En Sıcak Konular

MİLLİ EGEMENLİK DEVREDİLEBİLİR Mİ?

23 Nisan 2010 12:00 tsi
MİLLİ EGEMENLİK DEVREDİLEBİLİR Mİ? Türkiye’nin AB’ye üye olması halinde egemenliğin AB’ye devri söz konusu olacak. Türkiye AB’ye üye olur mu, olmaz mı bilinmez ama üyelik durumunda anayasada yapılacak bir değişiklikle egemenliğin AB’ye devredilmesi gerekecek.

Milli Egemenlik devredilebilir mi?

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve çocuk bayramı kutlamalarında genellikle çocukların, büyüklerin koltuklarına oturması haber olur. İşin magazinel ve eğlenceli boyutu taşınır gazetelerin ilk sayfalarına. Ama bu bayramın asıl temelini oluşturan “milli egemenlik” pek ilgi çekmez.
*
GEÇTİĞİMİZ hafta TBMM ve Ankara Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Küreselleşme sürecinde Milli Egemenlik ve Demokrasi” Sempozyumu, özellikle AB sürecinde “milli egemenlik” tartışmaları açısından ufuk açıcıydı. İki gün süren sempozyumda “Milli egemenlik” kavramı ve AB sürecinde milli egemenliğin devrine ilişkin ilginç ve faydalı tartışmalar yaşandı.
*
SEMPOZYUMU izlerken, cevabını aradığım sorular arasında belki de en önemlisi şuydu: Avrupa Birliği ile bütünleşme sürecinde Milli Egemenlik ne olacak? Milli Egemenlik Avrupa Birliğine mi devredilecek? Öyleyse, bu devir nasıl gerçekleşecek?
*
ASLINDA bu sorunun cevabı net. Türkiye’nin AB’ye üye olması halinde egemenliğin AB’ye devri söz konusu olacak. Türkiye AB’ye üye olur mu, olmaz mı bilinmez ama üyelik durumunda anayasada yapılacak bir değişiklikle egemenliğin AB’ye devredilmesi gerekecek. Türkiye Cumhuriyeti’nin mevcut anayasasının 6. Maddesinde “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi yer alıyor. Bu ifade TBMM’nin de dayandığı temel felsefe. Ancak AB’ye üyelik gerçekleşirse Türkiye’nin de tıpkı diğer AB üyesi ülkeler gibi, egemenliğin devrine ilişkin bir yasal düzenleme yapması gerekecek. Yani “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” ifadesi değiştirilerek, yerine egemenliğin uluslar arası bir kuruluş olan AB’ye devrine izin veren bir madde konması gerekecek.
Türkiye’nin egemenlik alanı daralır mı, genişler mi?
PEKİ Türkiye’nin egemenliği bir uluslararası kuruma devretmesi ne gibi sorunlar doğuracak? Bu konuda akademik dünyada iki ayrı görüş var. Birincisine göre, egemenliğin AB’ye devredilmesi Türkiye’yi AB uydusu yapmak anlamına geliyor. Diğer bir görüş ise, egemenliğin devri ile Türkiye’nin aslında daha geniş egemenlik alanına sahip olacağı yönünde. Yani Türkiye AB üyesi olarak, AB sınırlarına yayılan bir egemenliğin ortağı olacak. Şahsi kanaatime gelince, egemenlik devrinin sorunlu bir alan olduğunu düşünüyorum. Anayasa’ya egemenlik kısıtlamalarının kabulü ya da devletlerarası bir kurumun egemenlik üzerinde hak sahibi olmasına yönelik bir değişikliği yerleştirmek pek de kolay olmayacaktır. En basit Anayasa değişikliğinde bile TBMM’nin kilitlendiğini düşünecek olursak, egemenliğin devri gibi hayati bir konunun Anayasa’da yer alması sancılı bir süreç olacaktır. Egemenliğin devri halinde, Türkiye’nin egemenlik alanı açısından daha geniş bir etkinlik alanına sahip olacağı yönündeki yorumlar ise biraz Pollyanna’cılık gibi görünüyor. Teknik olarak AB üyesi olan ülkenin egemenlik alanının genişlediği doğru bile olsa, pratikte bu egemenliğin kullanımı, Türkiye’nin AB içindeki siyasi etkisi ve gücü ile doğru orantılı olacak. Türkiye’nin AB içindeki etki ve gücünün boyutunu şimdiden bilemediğimize göre, kesin bir hükümde bulunarak, AB üyeliği ile birlikte Türkiye’nin egemenlik alanının genişleyeceğini söylemek fazlasıyla erken bir öngörüye benziyor.
*
MİLLİ egemenlik bayramını kutlarken, küreselleşme sürecinde “Milli egemenlik” yaşayabilecek mi sorusunu soruyor olmamız ilginç bir paradoks. Şurası açık ki, küreselleşmenin önünü almak mümkün değil. Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cemal Taluğ, sempozyumdaki konuşmasında Türkiye’deki taraftarların ikinci takımının Barcelona olduğunu hatırlatmıştı. Bu veri bile sınırların çoktan aşıldığının bir göstergesi. Sanatta, sporda, sermayede, sivil toplum hareketlerinde sınırlar aşılırken, egemenlikte de sınırlar aşılacak mı? Aşılmalı mı? Bunlar Türkiye için hayati sorular. Sanırım cevaplanması için bu konunun daha uzun süre tartışılması gerekecek.

Lale Şıvgın-Tercüman

Kaynak: TERCÜMAN GAZETESİ,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=10000

 



Bu haber 633 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,241 µs