En Sıcak Konular

BATAN BATININ PEŞİNDE AKIL TUTULMASI VE FİYASKO

22 Eylül 2010 09:27 tsi
BATAN BATININ PEŞİNDE AKIL TUTULMASI VE FİYASKO Türkiye, işte bu ABD ve AB'nin peşinde kuyruk, batan bu Batı'yı örnek alıyor!!!

Pembe tablo aldatmacası

Referandum neden yapıldı, gerçek bir anayasa yapmak varken, 'birkaç göz boyayıcı maddenin yanında içinde çok tehlikeli maddeler barındıran referandum neden yapıldı' diye hep düşünmeye devam edelim... Bundan sonra yaşanacak olan çok yönlü süreçleri dikkatlice izlemeyi sürdürelim... Malum olduğu üzere, gizlenen gerçeklerin zamanla ortaya çıkma gibi özellikleri vardır ve halkımızdan değişik varyasyonlarla gizlenenler elbette günü gelince ortaya çıkacak, gerçekler anlaşılacaktır; o zamana kadar gelişmeleri dikkatle izlemeye ve feraset üzere uyanık olmaya devam...

Bu hatırlatmam hep aklınızda olsun; zaman zaman lazım olacak!

Referandum meselesi bir yana, biz yine klasik ekonomi gündemimize dönelim.

Pembe tablonun özeti şöyle: Türkiye büyüyor işsizlik azalıyor... Ekonomide yılın ilk yarısında sağlanan yüzde 11'lik büyüme, istihdama da yansıdı. İşsizlik, Haziran ayında yüzde 10,5'e geriledi. 2009'un aynı ayına göre işsiz sayısı 518 bin kişi azalırken, bir yılda 1 milyon 541 bin kişi de yeni iş buldu. İş dünyası, büyümenin devam etmesi hâlinde işsizlik oranının tek haneye düşebileceğini belirtiyor.

Bir kısım çalışma arkadaşlarımızla oluşturduğumuz 'ekonomik konular grubumuz' var, özellikle ekonomi ile ilgili çok yönlü meseleleri aramızda paylaşıyoruz. İsmail K. arkadaşımız son gelişmeleri şöyle değerlendirmiş: Hükümet üst üste ekonomik verileri açıklıyor; işsizlikte ciddi bir düşüş var, GSMH'da artış var, büyüme beklenenden yüksek çıktı, bütçe açığında azalma var.. vs vs. Bütün bunlar neyi gösteriyor; yine pembe tablolarla mı karşı karşıyayız, yalan rüzgarları mı esiyor?..

Referandum kavgası bittikten sonra, şimdi sıra normalleşmede diyor, Yaşar Süngü (Yeni Şafak): İş dünyası ve siyaset gerçek gündeme dönmeli; yani, ekonomiye, üretime ve işsizliğe... Moralleri yükselten veriler şöyle: Yüzde 10,3 büyüme ile dünya üçüncülüğü, Haziran'da yüzde 10,3'e düşen işsizlik, sanayide 463 bin kişinin iş bulması, bütçe açığının yüzde 54'e gerilemesi, vergi gelirleriyle görülen iç talepteki canlılık, sanayi üretiminde yedi ayda yüzde 14,3 büyüme, ihracatçı sektörlerde üretimin 2007'deki seviyeye ulaşması, reel kesim güven endeksinin 2008 Haziran ayı seviyelerine çıkması ve enflasyondaki düşüş eğilimi. Sadece biz değil, hükümet yanlısı Yaşar Süngü bile, bu aldatıcı pembe tablonun kalıcı olması ve sürdürülebilmesi için de aşağıdaki risklerin bertaraf edilmesi gerektiğini hatırlattıktan sonra, ekonomideki riskleri şöyle sıralıyor: -Sanayi üretimi Temmuz'da tek haneye düştü. -Çift haneli büyüme yılın ikinci yarısında sürmeyebilir. -Cari açık hızlı yükseliyor. -İthalattaki yüksek artış ihracatın ithalatı karşılama oranını düşürüyor. -Son bir yılda her 100 kişiden sadece 36'sı iş bulabildi. -Doğrudan yabancı yatırım yılın ilk yarısında yarı yarıya azaldı. -Bir yıldan az bir süre kalan seçim öncesinde mali disiplinin sürüp sürmeyeceği. -İşsizlik hâlâ hem dünyanın hem de Türkiye'nin en büyük sorunu olmaya devam ediyor.

