En Sıcak Konular

HAKKI ÖZNUR: “KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ PASPAS EDİLDİ”

2 Nisan 2011 20:36 tsi
HAKKI ÖZNUR: “KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ PASPAS EDİLDİ” BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur, Afyon BBP ile teşkilatında bir basın toplantısı yaptı. Toplantıda BBP Afyonkarahisar milletvekili adayları da tanıtıldı.

 BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur, Afyon BBP ile teşkilatında bir basın toplantısı yaptı. Toplantıda BBP Afyonkarahisar milletvekili adayları da tanıtıldı. Toplantıya ilgi büyüktü. BBP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Doç. Dr. Veysi Erken de toplantıda hazır bulundu. Basın toplantısında ilk konuşmayı Afyon İl Başkanı Cemil Çoker yaptı. Çoker, 12 Haziran genel seçimlerine Afyon İl Teşkilatı olarak hazır olduklarını, seçim çalışmalarına diğer partilerden çok önce başladıklarını ve seçimlerden başarılı bir sonuçla çıkacaklarını belirtti.
Daha sonra BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur bir konuşma yaptı. Öznur, basın toplantısında iç ve dış konuları değerlendirdi. BBP’nin seçim hazırlıklarından bahsetti. Öznur şunları söyledi:

“PATRONLAR KULÜBÜ TÜSİAD’IN EN BÜYÜK DESTEKÇİSİ İMRALI CANİSİ VE TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’DIR.”
Bürokratik oligarşinin müttefiki, tekelci burjuvazinin örgütü TÜSİAD, yine her zamanki gibi ülke bütünlüğünün ve demokrasinin yanında değil; yıkım projesinin merkezinde yer aldı. TÜSİAD’ın Amerikancı, AB’ci, İsrailci, mandacı 22 akademisyene hazırlattığı “Yeni Anayasa” taslağı hem kamuoyundan hem millet’ten büyük tepki gördü.
TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, hazırlanan taslakta ileri sürülen görüşlerin İmralı canisinin, Kandil’in ve terör örgütünün TBMM’deki uzantısı olan BDP ile aynı olduğunun ortaya çıkması ve kamuoyundan gelen sert eleştiriler, üzerine önce, savunduğu taslaktan “U” dönüşü yaparak topu taslağı hazırlayanların üzerine attı.
TÜSİAD’ın 22 Mart’ta sunduğu raporda, Anayasa’nın “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” dışındaki ilk üç maddesinin değiştirilebileceği vurgulanmıştır.
 Raporda terör örgütü lideri Öcalan ve örgütü PKK tarafından dillendirilen “demokratik özerklik, eyalet ve federasyon” ifadeleri kullanılmadan, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi önerilmiştir.
Anayasanın değiştirilmez maddelerinin değiştirilmesi gerektiği yazılan üniter devleti, İstiklal marşını, başkent Ankara’yı tartışmaya açan, Türklük kavramını ve milli kimliği reddeden böyle bir taslağı savunmak vatan hainliğinden, bölücülükten başka bir şey değildir.
Terör örgütü lideri, TÜSİAD’ın hazırlattığı taslağa açıkça destek vererek, “TÜSİAD’ın önerileri, söylediklerimle örtüşüyor ve destekliyorum” diyor. İmralı, Kandil ve BDP, TÜSİAD’a hemen övgüler dizdiler.
Öcalan’ın gazetelere yansıyan “TÜSİAD’ın anayasa çalışmalarını destekliyorum. Artık büyük sermaye çevreleri de bizimle beraber, bizimle aynı düşünüyor” açıklamaları karşısında zor durumda kalan TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Abdullah Öcalan’ın destek açıklaması karşısında, hazırlattıkları anayasa için “bizim görüşümüz değil” diyerek kıvırmak zorunda kaldı.
