BİR STAD BİR PROTESTO VE ''VICIK VICIK'' YAĞCILIK

19 Ocak 2011 11:07 tsi
"Ey Galatasaraylılar! Yeni stadınızda kulübünüzün tek kuruşu yok! Başbakan böyle söylüyor. Ayağınızı denk alın. Zaten anlaşma da yapılmadı. Başbakanı kızdırmayın maç yapacak saha bulamazsınız."

"Sefiller gücünü bende sınadı
Kimi kaçık dedi, Kimi bunadı
Berduş eleştirdi,sarhoş kınadı
Ağlarsın düştüğüm dilleri bilsen"

Yukarıdaki dörtlük ünlü şair Cemal Safi'ye ait olup,Orhan Gencebey tarafından bestelenip,icra edilmiştir.Galatasaray’ın yeni stadyumu (!) TT Arena'nın açılışında Başbakan'ın ıslıklanmasının ardından "yağcılık" adına sarfedilen sözlerin sahiplerini görünce aklımıza bu şiirin sözleri geldi.

Yeni Mesaj yazarı Muharrem Bayraktar Galatasaray taraftarıının protestolarından daha büyük "ayıp edenleri" köşesine taşıdı.İşte o yazı:

Kim yaptı lan o stadı size?  
 
Türkiye’nin en köklü kulüplerinden biri olan Galatasaray’ın yeni stadyumunun açılışında Başbakanın ıslıklanmasının yankıları sürüyor. Aslında Başbakan doğrudan ıslıklanmadı. Islıklar TOKİ başkanı Erdoğan Bayraktar’a yönelikti. Ancak Başbakan konuşmacı olarak anons edilmesine rağmen ıslıklar kesilmeyince ipler koptu. Başbakan ve bakanlar Türk Telekom Arena’yı terk etti.

Hükümetin hiçbir üyesi babasının cebinden para harcayarak Galatasaray’a böyle bir tesis hediye etmiş değil. Para devletin parası. Erdoğan Bayraktar, stadı doldurmuş 40 bin Galatasaray taraftarının önünde konuşmasını hangi cüretle Galatasaray yönetimini suçlama üzerine oturttu? TOKİ Başkanının Galatasaray’ı “Ali Sami Yen’in kirasını ödeyemeyen, kira şartlarını karşılamayan bir kulüp” olarak suçlaması tribünlerdeki taraftardan alkış mı almalıydı? Seyirciyi asıl provoke eden bence bu konuşmaydı. TOKİ Başkanı kendi inşaatlarında çalışan işçilerin, müteahhitlerin parasını zamanında ödüyor mu ki bir spor kulübünün kirayı ödemeyip ödemediğini polemik konusu yapıyor?

Galatasaray’a “verilen stadyum”’un bir bedeli olduğu ve olması gerektiğini Başbakanın şu sözlerinden anlıyoruz: “Burada çok açık konuşuyorum, Seyrantepe Stadı’nın A’dan Z’ye yapımında Galatasaray Kulübünün bir Allah kuruşu yoktur. Tamamıyla bu tesis Toplu Konut İdaremiz tarafından yapılmıştır. Ve Galatasaray Kulübümüzün de kullanma hakkı olarak kendisine tahsis edilmiştir ve bunun da anlaşmaları yapılacak, daha yapılmış değil.”

Ey Galatasaraylılar! Yeni stadınızda kulübünüzün tek kuruşu yok! Başbakan böyle söylüyor. Ayağınızı denk alın. Zaten anlaşma da yapılmadı. Başbakanı kızdırmayın maç yapacak saha bulamazsınız.

Egemen Bağış’ın müşaviri Yasin Ekrem Serim Galatasaray taraftarına twitter’den şöyle hakaretler yağdırıyor: “Böyle bir şerefsizlik yok. Nankörsünüz. Kimin sayesinde o statda maç izliyorsunuz? Kim yaptı lan o stadı size?” ( Oda Tv, 17 Ocak 2011)

AKP Grup Başkanvekili Suat Kılıç da şöyle yazmış twıtter’de: “100’lerce trilyon harcandı o stadyum için, rüya bir proje gerçekleşti BAŞBAKAN sayesinde. İdraktan mahrum sefillere yazıklar olsun! Tepki koyanlar orada maç da izlemesinler bakalım... Sefillik ve acizlik bu olsa gerek! Bir de güdümlü ıslıkçılara bakarak ‘oluyor galiba’ diye sevindirik olanlar yok mu? Onlar da 12 Haziran’a kadar sabretsinler bakalım.”

Bir ıslıklama olayının böylesine bir hakaret düzlemine gelmesine gerek var mı? Sorumluluk makamında olanlara bu sözler yakışıyor mu? Kırk bin kişi arasında diyelim ki birkaç bin kişi ıslıklamış olsun. Çek sineye olsun bitsin. Böylesine büyük bir tesisin açılışına yakışmayan basit ukalalık olarak göremez miydiniz bunu? Demokrasi biraz da sineye çekme rejimidir, intikam rejimi değildir, olmamalıdır. Gördük ki ıslıktan intikam çıktı. Burhan Kuzu’ya atılan yumurtadan da intikam çıkmıştı. Enerji Bakanı Taner Yıldız’a atılan yumruktan da. Liderler, yumruğu da, yumurtayı da, ıslığı da gerektiğinde sineye çekmeli. Ve bir stad için böylesine “Ben yaptım, ben verdim, bir kuruşunu yok burada” havasına girmemeli.

Ne mi olur? Bir Galatasaray yöneticisi çıkar, Ömer Seyfettin’in Diyet isimli hikayesinde olduğu gibi; “Senin kolunun diyetini ben ödedim" diyen Hacı Kasap’ın önünde, kolunu satırla kesip ona uzatan Koca Ali’nin şu sözleriyle cevap verir: “Al bakalım şu diyetini verdiğin şeyi!”

Düzeltme: AKP milletvekili ve Eski Diyanet İşleri Bakanı Sait Yazıcıoğlu aradı. Bu sütunda 05.01.2011 tarihinde yazdığım Noel ve Eski Diyanet İşleri Başkanı başlıklı yazımda geçen ifadelerin kendisine ait olmadığını söyledi. O yazıda şu ifadeleri kullanmıştım: “Eski Diyanet İşleri Başkanı AKP milletvekili Said Yazıcıoğlu şöyle dedi: ‘Ben yeni yılın gelişini kutlarım. Kimseyi ilgilendirmez. Bu geleneksel değil şahsi bir zevktir. Anneler Günü’nün çıkışı da Hıristiyanlığa dayanır. Sonuçta Anneler Günü kutlanırken ‘neden kutluyorsunuz’ diye hutbe okutulmuyor.’ Yazıcıoğlu “Kendisinin asla böyle bir ifade kullanmadığını, kendisini tanıyanların da bunu çok iyi bildiğini, daha önce bunu yazan gazeteyi de aradığını, onları da uyardığını, yıllar önce yaptığı çok farklı bir konuşmanın çarpıtılarak bu hale getirildiğini” anlattı. Sayın Yazıcığlu’na bu hassasiyetinden dolayı teşekkür ediyorum. Biz o bilgiyi, haber olarak aktaran bir gazeteden alıp yorumladık. Eğer gazeteler söylenmemiş bir sözü bu hale getirip haber yapıyorlarsa vay halimize. (Muharrem Bayraktar - Yeni Mesaj)

 

Kaynak:  YENİ MESAJ GAZETESİ {http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=11000218&tarih=2011-01-19} 
 

Bu haber 738 defa okundu.