En Sıcak Konular

''İMAN'A OPERASYON''UN ARKA PLANI

2 Ekim 2010 11:24 tsi
''İMAN'A OPERASYON''UN ARKA PLANI Türkiye, Batı’nın Haçlı seferleri ve Şark projesi manevralarına rağmen geçmişte yaşamadığı mukaddesat yozlaşmasını ve kimlik erozyonunu maalesef son dönemlerde yaşıyor.

“İman’a operasyon”un arka planı  

Türkiye, Batı’nın Haçlı seferleri ve Şark projesi manevralarına rağmen geçmişte yaşamadığı mukaddesat yozlaşmasını ve kimlik erozyonunu maalesef son dönemlerde yaşıyor.
Türk milleti, kendi medeniyetinden kopartılıyor… Değer ölçüleri ve akaid karmaşası yaşanıyor. İslam’ın “iman esasları” örseleniyor. Haçlının şirk ve teslisten beslenen değerleri ile İslam’ın Tevhid değerleri eşleştiriliyor, müsavi kılınıyor, kolkola yürütülüyor. Hak ile batıl birbirine karıştırılıyor.
Bir tek gayr–ı Müslim vatandaşımızın dahi yaşamadığı Müslüman mahallelerine kilise evler konduruluyor, harabe kiliseler imar ediliyor. Buraları, yurt içi ve yurt dışından ithal edilen gayr–ı Müslim cemaatlerle ihya edilmeye çalışılıyor.
Türkiye üzerinde “iman ve mukaddesat operasyonu” yapılıyor.
Bu operasyonun cafcaflı argümanları “dinler arası diyalog ve medeniyetler ittifakı”dır.
Bu BOP eksenli teo–politik bir operasyondur.
Neticede İslam’ın Tevhid akidesiyle şekillenerek bugüne kadar gelen Müslüman Türk kimliği, yozlaştırılarak gayr–ı Müslim alt kimliklere, Hıristiyan–pagan etnik kimliklere dönüştürülüyor.
Böylece milletimizin “birlik ve bütünlüğü” ortadan kaldırılıyor.
Herkes, dini, inancı ve yaşayışında hürdür ve kendinedir… Bu hususta hiç kimsenin çekincesi ve endişesi yoktur, olamaz da.
Zaten Müslümanların gayr–ı Müslimlerle olan münasebetleri bakımından İslam’ın temel ölçüsü çok açık ve nettir: “Sizin dininiz size, benim dinim bana”dır.
Dolayısıyla hiç kimse, dini inançları ve yaşayışı sebebiyle kınanamaz, baskı altına alınamaz. Hatta her türlü dini inanç ve hürriyetlerini doya doya yaşama hakkına sahiptir. Devlet ve hükümet de, bu hakların yaşanmasında her inanç kesimine hizmet etmekle mükelleftir.
Nitekim asırlar boyunca Türk milletinin idare ve inisiyatif alanında yaşayan gayr–ı Müslimler hiçbir şekilde mağdur olmamışlar, her türlü inançlarını doya doya yaşamışlardır.
Ancak Türkiye’nin son zamanlarda tabi tutulduğu “mukaddesat operasyonu” bu bağlamda ele alınamaz.
Zira hükümetin BOP eksenli “dinsel icraatları” ve “dinler arası diyalog ve medeniyetler ittifakı” uygulamaları, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya dönüşmüş vaziyettedir.
Tek bir gayr–ı Müslim vatandaşımızın dahi yaşamadığı Müslüman mahallerinde kilise evleri açmanın, Müslüman Türk’ün namusunun kirletildiği Akdamar gibi kuş konmaz kervan geçmez yörelerdeki kiliseleri ihya etmenin, kan–ter içinde tırmanın dahi mümkün olmadığı yamaçlara kondurulmuş Sümela manastırı gibi yerlerde ithal cemaatlerle ayinlere imkan tanımanın din hürriyeti ile izah edilmesi mümkün müdür?
Buna mukabil İslam’ın iftar sofralarına konuşlandırılmış papaz ve hahamların dualarına Müslümanlara amin dedirtmenin, Müslüman evlatlarımıza okutulan ders kitaplarında “3 hak din”den dem vurup Kelime–i Tevhid’den “Muhammed Rasulüllah”ı çıkartmanın, Yüce Allah’ın Kur’an–ı Kerim’de “hak din” olarak ilan ettiği İslam’ın ve alemlere rahmet peygamberi olarak takdim ettiği Hz. Muhammed’in “hak ve rahmet oluşu” yetmiyormuş edasıyla, Müslümanları güya insanlık barışı adına gayr–ı Müslimlerin uydurduğu ve bizzat Kur’an–ı Kerim’in reddettiği “İbrahimî dinlerde ve Hz. İbrahim’de buluşma” gibi bir batılda buluşturmanın adı, olsa olsa “iman ve mukaddesat operasyonu” olabilir.