Dünden bu güne hep askeri darbelere müdahalelere destek veren milli iradeyi tanımayan, demokrasinin kökleşmesini istemeyen, ülkeyi sömüren, talan eden bir avuç mutlu azınlığın temsilcisi TÜSİAD, yine ülkeye ihanet eden tavırlarını sürdürerek, şimdi terör örgütü PKK ile aynı zeminde buluştu.
TÜSİAD için önemli olan ülke çıkarları ve bütünlüğü değil, sınıfsal konumları ve çıkarlardır. TÜSİAD için ülkenin bölünmesi, parçalanması önemli değildir. Onlar için kaos ortamı, ihtilal şartlarının oluşması ve istikrarsız bir Türkiye’de kârlarına nasıl kâr katarız, daha fazla nasıl zengin oluruz anlayışı önemlidir.
Para babaları, PKK ağzıyla konuşuyor. PKK ağzıyla konuşan bunlar, Türk devletine, Türk Milletine kötülük yapmaya devam ediyor.
Ülke yanıyormuş, halk perişanmış, vatan tehlikedeymiş hiç önemli değildir onlar için. Yakın çağ siyasi tarihimize baktığımızda, darbelerin arkasında en büyük destekçi olarak onları görürüz. Darbe sonrası ortamlarda birçok üst düzey generalin onların şirketlerine danışmanlık yaptıklarını büyük patronlar tarafından maaşa bağlanıp, patronların iş ve ihale işlerini takip ettiklerini görürüz.
Zenginler sınıfı TÜSİAD yönetimine bir çağrıda bulunuyorum; TÜSİAD’ı kapatın, doğruca ya BDP’ye, ya AKP’ye ya da CHP’ye gidin. Buralar sizin çıkarlarınıza ve görüşlerinize en uygun yerlerdir.
TÜSİAD Başkanı, PKK’nın sivil uzantısı DTK Eş Başkanı Ahmet Türk, Aysel Tuğluk gibi konuşuyor. Ümit Boyner’in taslağı savunmasına en büyük desteği Yahudi iş adamı İshak Alaton ile eşi Cem Boyner destek vermektedir.
Küresel sermayenin “has adamı” Cem Boyner’i de milletimiz çok iyi bilmektedir. 24 Aralık 1995 genel seçimlerinde %45 oyla iktidara geleceğiz demiş, ancak seçimlerde nal toplamıştı. Yüzde yarım bile oy alamamıştı, hepi topu ülke genelinde 133 bin oy almıştı. Kartel medyasının, devşirme dönem takımının, Amerikancı, AB’ci, solcuların, liberallerin, bir kısım bölücülerin desteklemesine rağmen, Cem Boyner’in “Yeni Demokrasi Hareketi” seçimlerde tarihi bir yenilgiye uğramış, YHD silinip gitmiş, Cem Boyner de siyaseti bırakmıştı.
Boyner Ailesi hala akıllanmamış anlaşılan. Halen bölücülere etnik ve mezhep çatışması peşinde koşan iç savaş tahrikçilerine destek vermekteler.
Pek yakında Boyner Ailesi, Öcalan’ı İmralı’da ziyaret edip, “birlikteyiz” derse şaşırmamak lazım. Ümit Boyner ile Silopi’de Emniyet mensubuna tokat atan PKK’lı Sabahat Tuncel arasında ne fark var? Cem Boyner ile Batman’da elinde taş ile provokatörlük yapan,  yine polis arabasına saldıran BDP’li Bengi Yıldız arasında ne fark var?
TÜSİAD’ın hazırlattığı Anayasa taslağı taş atan, tokat atan ve kurşun sıkan bölücülere hizmet etmektedir.
Küresel sermaye, TÜSİAD ve bölücüler Türkiye’yi karıştırmak için ellerinden gelen her şeyi yapmaktalar.
TÜSİAD için “çıkarlarımız korunsun, menfaatlerimize zarar gelmesin de ne olursa olsun, ister Devlet yıkılsın, ister ülke bölünsün ister darbe olsun.”
Dünya kapitalizmi, bütün gözünü ülkemize dikmiştir. Dünya kapitalizminin bir parçası olan TÜSİAD da onlardan aldıkları talimatla hareket etmektedir.
Boyner Ailesi ile PKK’nın başı müthiş uyum içindedirler. Bu uyumluluk patronlar ile bölücüler arasındaki menfaat birlikteliğini göstermektedir.

