En Sıcak Konular

GERÇEKTE ''ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ'' YOKTUR!

18 Nisan 2010 16:45 tsi
GERÇEKTE ''ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ'' YOKTUR! Muârızları (karşıtları), milliyetçiliği ırkçılıkla suçladıkları için, Atatürk milliyetçiliği ırkçı olmayan, hafif, hafifletilmiş, muğlak bir fikir sistemi olarak hâlâ revaçtadır.

Milliyetçilik fikirleri yanlış aksettirildi!..

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ -1-

Gerçekte Atatürk milliyetçiliği yoktur. Zira Atatürk filozof ve mütefekkir değildir. Fikirlerini icraatı ile sergilemiştir ki bugün Atatürk inkılâp ve ilkeleri diyoruz. Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti’nin rejimini tayin eden düzendir. Değiştirilemezler iddiası da mevcuttur.
Atatürk milliyetçiliği, Atatürk’ün hayatında da kullanılan Kémalisme (Kemalism) kavramının, Prof. Turhan Feyzioğlu tarafından Türkçe’ye tercümesidir. Bu, bir çeşit otoriter devlet düzenidir. 1918-1939 İki Cihan Savaşı Arası dediğimiz Avrupa tarihine mahsus çok karakteristik bir dönemin gereklerine göre, Türkiye’yi ve Türk’ü çağdaşlaştırmak için, Atatürk’ün şahsî seçimine göre devlet rejimi şeklinde uygulanmış bir düzendir.
Atatürk’ün şahsî seçimi demekle mübalağa etmedim. Meselâ çok radikal bir inkılâp, Arap yazısından Latin yazısına geçmektir. Atatürk’ün harf inkılâbı yapacağını duyan kültürde ve politikada zamanın en yetkili iki ismi, İstanbul’da Prof. Fuat Köprülü ve Ankara’da Başvekil İsmet Paşa, gayr-i kaabil-i tatbıyk (uygulanamaz) kesin hükmünü vermişlerdi. İnanılması zor bir hızlı dönüşümle uygulanmıştır. Türk dilini yazmakta Arap harflerinden çok daha elverişli ve kolay olduğu, ayrıca Göktürk alfabemize benzediği de açıktır. Klasik Osmanlı kültürü ile yeni nesillerin ilgisini kesmek ve kaç bin yıllık Türk millî düzeni olan Allah ve Allah’ın Gölgesi Hâkan-Halîfe sisteminin yerine otoriter bir cumhuriyet rejimi ikame etmek amacı açıktır. Binaenaleyh Mao’dan çok önce yapılmış bir kültür ihtilâlidir. Birkaç eksiği olmakla beraber, Türkçe’mizi ebediyen yaşatacak bir sistemdir. Klasik kültürümüzü, liselere seçmeli ders olarak Osmanlı Türkçesi’ni koyarak unutulmaktan kurtaracağız. Zira klasik kültürden mahrum bir toplum, millet vasfını taşıyamaz. Millî kültürler 500 ilâ 1000 yılda oluşur. Cahiller, 50 yılda oluştuğunu söylemişlerdir.

ANAYASAMIZA GİRDİ

Tekrar Atatürk milliyetçiliğine dönüyorum. 1982 anayasasını yapmakla görevlendirilen mecliste, diktatörden emir alan bir iki temsilcinin diktatör adına bastırmasıyla anayasamıza girdi. Sebep, idam cezası istemi ile yargılanan milliyetçilerin, ülkücü denen Türkeş taraftarı olmaları idi. Nefret edilen ve herhalde kıskanılan Türkeş, emsali salıverilirken 5 yıl tutuklandı. Cumhurbaşkanı seçimi sebebiyle oluşan 1980 darbesi, Özal’ın 2. adam bulunduğu Demirel hükûmetine karşı yapılmıştır ki, o dönemde süregelen anarşi ve ekonomik krizi sona erdirebilecek ideal ikili idi.
Muârızları (karşıtları), milliyetçiliği ırkçılıkla suçladıkları için, Atatürk milliyetçiliği ırkçı olmayan, hafif, hafifletilmiş, muğlak bir fikir sistemi olarak hâlâ revaçtadır. Anayasadan Türk milliyetçiliği ibaresini sildirenlerin sorumluluğu su götürmez. Bir nesil, Atatürk’ü Türk milliyetçisi değil, Atatürk milliyetçisi sanarak yetişti. Bu kavramda ısrar etmek aynı zamanda Atatürk’ü 1938’de öldürmek teşebbüsüdür. Değişmez kalıplar içine tıkılmış, Türkiye’nin tek, biricik, rakipsiz, mutlak devlet politikası ve millî hedefi olması gereken muâsır medeniyet seviyesi çalışmalarını ve yaklaşımlarını gölgeleyen bir maksat taşır, bizi yerimizde saydırmıştır. Başkaları güneşe doğru ilerlerken biz mütevazı yürüyüşümüzle öğündükçe öğünmüşüzdür.

