En Sıcak Konular

BAHÇELİ: ''ÜLKÜCÜ HAREKET ÜMÜĞÜNDEN TUTAR GEREKEN CEVABI VERİR''

31 Ağustos 2010 20:16 tsi
BAHÇELİ: ''ÜLKÜCÜ HAREKET ÜMÜĞÜNDEN TUTAR GEREKEN CEVABI VERİR'' Bahçeli,Erzurum'dan Başbakan'a seslendi:"Ülkücü hareket senin bildiğin gibi değildir. Herkesi aldatır kandırırsın da ülkücü hareket kanıyormuş gibi gözükür. Günü geldiğinde ümüğünden tutar gereken cevabı verir. " dedi.

''Sen Kime mecbursun'
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erzurum'da Başbakan Erdoğan'ı eleştirerek " PKK ile işbirliğinde nereye söz vermişse onu yerine getirmeye mecbur ve mahkum olduğu için çırpınıyor" dedi. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Şimdi ayın 3'ünde Diyarbakır'a gideceğini söylüyor. Diyarbakır'a vardığında, kürsüye çıktığın zaman Konya'da, Sakarya'da konuştuğun gibi bazı illerde konuştuğun gibi milli devletten, üniter yapıdan yana olduğunu söyleyebilecek misin?

Kürt kökenli kardeşlerimin ana dili olan ama PKK dayatması olarak bugün Türkiye'ye dayatılan Kürtçe'nin eğitim dili olacağına orada söz verecek misin? İmralı'yı muhatap alıp bir genel afla onu kurtarma talebine karşı, genel affa karşıyım diye Konya'da böbürlenirken, Diyarbakır'da ne yapacaksın?

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, hükümetin gizli gündemi olduğunu belirterek referandumu ve PKK'açılımını verdiği sözleri yerine getirmek için çırpındığını belirterek "Kime mecbursun" diye sordu. 

Partisinin Erzurum İstasyon Meydanı'nda düzenlediği mitingde halka hitap eden Bahçeli, bütün siyasi partilerin anayasa değişikliğinden yana olduğunu ancak anayasaların mutabakatla hazırlanması gerektiğini vurgulayarak, "Ama bugünkü siyasi iktidar bu yola başvurmadı. 7 bilim adamıyla yapmış olduğu anayasa değişikliğine de sadık kalmamış, o tasarıyı dikkate almadan bir alacakaranlıkta bir avuç AKP yöneticisiyle bir araya gelerek değişiklik paketini TBMM'ye sunmaya çalışmıştır. 
 
Bizim uyarılarımıza rağmen Meclis Başkanı sayın Erdoğan'dan müsaade alamadığı için böyle bir yola başvuramamıştır. Halbuki Meclis Başkanı bir partiye mensup olabilir. Ancak seçildiği andan itibaren artık Meclis başkanıdır. Protokolün ikinci adamıdır. Böyle bir konuda Meclis Başkanı görev ihmali yapmıştır, meclisin varlığını inkar ederek sadece AKP'nin yolunda yürümeyi tercih etmiştir.
AKP hiçbir siyasi partiyle görüşmeyerek, önerilerini dikkate almadan, vekilleri oy verme yerine kadar kontrol altında götürüp, güvendiği 15-20 insanla milletvekillerini baskı altına almış, denetlemiş, başka türlü hareket edecek endişesi taşıyarak, kendi milletvekillerine güveni olmadığını da ortaya koymuştur" dedi.

DEDİĞİM DEDİK ANLAYIŞI

Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü: "MHP olarak böyle bir ortamda 69 milletvekilimizde, TBMM'de gece gündüz bulunarak, her madde üzerinde görüşlerimiz açıklanmış, her madde üzerinde önerilerimiz sunulmuş fakat AKP yönetimi ne bu görüş ve önerileri dikkate almıştır. 'Benim dediğim olacak, ben bildiğim gib iyaparım'demiş ve sayısal çoğunluğuna güvenerek oylama yapmıştır.
 
