En Sıcak Konular

HANGİ TANRI ÜZERİNE YEMİN EDİYORSUNUZ?

30 Nisan 2010 11:22 tsi
HANGİ TANRI ÜZERİNE YEMİN EDİYORSUNUZ? Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletinde, "İlk Türk bakan" olan Aygül Özkan’ın, "kimin Tanrısı üzerine yemin ettiği" tartışma konusu oldu.

Hangi Tanrı üzerine yemin ediyorsunuz?

Almanya’nın Aşağı Saksonya eyaletinde, iktidardaki Hıristiyan Demokrat Birlik (CDU) partisinden Sosyal İşler, Kadın, Aile ve Sağlık Bakanlığına getirilerek “İlk Türk bakan” olan Aygül Özkan’ın, okullarda dini simgelerin, bu arada haçın da yasaklanmasını istemesi hâlâ tartışılıyor.
Özkan, Focus dergisine “Hıristiyan sembolleri devlet okullarına ait değil. Okullar tarafsız olmalı. Sınıflarda başörtüsü de kullanılmamalı” deyince Başbakan Angela Merkel dahil CDU’luların tarafından eleştirilmişti.
Bild gazetesi yazarı Franz Josef Wagner “Haç sembolünün yerini hiç kimse alamaz, bu Hıristiyanlığın bir değeridir ve sembolüdür, haçı herkes kendi içinde hisseder. Haçın asılı olmadığı bir sınıf, soğuk bir sınıftır” diye yazdı. Alman basınında  “Git kendi ülkende otur” diye mektuplar yayınlandı.
***
Özkan, tepki görünce geri adım atarak parti politikalarına uygun davranacağını söyledi ve özür diledi. Ancak bu defa kimin Tanrısı üzerine yemin ettiği tartışma konusu oldu.
Aygül Özkan, bir Müslüman olarak Hıristiyan, Müslüman ve Yahudilerin “tek ve bir saydığı Tanrı” üzerine yemin ettiği için, yemin metnindeki Tanrı kelimesini kullanmakta bir sakınca görmediğini belirtti. Özkan, Alman Anayasasını iyi biliyor ama dinler üzerinde aynı derecede bilgi sahibi değil! 
Nitekim Hannover Bölge Kilisesi’nin Sözcüsü Johannes Neukirch, Bild Gazetesi’ne, “Biz Hıristiyanlar, Tanrı ile Allah arasında belirgin bir ayrım görüyoruz” dedi. Essen Katolik Piskoposluğu’nun Sözcüsü Ulrich Lota, “Teolojik olarak Hıristiyanlığın Tanrısı ile İslam’ın Tanrısı aynı değildir” dedi.
Almanya Protestan Kilisesi’nin Başkanı Hermann Barth ise Tanrı tasviri ve Hz. İsa’nın algılanması açısından iki din arasında farklılıklar bulunduğunu, ancak Alman Anayasası’nın girişinde yer alan Tanrı ifadesinin özellikle de Hıristiyanlığın Tanrısı ile ilişkilendirilmediğini kaydetti.
***
Bu olaylardan çıkarmamız gereken sonuçlardan biri şu ki farklı Tanrı ve peygamber algılamasına sahip iki din arasında başlatılan dinlerarası diyalog projesi, bu tepkilerle bir defa daha çökmüştür. Çünkü bu diyalog, Müslümanlara “Aynı Tanrı’ya inanıyoruz” diye propaganda edilmiş hatta “La ilahe illallah Muhammedün Resulullah”  şeklindeki İslam’ın temel kabulünden ikinci bölümün çıkarılarak söylenmesinin yeterli olduğu belirtilmişti.
Hatta diyalogçular, Hıristiyanların Hz. İsa’sı ile Müslümanların inandığı Hz. İsa’nın farklı olduğunu bile bile “Hz. İsa etrafında bütünleşelim” diyebilmişti.
Hıristiyanların yüzde 90’ı, Hz. İsa’yı “Allah’ın oğlu” veya “Allah’ın kendisi” kabul etmektedir. Müslümanlar ise Hz. İsa’yı sadece peygamber olarak bilmektedir. Hz. İsa’nın yeniden yeryüzüne “adil bir hükümdar” olarak geleceğine dair hadis rivayetleri de birçok bilim adamı tarafından “İsrailiyat” olarak kabul edilmektedir.
***
2007 yılında 138 Müslüman din adamı ve ilahiyatçı, dünyanın Hıristiyan liderlerine “Gelin artık barışalım” çağrısı yaptı.
29 sayfalık mektupta Kur’an, İncil ve Tevrat’tan alıntılar yapılarak, “Aynı Tanrı’ya inanıyoruz” denilmişti.
Demek ki bu din adamları, Müslümanları aldatıyordu.
Biz belirgin bir konuda, yazmadığımız bir şüpheyi içimizden geçirdiğimiz için  “günahlarını almışız” dedik; 160 sitede aynı anda “Arslan Bulut özür diledi” diye yazdılar!
Asıl diyalog faciası ortada duruyor!
Bundan dolayı Müslümanlardan kim özür dileyecek?

