En Sıcak Konular

TÜRK DÜNYASININ SORUNLARI SOFYA'DA MASAYA YATIRILDI

25 Mayıs 2010 12:03 tsi
TÜRK DÜNYASININ SORUNLARI SOFYA'DA MASAYA YATIRILDI Sofya'da yapılan 10. Avrasya STK Toplantısı Liderler Forumu"nda dünya üzerinde yaşayan Türklerin sorunları çok yönlü olarak dile getirildi.

Türk dünyasının sorunları Sofya’da masaya yatırıldı

Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da yapılan 10. Avrasya STK Toplantısı Liderler Forumu"nda dünya üzerinde yaşayan Türklerin sorunları çok yönlü olarak dile getirildi. Konferansın konusu insan hakları başlığıyla; siyasi, ekonomik ve toplumsal boyutuyla çok sayıda unsuru barındırıyordu.

 Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği'nin öncülüğünde Dünya Türk Gençleri Birliği (DTGB), EVET Derneği ( Etnik Hoşgörü için Avrupa Vizyonu) tarafından organize edilen "İnsan Hakları Etnik Toleransı, 10. Avrasya STK Toplantısı Liderler Forumu" Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da gerçekleştirildi.

Türk dünyasının genç liderlerini bir araya getiren toplantıda "Avrasya'da STK'ların demokratik süreçteki rolü" ve "Modern Avrasya dünyasında insan hakları " oturumları düzenlendi. Konferansın konusu insan hakları başlığıyla; siyasi, ekonomik ve toplumsal boyutuyla çok sayıda unsuru barındırıyordu.

Toplantıya Bulgaristan dışında Azerbaycan, İran, Irak, Afganistan, Türkmenistan, Moğolistan, ( Ukrayna) Kırım, İngiltere, Moldova, Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'ın yanı sıra bugün Rusya sınırları içerisinde yaşayan Türklerin bulunduğu bölgelerden, KKTC ve Türkiye'den yüze yakın sivil toplum kuruluşu temsilcisi, akademisyen ve gazeteci katıldı. Toplantının açılış konuşmalarının ardından Bulgaristan Türkleri Kültür ve Hizmet Derneği Başkan Yardımcısı ve DTGB İstanbul Koordinatörü Rafet Ulutürk kürsüye geldi.

Göçmenler, Bulgaristan'ın sınır ötesi zenginliğidir
Rafet Ulutürk konferansın gerçekleştiği günlerde ırkçı ATAKA partisi başta olmak üzere çeşitli çevrelerde rahatsızlığa yol açan çarpıcı bir konuşma yaptı.

Ulutürk konuşmasında, " Bulgaristan'da özellikle Jivkov idaresindeki nasyonal sosyalist dönem azınlıklar için tam anlamı ile bir cehennem dönemiydi. Jivkov idaresinin tasarladığı, 'Hitler Almanya'sı benzer tek millet oluşturma planı 60'lı yılların sonunda uygulamaya konularak 1989 yılına kadar sürdürüldü. Dünyanın birçok yerinde farklı kimlikler ve kültürler o devletlerin ve toplumların zenginliği olarak görülüp geliştirilirken, Jivkov iktidarı devletin tüm imkanlarını devreye sokarak Bulgaristan'daki azınlıklar ve dini gruplar yok edilmek istendi. Böyle bir uygulamaya Orta Çağ'da bile az rastlanmaktadır" dedi.

Forumdaki konuşmasında Ulutürk, 1989 yılına gelindiğinde söz konusu vahşet ve kültürel soykırım döneminin kapanmasıyla Bulgaristan'da yeni bir sayfa açıldığını ve böylece demokratik güçlerin özverili çabalarıyla etnik çatışmaların yaşanmadığının altını çizdi.

1990 yılından günümüze kadar geçmişin izlerin silinmeye çalışıldığını, yapılan yanlış uygulamaların kaldırıldığını ancak tüm bu gelişmelere rağmen Bulgaristan'da yolsuzluklar ve kurulan suç örgütleri nedeniyle hem ekonomik hem de siyasi ve sosyal hayatın istenilen seviyelere ulaşmadığını söyleyen Rafet Ulutürk, "Bazı kimselerin, bazı grupları ve toplulukları kendi tekelinde görmeleri Bulgaristan'daki olumlu gelişmeleri engellemektedir. Bilinmelidir ki, hiçbir etnik veya dini grup hiç kimsenin tekelinde değildir. Biz geçmişi bir kenara bırakıp, Bulgaristan vatandaşları olarak nerede olursak olalım daha müreffeh, daha özgür ve daha güvenli yarınları nasıl inşa edebiliriz, ona bakmalıyız" şeklinde konuştu.