Küreselleşen ve küçülen dünyada küresel krizlerden ve gelişmelerden etkilenmemek mümkün değil. Pembe rakamlar Türkiye'de 6 milyon işsiz olduğunu söylüyor; biz ise daha önceki işsizlik yazılarımızda hatırlattığımız üzere, çalışabilen nüfusumuzun yarısının yani yaklaşık 16 milyonun işsiz olduğunu yazdık. Sadece Türkiye'de değil, dünyada da durum hiç de pembe görünmüyor. Yine bize göre gerçek olmasa da, uluslararası bir resmi rakam örneği verelim. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) açıklama yaptı: 2007 yılında etkisini göstermeye başlayan küresel ekonomik kriz sürecinde işsiz sayısı 34 milyon kişi arttı. Dünya genelinde şu anda 210 milyon kişi işsiz bulunuyor.

Kapitalist sistemde işsizlik hep artıyorsa, pembe yalanların hiçbir değeri yoktur.[2]

Akıl tutulması ve FİYASKO20 EYLÜL

Dünya etrafında cereyan eden düzende veya güneş sisteminde 'güneş tutulması' veya 'ay tutulması' olduğu gibi; insanlarda da 'akıl tutulması' olabiliyor.

Batmakta olan Batı Medeniyeti'nin veya sürekli olarak 'sosyoekonomik krizler' hem de 'küresel seviyede krizler' üretmekte olan 'kapitalizm'in peşinden gitmek; şu anda çökmekte olan ve bir müddet sonra tamamen çöküp yıkılacak olan AB ve ABD'nin peşine takılıp onların BM, NATO, IMF, DB (Dünya Bankası) vs kurumlarından medet ummak, 'akıl tutulması'ndan başka ne ile izah edilebilir ki?!.

Hele hele 'Millî Görüş Gömleği'ni çıkararak, 'Adil Düzen / Adil Ekonomik Düzen'i ise tamamen 'inkâr ederek' yapılmaya çalışılan diyaloglar, görüşmeler, birliktelikler, eş başkanlıklar ve hepsinden daha önemlisi Irak, Filistin, Afganistan, Pakistan ve diğer ülkelerdeki 'vahşi katliamlar' ile birlikte durmamacasına sürdürülen 'faizli vampir kapitalist sistemin sömürüleri' ile nereye kadar; nereye kadar?!.

Bütün bu politikalar ve uygulamalar tek kelimeyle 'FİYASKO' değil midir?

En yakın geçmişe bakalım, daha doğrusu dibimizdeki komşumuz Irak'ta son birkaç yılda yaşananlara bir göz atalım: 'Irak'ta kitle imha silahları var' yalanı ve 'Irak'a demokrasi getiriyoruz' palavrası ile bir milyondan fazla Müslümanın vahşice katledilmesi... Haksız bir şekilde başlatılan ve vahşice sürdürülen 'işgal ve savaş' sebebiyle birkaç milyon Iraklının ülke içine veya ülke dışına 'göç etmek' zorunda bırakılması... Geride kalanlara yapılan insanlık dışı muamelelerle tecavüz edilmesi, haksızca hapsedilmesi, şimdiye kadar akla gelmeyen işkenceler yapılması, yaşayan birkaç neslin mahvedilmesi ve asgari insanlık haklarından bile mahrum edilmesi... 'Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olması gereken bir ülke'nin, küresel sömürü sermayesinin taşeronları tarafından en fakir ülkelerden biri hâline getirilmesi, ekonomisinin çökertilmesi, hâlen de vahşice/vampirce kanının ve de petrolünün son damlasına kadar sömürülmesi... İnsanlığın ilk medeniyeti olan Mezopotamya Medeniyeti'nin kurulduğu topraklarda, çağdaş medeniyeti temsil ettiğini iddia eden 'çağdaş vahşiler' tarafından bütün maddî ve manevî medeniyet değerlerinin çok yönlü talan edilmesi...

