En Sıcak Konular

ERDOĞAN KİMİ TERCİH EDER: BAYKAL'I MI KILIÇDAROĞLU'NU MU?

18 Mayıs 2010 17:59 tsi
ERDOĞAN KİMİ TERCİH EDER: BAYKAL'I MI KILIÇDAROĞLU'NU MU? "Baykal, koltuğu bırakmakla kimi partilileri ne kadar hüzne boğduysa, hükümetin başını da ‘o derecede’ üzüntüye gark etmiştir."

Kılıçdaroğlu mu, Baykal mı?

Dün sabah gazetelerde,  “Biz Meclis’te çalışırken Baykal başka yerlerdeydi” değerlendirmesini okuyunca, “Erdoğan tarihî hatasını yapıyor” diye içimizden geçirmiştik ki, Kılıçdaroğlu’nun adaylığını açıkladığına dair altyazılar ekranlara düşmeye başladı.

Evet, biz tam da işte bunu kastediyorduk.
Malûm görüntüler internet ortamına düştüğünde Erdoğan, “Kaldırın o kaseti” talimatını vermiş, partililerine de, sakın ola ki bu görüntüleri ima yoluyla da olsa siyaset malzemesi yapmayın uyarısında bulunmuştu. Erdoğan bu tavrı ile takdir de toplamıştı. Eğer Erdoğan, Baykal’ın geri dönüşüne kadar sabredebilseydi, sözünde durabilseydi, hem referandum hem genel seçimler zemininde ‘boynu bükük’ ve ‘sesi kısık’ genel başkana sahip bir CHP ile yarışacaktı.

Şimdi durum biraz farklı.
Şayet CHP, Kemal Kılıçdaroğlu’nu Baykal’ın terk ettiği koltuğa oturtursa, AKP’nin işi zor. Çünkü CHP için Kılıçdaroğlu demek, küstürülen alevi tabanın CHP’ye yeniden teveccüh göstermesi demek. Yine CHP için Kılıçdaroğlu demek, Türkiye’nin en önemli meselelerinden biri olan AKP’nin elinde tuttuğu hükümet kudretini kullanarak, ‘kendi zenginini’, ‘kendi basınını’, ‘kendi yargısını’, ‘kendi bürokrasisini’, ‘kendi istihbaratını’ oluşturup ‘hesap sorulamaz’ hale geliyor olmasına son vermek için halkın göz ve umudunun partililerine çevrilmesi demek.
Gerçek şu ki Erdoğan, o çirkin kasetteki görüntüleri CHP kurultayını ve Baykal’ın terk ettiği koltuğa dönüşünü beklemeden diline dolayarak kendi ayağına kurşun sıkmıştır. Şayet CHP teşkilat, Baykal da o teşkilatı elinde tutan müstafi genel başkan olarak, boşalttığı koltuğa tekrar oturma imkânını kullanıp CHP ve Türk siyasetinin ayağına bir başka kurşun sıkmazlarsa meydanlar şenlenecek, sandıklar sürprizlere açık olacak, Türkiye nefes alacaktır..

Ancak...
Kurultayda kıyasıya bir Baykal-Kılıçdaroğlu kapışması olur ve Baykal böyle bir kapışmadan sonra o koltuğa oturursa, hiç şüpheniz olmasın AKP üçüncü defa bir genel seçimi kazanır ve işte o zaman gerek Anayasa değişikliği konusunda ve gerek ulusal devleti çözme ve çürütme hususlarında (halktan yeni onay almış bir iktidar olarak) AKP her istediğini yapar; CHP’yi o hal ile seçmen karşısına çıkartanlar da tarih karşısında bu neticeden sorumlu duruma düşer.

Şayet Baykal ve CHP teşkilâtı...
Kılıçdaroğlu’nun arkasında durur, kurultaydan yeni bir yüz ve yeni bir ruhla parti ve Baykal’ın bugüne kadarki söylemlerini sahiplenerek halkın karşısına çıkarsa, tarihî varlığı ve kuruluş misyonuna uygun bir duruş sergilemiş olur; bu, partilerine ve Türkiye’ye pek çok artılar kazandırır. Bizimkisi, bir seçmen ve Türkiye’nin geleceğine dair endişeleri bulunan bir vatandaş olarak, umutlarımızı CHP’ye şekil verme gücünü elinde bulunduranlarla paylaşmaktır.

Bugün itibariyle cevabı aranan soru şu:
Kılıçdaroğlu mu?
Baykal mı?
Takdir delegenin olsa da fatura Türkiye’nin olacaktır.(Hasan Demir-Yeniçağ) [1]

Don lastiğinden, seçim malzemesi olabilir mi?