Bir uzlaşmayla anayasa değişikliği yapmak gerekirken, sayınıza güvenerek böyle bir yola niye gittiniz diye sorulması lazım. İşte bu sorunun cevabı, alacakaranlıkta getirilen bir anayasa değişikliğinin kara lekelerini taşımaktadır. Erdoğan'ın gizli gündemini saklamaktadır. Öyleyse bu gizli niyet nedir? Bu gizli niyete dayalı olarak Türkiye'nin gündeminde ne oluşturulmak isteniyor? Hepimiz bu konuda düşünmeliyiz. Tercihlerinizi daha doğru, sizler ve evlatlarınız için yapmanız lazım.
 
Bazı maddeler serpiştirerek göz boyamanın, halkı aldatmanın, kandırmanın da hiçbir gereği yoktur. Sayın Başbakan, devletin tüm imkanlarını kullanarak, başta yatırımcı ve TOKİ'ler olmak üzere, devletin uçağı, otobüsleriyle binlerce kamu görevlisi, emniyet mensuplarıyla doldurduğu meydanlarda gerçekleri saklıyor.

BARİ RAMAZAN'DA İFTİRA ETME

Ve öfkeli, sinirli bir halde Ramazan ayında olmasına rağmen oruçlu ağızdan çıkmayarak çirkinlikle, yalan ve iftiralarla milleti aldatmaya çalışıyor.

Bu kadar yalan ve iftiraya başvurulmasının, bu kadar siyasi üslubu yozlaştırmasının, çirkinleştirmesinin sebebi ne ola ki? Neye mahkum, neye mecburdun Sayın Başbakan? Kiminle işbirliği yapıyor, kiminle pazarlık içindedir?

Bunu kamuoyu ile paylaşması lazım.

Kadınların pozitif ayrımcılığı, sendikanın yarı kalmış toplu sözleşmesi, uydurma bir yasayla da gerçekleştirilebilecek olan bazı maddeleri öne sürüp kendi gizli gündemini niye saklıyor? Kime mahkumsun, kime mecbursun gel anlat bunu?

Her konuda hassasiyetimiz vardır. Her konuyu didik didik yaparız. Ülkemizin yararına olanı yaparız. Meclis'te ortaya koyduğumuz ilkeli duruşu, referandum sürecinde de aynen gerçekleştiriyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi olarak duruştaki tutarlığımızla bugünkü halk oylamasına 12 Eylül'de hayır oyu vereceğimizi söylüyoruz.

Bu kararlılığı belirtirken, o zaman gizli gündem üzerinde de durmak istiyorum.
 
DİYARBAKIR'A GİTTİĞİNDE

12 Ağustos 2005 tarihinde, Sayın Başbakan'ın bir Diyarbakır ziyareti sırasında, Türkiye'de bir Kürt sorunu vardır, bu sorun benim sorunumdur diyerek, PKK'nın yıllardır Türkiye'yi bölme noktasındaki niyet ve taleplerine benzer ifadeler kullanarak, 1 Ağustos 2009 tarihinde İçişleri Bakanlığı başkanlığında Polis Akademisi'nde bir çalıştay toplayarak, Kürt meselesi ve Türkiye modeli diyerek bir PKK bir Kürt açılımı, bir demokratik açılım ortaya koymuşlardır.

Bu açılım zırvası, bize göre bir yıkım projesidir. Bu açılım, aynı zamanda bir ABD projesi, aynı zamanda PKK planı, aynı zamanda AKP'nin programıdır. İşte bu açılım sürecinde, kiminle neyi ne zaman görüşüyor, hangi pazarlık zemininde hareket ediyor bunu kamuoyuna açıklaması lazım. Açıklamazsa, günü geldiğinde bunların hepsi teker teker milletimizle paylaşılacak. Tüm çıplaklığıyla bu millete anlatılacaktır.

10 Nisan 2010 tarihinde yandaş bir TV'de, bugünkü Anayasa değişikliğinin, demokratik açılım yani PKK açılımının ilk adımı olduğunu söyledi. Açılımı, anayasa değişikliği ile ilişkilendiriyor. O zaman ortaya çıkan gizli gündem şudur: Bugünkü anayasa değişikliği, böyle alelacele hazırlanarak 1 ağustos 2009 yılından bu yana yapmaya çalıştığı açılım veya yıkım projesinin sonuçlarını alabilmek için anayasada bazı tuzaklar yerleştirerek, 2011 yılında açılımda PKK ve AB taleplerine cevap verebilecek daha geniş bir anayasa değişikliğinin hukuki zeminini ve korumasını sağlamaya çalışıyor.

