En Sıcak Konular

ÖMER ÖZTÜRKMEN ANISINA

4 Kasım 2010 22:28 tsi
ÖMER ÖZTÜRKMEN ANISINA 1 Kasım 2010 günü Rahmet-i Rahman'a kavuşan Gazeteci-yazar Ömer Öztürkmen hakkında,Türkiye Gazetesi yazarı Rahim Er'in kaleminden dökülenler...

Ömer Öztürkmen -1- 

 “Ölüm şu karşıki beyazlıklarda
İpekten dualarla kanatlanacak
Bir anne titriyor öteki uçta
Ha uçtu ha uçacak...”

Şair Ömer Öztürkmen, “Taşkent’te Sabah Namazı” isimli şiir kitabında böyle diyor. Ömer ağabey, bu şiiri belki de annesi için ve annesini ötenin güzelliklerine uğurlamadan az önce veya biraz sonra yazmıştır.
Ömer Öztürkmen’in annesinin nasıl ağzı dualı bir Osmanlı kadını olduğunu Emin Garbî Arvas Bey’den birkaç kere dinledik. Garbî ağabey, o Kerkük anası için kanaatini şöyle hülasa eder: “Ömer Öztürkmen, her neye kavuştu ise anasının duası ile kavuştu.”
Merhume hanım, sabahın seherinde kalkarak sonu gelmez abdestlerden sonra kıbleye yöneldiği seccadesinde, “Yarabbi Ömer’ime...” diye başlayan niyazlarda bulunurmuş.
Kim bilir yüreği yanan ananın “Ömer’i” o sırada talebe midir, yeni evli midir, darda mıdır? Bilmiyoruz. Bilinen bir şey var ki, o zamanlar İstanbul-Ankara arası çok uzaktır.
Ömer Öztürkmen ağabey, “Taşkent’te Sabah Namazı”nı “Rahîm kardeşime sevgi ile” notunu düşerek 28 Ekim 1981’de imzalamış...
Kendisi ile gıyabî tanışmamızsa daha eskilere gidiyor.
“Ömer Öztürkmen” ismi bizde zengin hatıra çağrışımları yapmakta.
1975’te Sarıkamış’ın her tarafı beyaza bürüyen uçsuz-bucaksız kışında askerlik yaparken bizi ısıtan, bizi yalnız bırakmayan sıcaklıklardan biri de Ortadoğu gazetesi idi.
O yıllarda yeni yayına başlamış fikir ağırlıklı siyah-beyaz bir gazete.
15 bin kadar bir tirajı olduğu halde Bülent Ecevit’in sol iktidarına kök söktürüyordu. Öyle ki Ecevit, gazetenin muhalefetinden bunalarak bazı şehirlerdeki -mesela Antalya- mitinglerde elinde sallaya sallaya onu, halka şikâyet ediyordu.
Ömer Öztürkmen bu gazetenin sahibiydi.
Erol Güngör de başyazarı.
Merhum Erol ağabey, dehşetli bir kan ve kavga ortamına rağmen yazılarını büyük bir serinkanlılıkla yazma maharetini gösterebiliyordu.
Gazete ayrıca bir yenilik yapmış Muharrem Ergin, Necmettin Hacıeminoğlu gibi akademisyenlere birinci sayfada yer vermeye başlamıştı. İkinci sayfada bugün dahi emsaline rastlamadığımız kalitede kitap tahlillerine yer veriliyordu. Üstelik her gün.
Sarıkamış’ın ıssız pazar beyazlığında parkamıza sarınarak bir kilometre ötedeki gazeteciden “Ortadoğu” satın almak için yokuşların buzlarında düşe kalka yürümemiz bugün gibi hatırımızda...
Bununla birlikte, ne gün Ömer Öztürkmen ismi geçse hayalimizde hep Taşkent ve saf saf namaza durmuş müminler canlanırdı.
Kendisi ile tanışmadan şiir kitabı ile tanıştık. Taşkent de komünist işgalindeydi. Bu yüzden esir bütün Türk illerine olduğu gibi, Taşkent’e de önüne geçilmez özlemlerle doluyduk.
Ne gariptir ki, Özbekistan’a yaptığımız bir seyahatte Taşkent’e bir sabah namazı vakti ve ezanlar okunurken inmiştik. O alaca karanlıkta “Taşkent’te Sabah Namazı”nı ve Ömer ağabeyi bir kere daha hatırladık...
.....
[Bu yazı “Hayatın Rengi İnsan” adlı kitaptan alınmıştır.]

