunu iyi anlayın, kan dökmek gerekirse vatanımızın bütünlüğü için kan da dökeriz. Devletimizi ayakta tutmak için canımızı da feda ederiz. Ondan haberiniz olsun. Yanlış yoldasınız, kendinizi düzeltin. Eğer buna devam edecekseniz, TBMM’yi hemen terk edin.” (Haber :  RASİM EKŞİ -Yeniçağ )

 

Kaynak:



Bu haber 1,276 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,641 µs