En Sıcak Konular

ABDULLAH GÜL İNGİLİZLERİN GÖZDESİ OLDU

7 Kasım 2010 11:11 tsi
ABDULLAH GÜL İNGİLİZLERİN GÖZDESİ OLDU İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth 2008’de, Büyük Şövalye Nişanı verdiği Gül’ü bu kez de ‘Chatham House’la onurlandıracak!

Abdullah Gül İngilizlerin gözdesi

KRALİÇE’DEN 2. ÖDÜL!
2008’de, Büyük Şövalye Nişanı verdiği Gül’ü bu kez de ‘Chatham House’la onurlandıracak!
 
İşgalin yıl dönümünde...
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’ten 2010 “Chatham House Ödülü”nü almak üzere İngiltere’ye gitti. Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Chatham House), Gül’e kristal ödülünü, 1918’de İngilizlerin Çanakkale Boğazı’nı işgali ve İskenderun’a asker çıkardığı 9 Kasım’da verecek.
 
Ermeni açılımı mutlu etti
CHATHAM House, övgüyle bahsettiği Gül’e ödülün veriliş nedeniniyse şöyle açıkladı: Gül, bölünmüş Kıbrıs’ın bütünleşmesi konusunda çok önemli adımlar atmış ve Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesi için başrol oynamıştır. Gül, AB üyeliğinin de önemli destekçilerindendir.
 
Türk bayrağı asmamıştı
KRALİÇE’ye refakat için 2008’de İstanbul’a gelen veTürk bayrağı asmayan uçak gemisi “HMS İllustrious”, 1918’de işgalin simgesi olan İngiliz gemisiyle aynı yere demir attmıştı. Gül bu törenden önce Kraliçe tarafından Köşk’te Büyük Şövalye Nişanı’yla ödüllendirilmişti.
 
İngiltere’den ikinci ödül!
Kraliçe 2. Elizabeth, 2008’de Türkiye’de ‘Büyük Şövalye Nişanı’ taktığı Cumhurbaşkanı  Gül’e şimdi de Anadolu’nun İngiliz İşgali’nin yıl dönümünde Londra’da Chatham House ödülü verecek
 
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth tarafından takdim edilecek 2010 yılı “Chatham House Ödülü”nü almak üzere İngiltere’ye gitti. Gül’e bu ödül, düşünce kuruluşu Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (Chatham House) tarafından İngilizlerin Çanakkale Boğazı’nı işgali ve İskenderun’la, Antakya’ya asker çıkardığı gününün yıl dönümü (9 Kasım 1918) 9 Kasım’da verilecek. Gül, ödül alacağı güne kadar, çeşitli görüşmelerde bulunacak, konferans verecek. Sözkonusu ödülün Chatham House’u himaye eden Kraliçe II. Elizabeth tarafından törenle takdim edileceğini, bu vesileyle, Chatham House’da ülkemizin uluslararası ilişkiler vizyonu ve Türk dış politikası, Oxford Üniversitesi’nde ise, İslam âleminde demokrasi ve kalkınma konulu konferanslar vereceğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, İngiltere’de bulunacağı süre içinde, Başbakan David Cameron ile de bir araya geleceğini ve başta Türkiye’nin AB üyelik süreci olmak üzere, bölgesel ve uluslararası gündemde yeralan konular hakkında görüş alışverişinde bulunacağını bildirdi.

Yine smokin giyecek
9 Kasım’daki ödül töreninde Kraliyet Sarayı’nın tüm kuralları uygulanacağı için Abdullah Gül, törende smokin giyecek. Gül, göreve geldikten sonra ilk smokinini de Kraliçe II. Elizabeth’in 2008’de Ankara’ya yaptığı resmi ziyarette Köşk’teki akşam yemeğinde giymişti. İngiltere Kraliçesi, Londra’nın tarihi belediye binasında yapılacak törende Gül’e kristalden yapılmış ödülü verecek. Chatham House’un dünyaca bilinen en önemli özelliği ise mahremiyet konusunda. Bu düşünce kuruluşunda herhangi bir konuyla ilgili yapılan konuşmalar kaynak gösterilerek yazılamıyor. Bu durum tüm dünyada “Chatham House kuralları” olarak biliniyor.
 