Onun için PKK'nın siyasallaştırma süreci ile AKP'nin Anayas adeğişikliği aynı eksen üzerinde birlikte yürümektedir.

Gündemi 8 yıllık iktidarları döneminde, yandaş ve yoldaşların yolsuzluklarla zenginleştiren, hanedanlıklar kuran, zenginler türeten, her türlü rüşvet ve yolsuzlukla haksız kazanç türeten bir AKP iktidarının Yüce Divan'da hesap vermesi, Başbakan erdoğanın yakın çevresini koruma altına alıp bir kurtuluş yolu aramak için bir tuzak daha kuruyor. O da HSYK'yı yandaş bir kurum haline getirerek, kendileri açısından kurtuluş sağlayabilmek için yargıyı kuşatmaya çalışıyor.

Türkiye'nin önemli gündemlerini Anayasa'ya taşıyarak, köklü bir anayasa değişikliğini, büyük bir uzlaşmayla yapabilmesi için 29 maddenin içine gerçekten samimiyet varsa, bazı konuları da koyması lazımdı. Bunlardan biri RTÜK. Bir tanesi YÖK. Bir tanesi her türlü yolsuzlukla mücadelede bir hukuki yargı yolu olan Yüce Divan ile ilgili konu. Yargı reformu yok, bağımsızlığını sağlayacak hiçbir kelime ve cümle yok. Ne var?

VERDİĞİ SÖZLERİ YERİNE GETİRİYOR

Anayasa Mahkemesi'ni AKP'lileştirmek için oradaki 11'i 17'ye çıkarıyor, HSYK'yı yandaş haline getirmek için oranın seçim yöntemi usulünü değiştirmeye çalışıyor.

Anayasa Mahkemesi'ni AKP'leştiriyor, HSYK'yı da yandaş hale getirmenin gayreti içine giriyor.

Sebep; PKK ile işbirliğinde nereye söz vermişse onu yerine getirmeye mecbur ve mahkum olduğu için.

Bugün Anayasa Mahkemesi'nin yapısını değiştirirse, yarın Anayasaya göre suç olan bazı maddelerin değiştirilmesinden dolayı 'suçlu'olmamak için yapıyor. Dokunulmazlığa sığınmış olduğu, kendisi için kurtarılmış bir durumu, yarın birileri gelir beni Yüce Divan'a gönderir düşüncesiyle yargı üzerinde sinsi tuzakları kuruyor.Bu anayasa değişikliği milletin anayasası olma durumunda mıdır?"
 
BUNLARI SÖYLEYEBİLECEK MİSİN?

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: 'Şimdi ayın 3'ünde Diyarbakır'a gideceğini söylüyor.

Diyarbakır'a vardığında, kürsüye çıktığın zaman Konya'da, Sakarya'da konuştuğun gibi bazı illerde konuştuğun gibi milli devletten, üniter yapıdan yana olduğunu söyleyebilecek misin?

Kürt kökenli kardeşlerimin ana dili olan ama PKK dayatması olarak bugün Türkiye'ye dayatılan Kürtçe'nin eğitim dili olacağına orada söz verecek misin? İmralı'yı muhatap alıp bir genel afla onu kurtarma talebine karşı, genel affa karşıyım diye Konya'da böbürlenirken, Diyarbakır'da ne yapacaksın?

Eğer diyorsan ki benim PKK ile işbirliğim yok, PKK taleplerini kabul etmiyorum, Anayasanın başlangıç metnine sadığım, Türkiye'yi milli devlet, üniter yapı ve toprak bütünlüğü için korumakla mükellefim diyerek yürekli bir konuşma yapıp, demokratik özerkliğin bir zırva olduğunu söyleyebilecek misin

DİYARBAKIR'DA BUNLARI KONUŞ, BEN SANA MAHÇUP KALAYIM

Yapacağından emin değilim. Ama istiyorum ki Diyarbakır'da bunları konuş, ben sana mahçup kalayım. Genel affa karşıyım de ben mahçup olayım, İmralı canisine hoşgörüden vazgeçtim de ben mahçup olayım. Demokratik özerklikten vazgeçtim de ben mahçup olayım. Habur kapısındaki aldatma törenlerine PKK'yı Kandil'den bir daha getirmeyeceğim de ben mahçup olayım.