Hükümet, Müslüman veya gayr–i Müslim her inanç kesiminden vatandaşlarının dinsel ihtiyaçlarına cevap verebilir. Ama asla o inanç kesimlerinin “itikad esaslarına, ibadet tarzları ve mukaddesatı”na kendince müdahale edemez, kendine göre şekillendiremez, değiştirmeye ve dönüştürmeye kalkışamaz, sulandıramaz, ılımlılaştıramaz.
Başbakan R. T. Erdoğan, 18 Haziran 2004 günü Hollanda Roterdam’da kendisine yönelik bu husustaki eleştirilere, “ Benim vatandaşım yurtdışında inancını yerine getirebiliyorsa, Türkiye’deki yabancılar da getirebilmeli. Hep bana, hep bana olmaz. Keser gibi hep bana değil, testere gibi mantığı olmalı” şeklinde getirmeye çalıştığı izah makul değildir.
Erdoğan’ın yaptığı bu kıyas batıl bir kıyastır. Çünkü…
Avrupa’daki vatandaşlarımız, kendi iman ve ibadetlerini yaşamak için, bizzat kendi imkanlarıyla cami veya mescitler açıyorlar. Müslüman’ın olmadığı hangi Avrupa kentinde herhangi bir cami açılmış veya herhangi bir mescit mi var? Var mı? Yok… Bir.
Ülkemizde, zaten gayr–ı Müslim vatandaşlarımız, kendi inanç ve ayinlerini yaşayabilecekleri her türlü imkana ve kiliselere sahiptirler. Hiç kimse onlara dokunamaz ve engel olamaz.
AKP’nin alengirli kilise işi, bir tek gayr–ı Müslim vatandaşın dahi bulunmadığı yerlere kilise ve kilise evler kondurması, imar etmesidir. 
Öte yandan hangi Avrupa devleti, Müslümanlara herhangi bir cami veya mescit açmak için bütçesinden pay ayırmış ve bizzat uygulamıştır?! Yok böyle bir şey, vaki değil… İki.
Halbuki AKP hükümeti, tek bir gayr–ı Müslim vatandaşımızın yaşamadığı yörelerdeki kilise ve harabe manastırları, bizzat hükümet bütçesiyle imar ve ihya etmektedir. İhya edilen bu kiliseler, ya o yörenin Müslüman evlatları el altı çalışmalarla ayartılarak doldurulmakta yahut ise 3–5 yılda bir kere ithal papaz ve ithal gayr–ı Müslim cemaatlerle ayinlere sahne olmaktadır.
AKP hükümetinin Kültür Bakanlığı, İznik tanıtım broşüründe, İslam’a göre her şeyin başı ve Kur’an’ın ayeti olan “Bismillahirrahmanirrahim” yazısının üstüne “Tanrı İsa ve Haç figürü”nü yerleştirirken, Avrupa’nın hangi uygulamasını örnek alarak yapmıştır?!
Kendinize gelin Allah aşkına…
AKP hükümetinin BOP eksenli bu icraatlarının hiçbir izahı yoktur, kıyas–ı gayr–ı kabildir.
AKP’nin bu vahim BOP eksenli vaziyetine rağmen, CHP hala olur olmaz “dinsel taarruzları” vuku bulunca, halkımız, “din karşıtı yaftasıyla ma’lul” CHP’ye karşı AKP’nin safında yer almaya devam ediyor. Böylece CHP, AKP’nin değirmenine su taşımaya devam ederek, aynı BOP operasyonunun bir parçası olmaktan kurtulamıyor.
Türk milleti, “iman ve mukaddesatımız üzerindeki bu türden sağlı–sollu operasyonlar” bağlamında ayık olmalı, demokratik haklarını kullanarak elinin tersiyle itmeli, batılları reddetmeli; böylece medeniyetini, mukaddesatını, iman, kimlik, birlik ve bütünlüğünü korumalıdır. Gerisi, medeniyetimizden kopmadır, batıla sürüklenmedir, bölünmedir, parçalanmadır.

M. Emin Koç-Yeni Mesaj

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ,http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=10003810&tarih=2010-10-02



Bu haber 807 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    7,354 µs