ARINÇ'IN POSTALLARI

26 Ocak 2011 11:34 tsi
Bülent Arınç, kabinenin en ilginç isimlerinden biri. Hemen her hafta mutlaka “askerle” ilgili sert bir açıklaması vardır. TSK’yı eleştirmek onun için adeta vazgeçilmez bir hobi haline geldi.

Arınç’ın postalları  

Bülent Arınç, kabinenin en ilginç isimlerinden biri. Hemen her hafta mutlaka “askerle” ilgili sert bir açıklaması vardır. TSK’yı eleştirmek onun için adeta vazgeçilmez bir hobi haline geldi.
En son Hatay konuşması tam bir ibret vesikası.
27 Nisan’da genelkurmayın verdiği muhtırayı kast ederek:
“Bize aba altından sopa gösteriyor. Kime? Hükümete. Kime? Meclise? Kim gösteriyor? Hiç de hakkı olmayan birisi. Hiç bir demokraside böyle bir demokrasiyi kabul etmek mümkün değil. Ama zannettiler ki ’Ben böyle yazar ve korkutursam, onlar teslim’ olurlar. Çünkü hep öyle örneklerini gördüler. Nelerini biliriz biz; küçücük bir açıklamaya karşı, karşı beyanda bulunma cesaretinden mahrum, elleri kolları titreyenleri biliriz. Milletin en çok nefret ettiği şeyi yıllarca siyaset yapıp, postal yalamaktan başka hiçbir meziyeti olmayan siyasal iktidarları gördük. O sabah bunun cevabını verdik. Otur oturduğun yerde. Sen benim emrimde bir memursun, benim ne yapacağıma karışamazsın” diye haykırdı.
Bir defa asker Bülent Bey’in memuru değil.
TSK kendini “Arınç’ın memuru” olarak görüp bu çirkin benzetmeye cevap vermiyorsa o ayrı konu. “Devlet benim, yargı benim, asker benim, benim de benim!” mantığı insanların kişisel ihtiraslarını tatmin eder ama ülkeye bir fayda sağlamaz.
Türkiye’de memurların kimin memuru olduğu, bakanların, vekillerin değil, devletin memuru olduklarını hatırlatmaya gerek yok.
Başka bir şey daha hatırlatalım:
27 Nisan muhtırasını veren ordu mensuplarına ne gibi bir müeyyide uyguladınız?
Bu satırların yazarının 27 Nisan bildirisini eleştiren sert yazılarının “onda biri kadar” bile tepki koydunuz mu?
Muhtırayı veren Büyükanıt Paşa “evet ben yazdım, yayınladım” derken siz ne yaptınız?
Büyükanıt Paşa’yı “siyasete müdahale etmekten” yargı önüne mi çıkardınız, Dolmabahçe’de gizli saklı toplantılar mı yaptınız?
Bu toplantının içeriğini neden gizli tuttunuz?
O muhtırayı veren generalin altına neden zırhlı araç tahsis ettiniz?
Kemal Kılıçdaroğlu haklı olarak diyor ki; “Bu olay zamanaşımına uğramadı, çıksın dava açsınlar, çıksın başbakan desin ki ‘ben bu davanın da savcısıyım.’
Diyemez. Çünkü Sayın Erdoğan’la Sayın Büyükanıt mağdur edebiyatı oluşsun diye, AKP yeniden iktidara gelsin diye işbirliği yapmışlardır.”
AKP, 27 Nisan muhtırasına “haddini bildirmedi”, teslim oldu.
Muhtıracılarla işbirliği yaptı.
Yargılanmalarını engelledi.
Muhtıracılara zırhlı araç hediye etti. Arınç, boşuna postal edebiyatı yapmasın.
Postal yalama hikâyeleri döner döner sözün sahibine gelir.

Muharrem Bayraktar - Yeni Mesaj

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ {http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=11000309&tarih=2011-01-26}

Bu haber 789 defa okundu.