CHP DALLAS’A DÖNDÜ
12 Haziran genel seçimlerine az bir zaman kaldı. Ülkedeki siyasi iktidar, ülkeyi kaosa sürüklemeye devam ediyor. CHP de kendisine izlemiş olduğu politikalarla zemin hazırlıyor. Ülkede ana muhalefet yok. CHP, demokrasinin gereği olan ana muhalefet konumunu yitirmiş durumdadır. CHP, siyaset üretmiyor, CHP halka güven vermiyor. CHP, ülke ve dünya gündeminin tamamen dışında. Böyle bir CHP karşısında Başbakan Tayyip Erdoğan da ne kadar şanslı!
CHP deyince, taciz iddiaları, kasetler, entrikalar, Brütüsler akla geliyor. CHP deyince, kamuoyunda uçkur davaları akla geliyor.
Küresel ısınma iklimleri değiştirdi; medyadaki İklim de Türkiye’nin gündemini değiştirdi. Dışarıdan siyasete müdahale yapıldığı açıkça görülmektedir. Türkiye, küresel odaklar tarafından neredeyse rehin alınmış durumdadır.
Ülkede BBP dışında bir milli muhalefet yok.
CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun zik-zakları devam ediyor; Ankara’da başka, Tunceli’de başka konuşuyor. İzmir’de başka, Batman’da başka konuşuyor.
CHP, Gandi Gate, Gate CHP oldu. Tam bir skandallar partisi.
Darbecilerin, demokrasi dışı odakların avukatlığını yapan CHP’den bu ülkeye, bu millete, demokrasiye hayır gelmez. CHP lideri etnik ve mezhep temelli siyasete karşıyım diyor ama bu da lafta! Kimi zaman İmralı ve Kandil’in söylediklerini söylüyor. Genel aftan bahsediyor. Terör örgütüne yönelik operasyonların durmasını istiyor. Kartel medyasının desteği ile politika yapan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi, bu ülkede toplum desteğini izledikleri ilkesiz, seviyesiz, tutarsız siyasetlerle alamaz.

İDAM CEZASI GERİ GELMELİ, HAİNLER VE CANİLER CEZASIZ KALMAMALIDIR
İdam cezası, mutlaka geri getirilmelidir. Hükümet bunu referanduma sunmalıdır. Her şeyi referanduma götürmek isteyen Hükümet, neden idam cezasını referanduma sunmuyor? Hadi, hodri meydan!
Biz BBP olarak diyoruz ki, Ey Başbakan, Ey hükümet, çoğunluk elinizde, isterseniz, idam cezasını hemen referanduma sunabilirsiniz. Korkmayın! Bir kez de milletten yana olun. Gelin milletin istediğini, millete sunun. Millet, “idam cezası gelsin mi, gelmesin mi” diyor, işte o zaman görürsünüz!
Binlerce vatan evladının katili hâlâ İmralı’da besleniyor. İmralı’dan Türkiye’nin gündemini belirlemeye kalkıyor. Hükümetin emrindeki bir takım devlet görevlileri İmralı canisiyle özel görüşmeler yapıyor. Millet bu tablodan rahatsız. Terör devam ediyor. Sokaklarda ise güvenlik Allah’a emanet.
Binlerce çocuk kayıp. Mafya, çeteler, sapıklar sokaklarda cirit atıyor. Küçücük çocuklarımızı kaçırıp, tecavüz edip, katlediyorlar. Sonrası malum. Kaçırılıp, vahşice öldürülen çocukların kemiklerini ailelerine teslim ediyorlar.
Milletimiz infial halindedir. İt, köpek, sapık sokaklarda. Hükümet ise hâlâ işin vahametini kavrayamamış durumdadır.
BBP olarak bir kez daha idam cezasını gündeme getiriyoruz. Milletimiz BBP’nin bu tavrını diğer politikaları gibi açıkça desteklemektedir. Bu hükümet getiremezse, biz, 12 Haziran genel seçimlerinde Meclis’e geldiğimizde ilk işimiz idam cezasını Meclis’te yasallaştırıp, idam cezasının tekrar getirilmesini sağlamaktır. Bunu yapacağız. Kimse engel olamaz. Ne iç odak tanırız, ne dış odak! Biz milli iradenin ve demokrasinin yanındayız.
Kürsü dokunulmazlığı hariç, dokunulmazlıklarında kaldırılmasını istiyoruz. Milletvekili sıfatını taşıyanlar, devlete, millete, demokrasiye aykırı hukuka aykırı iş yapamaz. Hem milletvekili sıfatını taşıyacaksın, hem de devlete millete savaş açacaksın! Devletin güvenlik güçlerine taş ve tokat atacaksın.

