UMUDUMUZ TATLISES!

18 Mart 2011 13:29 tsi
Hükümet Akkuyu Nükleer Santralı için nisan ya da mayıs ayında temel atmaya hazırlanırken, Fukuşima reaktöründeki soğutma çalışmaları küresel bir tehdide dönüşmek üzere.

Umudumuz Tatlıses

Hükümet Akkuyu Nükleer Santralı için nisan ya da mayıs ayında temel atmaya hazırlanırken, Fukuşima reaktöründeki soğutma çalışmaları küresel bir tehdide dönüşmek üzere.
Radyasyon bulutlarının sadece Japonya’yı değil, rüzgârın yönü ve hızına göre Pasifik üzerinden ABD’nin Batı yakasını ve Kanada’yı etkilemesi olası.
Nükleer karşıtı çevreciler haklı çıkıyor.
Çernobil’in üzerinden sadece 25 yıl geçtikten sonra, Japonya’daki deprem ve tsunami hiç hesapta olmayan bir felaketi gündeme getirdi. Fukuşima santralındaki patlama ve sızıntılar, 200 bin insanın bölgeyi terk etmesine yol açtı. Deprem ve tsunaminin evsiz bıraktığı insan sayısı şimdiden 500 bini buldu. Doğal felaketlerin üzerinden bir süre geçtikten sonra “ölen” insanlar ve maddi hasarlar üzerinden bir değerlendirme yapılır, hayatta kalanlar “şanslı” sayılırlardı. Tokyo ve çevresinden televizyonlara yansıyan insan manzaralarına bakıldığında geride kalanlar için yaşam artık çok daha zor ve eziyetli. Fukuşima’daki radyasyon sızıntısı önlense bile ikinci bir deprem kitlesel ölümlere yol açabilir.
“Çevre mültecileri” denince akla Endonezya adaları, Haiti gibi yoksullar gelirdi.
Japonya gibi ulusal geliri 4 trilyon dolar olan bir ülkede büyük bir çaresizlik var.
Deprem bölgesindeki soğuk ve kar yağışı da gidecek yeri olmayanların ıstırabını artırıyor.
Japonya’dan yükselen nükleer tehdit dünyanın gündeminde.
Dünyanın önde gelen televizyonlarında ilk haber, Fukuşima’daki nükleer risk. İkinci sırada Kaddafi’nin Bingazi atağı var.
Türkiye’de ise İbrahim Tatlıses’e yönelik silahlı saldırı -hayati tehlikeyi atlatmış olmasına karşın- hâlâ televizyonlarda ilk haber. Görüntüleri yorumlayan uzmanlar sayesinde “Kennedy suikastı”ndan daha karmaşık hale gelen saldırıyı nükleer tehdidin önüne geçirmeyi başardık. Neyse ki polis, “olağan şüphelileri” yakalayarak olayı çözdü! Yeşilçam filmleriyle yetişen kuşaklar olarak, sinemadan “Türk polisi yakalar” diye çıkmaya şartlandığımız için, emniyetin Tatlıses’in faillerini bulmakta JFK suikastını araştıran “Warren Komisyonu”ndan daha başarılı olacağından emindik. 48 saatlik bekleme bile Yeşilçam ölçülerine göre fazla heyecanlıydı. Neyse ki o sürede Tatlıses yaşamsal riski atlattı.
Hekimlerin Başbakan Yardımcısı Arınç’ın “Uyandırmayın” tavsiyesine uymaları da iyi oldu!
Beyin maketiyle ekrana çıkan hekimlerden “Grace Anatomy” dizisi çıkartmaya çalışan, eşlerin kavgasını “Muhteşem Süleyman” setine çeviren medyanın ilgisi İbrahim Tatlıses iyileşmeden nükleere dönmez!
Mersin-Akkuyu’ya ilk kazma vurulmadan, santral projesi mutlaka halka sorulmalıdır.
Nükleer için referanduma gidilmelidir.
Umudumuz Tatlıses!
Geçmiş olsun diyor, acil şifalar diliyoruz.

 

Derya Sazak-Milliyet

 

Kaynak: MİLLİYET GAZETESİ {http://www.milliyet.com.tr/umudumuz-tatlises/derya-sazak/siyaset/yazardetay/18.03.2011/1365669/default.htm}

Bu haber 791 defa okundu.