TURİZM SEKTÖRÜ NASIL DENETLENİR?

23 Haziran 2010 22:23 tsi
Sektördeki en büyük ana kaçaklar konaklama, kiralama ve taşımacılık kalemlerinde görülmekte.

Turizm sektörü nasıl denetlenir?

Batılı ülkelerdeki ekonomik yapılara baktığımız zaman, iki ana temel üzerine yükseldiklerini görüyoruz. Bunlardan birini “Kayıt” diğerini ise “Vergi” oluşturuyor. Dolayısı ile “denetim mekanizmasının” çalışabilmesi için bu iki ana temel unsurun olup olmadığının öncelikli olarak ele alınması gerekiyor. Bu iki esastan yoksun bir “Mali Denetim” hiçbir şekilde gerçek amacına ulaşamaz.
Mevcut uygulama maalesef ülkemizdeki “Mali Denetimin” bu dayanaklardan yoksun olarak sürdüğünü gösteriyor. Maliye Bakanlığı yetkililerinin şu noktaları gözden kaçırmamaları gerekiyor.
İşleyiş şekli diğer sektörlere göre tamamen farklılıklar gösteren Turizm Sektörünü çok iyi tahlil etmeleri gerekmektedir. 
Sektördeki en büyük ana kaçaklar konaklama, kiralama ve taşımacılık kalemlerinde görülmekte.
Hâlâ tur operatörleri ile “konaklama hizmeti” anlaşması yapan otel sahipleri, yaptıkları bu anlaşmaların birer nüshalarını Maliye’ye vermek zorunda değiller.
Konaklama anlaşmalarını Maliye’ye vermek zorunda olmayan bu işletmeler, tesisleri içerisindeki dükkan v.b yerleri astronomik fiyatlara kiraya vermelerine rağmen bu kiralamalar da gerçek anlamda Maliye kayıtlarına girmemektedir.
Her beş yılda bir yapılan ve gayrimenkul değerlerinin artışı oranında belirlenen “emlak vergisi oranlarının” turizm bölgelerinde uygulamasının kesinlikle farklı olması gerekmektedir.
Vergisel kayıpların önüne, ancak büyük tatil köyleri içerisinde işyeri kiralayan ve gerçekte çok yüksek kiralar ödeyen işletmecilerin beyanları esas alınarak ve mal sahiplerine “vergi kaçakçılığı yapmak suçundan” işlem yapılarak başlanabilir.
Bankacılık sektörünün bu kadar geliştiği günümüzde tüm ödemelerin bankalar aracılığı ile yapılma zorunluluğu getirilebilir.
Turizm Sektörünün en önemli ayağı olan “Seyahat Acentelerinin” tüm faaliyetleri mercek altına alınmalı, yabancı tur operatörlerinin Türkiye de temsilciliğini yapan seyahat acentelerinin, konaklama, transfer, tur ve alış-veriş faaliyetlerinde elde ettikleri gelirler kayıt altına alınmalıdır.
Yabancı tur operatörlerinin ülkemizdeki temsilcileri gelinen noktada kraldan daha kralcı bir duruma gelmiş olup, sektörü kendilerine kul köle etmekte ve ellerindeki müşteri sayısını “kırbaç gibi” kullanmaktalar.
Maliye Bakanlığı’nın yapması gereken tur operatörlerinin ellerindeki bu “kırbacı” almak ve onların gerçek anlamda mükellef gibi davranmalarını sağlamak olmalıdır.
Kim olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti Devleti toprakları üzerinde faaliyet yapıp artı değer oluşturduğunu unutmamalı, bunu unutanlara da en büyük cevap yapılacak ciddi denetimlerle verilebilir.
Acilen “Türk Turizm Politikası” oluşturulmalı, Kültür ve Turizmi, Maliye, Ulaştırma, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Çevre ve Orman ve İç İşleri Bakanlıkları bu politikanın oluşturulmasında birebir taraf olmalıdırlar.
Bakanlıklar arası bilgi paylaşımına dayalı entegrasyon ivedi şekilde sağlanmalı, Turizm sektöründeki yerli ve yabancı tüm işletme bilgilerine anında ulaşılmalıdır.
Vergi kaçırdığı tespit edilen tur operatörlerinin lisansları geri alınmalı ve “teşhir yasasının” etkin şekilde kullanımı sağlanmalıdır.
Yabancı tur operatörlerinin Türkiye’deki temsilciliğini yapan ve her biri “derebeylik” gibi yönetilen bölge müdürlüklerinin ciddi şekilde denetlenmeleri ve yaptıkları anlaşmaların incelenmesi gerekmektedir.
Şehir turu adı altında yabancıların rehberlik yapmalarına ve haksız kazanç elde etmelerinin önüne geçilmelidir.

Kamuran Özgen-Yeniçağ

 

Kaynak: YENİÇAĞ GAZETESİ,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=13787 

 

 

Bu haber 1,084 defa okundu.