Aralan Bulut-Yeniçağ [1]

(Gazeteci-Yazar Arslan Bulut'un yazısında vurguladığı "Arslan Bulut Özür Diledi" başlıklı haber, 12 Nisan 2010 tarihinde Zaman Gazetesi'nde yayımlanmış olup diğer internet siteleri tarafından iktibas edilmiştir. İşte o haber)

Arslan Bulut'tan özür: Cemaatlerin günahını almışız 
 
 
Yeniçağ gazetesi yazarı Arslan Bulut, geçtiğimiz yıllarda bazı Genelkurmay Başkanları aleyhinde hazırlanan internet siteleri için bazı cemaatleri sorumlu tutmalarının hata olduğunu söyledi.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'in televizyon kanalı Ulusal Kanal'daki programda konuşan Bulut, ilginç değerlendirmelerde bulundu.
Bulut, Genelkumay eski Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın göreve gelmeden önce aleyhinde yayına geçen "Kürşad Hareketi" gibi internet sitelerine dikkat çekerek şunları söyledi:
"O gün için peki, nedir bu? Genelkurmay Başkanlığı'na kimin geleceği kavgasıdır. Post kavgasıdır. Yani milli bir gaye taşımıyor, sosyal bir gaye taşımıyor. Genelkurmay Başkanlığı'na kim gelecek, post kavgası ülkeyi bu hale getirmiştir. Evet, dış etkenler vardır. Avrupa Birliği, A.B. D.'nin etkileri vardır. Ama Genelkurmay Başkanlığı'nın postu için bu kadar mücadele eden komutanlar maalesef kendi aralarındaki çatışma yüzünden ülkeyi bu duruma sürüklemişlerdir. Bu çatışmanın sebebi, görünür verileri de elimizdedir. Yani Genelkurmay Başkanlığı öncesinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı öncesinde ya da Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na geleceği sırada, Genelkurmay Başkanlığı'na geçişi sırasında Yaşar Büyükanıt hakkında bir sürü tezvirat yapıldı, yaygara yapıldı. Hakaretler edildi. Kendisinin kökeni ile ilgili yalan yanlış şeyler yazıldı, çizildi. Nerede yazıldı, internette. İnternet ortamında milliyetçi isimler de kullanılarak Kürşat Hareketi gibi, Ülkücü hareketi gibi Ülkücülükle Kürşat hareketi ile alakaları olmadığı gibi Ülkücü milliyetçi kavramlarla ilgisi olmadığı MHP Merkezi ve Ülkü Ocakları tarafından bizim bunlarla ilgimiz yok diye resmen açıklanmıştı. Gerçekten de yoktu."
Gazeteci bulut söz konusu bu internet sitelerinin kimin tarafından kurulduğunu ise şöyle anlatıyor:
"Silahlı Kuvvetlerin Başkanı olacak bir kişiye iftira atan bu siteleri kim kurdu? Bu siteleri iyice okuduğunuzda askeri bir üslup taşıyordu. Askeri kişiler tarafından yazılmıştı, yani içerden yazılmıştı. Biz o zaman Utah'tan mı geldi Amerika'dan mı geldi dedik. Hani bazı cemaatlerden filan mı geldi diye endişelendik. Ama maalesef onların da günahını almışız. Ama asıl sebep bu post kavgasıydı. Genelkurmay Başkanlığı'na kimin geleceği meselesiydi." (SAMET ALTINTAŞ-ZAMAN) [2]

 

Kaynak:

[1] YENİÇAĞ GAZETESİ,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=13061

[2] ZAMAN ZAETESİ,http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=972342



Bu haber 831 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,279 µs