Verilme gerekçesi Ermenistan
Chatham House tarafından övgüyle bahsedilen Abdullah Gül hakkında şu görüşlere yer verildi: “Gül, Türkiye’de ve uluslararası camiada bütünleştirici etkisi ile çok önemli bir figür. Türkiye’nin yakın zaman önce kat ettiği ilerlemenin de önemli isimlerinden biri. Abdullah Gül, bölünmüş Kıbrıs’ın bütünleşmesi konusunda çok önemli adımlar atmış ve Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleşmesi için başrol oynamıştır.” Gül’ün Türkiye’nin AB üyeliğinin de önemli destekçilerinden biri olduğunu vurgulayan Chatham House, “Kendisinin liderliği altında Türkiye, sivil demokrasinin yerleşmesi ile siyasi ve hukuk reformlarının gerçekleşmesinde önemli yol almıştır” ifadelerine yer verdi.
 
Türkiye öncelikli konuları arasında
Chatham House üyesi, Avrupa ve Ortadoğu Araştırmaları Direktörü Fadi Hakura, Cumhurbaşkanı Gül’ün alacağı ödülle ilgili yaptığı açıklamada, Türkiye’nin son 5-6 yılda Chatham House’da ön plana çıktığını belirterek, “Türkiye, şu anda hem bölgesel, hem de uluslararası anlamda büyük rol üstlenen önemli bir ülke. Dolayısıyla Türkiye, Chatham House için öncelik olmaya başladı” dedi.
 
Büyük Şövalye Nişanı takıldı
Cumhurbaşkanı Gül, kendisine Büyük Şövalye Nişanı takan Kraliçe 2. Elizabeth için verdiği yemekte smokin giymiş ve onunla karşılık olarak kadeh kaldırmıştı.
 
Kraliçe 2. Elizabeth, Mayıs 2008’te Türkiye’yi ziyaret etmişti. Kraliçe onuruna resepsiyon veren Cumhurbaşkanı Gül de, daha önce hiç giymediği smokini Kraliçe 2. Elizabeth için verdiği yemekte giymişti. Kraliçe de Abdullah Gül’e büyük haç nişanı (Büyük Şövalye Nişanı) takmıştı. Hayrünnisa Gül de duygularını, “Kraliçe geldiğinde, aile yakınımız ziyaret etmiş gibi oldu. Akraba gelmiş gibiydi” sözleriyle ifade etmişti. Kraliçe 2. Elizabeth ve eşi Edinburg Dükü Prens Phliip’in Türkiye ziyareti kapsamında İstanbul’a gelen İngiliz uçak gemisi, “HMS İllustrious” da 1918’te Türkiye’yi işgal için gelen “HMS Ajax” adlı savaş gemisiyle aynı yere demir atmıştı. Dolmabahçe önüne demirleyen bu savaş gemisinde bir de resepsiyon verilmişti.

Türk bayrağı asmadı
Kraliçe Elizabeth, Türk karasularını girmesine rağmen MMS İllustrious uçak gemisine Türk bayrağı asılmamıştı. Üzerinde, 1 milyondan fazla Iraklı “nın kan lekesi bulunan İngiliz uçak gemisi “HMS İllustrious“,  gösterişli bir davete sahne oldu. Kraliçe Elizabeth’in konukları Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa’yı ağırladığı savaş gemisinin, 1918’de İstanbul’a giren İngiliz işgal gemisiyle aynı yere demir atması manidar bulundu. Gemide, Kraliçe ve konukları onuruna askeri tören düzenlendi... Davete, Dışişleri Bakanı Ali Babacan, AKP Genel Başkan Yardımcısı Egemen Bağış, AKP Milletvekili Cüneyd Zapsu ile bazı işadamı ve medya mensupları katıldı...
 
