Bu hafta 'Çınaraltı Sohbetleri'nin konuğu Nihat Genç'ti.

13 Ocak 2008 23:45 tsi
Türk Ocakları Genel Merkezi çatısı altında faaliyetlerini sürdüren Akademik Çalışma Grubu, “Çınaraltı Sohbetleri” programı kapsamında bu hafta (5 Ocak 2008) Yazar Nihat Genç’i konuk etti.

Gençlerin özellikle bu yüzyılı iyi okumaları gerektiğinden bahseden Sn. Genç, “Tüm dünyayı parçalara ayıran zihniyet ülkemizi de bölmek istemektedir. Bunu da, insan hakları ve ‘demokratik açılımlardan’ söz ederek yapmaktadırlar. Demokrasi, Batı'da, sınıf kültürü, mezhep savaşları, burjuva, aristokrasi ve yoksul kesimlerin çatışmalarından doğmuştur. Sınıf kültürü öteleyici, dışlayıcı, düşmanlaştırıcı bir tarihin ürünüdür. Demokrasi toplumu bireyleştirip, siyasal ve sosyal hesabını bireyler üzerinden yapmaya çalışır. Batıdan ısmarlanan demokrasi bir zamanlar ısmarladığımız ideolojik sol kültür gibi bu topraklarda tutunmakta zorluk çekmektedir. Bunlar, bizi Türk, Kürt, Alevi, Azeri gibi kodluyor, ayırmaya ve ayrıştırmaya çalışıyorlar”. Dedi. Konuşmasına, milliyetçiliğin geçirdiği tarihsel süreci genel olarak ortaya koyarak devam eden Nihat Genç, Hindistan, İran, Mısır gibi ülkeleri görmeden Türk Milliyetçiliğinin yapılamayacağını savundu. “Bin yıllık Anadolu tarihini nasıl okumamız gerektiği konusunda bize yol çizen, Fuad Köprülü ve Osman Turan gibi hocalarımızdan Allah razı olsun”. Dedi.
Dünyada, Türkler kadar değişik kültürlere karışan başka bir milletin olmadığından söz eden Genç, “Avrupalılar yüzyıllarca Afrika'nın onlarca ülkesinde kaldılar, geriye döndüklerinde tek bir zenciyle bile evlenmemişlerdi. Türkler herkesle, her şekilde beraber olmuş, şehirlerinin kapısını herkese açarak bin çeşit kültürle karşılaşmışlardır. Orhan Türkdoğan hocanın dediği gibi ‘Anadolu bir erime kabıdır’ bize ‘mülteci’, ‘öteki’ gibi terimler batıdan gelmiştir. Bizim kültürümüzde aşık olan bir genç, sevdiği kız için inşallah Kürt, Laz, Çerkez, Alevi veya Sünni değildir gibi bir kaygı taşımaz. Onu, ‘seni yaradan Allah’a kurban olayım’ diye sever. Çünkü bizim genlerimizde ayrımcılık yoktur. Bizim, devletimiz ve kurumlarımız asalet ve sınıf tanımamıştır”. Diyen Genç sözlerine şöyle devam etti; “Bizim toplumumuzda Ahi birlikleri vardı. Bu birliklerde 'kardeşleme' esastı ve törenleri vardı. Türk, Kürt, Alevi, Azeri, ya da kimse, bir esnaf sevdiği birini kardeş tutar. Törenle kardeşleşirlerdi. Ahi Baba, Ahi Evran, ya da ustaların ustası denilen Pir'in önüne kişiler çıkar, dua edilir, sözler verilir ve iki cihan kardeşleşilirdi. Kardeşlerden kim ölürse onun çocuklarını diğer kardeş alır ve onların bir meslek sahibi olması,  büyümeleri artık ondan sorulurdu. Tarihimizin en uzun ömürlü ve en yaygın sivil kurumları olan Ahi teşkilatı, asırlarca bu işlevini sürdürdü, Bunca savaşa, yüzlerce siyasal çalkantıya rağmen bu toplumun doku olarak bozulmamış olmasının kökleri bu gibi kurumlarımıza dayanmaktadır”.

  

 Nihat Genç: “Cemil Meriç, görmeyen gözleri ile
 ‘fikir suçu’ işlemişken, bugün hayatlarında hiçbir
 fikir suçu işlemeyenler köşe başlarını kapmıştır”.

Kaynak.Türk Ocakları Genel Merkezi

Bu haber 587 defa okundu.