Sözlerinin devamında Ulutürk şunları söyledi:
"Kısır bir milliyetçilik anlayışını bırakıp her şeyin rahatça tartışılabildiği barış içinde yaşayan mutlu bir toplum nasıl oluşturabiliriz, ona bakmalıyız. Birbirinin farklılıklarını 'öteki' olarak nitelendirmeden zenginliğimiz olarak görmeyi bir erdem saymalıyız. Karşılıklı saygı ve hoşgörü anlayışı geliştikçe toplumsal bakış o derece de pekişecektir. Ve ülke kalkınması ivme kazanacaktır. Öte yandan 1989 yılında ülke dışına göç eden veya göç ettirilenler, Bulgaristan'ın sınır ötesi zenginlikleri olarak kabul edilmelidirler. Bugün Bulgaristan'da problemlerin üzerine gitme arzusunda olan bir iktidar görmekteyiz. İnanıyoruz ki, önümüzdeki yıllarda daha demokratik, daha şeffaf ve daha kapsayıcı bir oluşum göreceğiz."

Forumun organizatörleri arasında yer alan "Evet" Derneği Başkan Yardımcısı Semra Yakub, "Avrupa'da insan hakları ve azınlık haklarının korunması için Çerçeve anlaşmasının onaylanması konusunda" görüşlerini dile getirdi. Bulgaristan Bilimler Akademisi Araştırma Görevlisi Yelis Erolova, " etnik azınlıklar için STK'ların rolü" konulu bir tebliğ, Uluslararası Azınlık Araştırmaları ve Kültürler arası İlişkiler Merkezi (IMIR) Başkanı Dr. Antonina Zhelyazkova ise "Farklılıklar için hoşgörü ve etnik tolerans; Balkan komşuluğu-efsane ve gerçeklik" başlıklı bir tebliğ sundu.

"Türkmenler destek bekliyor"
Toplantıda konuşan Türkmeneli Delegasyonu Başkanı DTGB Genel Başkan Yardımcısı Dr. Şemsettin Küzeci, sözlerine Irak'taki son durumu özetleyerek başladı.

Küzeci konuşmasında, 7 Mart 2010 yapılan genel seçimlerin sonuçlarının 26 Mart'ta açıklanmasına rağmen Irak'ta hala hükümet kurulmadığını belirterek bu durumun ABD ve İran arasında yaşanan mücadeleden kaynaklandığını söyledi.

Irak'ta uygulanan seçim sisteminin ( Hare) İngiliz sömürgesi altında olan ülkelere uygulandığına işaret eden Dr. Küzeci, seçim sonuçları hakkında bilgi verdi.

Kısa ve öz konuşmasında Türkmenlerin eğitim alanındaki sorunlarına dikkate çeken Dr. Şemsettin Küzeci; geçmişte elde edilen bazı hakların günümüzde verilmediğini ifade ederek, " Ne yazık ki, Irak Milli Eğitim Bakanlığı hala Türkmen Eğitimi için bir Genel Müdürlük açmamıştır ve açmaya da hiç niyeti yok gibidir" dedi.

Kerkük sorununda yaşanan gelişmeler üzerinde duran Küzeci, "Kerkük Irak'ın büyük bir sorunudur. Kuzeyde Kerkük'ü de içine alan bir Kürt devleti kurulması gündemdedir. Kürtlerin planları bu doğrultudadır" ifadesini kullandı.

Konuşmasında Türkmenlerin bugüne kadar muhtelif hükümetlerce asimile edilmeye çalışıldığına onlarca katliama, sindirme, yıldırma ve yok etme politikasına maruz kaldığına ama bütün olanlara rağmen Türkmenlerin varlığını, dilini, kültürünü, edebiyat ve sanatını koruduğunu ve hala da var gücüyle milli mücadeleye devam ettiğini dikkat çeken Dr. Küzeci, Türk dünyasından kendilerine destek olunmasını istedi.