BDP, DTK, KCK İÇ SAVAŞ TAHRİKÇİLİĞİ YAPIYOR
12 Haziran genel seçimleri yaklaştıkça ülkede gerilim artıyor. Terör örgütü sokakları kan gölüne çevirmeye çalışıyor. Terör örgütünün uzantısı BDP, ülkeyi iç savaşa sürüklemek için her türlü provokatif faaliyeti sürdürüyor. Nevruzu bahane ederek yaptıkları ortadadır. Diyarbakır’da, Batman’da, Van’da, Bursa’da çıkarttıkları son olaylar, onların gerçek yüzünü bir kez daha göstermiştir. BDP milletvekilleri provokasyonların tam merkezindedir. BDP milletvekilleri, taş atarak, tokat atarak, bölücü gösterilerin başında yer almaktadır.
Açılım, saçılıma dönüşmüştür. Hükümetin açılım politikası terör örgütü PKK’nın işine gelmiştir. “Demokratik çözüm”, “sivil itaatsizlik” adı altında ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışmaktadırlar. Van BDP milletvekili “özerk demokratik Kürdistan’ı kuracağız” diyor. Gladyonun partisi BDP, Gladyonun taşeron yapılanmaları KCK, DTK ve onların Kandil’deki merkezi tamamen organize bir şekilde, yıkım projesinde rollerini oynamaktadırlar.

KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ PASPAS EDİLDİ
AKP Hükümeti, dış politikada yandaş medyanın desteğine rağmen, gayri milli politikalarını devam ettiriyor. Hükümetin dış politikasını küresel sermaye, müteahhitleri ve yandaşları destekliyor. Libya’da çuvalladılar, Irak’ta da aynı çuvallamayı devam ettiriyorlar. NATO odalarında ikna edilen Hükümet, ikna edilmiş bir şekilde ABD çizgisinde dış politikasını sürdürüyor. Başbakan, Irak’ı ziyaret etti ama Irak ziyaretinde Kerkük ve Türkmenler unutuldu.
Irak’ın, Üç asli unsurundan biri olan Türkmenler, yine kaderlerine terk edildi. Üç yıl öncesine kadar Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olduğunu ve Irak’ın Kuzeyinde yeni bir oluşuma izin vermeyeceklerini belirten Erdoğan, bölgede kurulan kukla Kürt devletinin resmi konuğu oldu. Amerikancı aşiret marabası Mesud Barzani ile bir araya gelerek resmen Türkiye’nin kırmızı çizgileri çiğnedi.
Başbakan Erdoğan’ı Erbil’de Bölgesel Yönetimin Başkanı Mesud Barzani ile  Başbakanı  Berham Salih karşıladı. Karşılayanlar arasında, 50 yıldır bölücülük yapan,  Kürtçülükten yargılanan, kapatılan DEP’in genel başkanlığını yapan, PKK’yı destekleyen Özgür Gündem adlı gazetenin sahibi ve başyazarı olan, sözde “Sürgünde Kürdistan Parlamentosu”nun başkanlığında da bulunan, terör örgütüne destek vermekten hakkında yakalama kararı çıkınca 1994’te Türkiye’den Almanya’ya apar topar kaçan, yazları Batı ülkelerinde, kışları Irak’ın Kuzeyinde yaşayan, Barzani ve Talabani’nin dizinin dibinden ayrılmayan Yaşar Kaya adlı vatan haini de vardı.
Yaşar Kaya, Başbakan Erdoğan’a Türkiye’ye dönmek istediğini belirten bir mektup veriyordu. Başbakan, yaptığı bu ziyaretle Amerika’nın ve AB’nin himayesinde kurulan, bölücülerin “Kürdistan” dediği yapıya açıkça resmiyet kazandırmıştır. Kırmızı çizgiler paspas oldu paspas!
Erbil’i ziyaret eden ilk başbakan olan Erdoğan’a Ortadoğu danışmanları ve dışişleri bürokrasisi temaslardan da görülüyor ki, ona Erbil’de yüzbinlerce Türkmen’in yaşadığından,  sorunlarından, onların, KDP ile KYB peşmergeleri tarafından nasıl ezildiklerinden bahsetmemişler, haber vermemişler herhalde.