Ömer Öztürkmen -ll- 
 
Askerden İstanbul’a döndüğümüzde Ortadoğu, nöbeti Türkiye gazetesine devretmişti...
Enver Ören Bey, bir önceki nesli büyük bir vefa ile yanına çekiyordu. Cağaloğlu’ndaki Güle Güle apartmanında kurulan şark odasında gönül sohbetleri ile uzun ve derin tanışmalardan sonra onlar da bizim gazetede yer aldılar.
Bu sebeple Ömer Öztürkmen adı, diğer başka isimleri de tedai ettirir.
Orta Anadolu’nun mert insanı ve Bizim Anadolu gazetesinin sahibi Mehmed Emin Alpkan, zarif ve kibar insan numunesi İrfan Atagün, o sırada Tercüman’daki sütununda “kızıllar”a karşı yılmaz bir kalem mücadelesi veren Ergun Göze.
Daima şık, genç ve renkli giyinen Ömer Öztürkmen, kalendermeşrep, dünyaya metelik vermez tavrı, gevrek küçük kahkahaları ile dikkatimizi çekmişti...
Bilahare 1980’li yıllarda, Cağaloğlu’ndaki Çatalçeşme Sokak’ta bulunan gazetemizin merkez binasında, Enver Ören Bey’in odasında her çarşamba öğleden sonra bir araya gelmeye başladık. Gazetenin haftalık değerlendirilmesinin yapıldığı bu toplantılara Ömer ağabeyden başka Gürbüz Azak da katılır ve kendi deyişi ile “patron”dan tirajla alakalı aldığı her sevindirici haber için “hah şöyle!” derdi. Merhum Vecihi Ünal’ı olanca tiril tirilliği ve Mehmet Okyay arkadaşımızın da meşhur edebi ile iştirak ettiği bu Çarşamba Toplantılarına daha sonra Kenan Akın da Bâbıâli rüzgârı ile dahil oldu...
Ama Enver Ören Bey’in riyasetinde gazetemiz üzerine yaptığımız ‘Çarşamba Toplantıları’nın kılı kırk yaran ismi Yurdagün Göker’di.
Yurdagün, batılı anlamda çizen nadir sanatkârlarımızdan biri. Bunda şüphesiz ki uzun yıllar çalıştığı Alman medyasının önemli rolü var.
Keloğlan tiplemesi, Nasreddin Hoca tiplemesi, yerine göre gözünü budaktan esirgemeyerek en çarpıcı tenkitlerini yoğunlaştırdığı siyasî karikatürleri ve çıkarttığı dergiler ve çocuklarımıza yaptığı hizmetlerle ayrıca tetkik mevzuu olan Yurdagün Göker şöyle diyor:
- Şayet, daha çok genç yaşta İrfan Atagün ve Ömer Öztürkmen’i tanımasaydım ben şimdi solda olabilirdim.”
Yurdagün Göker zekâsındaki birini tesirine alması, Ömer Öztürkmen’in şahsiyeti için kâfi bir delildir.
Ömer ağabeyin “Rahîm Er kardeşime dualarımla” diyerek “İslâm Gözyaşı Medeniyeti” kitabını bizim için lütfederek imzaladığı tarih, 29.6.1984’tür. Bu kitabın daha kapağında bir “hadis” hatırlatır: “Gözyaşı rahmettir.”
Ömer Öztürkmen, bu kitabında şöyle diyor:
- Şunu anlıyoruz ki, vahiy ve vahdaniyetten uzak her düşünce sistemi, kartezyen mantığa tutunmuş olsa dahi kendi çağının eğilimlerine göre bir put, bir din çıkarmakta gecikmiyor. Bu da gösteriyor ki çok tanrılı Greko-Latin kültüründen gelen Batı insanının psikolojik karakter yapısında (kolektif gayri şuurunda) arketiplerin cazibesine kapılan, teki çoğaltan, ikili, üçlü imajlara kaydıran, dıştaki gerçek değerleri kendi kalıbına sokan, çarpıtan patalojik bir hal var.”
Türkiye gazetesinin eski merkez binasında her çarşamba yaptığımız toplantılarda Ömer ağabeyi yakından tanıdıkça günlük yazmasını arzu eder olduk.
Bu sebeple ısrarlarımız başladı. Biz üstüne gittikçe o, “yapamam” diyerek isteğimizi savuşturuyordu.
.....
[Bu yazı “Hayatın Rengi İnsan” adlı kitaptan alınmıştır.]

 

Rahim Er - Türkiye

 

Kaynak: TÜRKİYE GAZETESİ

[1] {http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?ID=466909}
[2] {http://www.turkiyegazetesi.com/makaledetay.aspx?ID=467098}



Bu haber 1,228 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,665 µs