Batı medeniyetinin temeli bu!
Türk Dünyası İnsan Hakları Aktivisti Mahmut Oral ise;  Batılıların kendilerini dünyaya medeniyetin beşiği olarak takdim etmelerine tepki göstererek, "Bugün kültür ve medeniyetlerin temelleri, insanlığın geleceği olarak takdim edilen ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi temel kuralları ortaya koyan Batı, uygarlığını Roma ve Bizans'ın külleri üzerine kurduğunu her vesileyle tüm dünyaya haykırıyor. O zaman sorulması gereken soru; Ey Roma'nın ve Bizans'ın mirasçıları! İnsanları hayvanların önüne atarak, parçalanmalarını eğlence sayan sizin atalarınız değil mi? Halkı imparatorun ve kilisenin kölesi olarak gören, daha 18. Yüz yılda Fransızlar "kadın insandan sayılır mı?" diye tartışan sizin atalarınız değil mi?" şeklinde konuştu.

TRT'nin tüm etnik dillerde 24 saat kesintisiz yayın yapıldığına dikkat çeken Oral, "Böylelikle, tüm etnik kültürlerin öğrenilmesi ve öğretilmesi konusunda T.C. Devleti büyük bir irade ortaya koymuştur" ifadesini kullandı.

Oral bu sözleriyle adeta, 10 dakikalık Türkçe haber yayınını büyük bir lütuf sayan Bulgaristan hükümetine mesaj vermiş oldu.

İngiltere'de yeni bir ırkçılık tehlikesi
ToplantIıya İngiltere'den katılan Gökçe Yükselen de "İngiltere'de insan hakları ve ırkçılık" konulu bir tebliğ sundu.

İngiltere'de ırkçılığın tarihçesi hakkında kısa bilgiler veren Yükselen, "Çalkantılı geçmişe rağmen bugün İngiltere, Avrupa'da ırkçılık karnesi en temiz ülkelerden birisidir. Bunun başlıca sebeplerinden bir tanesi ırkçı söylemlerin I. Dünya Savaşı'ndan beri sadece Irkçı Gruplar tarafından sesli bir şekilde dile getirilmiş ve bu grupların programlarında yer almış olmasıdır. Ancak daha da önemlisi 1965 yılından beri İngiliz Kanunları BM'in bu konudaki tavrı doğrultusunda bir gelişme göstermiştir. 1965 yılında çıkarılan Irksal İlişkiler Yasası ile kamusal alanda ayırımcılık yasaklanmış ve Irksal İlişkiler Kurulu kurulmuştur. 1968 ve 1976 yıllarında çıkarılan yeni yasalar ile istihdam, mesken ihtiyacı ve sosyal servis alanlarında da her türlü ayırımcılık yasaklanmış ve Irksal İlişkiler Kurulu'nun yerini Irksal Eşitlik Komisyonu almıştır. 1999 İnsan Hakları Yasası ile ise İngiltere'deki bütün kuruluşlar Avrupa İnsan Hakları Genelgesi'ne tabi kılınmıştır. 2000 Irksal İlişkiler Kanunu da bu yasaların alanını Kamu Sektörü'ne ve Polis Kuvvetlerine de yaymıştır" dedi.

Bütün bu çabaların İngiltere'de ırkçılığı tamamen yok ettiğinin söylenemeyeceğini belirten Yükselen, "İngiltere'nin ırkçılığın toplumsal hayatta en aza indirgenmesi konusunda büyük başarı gösterdiği söylenebilir. Ancak bugün İngiltere Toplumu yeni bir ırkçılık şekli ile karşı karşıyadır ki resmi yetkililer bu ırkçılık şekli ile mücadelede oldukça başarısız olduklarını itiraf etmektedirler. Bu yeni ırkçılık şekli "Kurumsal Irkçılık" denilen olgudur. Kurumsal ırkçılık bir iş yerinde bütün ırklar arasında eşitlik gözetilmemesi olarak özetlenebilir" şeklinde konuştu.

Toplantıda renkli görüntüler
Afganistan Türkleri adına konuşan Mustafa Kemal Mahdum'un anlattığı bir anı salonda duygusal anların yaşanmasına neden oldu. Katılımcıların organizatörlere çeşitli hediyeler sunduğu toplantı renkli görüntüler eşliğinde sona erdi. (Milli Gazete) [1]

10 dakika Türkçe yayın yapılsın mı yapılmasın mı?