Irak'taki vahşi katliamlar ve vampir sömürürler ile ilgili olarak yazılacak ve hatırlatılacak daha pek çok şey var ama; 'akıl tutulması' belasına müptela olmayan 'salim akıl sahipleri' için bu kadar 'hatırlatma' da yeter!

İşte Irak'a yapılan bu zulüm ve katliamlara ortak olmak için Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne "1 Mart (2003) Teskeresi" vermek 'akıl tutulması' değil miydi?

Adana'daki İncirlik Üssü'nden kalkan uçakların yaptıkları binlerce sortilerle yani saldırılarla Irak'taki milyonlarca Müslüman kardeşimizin katledilmesine veya yaralanmasına karşılık üç maymunları oynayanlara yazacak tek kelime bulamıyor; o kelime veya kelimeleri de siz değerli okuyucularımın mü'min ferasetine bırakıyorum. Filistinli kardeşlerimiz için güya feryat edenler, Iraklı kardeşlerimize yapılanlar karşısında neden suskun; neden?!.

Bu durumu sadece 'akıl tutulması' veya 'FİYASKO' kelime ve kavramları ile dile getirip hatırlatmak yetmeyecektir. Daha başka kelimeler kullanmak gerek ama benim dilim/kalemim onları söylemeye ve yazmaya varmıyor.

Bu sabah aslında başka şeyler yazmak üzere bilgisayarımın başına oturmuştum ama olmadı. 12 Eylül 1980 mağduru olarak ülke dışına çıkmak zorunda kaldığım dönemde, yedi yıl aralarında yaşadığım Müslüman Arap kardeşlerimin mağduriyet ve mazlumiyetleri aklıma gelince, bu gerçekleri bir kere daha hatırlatmalıydım; ibret ve gereği için hatırlattım...

"Sen hatırlat, hatırlatma mü'minlere fayda verir." (Kur'an âyeti) [2]

Batan Batı’nın peşinde...

Son iki yazımda ne dedim? 'Pembe tablo aldatmacası' dedim; 'Akıl tutulması ve FİYASKO' dedim ve kendimce gerekçelerimi yazdım. Aslında bu gerekçeleri sadece ben değil, aklıselim sahibi pek çok yazar da görüyor ve yazıyor. Bugün o yazarlardan sadece ikisinden örnekler vereceğim ki ikisi de hükümet yanlısı yayın yapan gazetelerden.

