En Sıcak Konular

TÜRKİYE BÖLÜNMEYE DOĞRU MU GİDİYOR?

20 Aralık 2010 22:24 tsi
TÜRKİYE BÖLÜNMEYE DOĞRU MU GİDİYOR? Tüerkiye,Demokratik Toplum Kongresi'nde alınan 'Özerk Kürdistan', iki dil ve ayrı bayrak kararlarını tartışıyor.

Türkiye'yi bölünmeye götürür mü?

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Demokratik Toplum Kongresi kararları ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, Türkiye’nin her türlü sorununun konuşulduğu ve çözüleceği yerin TBMM olduğunu belirterek, "Başka bir kongre, başka bir meclisi tanımıyoruz. Bu sevda peşinde koşan arkadaşlarımız durumlarını lütfen değerlendirsinler. Sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar" dedi.

BDP Başkanı Selahattin Demirtaş, Şahin'e sert tepki verirken, ikilinin yarın kritik bir görüşme yapması kararlaştırıldı.

BDP Eşbaşkanı Selahaattin Demirtaş, AK Parti Grup Başkanvekili Suat Kılıç, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Özcan Yeniçeri ve Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı Galip Ensarioğlu, Demokratik Toplum Kongresi'nin ortaya attığı taslağı NTV canlı yayınında değerlendirdi.

'Özerk Kürdistan', iki dil ve ayrı bayrak gibi başlıkların yer aldığı taslakla ilgili BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, şunları söyledi:

"DTK adına konuşma yetkisine sahip değilim, her şöyden önce. Çalıştayda alınmış bir karar yok, çalıştayda yapılan tartışmalar ve sunulan taslaklar var.

Sadece düşünce ve çözüm önerileri açıklamasına bu kadar tahammülsüzlüğü anlamakta zorlanıyorum doğrusu. Sanki ortada gerçekleşmiş fiili bir durum var ve sanki insanlar gerçekten ülkeyi böldü bölecek, devlet Meclis'iyle, ordusuyla teyakkuza geçiyor. Ve bölünmeyi önleme adına milliyetçi bir paranoya yaratılıyor, bundan büyük rahatsızlık duyuyorum.

KÜRTLER TARİHİ KARARI ÇOKTAN VERMİŞTİR

Her şeyden önce, bu ülkede yaşayan Kürtler, şu tarihi kararı çoktan vermişlerdir. Biz bu ülkenin yurttaşıyız, bu ülkede beraber yaşayacağız. Bin yıldır beraber yaşadık, binlerce yıl daha birlikte yaşayacağız. Birlikte yaşamanın formüllerini, çözüm önerilerini hep birlikte konuşup tartışalım diye her yerde düşünce ve önerilerini ifade ediyorlar.

Barış ve Demokrasi Partisi olarak biz de bütün Türkiye için önerdiğimiz bir modeli, parti programımızın eki olarak tartışmaya açmaya çalışıyoruz. Ne diyoruz, Türkiye coğrafi olarak büyük bir ülke, nüfus olarak kalabalık bir ülke. Nüfusun kendi içindeki farklılıklar açısından çok kültürlü bir ülke. Bu nedenle böylesi bir ülkenin yerinden yönetim modeliyle, bütün bölgelerde oluşacak yerel yönetimlerle desteklenmesi ve idari olarak yeni bir yönetim tarzına geçilmesini savunuyoruz.

FARKLI MODELLERİ TARTIŞMAYA AÇIĞIZ

Böyle bir model içerisinde işçiler, kadınlar, öğrenciler, Kürtler, Aleviler, başörtülüler kendini çok daha rahat yönetime katabilir, taleplerini yönetime daha rahat iletebilir ve daha rahat denetleyebilir. Türkiye'de herkes yönetime katıldığı için demokrasi daha iyi işleyebilir ve herkes kendini daha özgür yurttaş hisseder. Bu birliğimizi güçlendirebilir, aidiyet bağlalarını güçlendirebilir. Türkiye'nin neresinde yaşıyor olursanız olun kendinizi o ülkenin özgür yurttaşı olarak hissedebilirsiniz diye bir projemiz var. Bunun içeriği itibariyle tartışılmaya muhtaç olduğunu da ifade ediyoruz. Bu bir model taslağıdır ve yapılacak her anlamlı eleştiri bizim için değerlidir. Ya da böyle bir model değil de şöyle bir model öneriyoruz diyenlerle de tartışmaya açığız.