 
AKP - BARZANİ İŞBİRLİĞİ
Aşiret reisi dediğin kişinin ayağına gideceksin, ona “sayın başkan” diye hitap edeceksin, sonra bu görüşmeyi “tarihi bir fırsat, tarihi buluşma” diye lanse edeceksin. Olmadı Sayın Başbakan, yine “U” dönüşü yaptın.
AKP hükümeti Irak gezisini ve temaslarını iç siyasette kullanmak istiyor. Özellikle Güneydoğu Anadolu’da Barzani taraftarı bazı Kürt aşiretlerin oyunun almak için, Barzani ile sıcak bir görüntü verilmeye çalışılıyor. AKP, Türkiye düşmanı, Mesud Barzani’den medet umuyor.
AKP hükümeti ve Sayın Başbakanın şunu iyi anlaması lazım; Kürt kökenli vatandaşlarımız, Erbil’e Süleymaniye’ye Barzani’ye, Talabani’ye değil; Ankara’ya, İstiklal Marşımıza, Ayyıldızlı Al bayrağımıza bağlıdır.
Başbakan, Irak bayrağının yanında sallanan, Kürtçülerin bayrağı altında, Barzani ile kameralara poz veriyor, terör örgütünü Kandil’de barındıranlarla, PKK’ya terör örgütü demeyenlerle, sarmaş dolaş oluyor. Bu görüntüler, milletimiz tarafından üzüntüyle ve endişeyle takip ediliyor.
Sayın Başbakan neden programında tarihi Türk şehri Kerkük yok Irak Temaslarında Irak Türkleriyle temaslarda bulunmaktan neden kaçıyorsun Irak Türkleri Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının yanlarında görmek ister.
Türkmenlerin, her şeyi Türkiye iken, Türkiye için yanıp, tutuşurken nasıl olurda, onlar Irak programında es geçilirler. Bunu anlamak mümkün değil.
Sayın Başbakan: Irak Türkmenlerini konuşmaktan neden kaçıyorsun? Amerika ve AB işbirlikçilerine gülücükler dağıtacaksın, onlara resmiyet kazandıracaksın, Başbakan Bağdat’tayken, Kerkük Üniversitesinde KDP’li ve KYB’li Kürt militanlar, Türkmen öğrencilere saldırmışlardır. Türkmen öğrenciler, Kerkük Üniversitesi ve diğer okullarda Kürt örgütlerin baskısı altındadır.
Türkmenlere yönelik baskılar ve zulümler devam ederken, Türk hariciyesinin olayı seyretmesi ve bu konuda Başbakan başta olmak üzere devleti yönetenleri bilgilendirmemesi ve onlarında çok iyi bilmesi gereken Irak, Türkmenler ve Kerkük meselesinde üç maymunu oynamaları Ortadoğu’da çok büyük bir stratejik hatadır.
4 Temmuz 2003 Süleymaniye’de askerimizin başına çuval geçiren ABD’li Conilere kılavuzluk eden peşmergeler değil miydi?