Sevr’i hazırlayan kurum olarak biliniyor
1900’lerin başında oluşturulan ancak 1920’de resmiyete dökülen kuruluşun ilk adı “Yuvarlak Masacılar”dı. Bu masa, İsrail devletinin kuruluşuna öncülük etmiş, Osmanlı’yla, Orta Doğu’yu ilk parçalayan Sykes-Picot haritalarını çizmiş ve Sevr’i  yapmıştı. Daha sonra bu masa, resmi bir kuruma dönüştürülerek, “Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstütüsü” adı verilmişti. Kuruluşun en önemli özelliği ise, dünyada meydana gelen sorunları, savaşları tartışıp yönlendirmesi olmuştur. Bu kuruluşun aynı zamanda Exeter Üniversitesi’yle bağlantısı olduğu belirtiliyor. Abdullah Gül ve Fehmi Koru’nun eğitim gördüğü Exeter, 2006’da Gül’e, 2007’de de İKÖ Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu’na doktora payesi verdi. 2004’te Chatham House adını alan kurum, Chatham House Ödülü vermeye başladı. 2005 yılından bu yana bu kurumdan ödül alan isemler ise şunlar: “Brezilya Devlet Baskanı Luiz Inacio Lula da Silva, Gana Devlet Baskanı John Kufuor, Katar Eğitim, Bilim ve Toplum Vakfı Baskanı HH Sheikha Mozah, Mozambik Devlet Baskanı Joaquim Chissano, Ukrayna Devlet Baskanı Victor Yushchenko.” Bu arada, İngiliz Kraliçesi’nin ilk madalya taktığı kişinin de 1867’de Sultan Abdülaziz olduğu belirtiliyor. Abdülaziz, Avrupa ile ilişkileri geliştirme konusunda önemli adımlar atmış bir padişahtı. Abdülaziz sık sık Avrupa’ya gitmiş İngiltere Kraliçesi ile bir araya gelmişti. (Haber / Analiz: Fatih YARDIM)*

Mir Haber'in notu:

Abdullah Gül nerden nereye?

"Bu faşist okula giremez"den,İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’ten “Chatham House Ödülü”ne uzanan yol...

Can Dündar,Abdullah Gül'le ilgili Ağustos 2007'de Miliyet Gazetesi'de yayımlanan yazı dizisinde,Gül'ün "fikri gelişimini" şöyle anlatır:

"1965 yılında Necip Fazıl Kısakürek yeni kurduğu Büyük Doğu Kulübü'nün ilk şubesinin açıldığı Kayseri'ye konferansa geldi.
Ahmet Hamdi Bey, oğluyla yeğenini kapıp konferansa götürdü.
Gül, henüz Lise 1'deydi.
"İman ve Aksiyon" konulu konferansta, kürsüde etkileyici bir ses tonuyla ve şiirler eşliğinde konuşan bu adamdan çok etkilendi.
Ertesi gün de soluğu Kulüp'te aldı.
Orada küçük yaşlarına rağmen "büyük adam gibi" karşılandılar. Canlı bir sohbet ortamı vardı. Kütüphaneden kitaplar alıp okudular:
Necip Fazıl şiirleri... Varlık çevirileri... Rus klasikleri...
Özellikle Dostoyevski ve onun "Suç ve Ceza"sı çarptı Abdullah Gül'ü... Okuduktan sonra kitapları birbirlerine veriyorlar, sonra buluşup Rus toplumunun, inanç sisteminin yazar üzerindeki etkisini tartışıyorlardı.
"Büyük Doğu" fikrine ısınmıştı Gül... Nedenini şöyle anlattı:
"Bir defa yerliydi. Bir tarih bilinci vardı. Türkiye'nin büyüklüğüne, potansiyeline, Doğu'nun büyük geçmişine vurgu yapıyordu. Ama bunu sadece fikirle değil, sanatla, edebiyatla, estetik kaygılarla kavrayan bir akımdı. Bunlardan etkileniyorduk."
O ilk konferanstan başlayarak bütün bu süreçte Gül'ün yanında olan Tekelioğlu, "Büyük Doğu'nun üzerimizdeki hakkını teslim etmemiz lazım. Batı'ya nasıl yaklaşılacağını kavramamızda Necip Fazıl'ın ve Büyük Doğu hareketinin büyük etkisi oldu" diyor.
Bu etki o kadar büyüktü ki, daha lise öğrencisi olan 3 arkadaş baş başa verip "Üstat" Necip Fazıl'a bir kutlama mektubu yazdılar. Övgülerle dolu bu şatafatlı mektup, "Yarın elbet bizimdir" diye bitiyordu.
İstanbul'a yolculuk
Abdullah Gül, Ankara'yı da, İstanbul'u da ilk kez 1969'da gördü.
Aslında Ankara'yı gördü denilemez; Kayseri'den onu üniversite sınavı için İstanbul'a götüren otobüs, Ankara otobüs garında bir süre durdu. Gül ve yanındaki hala oğlu Tekelioğlu, sigara dumanı içinde, kalabalık bir terminal gördüler. O kadar...
O zaman hiç ısınamadığı bu şehre bir daha ancak 41 yaşında milletvekili olunca gelecekti.
Otobüs İstanbul'a yaklaşırken, daha önce o yollardan geçmiş olan Tekelioğlu, yanındaki Gül'e "Şurası İzmit, şimdi deniz çıkacak karşına" diye anlatıyordu.
Sınavda Hukuk Fakültesi'ni kazandı Gül...
Hemen Kayseri yurduna yazıldı.
2 ay kadar Hukuk Fakültesi'ne devam etti. Ama bir süre sonra sıkılıp yatay geçişle İktisat Fakültesi'ne transfer oldu.