KCK'nın ve PKK yandaşlarının 1700 tanesinin tahliyesini istiyorlar. Demokratik özerklik içinde, hiç kimse suçun ötesinde erkenden genel veya kısmi afla salınamaz. Hele KCK denilen Kürt Topluluklar Birliği'nin 1700 üyesini tahliye etmeyeceğini söyle ben mahçup olayım.

Şaşkınlıktan, iftiralardan vazgeç. Türkiye'nin gerçek başbakanı ol.

Ama bunu yapmıyor. Kendisine karşı dik duracak, günü geldiğinde, yargı önünde Yüce Divan'da hesabını soracak olan bir siyasi partiyi aklınca devşirmeye çalışıyor.

HERKES HADDİNİ BİLMELİ

Milliyetçilerin 12 Eylül'de en büyük ızdırabı çektiğini bilmeyen kimse yoktur. Böyle bir insan zümresinin, bir dönem çekmiş olduğu zulümleri, bugün istismar ederek, onların aklını çelerek değişik faktörlerle kandırarak, o değerli insanları kendi davalarına ters düşebilecek bir tahriki, bir kışkırtmayı, bir teşviki yapıyor. Vazgeç. Ülkücü hareket senin bildiğin gibi değildir. Herkesi aldatır kandırırsın da ülkücü hareket kanıyormuş gibi gözükür. Günü geldiğinde ümüğünden tutar gereken cevabı verir.

Sen kalkacak, 8 yıllık iktidarın döneminde hasbelkader memur olmuş, işçi olmuşlara zulüm yapacak,işten atacak,sürgün yapacaksın. Onları sürecek, istifaya mecbur bırakacaksın. Yargıya gidenlerin kazandığı davaları uygulayamayacaksın. Sonunda kalkıp yargıdan şikayet edeceksin.

Ülkücüye zulüm yapacak, hor göreceksin, ekmeğiyle oynayacaksın.

Ülkücüye ırkçı, kafatasçı diyeceksin, kanla besleniyor diyeceksin, mafya bozuntuları diyeceksin. Sonra kalkıp daralmışsın, sıkışmışsın, hakaret edip hor gördüğün ülkücülere ülkücü kardeşim diyeceksin. Böyle bir şey olabilir mi?

Birkaç tane ismi, 30 yıldır bu hareketin içinde bulunmayan insanları 'evetçi bülbül'yapıp saldırıda bulunacaksın. Herkes haddini bilmeli. Ülkücü hareket üzerinden kimse pazarlık yapmamalı, oyun oynamamalı, Ülkücü kimliği AKP'ye peşkeş çekmemeli.

KARA PROPAGANDA

Bu iktidarın kendine gelmesini temin etmek için bu iktidara bir Osmanlı tokadı atmakta yarar var. Titresin ve kendine gelsin. Bunu en başka AKP'liler yapmalı. Nereye gidiyoruz sayın Başbakan? Hadi 'bu yollarda beraber yürüyoruz'dedin de bizi öyle bir yola soktun ki bu yol çıkmaz bir yoldur diyebilmeli. 
 
 Eğer bunlar her türlü metodu uygular, inanmış insanlarımızı, Anadolu'nun manevi şahsiyetlerini yanlış yollara yönlendirerek onlara değişik şekilde yaklaşarak halkı aldatmaya devam ederse, kömürle, nohut, fasulyeyle yoksulluk oyununa göz dikerse, despot ve diktatörlüğe giden yolda, hırsını tatmin etmek için evet oyunun fazla çıkması için farklı yollara gidebilir. Bu hataya düşülmemesi lazım. Bazıkonularda hürmet duyulan şahsiyetlerin etraflarına yaydığı kara propaganda aynen AKP ile örtüşüyor. Kime ne söylediğimi herhalde herkes anlıyordur. 

Bahçeli, konuşmasının sonunda "Türkiyenin geleceği için hayır oyu vereceğiz. MHP'nin tercihi bu. Aziz Dadaşlar siz ne düşünüyorsunuz? MHP gibi hayır mı diyorsunuz" sordu miting alanından istediği cevabı aldı. Dadaşlar hep bir ağızdan "AKP anayasası'na Hayır" diye haykırdı.

 

Kaynak: ORTADOĞU GAZETESİ,http://www.ortadogugazetesi.net/haber.php?id=17501

 



Bu haber 870 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,646 µs