21 Ekim 2007’de Hakkâri’nin Yüksekova ilçesine bağlı Dağlıca’da 12 askerimizi şehit eden, 8 askerimizi Zap Vadisine kaçıran PKK terör örgütü militanlarını himaye eden, Irak’ın kuzeyindeki Barzani ve Talabani ikilisi değil miydi? Ne çabuk unutuldu bunlar?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2007’de kendisine yöneltilen Barzani ile ilgili soru üzerine şöyle demişti: “Barzani bizim muhatabımız olamaz. Şu an kendisi terör örgütüne yataklık yapar durumdadır. Bana o kişiyi sormayın.” diyordu. Şimdi ise, İsrail’in taşeronu, Irak’ın Kuzeyindeki peşmerge reisi Mesud Barzani’den seçim desteği almaya çalışıyor. Erdoğan, çapulcu Barzani’den aldığı övgülerle rahatlamaya çalışıyor. O Barzani ki, babası Molla Mustafa Barzani’nin izinde yürümektedir.
Babası Molla Mustafa Barzani de emperyalizmin en büyük işbirlikçilerinden biriydi. ABD ve İsrail’in bölgedeki müttefikiydi. Şimdi oğul Barzani, babasının “Birleşik Kürdistan” hayalini gerçekleştirmek istiyor. I-KDP’nin Aralık 2010’da yapılan kongresinde Mesud Barzani hedeflerini “4 parçada büyük Kürdistan” diye açıklamıştı.
I-KDP lideri, Irak, İran, Suriye ve Türkiye’nin Güneydoğusunu birleştirip ABD ve AB’nin himayesinde “Birleşik Kürdistan Devleti”ni kurmak istiyor. Hükümet ise, en büyük yanlışlarından birini daha yapmaya devam ediyor; Barzani yılanına sarılıyor.
Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, 27 Eylül 2006 tarihinde Barzani ve Talabani için “postal öpücüleri” diyordu. Aynı Cemil Çiçek PKK’nın hain saldırısı karşısında, “biz PKK ile çatışmayız” diyen Barzani ve “Bir Kürt kedisi bile teslim etmeyiz” diyen Celal Talabani için yine “Postal Yalayıcıları” diyordu.
Şimdi ise AKP Hükümeti, “Postal yalayıcıları” dedikleri Barzani ve Talabani’nin ayaklarına kadar giderek ve onlara üstelik bir meşrulukta kazandırarak Türkiye’yi küçük duruma düşürmüştür.
KDP lideri işbirlikçi, Mesud Barzani, 3 sene önce  “Türkiye, Kerkük’e müdahale ederse, Irak’lı Kürtler de Diyarbakır ve Türkiye’nin diğer kentlerine karışacaklar” diyordu.
Mesud Barzani, 1000 yıllık Türk şehri Kerkük için, “Kerkük, Kürt şehridir ve Kürdistan sınırları içindedir,  Kerkük, Kürdistan’ın başkentidir” diyordu. Başbakan ve beraberindekiler, bu sözleri ne çabuk unuttular!
Türk milleti, bugün AKP’nin ve geçmişteki diğer siyasi hükümetlerin izlemiş oldukları yanlış siyasetleri ve işbirlikçi tutumlarını tasvip etmiyor, onaylamıyor ve unutmamıştır.
Büyük Türk milleti adına BBP, 12 Haziran genel seçimlerinde TBMM’ye girdiğinde iç ve mihraklardan hesap sorduğu gibi, iç ve dış politikada, Türkiye’yi büyük yanlışlara sürükleyenlerden de hesap soracaktır.

....http://www.bbp.org.tr/haber_detail.php?haberid=1118



Bu haber 989 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,953 µs