En Sıcak Konular

KASET OLAYINDA SUÇ KİMİN?

13 Mayıs 2010 10:24 tsi
KASET OLAYINDA SUÇ KİMİN? Bu ülkede bu kadar yasadışı dinleme, görüntü kaydı yapılırken ülkenin emniyeti, istihbaratı, güvenlik bürokrasisi kolunu bile kıpırdatmıyorsa bunda bir iş var demektir.

Kaset olayında suç kimin?  

Deniz Baykal’ın kendisine ait olduğu iddia edilen kasetle ilgili yaptığı açıklamada AKP’yi ağır bir şekilde suçlamasına Erdoğan’ın cevabı da ağır oldu.
“Bu açıklamalar çirkindir, iftiradır, hezeyandır.”
AKP’den olayın sorumluluğunu üzerine almasını bekleyemeyiz elbette. Ama son yıllarda ülkede olup biten bir takım karanlık olayların neden kendi dönemlerinde olduğunu sorgulamak hem kamuoyunun, hem sağduyulu AKP’lilerin en doğal hakkı olsa gerek.
Kaç gündür yazıyoruz. Daha önce hiçbir iktidar döneminde olmadığı bir biçimde yasadışı telefon dinlemeleri yapılıyor, bunlar internete yükleniyor, yasadışı kamera kayıtları yapılarak insanların hanelerine tecavüz ediliyor.
İyi de neden AKP döneminde?
Farz edelim ki bütün bu dinlemeler, kayıtlar münferit olarak yapılıyor (ki mümkün değil!)  ve devletin hiçbir organının bu konuda bir dahli yoktur; böyle bile olsa ülkenin böylesine bir asayiş yoksunu hale gelmesinin, insanların böylesine gizli haberleşmeleri kaydedip yayınlama cesareti bulmalarının psikolojik zemininin oluşmasından dolayı AKP suçludur.
Bir taraftan ülkeyi Ergenekon’dan kurtaracağım deyip öbür taraftan onlarca dinleme ve izleme çetesinin oluştuğu bir ülke yaratanlar, bu tablodaki sorumluluklarını inkâr edemezler.
Kaldı ki AKP kurucularından Abdullatif Şener’in dinlemelerle ilgili çok önemli açıklamaları var:
“Başbakanın beni de dinlettiğine inanıyorum. TİB (Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı) Başbakan’ın özel kurumu gibi. Yönetiminden teknik personeline, oda hizmetçilerine kadar Ulaştırma Bakanı ile tek tek atadı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir mekanizma olmaz. Ama Başbakan unutmasın ki, yarın o dinlettirdiği kişiler de kendi aleyhine bir dinlemeyi aleyhine kullanabilir.”
Bir zamanlar Erdoğan’ın en yakınındaki isimlerden bir olan Şener’in “ başbakan beni de dinletiyor, dinleme yapan kurumun personelini tek tek kendisi atadı” şeklindeki sözleri başka bir ülkede söylense o ülkede ter yerinde oynardı.
Türkiye’de yaprak bile kımıldamadı!
Bu açıklamalar üzerine DSP Milletvekili Süleyman Yağız, Başbakanın ve Ulaştırma bakanının cevaplamaları için bir soru önergesi verdi.  Bu önerge aylardan beri hala meclis gündemine gelmedi. Hiçbir savcı da Şener’e “yahu kardeşim ne diyorsun, gel de söylediklerini ispat et” demedi.
Deniz Baykal’ın son kaset olayında görüntüleri inceleyen CHP Adana milletvekili Tacidar Seyhan’ın sözleri de manidar:
“Bu görüntülerin farklı ortamlarda farklı kameralarla çekildiği belli. Bu görüntülerin tamamı belli bir frekanstan yayın yapan mikro kamera ile yapılmıştır. İki ayrı yere yerleştirilen kamera vardır. Bu frekansı alan büyük bir ihtimalle araca yerleştirilmiş bir de alıcının olduğu, bu alıcının da videoya hızlandırarak kaydedildiği görülüyor. Daha sonra bu, yüzde 15 oranında karartılmış, yüzde 21 oranında eskitme uygulanmış. Görüntüyü detaylı olarak incelediğimizde 43 parçadan oluştuğunu görüyoruz. Aynı video çekimi içerisinde kullanılan bayan figürünün iki ayrı figür olduğu görünüyor.
Olayın gerçekleşme biçimi, oluşturma biçimi bireysel olarak görünmüyor. Kurumsal bir görüntü. Çekimin biçiminden kurumsal araçlar tarafından yapıldığını düşünüyorum. Bu sistem sadece oralarda var. Bu birinin yerleştirdiği hafızalı kamera değil. Zamana, günlere yayarak yapılan çekimlerin birleştirilmesidir. Bu bir araç teşkilatıdır. Eğer bu tür araçlar kişilerin elinde dolaşıyorsa bu da kurumsal suçtur. Ama (ülkeye bunlar şahısların elinde girmez) diyorsanız, buradaki işlemin kurumsal işlem olduğunu düşünebiliriz.”
Bilişim uzmanı bir milletvekilinin açıklaması dehşet verici:
“Bu iş bireysel değil” diyor “kurumsal” diyor, “bu sistemin sadece devlet kurumlarına ait araçlarda olduğunu” ima ediyor.
Bu ülkede bu kadar yasadışı dinleme, görüntü kaydı yapılırken ülkenin emniyeti, istihbaratı, güvenlik bürokrasisi kolunu bile kıpırdatmıyorsa bunda bir iş var demektir.
Ve siyasi iktidar bu konuda “tek bir” kararlı adım atmıyorsa, hükümet yanlısı medyanın bu konuda habire gizli kayıt yayınlamasından rahatsız olmuyorsa insanların kafasında “var bu işte bu iş” diye şüphe uyanmasından doğal ne olabilir?
Erdoğan, Baykal’ın suçlamalarına “iftira, hezeyan” derken bu suçlamaların aksini ortaya koyacak tavrı göstermelidir.
Bu tavır neden yok?

Muharrem Bayraktar - Yeni Mesaj

 

Kaynak: YENİ MESAJ GAZETESİ,http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=10002099&tarih=2010-05-13
 



Bu haber 645 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,746 µs