MECLİS'TE BİR CÜMLE KÜRTÇE KONUŞULDU DİYE...

Fakat bütün bunlar bu kadar açıklıkla ifade ediliyor olmasına rağmen, sadece Meclis'te milletvekilleri kendi anadillerinden bir cümle, iki cümle konuşup bu soruna dikkat çekti diye parti kapatmayı, orduyu harekete geçirip darbe günlerini çağrıştıran refleksi ortaya koymak tahammülsüzlüğün kendisidir.

BU ORTAMDA NEYİ TARTIŞACAĞIZ

Ortada bir siyaset var, bir soruna siyaseten çözüm arama gayreti var. Bu öneriye karşı öneriler veya eleştiriler nelerdir, bunlar şüphesiz anlamlıdır. Yoksa bir Meclis Başkanı olarak çıkıp, parmağını sallayarak 'Haddini bildiririz, gereğini yaparız, sonuçlarına katlanırlar' demek veya Genelkurmay Başkanlığı acil olarak bildiri yayınlayacak, bakanlar sert açıklamalarla kapatma için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nı göreve çağıracak. Bu ortamda neyi nasıl tartışacağız, Kürt sorununu o halde nasıl çözeceksiniz? BDP'ye düşüncesini soran varsa açık açık anlatıyoruz. Biz Türkiye'de birlikte çözümden yanayız, başka türlü Kürt sorunu çözülmez. Türkiye'nin sınırları içerisinde çözülür, Türkiye'nin bayrağı hepimizin bayrağı, ülkeyi sembolize eder. 'Kürt'ü de 'Türk'ü de temsil eder.

HER BÖLGENİN FLAMASI VE BAYRAĞI OLSUN

Şu anda Türkiye 81 ile ayrılmış ve 81'e bölünmüş durumda. Diyoruz ki, birkaç ili bir araya getirelim ve bölge yönetimi kuralım. Türkiye'nin her tarafında kurulacak bölge meclisleri o bölgeyle kültür, sosyal, eğitim, trafik, sağlık, çevre, denizcilik, hayvancılık ve diğer tüm konularla ilgili karar alma yetkisine sahip olsun. Sorunları çözme yetkisine sahip olsun ve her meclisin o bölgeyi temsil eden bayrağı ve flaması da olsun.

SİİRT'TEKİ TECAVÜZDE DEVLET GÖREVLİLERİ VARDI

Savunma konusunu da daha önce açıkladık. Şu haliyle herhangi bir siyasi partinin veya oluşumun alternatif bir ordu veya polis gücü kurma olasılığı var mı? Bunu kurabileceğimizi düşünmek bile gayrı ciddi bir yaklaşımdır. Biz şunu kastediyoruz, toplum kültürel olarak bir saldırı altında. Uyuşturucu ilkokula indi, fuhuş çok yaygın, töre cinayetleri var, çeteler var. Bütün bu kapitalizmin doğurduğu saldırılara karşı toplum örgütlenmelidir. Örgütlenip ne yapmalıdır, bilinçlenmelidir. Buna nasıl karşı koyabiliriz diye mahallesinde köyünde komisyonlar oluşturmalıdır. Tedbirler alınırken alternatif projeler geliştirmelidir. Meşru komiteler oluşturmalıdır. Her türlü tehditten kastedilen budur. Deniyor ki devletin kolluk gücü yok mu? Örnek vereyim, Siirt'te çocuklara tecavüz gerçekleşti. Bir bakın kaç tane devlet yetkilisi var çetenin içinde? Devlet toplumu koruyamıyor, bu iş polisle askerle olacak iş değil. Bu sosyal korunma mekanizmasıdır. Bunlar gelişmediği müddetçe siz toplumu polisle uyuşturucuya karşı koruyamazsınız. Şimdi bir kurum çıkıyor, sivil bir meclis, herkes küçük birlikler oluştursun ve kendi içinde tartışsın. Birbiriyle diyaloga geçsin, meclisler arası diyaloglar olsun, hep birlikte toplum olarak tehlikelere karşı kendimizi nasıl savunabiliriz diye komiteler oluştursun. Bunu da Demokratik Toplum Kongresi öncülüğünde bir komisyon yürütsün.

