En Sıcak Konular

SAADET'TE BU SONU KİM HAZIRLADI?

22 Eylül 2010 22:12 tsi
SAADET'TE BU SONU KİM HAZIRLADI? Bazıları 11 Temmuz 2010 tarihinde başlatsa da Saadet Partisi’ndeki huzursuzluğun başlaması daha gerilere gidiyor aslında.

Saadet'te Bu sonu kim hazırladı?

Bazıları 11 Temmuz 2010 tarihinde başlatsa da Saadet Partisi’ndeki huzursuzluğun başlaması daha gerilere gidiyor aslında. Ben şahsen bu kongreden aylar öncesinden bir kaç Saadet’li Numan Kurtulmuş’a yakın isimden “Erbakan’a rağmen oy aldık” “Erbakan’a rağmen varız” gibi ifadeler duyduğumu söylemeliyim.

Yani Erbakan ismine ve ekibine karşı ciddi bir soft direniş başlamıştı zaten.. Ve bu söylem parti içinde kendine epey bir şans vermiş olmalı ki,  çok tartışılacak bir şekilde olağanüstü kongreye gitti parti. Hatırlayacak olursak bu kongreyi de, Numan Kurtulmuş ve ekibi ısrarla istedi ve yaptı.
Ne olduysa bundan sonra oldu. Ve 11 Temmuz 2010 tarihinde yapılan kongre, tartışmaları sonlandırmanın aksine, daha da artırdı. Kongre sonucu ise Kurtulmuş için iyi sonuç vermedi. Zira ısrarla gittiği ve çok talep ettiği kongrede istediği sonucu alamamış, tersine delegenin ancak 4’te 1’nin yani 310 kişinin oyunu, o da son turda alabilmişti.

Özellikle çift liste çıkması, Numan Kurtulmuş’un 1200 delegeden 310’unun oyuyla genel başkan seçilmesi, parti içi tartışmaları daha da ileri boyutlara taşıdı.

Tabi bu kongrede, Kurtulmuş muhaliflerinin de, çıkardıkları listede, “Genel Başkan”  adayı bölümüne yine Kurtulmuş’u yazmaları tam bir tezattı.
Bundan sonra ise açılan davalar, iftar basmaları, karşılıklı sataşmalar gündemi işgal etmeye devam etti. Tüm bunlar Milli Görüş partilerinde alışık olmadığımız şeylerdi. Ve çok üzücüydü. Zira, muhalefetin ve ciddi alternatifin bulunmadığı günümüzde, Saadet Partisi ciddi bir adres potansiyeline sahipti.

Ama olmadı..  Çok önemli referandum yapıldı, Saadet Partisi iç çekişmeleri bırakıp miting bile yapamadı.
Peki bu noktaya nasıl gelindi, yani parti yönetimin Kayyum’a devredilmesinde  kimlerin payı vardı?

Üzülerek ifade edeyim ki, en büyük pay, bu son kararla “mağdur” duruma düşmüş olan Genel Başkan Numan Kurtulmuş’undur.
Kızdığınızın farkındayım..
 O halde izah edeyim; Numan Kurtulmuş’a yakışan, apar topar gittikleri kongrede, 310 oy alınca, o an istifa etmesiydi. Şayet, 1200 delegeden 310 delegenin oyunu alınca, “Bu sayıdaki tercih, beni rahatsız eder, emanetinizi  alın” deyip o an, yani kongre salonunda veda yapsaydı, emin olun hem kahraman olur, hem de kendisini büyütürdü. Ama Kurtulmuş onu yapmak yerine, 310 oy’la o koltukta ısrarla oturmayı tercih etti. Dahası, eleştirilere  kulak tıkadı. Parti fokur fokur kaynadığı, kavgalar yaşandığı halde sessiz kaldı. En önemelisi de yüzlerce delege imza toplayıp kongre istediği halde, bu taleplere bile kulak asmadı. Bu durum, “Parti normal durumdayken olağanüstü kongre isteyen Kurtulmuş ve ekibinin, parti fokur fokur kaynarken ve delege imza toplamışken neden kongreden kaçıyor?” sorusunu sordurdu.

Tabii Kurtulmuş’un, kongre taleplerine karşı çıkması ve 310 oy’la yetinmeye devam etmesi muhalif kanat için bir fırsattı. Muhalifler, kendilerinin ve delegenin dikkate alınmadığını düşünerek mahkemeye gittiler. Ve sonuçta bu karar çıktı ortaya. Bu kararın normal veya anormal olduğu ayrı konu.. Asıl önemli olan 40 yıllık Milli Görüş’ü temsil eden partinin, kongre için mahkemeden medet umar hale gelmesiydi.
Hadi, 310 oy alınca, veda etmedi, ama parti içi huzursuzluk ve delegelerin kongre taleplerine kulak verip “Hadi kongreye” deseydi Kurtulmuş, yine bu durumun önüne geçebilirdi. Ama sanıyorum, mahkemeden böyle karar çıkacağını o da bekliyordu ve “mağdur” olmanın avantajını  da görüyordu.
Sonuçta, Nasıl ki demokrasi tarihimizde, 4’te bir delegenin oyuyla ısrarla bir genel başkanın o koptukta oturması bir ilkse, Kayyum’un kongreyi ele geçirme kararı da tarihimizde bir ilk oldu.

Bu süreçte, karşılıklı yapılan hakaretler, eleştirirler gırla gitti elbet.. Hem ‘Erbakancı’ diye tarif edilen kanat, hem ‘Kurtulmuşçu’ kanat masum değildi tabii..
Özellikle Kurtulmuş’un, Erbakan’ı dolaylı da olsa hedef alan açıklamaları, yıllardır Milli Görüş liderinin peşinden giden kesimden ciddi tepki almıştı.

Bu süreçte, CHP 40 yıl önce ölmüş, milletin anasını ağlatmış olan İsmet İnönü’ye bile toz kondurmazken, Kurtulmuş’un henüz hazır bulduğu teşkilatın mimarını hedef alması yadırgandı doğal olarak.

Tabii aynı süreçte Şevket Kazan’ın CHP’li Önder Sav’ı ziyaret maksadı da ayrışmayı daha da körükledi.

Her neyse gelinen noktada, umarız ülke ve millet için hayırlı sonuç çıkar. En fazla ümmet için hayırlı sonuçlar çıkmasını temenni ediyoruz.

Muharrem Coşkun-Haber5

 

 Kaynak: Haber5.com,http://www.haber5.com/saadette-bu-sonu-kim-hazirladi-yazisi-8586.aw

 



Bu haber 1,019 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,440 µs