Dünya Türk Gençler Birliği’nin 10’uncu Başkanlar Toplantısı Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da yapıldı. Sofya’ya gittiğimizde, toplantının sponsorluğunu Bulgaristan’daki Evet derneği üzerinden Conrad Adenauer Vakfı ve Sofya’da bir hastane açan Japon hastaneler zinciri Takuda’nın yaptığını gördük.
İmzalanan bir belge ile Türk Dünyası’ndaki insan hakları ihlâllerinin Avrupa  Birliği organlarına taşınması konusunda Evet derneğine yetki verildi. Evet derneği, 10 yıldır AB fonlarından destekleniyor. Bulgaristan’ın AB’ye üye bir ülke olduğu dikkate alınırsa, bu durum onlar için normal karşılanabilir ama bizim bu konuda tavrımız belli.
***
Türkiye’deki Bulgaristan Türkleri Derneği Başkanı Rafet Ulutürk, toplantıda yaptığı konuşmada, “Türkiye’de yaşayan göçmenleri, iki ülke arasında kültür köprüsü olarak görmek gerekir” dedi.
Bulgaristan’ın ırkçı Ataka partisinin televizyonu, Ulutürk ile hemen bir röportaj yaptı. Bulgar televizyoncunun ilk sorusu “Turan”  üzerine idi ve akşam yemeğinde “Çırpınırdı Karadeniz” söylenirken gençlerin Bozkurt işaretleri yapması dikkatinden kaçmamıştı. Bozkurdun Turan’ın sembolü olup olmadığını soruyordu. Ulutürk, her milletin milli bir sembolü olduğu gibi Türklerin sembolünün de bozkurt olduğunu söyledi. Başka bir soru da televizyon programları üzerine idi. Bulgar devlet televizyonunda 10 dakika Türkçe yayın yapılıyor. Parlamentoda, bu yayının da tamamen kaldırılması hatta konunun referanduma götürülmesi isteniyor.
Ataka televizyonunun muhabiri, Ulutürk’e  “Siz Kürtlere ne kadar hak tanıyorsunuz ki bizden televizyon yayını istiyorsunuz?” diye sordu. Ulutürk de, “Türkiye’de devlet televizyonu 24 saat Kürtçe yayın yapıyor. Bulgaristan’da ise 10 dakikalık televizyon yayınının kaldırılması için referandum yapılmak isteniyor!” diye cevap verdi.
Evet derneği Başkan Yardımcısı Semra Yakup da İnsan Hakları Konvansiyonu’nu imzalayan bir ülkenin “10 dakika Türkçe yayın olsun mu olmasın mı?” şeklinde bir referandum tartışmasına girmemesi gerektiğini söyledi.
***
Bulgarlar, köken olarak Türk ırkından geliyor, fakat sonradan kültür olarak Slavlaştılar. 500 yıllık Türk hakimiyetinden çıktıktan kısa bir süre sonra demirperde ülkesi oldular, sonra da Avrupa Birliği’ne girdiler. Bugüne kadar Türk kültürünün bu topraklardan kazınması için yoğun çaba gösterilmiş. Okullarda Türkçe eğitim yok. “Yedi öğrenci, velileri ile birlikte dilekçe ile başvurursa, ders saatleri dışında iki saat için bu imkân sağlanabilir” diye bir kural getirmişler. Medya, “Türkçe öğreneceğine bu saatlerde İngilizce, Fransızca öğrensinler”  diye propaganda yapıyor. 
***
Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin 20 yıllık milletvekili Remzi Osman, bütün bu sorunların, kavga etmeden, demokrasinin geliştirilmesi ve zihniyet değişimi suretiyle, Bulgar halkıyla birlikte ve sabırla çözülebileceğini söylüyor. Hak ve Özgürlükler Hareketi’nin iktidar ortaklığı zamanında Türk Başbakan Yardımcısı, bakanlar vardı. Ancak şimdi vali bile yok. Hakim ve Savcı sayısı ise toplamda 10’u bulmuyor. Polis kadrolarında Türklere pek yer verilmiyor. Verilse de alt düzeyde kalıyorlar.
Şimdi de vatandaşlık ve seçim yasalarında yapılan bir düzenleme ile Avrupa Birliği dışındaki ülkelere giden vatandaşların, 10 aydan sonra Bulgaristan seçimlerinde oy kullanamayacağı kuralı getirilmek isteniyor. Bu da Türkiye’deki Bulgaristan göçmenlerini tamamen seçim dışı bırakmak anlamına geliyor. Bulgaristan Türkleri, özellikle Türk medyasından destek bekliyor!(Arslan Bulut-Yeniçağ)

 

Kaynak:

[1] MİLLİ GAZETE,http://www.milligazete.com.tr/haber/turk-dunyasinin-sorunlari-sofyada-masaya-yatirildi-164359.htm

[2] YENİÇAĞ GAZETESİ,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=13384



Bu haber 1,148 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,982 µs