GİZLİ VEYA AÇIK AJANDAMIZDA BÖLÜNME YOK

Şimdi bu tür tartışmalar ilerici tartışmalardır, anti-kapitalist bir duruştur, yozlaşmaya karşı bir duruştur. Devlet anlayışının toplum üzerinde oluşturduğu baskıya, otoriter rejime karşı bir duruştur. BDP'nin de DTK'nın da gizli ajandasında da açık ajandasında da bölünme yoktur. Herkesin net olarak bilmesi lazım ki Kürt halkı kararını çoktan vermiştir, Türkiye'de hep birlikte özgür ve eşit yaşamdır. Ortak vatanda birlikte kendi yönetimimizi, idari modelimizi nasıl geliştirebiliriz, bunu tartışıyoruz. Bunun ötesindeki yaklaşımların tamamı spekülatiftir. Asıl buna karşı açıklama yapan devlet yetkilileri, oluşturdukları otoriter zemin ayaklarının altından kayacak diye korktukları için habire bunu bölücü girişimler olarak gösteriyorlar."

ŞAHİN: ÇÖZÜM YERİ BURASI

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, Demokratik Toplum Kongresi kararları ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, Türkiye’nin her türlü sorununun konuşulduğu ve çözüleceği yerin TBMM olduğunu belirterek, "Başka bir kongre, başka bir meclisi tanımıyoruz. Bu sevda peşinde koşan arkadaşlarımız durumlarını lütfen değerlendirsinler. Sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar" dedi.Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Şahin, Demokratik Toplum Kongresinde "demokratik Özerk Kürdistan" şeklinde açılım ortaya konulduğunun belirtilmesi üzerine, "Türkiye ile ilgili kararların yasama organı TBMM’dir. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde tüm vatandaşlarımızı ilgilendiren kararların alındığı Meclisin Başkanı olarak o tür kararlarla ilgilenmiyorum. O tür kararlar mevzuatımız açısından ne ifade ediyorsa onu yetkili kurumlar değerlendirir, yapılacak bir şey varsa gereğini yaparlar" diye konuştu.Bir gazetecinin, "BDP milletvekilleri Meclis kürsüsünde Kürtçe konuşuyor. Muhalefet sizin inisiyatif kullanmanız gerektiğini söylüyor" sözleri üzerine ise Şahin, şunları söyledi: "TBMM’de ancak Türkçe hitap edilir. Bu konudaki mevzuatımız bu şekildedir. Hatta biraz daha geriye giderek şunu da ifade edebilirim: Osmanlı’da da 1876 ve 1908 Teşkilatı Esasiye anayasalarına baktığınız da da resmi dil Türkçedir. Dolayısıyla bu tür tartışmaları son derece gereksiz, gerginliğe yol açıcı bulduğumu ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin her türlü sorununun konuşulduğu, çözüleceği yer burasıdır. Başka bir kongre, başka bir meclisi tanımıyoruz. Bu sevda peşinde koşan arkadaşlarımız durumlarını lütfen değerlendirsinler, sonuçlarına katlanmak zorunda kalırlar." Şahin, "Siz bir adım atacak mısınız kürsüde Kürtçe ile ilgili" sorusuna ise "Atmamıza gerek yok. Türkçe konuşulur. Meclisi yöneten başkanvekillerimiz gereken neyse yaparlar" yanıtını verdi.