MTTB günleri
Ortalık "6. Filo Def Ol" sesleriyle inliyordu. Solcuların karşısına dikilenler "Müslüman Türkiye" diye bağırıyordu.
Seçim mitingleri yine meydanları dalgalandırıyordu.
Necmettin Erbakan Meclis'e girip Milli Nizam Partisi'ni kurmuştu.
Ama onlar, bu hareketlere biraz uzak durdular. İstanbul'a gider gitmez, Kayseri'de etkilendikleri Büyük Doğu'cularla buluşmuş, Milli Türk Talebe Birliği'nin kapısını çalmışlardı. 60'ların sonunda sağcı gençleri buluşturan muhafazakâr bir örgüttü bu... Kıbrıs Türktür mitinglerinde, fetih günlerinde, komünizmi telin toplantılarında onların imzası vardı.
Gül, bu mitinglere, o toplantılara katıldı.
Artık okul çıkışı doğruca MTTB'nin Cağaloğlu'ndaki binasına gidiyor, yurdun kapandığı saat 23.00'e kadar orada çalışıyordu.
Kısa zamanda Necip Fazıl'la da yakınlaştı. Birliğin icra konseyine girdi. Faaliyetleri planlayan ekipteydi. Üniversitede MTTB temsilcisiydi.
Öne çıkmasıyla okulda hedef haline geldi.
Ve bu, 12 Mart döneminde başına iş açtı.

10 günlük gözaltı
Gül, bir Emniyet amirinin, 'Bu ülke bizim. Komünistseniz Moskova'ya, şeriatçıysanız Arabistan'a gidin' sözünü unutmadı

1972'de Gül ilk defa gözaltına alındı.
Fatih'teki Vakıflar Yurdu'nda kalıyordu. Polis baskın yapıp yurttaki tüm MTTB'lileri gözaltına aldı. 50 kişi kadardılar. Aralarında Gül de vardı.

****
Kafasına silah dayadılar
Abdullah Gül hatırlamıyor, ama okul arkadaşları Mete Doğruer ve Mustafa Özküçük gayet iyi hatırlıyor:
Bir gün okula Gül'ün fotoğrafının basılı olduğu afişler asıldı; afişte "Bu faşist okula giremez" yazılıydı.
Hedef gösterilmişti.
Sol örgütler üniversite kapısında kimlik kontrolü yapıyor, onu arıyorlardı.
Herkesin silahlanmaya başladığı yıllardı. Ve Mehmet Tekelioğlu'nun anlattığına göre, bir gün o silahlardan biri Abdullah Gül'e çevrildi. Okulun solcularından biri, kafasına silah dayadı. Gül, o an soğukkanlılığı sayesinde kurtuldu.
Okul bahçesinden kaçıp kampusu terk etti. Ve 6 ay kadar gelemedi. Recep Tayyip Erdoğan'la o dönemde tanıştı. Necip Fazıl'ın öğüdü vardı; "Kanunları gerebildiğiniz kadar gerin, ama koparmayın" diye... Silaha bulaşmadılar.
"Acı yıllardı" diye hatırlıyor o dönemi: "Gece yarısı sokakta insanların çevrilip 'Sağcı mısın solcu musun?' diye sorulduğu, üniversitenin işgal edilip herkesin bir köşeye sıkıştırıldığı, boykotların, işgallerin olduğu, Türkiye'nin en sıkıntılı, kayıp yıllarıydı. Hiçbir dönem dersleri bitiremedik. Sağcısı, solcusu bütün gençlik o yıllarda boşuna heder oldu."