Deniz Baykal’ın gidişi, tabii ki kendisinden çok şey bekleyen CHP’lileri bir hayli üzdü.
Ama, unutulan, daha doğrusu ‘görmezden’ gelinen bir nokta var ki, Baykal’ın yokluğuna en fazla kahredecek kişilerden birisi de bizzat Tayyip Erdoğan’dır.
O Baykal ki, “Demokrasi bunu gerektiriyordu” gerekçesi ile, artık ‘muhtar bile olamaz’ gözü ile bakılan Erdoğan’ın önündeki bütün engelleri kaldırarak ‘Başbakanlık’ koltuğuna taşımıştır.
Bakmayın siz Erdoğan’ın son günlerde esip gürlemesine. Belli ki ‘ayrılık acısından’ ne dediğini bilmiyor. Şöyle bir dönüp ‘arşivi’ karıştırdığınızda, Baykal’ın ne kadar ‘beceriksiz’ bir muhalefet lideri olduğunu teyit eden sayfalarca beyanat bulabilirsiniz. Hepsinin altında da Erdoğan imzası vardır.
Ol sebepten dolayı Baykal, koltuğu bırakmakla kimi partilileri ne kadar hüzne boğduysa, hükümetin başını da ‘o derecede’ üzüntüye gark etmiştir.
Her meşum olay sonrası ‘zamanlamaya’, ‘karanlık ilişkilere’ dikkat çekenler de bir hayli üzüntülü görünüyor. ‘Üstüne atlayacakları’ bir yığın kurgu malzemesi varken, sessiz kalmayı yeğliyorlar.
Mesela, kasetin ‘7-8 yıllık’ olduğu söyleniyor. İlginçtir ki bu tarih, ‘2002 seçimlerinin’ yapıldığı döneme tekabül ediyor.
Sonrası ‘malum’ zaten.

***

Son günlerde, Sam Amca’nın Baykal kadar Erdoğan’ı da istemediği yönünde bir senaryo tedavülde dolaşmaya başladı.
Senaryonun, elbette Deniz Baykal açısından anlaşılır ‘bir’ değil, ‘birçok’ yönü var.
Peki ya Tayyip Erdoğan için?
Şöyle bir hesap yapılsa mesela.
Washington bugüne kadar ‘neyi’ dayatmıştır da, AKP hükümeti  “Hayır”  demiştir?
- “Etnik Kürt açılımı yapın.”
- “Ermeniler ile masaya oturun.”
- “KKTC limanlarını Rumlara açın.”
- “Irak’taki kukla oluşuma göz yumun.”
Buraya kadar herhangi bir sorun yok.
Yani, ‘milli’ diye niteleyeceğimiz her davamızda, ‘mırın kırın etmeden’ Amerika’nın talimatlarına harfiyen itaat etme durumu söz konusu.
Peki Erdoğan neden gözden çıkarılsın?
Senaryo sahipleri, bu sorunun cevabını verirken Rusya yakınlaşması ve İran operasyonu ile bağlantı kurmaya çalışıyorlar.

***

“Washington, Tayyip’i gözden çıkardı”  varsayımı, hayli yürek burucudur.
Öyle ya, bir ülkenin hükümetinin başı, ‘bir başka ülke’ tarafından çizilecek.
‘Hazmı’ kolay bir durum değildir bu. ‘Milli hisler’ rencide olur. Her vatandaş bu durumda tepki gösterir, öyle değil mi?
Ama birileri, milletin, ülkenin ‘geleceğine’, ‘varlığına’ ve ‘birliğine’ çizik atanların çizilmesi karşısında kılını kıpırdatacağını zannediyorlarsa yanılıyorlar.
Hem ABD’den fazla ABD’ci, AB’den fazla AB’ci, Rum’dan fazla Rumcu, Ermeni’den fazla Ermenici olacaksın.
Sonra dönüp millete dert anlatacaksın.
Seçim meydanları, borsadaki ‘işlem tahtasına’ benzemez. Yabancı sermaye ile ‘zevahiri’ kurtarmak mümkündür. Özelleştirmelerden gelenle ‘eşi dostu’ zengin kılmak da bir yere kadar.
Ama sandığa gidecek olan millet.
Düşünün, ABD bile ‘iki isteği’ yerine getirilmedi diye birinin üstünü çiziyorsa, neredeyse ‘tarihten silinme’ noktasına getirilen bu millet ne yapmaz?

***

Erdoğan, Baykal’ın gidişine çok üzgün.
Sam Amca üzerini çizmezse eğer, Baykal’dan biraz daha ‘nemalanma’ niyeti var.
Malum, seçimler yaklaşıyor. ‘Ekonomi’, ‘dış politika’, ‘açılım-saçılım’ kendisine bekleneni verecek gibi gözükmüyor.
Bu kez eldeki tek malzeme don lastiği.
O yüzden de çekip çekip uzatıyor. (İsrafil K.Kumbasar-Yeniçağ) [2]

 

Kaynak: YENİÇAĞ GAZETESİ


[1].http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=13292
[2].http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=13296



Bu haber 606 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,806 µs