DEMİRTAŞ: MECLİS BAŞKANI SİYASİ BİR KURUMU TEMSİL ETMİYOR

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in açıklamalarına ilişkin olarak da Demirtaş, "Kendisi bir siyasi kurumu temsil etmiyor. Bütün parlamenterlerin başkanı. Açıklamalar talihsiz olmuştur" dedi.Türkiye’nin zaten çok dilli bir ülke olduğunu kaydeden Demirtaş, "Türkçe hepimizin ortak dilidir. Türkçe bu ülkenin resmi dilidir. Hepimiz Türkçe konuşuyoruz ve bundan gocunmuyoruz da. Gurur duyuyoruz" diye konuştu.Türkiye’de yaşayan Kürt, Çerkez, Arap, Gürcü asıllı bütün vatandaşların ana dilleri olduğunu vurgulayan Demirtaş, "Bu anadil doğuştan geliyor. Yasalar belirlemiyor bunu. Meclis Başkanının işi midir yani? Allah yaratmış, o anadan babadan doğmuşsun ana dilin olmuş. Bu ülkede doğduğun için bir de resmi dilin var. Meclis Başkanının işi midir buna karışmak?" şeklinde konuştu.Şahin’in "Bu açıklamalar parti kapattırır" sözünü hatırlatan Demirtaş, şöyle devam etti: "100 tane de parti kapansa bu değişmez. Ana dili Meclis Başkanı belirleyemez. Biz parti olarak da bunları dikkate almak zorundayız. Ana diller vardır, yaşamak zorundadır. Resmi diller var diye 80 yıldır yapıldığı gibi asimile mi etmeye çalışacağız? Yoksa onları nasıl yaşatacağız, zenginliğimiz olarak kullanacağız, eğitim ve diğer alanlarda kullanacağız diye tartışacak mıyız? Meclis Başkanı, 12 Eylül 1980 ruh haliyle konuşuyor. O dönem 30 yıl önceydi. Ama çok merak ediyorsa, o duygulara sahipse yakında tekrar seçim olacak, kendisi emekliye ayrılır. Bir kutu yağlı boya ile bir fırça alır Marmaris’e yerleşir. Orada onun gibi düşünen zatla birlikte resim yapar mutlu olur. Ama Türkiye o dönemleri geçti artık." ÖDP Genel Başkanı Alper Taş ise iki partinin de Türkiye’de Kürtlerin ve Türklerin bir arada yaşamasını savunan partiler olduğunu belirtti."Demokratik Özerklik" projesini, bir arada yaşamı savunma projesi olarak gördüklerini vurgulayan Taş, "Kürt halkının kendi dil, kimlik, kültür sorunlarını aşarak, bunları özgür bir biçimde yaşayarak, Türkiye’nin siyasal, toplumsal yaşama katılmasının Türkiye’yi bölmeyeceğini aksine daha da güçlendireceğini düşünüyoruz" dedi.

 KRİTİK GÖRÜŞME YARIN

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, son günlerdeki gelişmeler ve yaşanan tartışmalar konusunda, TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’i ziyaret edecek.

Görüşme yarın, Şahin’in TBMM’deki makamında 10.30’da gerçekleştirilecek.

TBMM Genel Kurulu’nda, BDP’li milletvekillerinin "Kürtçe" konuşmaları başta Şahin olmak üzere pek çok kesimde rahatsızlık yaratmıştı.

Genel Kurul’da "Kürtçe" konuşmaların, Meclis tutanaklarına "bilinmeyen dil" şeklinde girmesi ise BDP’lilerin tepkisine neden olurken, "iki dil" tartışmasını da beraberinde getirmişti.

Yarınki görüşmede, bu konunun karşılıklı değerlendirileceği de bildirildi

 

Kaynak: MİLLİYET GAZETESİ {http://www.milliyet.com.tr/turkiye-yi-bolunmeye-goturur-mu-/siyaset/sondakika/20.12.2010/1328776/default.htm}

 



Bu haber 617 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,090 µs