LONDRA YILLARI

Kilisede namaz kıldılar
Okulu bitirince Milli Kültür Vakfı'nın bursuyla İngiltere'ye gitti.
Gül, orada önce dil öğrenecek, sonra da Exeter Üniversitesi'nde doktora öncesi çalışma yapacaktı.
26 yaşına kadar, Büyük Doğu Fikir Kulübü'nün etkisiyle Batı karşıtı görüşlerle yetişmişti. Şimdi, o karşıtı olduğu Batı'yla yakından tanışacaktı.
Lisede yabancı dili iyi olduğu için üniversitede İngilizceden muaf tutulmuştu; oysa kendi tabiriyle, "biri yol sorsa tarif edecek durumda değildi".
Londra'da gündüzleri dil kursuna gitti, geceleri Müslüman Öğrenciler Birliği'nin yurdunda kaldı. Orada farklı dünyalardan Müslüman gençlerle dostluklar kurdu.
Londra'da Gül'le birlikte okuyan Fehmi Koru, "Orada gözümüz, zihnimiz biraz daha açıldı" diyor:
"Gider gitmez, iki toplum arasındaki farklılığı fark ettik ve bunun sebeplerini düşünmeye başladık. Maddi imkânlar mı? Kültür farklılığı mı? Din faktörü mü? Kendi aramızda fikir jimnastiği yaparak bir olgunlaşma devri yaşadık. Gül için de çok yararlı bir dönem oldu."
Gül, pazarları Speaker's Corner'da özgürce nutuk atanları hayretle izliyor, Royal Albert Hall'da konserlere, sinemaya, tiyatroya gidiyor, Muhafazakâr Parti'nin, İşçi Partisi'nin toplantılarına katılıyordu.
En çok, gördüğü çoğulcu yapıdan etkilenmişti.

Sonra da özgürlüklerden...
Namaz saatleri, ders saatleriyle kesişiyor, mescit bulmak sorun oluyordu. Bir gün okulun yanındaki kiliseye girdi, papaza bu sorunu nakletti. Papaz kendi odasını açtı; "Burası benim özel yerim. Sizce mahzuru yoksa, istediğiniz zaman gelip namaz kılabilirsiniz" dedi. O günden sonra namazlarını hep o kilisede kıldılar.

'İdeolojik eğilimler anlamsız'
Londra'nın gelişmişliği ve intizamı da Gül'ü etkilemişti. Röportajda Londra'yı hayranlıkla anlatırken şöyle dedi:
"Oxford Street, Londra'nın merkezinde dar bir cadde, ama trafik tıkanmıyor. Metro çok etkileyici, yerin üstündeki kadar yerin altında da yollar, insanlar var. Her meydanda şairlerin, edebiyatçıların, büyük komutanların heykelleri, sanat galerileri, kültür faaliyetleri... Bunlar beni çok, çok etkiledi. Giderken belki üniversitede bulunduğumuz yılların doğal neticesi olarak daha çok ideolojik eğilimlerimiz varken, oraya gidince onların çok da anlamlı olmadığını ilk defa görmüş olduk."
Londra'da Batı karşıtı önyargıları törpülenmeye başlamıştı. O kadar ki, Fehmi Koru, dönüşe yakın, "Jöntürkleri daha iyi anlıyorum şimdi" demişti. Onlar da "Büyük Doğu"nun, Osmanlı'nın köhnemişliğini Batı'ya gittiklerinde fark etmişlerdi.
2 yıllık İngiltere dönemi, 1978 Ağustos'unda bitti. Dönecekleri gün Fehmi Koru ile birlikte saatlerce Recent Street'te Necip Fazıl'a hediye aradılar. Sonunda bir çakmak ve yaka iğnesi aldılar. Ve hayli değişmiş olarak yurda döndüler.
Gül, 2005'te Exeter Üniversitesi'ne bu kez Dışişleri Bakanı olarak gidecek ve 30 yıl sonra fahri doktor unvanı alıp cüppe giyecekti......{http://www.candundar.com.tr/_old/index.php?Did=5289}

 

Kaynak:

 



Bu haber 1,281 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,617 µs