'Amerika Osmanlı gibi mi batacak?' yazısında (Yeni Şafak, 16.9.2010), sonbahar mevsimine de girilmiş olması vesilesiyle, İbrahim Karagül anlayanlara önemli ve vurucu hatırlatmalarda bulundu: "Sonbahar'da çöküş" korkusu gerçek mi oluyor? ABD ve Avrupa'dan gelen son işaretler, aslında ertelenmeye ve örtbas edilmeye çalışılan o korkunun ne kadar gerçek ve yakın olduğunu bir kez daha gösterdi. Yunanistan, Portekiz, İtalya, İspanya gibi Güney Avrupa ülkelerini vuran krizin bu sonbaharda çok daha şiddetli hissedileceği, Merkez ve Kuzey Avrupa'yı da etkisi altına alacağı, sadece şirketlerin değil devletlerin batışının bile muhtemel olduğu gerçeği, son birkaç ayda maharetle gündemden uzaklaştırıldı. 2009'da ABD'yi vuran krizin üstesinden gelindiği gibi gerçeklikten uzak söyleme de aynı maharetli çalışmayla inandırıldık. Oysa gelişmeler bunun tam tersiydi ve bu artık gizlenemez boyuta ulaştı... / ABD'nin bu yılki bütçe açığı 1.3 trilyon dolar. Geçtiğimiz 1.41 trilyon dolar idi. Gelecek yıl ise 1.42 trilyon dolar olması bekleniyor. ABD'nin borcu resmi rakamlara göre 13.3 trilyon dolar. 2018 yılında borcun gayri safi millî hasılanın yüzde doksanına ulaşması bekleniyor... / Boston Üniversitesi'nden ekonomi profesörü Laurence Kotlikof inanılmaz vahim bir tablo koyuyor ortaya. "Resmi borç miktarını boş verin, gerçek borç 202 trilyon dolardır" ve gerçek borcun söylenenin 15 katı olduğunu iddia ediyor. ABD'nin bu kadar borcu ödemesi için hiç olmadığı kadar para basmak zorunda kalacağını ve arkasından 1. Dünya Savaşı sonrası Waimar Almanya'sı gibi olağanüstü enflasyonla yüzleşeceğini söylüyor... / Önümüzdeki on yıla bütçeyi dengeleyecek bir planla giremezse Amerikan gücünün çökebileceği söyleniyor. Bu tür hesapları yapanlar, bugünkü ABD yönetiminin içinde bulunduğu şartları Habsburg ve Osmanlı imparatorluklarının ekonomik çöküşüyle kıyaslıyor. Daha doğrusu bugünler imparatorlukların (İngiliz, Fransız, İspanya ve Osmanlı) çöküş hikâyeleriyle birlikte tartışılıyor... / Geçtiğimiz yıl ABD'deki krizden sonraki iyimser tahminlerin yanıltıcı olduğunu ısrarla vurguladık. Bu yılın sonbahar, kış aylarında Avrupa'nın çok ciddi sarsıntılar geçireceğine işaret ettik... / ABD ve Avrupa, küresel ekonomik kriz konusunda hiçbir ciddi adım atmadı, krizi sadece erteleme yolunu tercih etti...

Türkiye, işte bu ABD ve AB'nin peşinde kuyruk, batan bu Batı'yı örnek alıyor!!!

ASKON Başkanı Mustafa Koca geçen gün önemli bir uyarı yaptı: "Bizim dikkat çektiğimiz özel bir konu var. O da rehavete kapılarak, sadece olumlu taraflara odaklanarak müzmin sorunlarımızı görmezden gelmek gibi bir hataya düşülmemesidir. Örnek olarak söylemek gerekirse, CARİ AÇIK geçen yılın aynı dönemine göre üç kat artmıştır..."

İbrahim Öztürk ise bugünkü 'Cari açık-1' yazısında (Zaman, 20.9.2010), işte bu meseleye açıklık getiriyor: Hükümet birtakım konularda ikiye ayrılmış. Biri iktidardaki hükümet, diğeri de muhalefetteki hükümet. Kur ve CARİ AÇIK bunlardan biri... / Hükümetin finansal yakın iki bakanı 'kurlara dokundurmayız, tartışmayız bile' derken, üretim ve ihracata yakın diğer iki bakanı ise adeta kurlara ateş püskürüyor. Hükümette bu konuda vizyon birliği olmayınca, bu sefer başka sektörlerde ilgili paydaşlar birbirini günah keçisi ilan ediyor ve gereksiz bir tansiyon oluşuyor, birilerini toplumun önüne atıyor. TİM-TCMB tartışması bunun en somut alanlarında. TİM bastırdı, TCMB ile buluştu, isteklerde ve verilen cevaplarda batı cephesinde yeni bir şey yok. Eski tas, eski hamam... / Ocak-Temmuz'da cari açık, yani Türkiye'nin dış âleme karşı verdiği döviz açığının toplamı, 24 milyar doları aştı. Geçen sene kriz nedeniyle bu miktar 7,8 milyar dolarda kalmıştı. Üç kat artış var...[3]

Reşat Nuri Erol- Milli Gazete

 

Kaynak: MİLLİ GAZETE

[1].http://www.milligazete.com.tr/makale/pembe-tablo-aldatmacasi-176998.htm
[2].http://www.milligazete.com.tr/makale/akil-tutulmasi-ve-fiyasko-177160.htm
[3].http://www.milligazete.com.tr/makale/batan-batinin-pesinde-177385.htm



Bu haber 757 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,436 µs