TANIMI KENDİ YAPIYOR

Pekiyi Atatürk’ün inandığı, uyguladığı hangi çeşit, hangi sistemde bir milliyetçilikti?
Bunu biz söylemeyelim, Atatürk’ün ağzından dinleyelim (aynen):
(Biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve TÜRK MİLLİYETÇİSİYİZ. Cumhuriyetimizin mesnedi (dayanağı) Türk câmiasıdır (toplumudur). Bu câmianın efrâdı ne kadar Türk harsı (kültürü) ile meşbû olursa (kaynaşırsa) o câmiaya istinâd eden (dayanan) cumhûriyet de o kadar kuvvetli olur) (Reîsicumhûr Gazi Mustafa Kemal Paşa, 28 Nisan 1927).
Atatürk, yeni rejimi, Türkiye Cumhuriyeti devletini, Türk milliyetçiliği felsefesi, sistemi, inancı ile kurdu. Ancak, doğru olarak Türk milliyetçiliği şeklinde ifade ettiği önemli akımın, en toplayıcı, en inandırıcı, en pratik, en uygulanabilir saydığı Türkçülük fraksiyonuna göre inkılâplarını yaptığını belirtmek, saklamamak durumundayız.

ZİYA GÖKALP’TEN ETKİLENDİ

Atatürk, askerlik, dış politika ve yöneticilik gibi üç ayrı büyük dehâ sahibi, gerçek bir önderdir. Birinci sınıf yazar ve hatîb sıfatlarını da ekleyebiliriz ama feylesof, mütefekkir, tarihçi falan değildir. Emsâli, tarihin bütün öncüleri gibi güçlü bir fikir adamına inanarak icraatını (eylemlerini), inkılâplarını (açılımlarını) yaptı. İyi bildiği yabancı dil -diğer akrânı gibi- Fransızca’dır. Daha öğrenci iken o dönem yüksek öğrenim öğrencileri gibi Fransız İhtilâli’ni, evrelerini, şahsiyetlerini yutarak okudu, heyecan, halecan ve hayranlık duydu. Biraz Mehmed Emin Bey’den (Yurdakul), Tevfik Fikret’ten, çok fazla Nâmık Kemâl’den, şiddetle Ziyâ Gökalp Bey’den (en son onu okumuştur) etkilenmiş, onları beğenmiştir.
Bütün çağdaşı aydın gençler gibi, cihan devleti çizgisini kaybetmemizden pek çok üzülmüştü. Büyük devlet statümüzü, 3 kıt’aya yayılan imparatorluğumuzu muhafaza edebilmek endişesiyle yüzbaşı iken cumhuriyete, binbaşı olunca taçlı demokrasiye inanmıştı. Balkan Savaşı ile Türk’ün bir kanadının kırılıp koptuğu ızdırabını hayatının sonuna kadar yaşadı. Bu büyük kaybı telâfi için Türk’e Orta Asya hedefini meşrû gördü.
Atatürk devrinde Orta Asya ile yatıp uyuduk, Orta Asya dedik uyanıp kalktık. Çok haklı bir idealdi ama, Osmanlı’yı hatta Selçuklu’yu atlamak gibi en kapital kültür hatasına boğazımıza kadar battık.

RADİKAL METODLAR UYGULADI

Atatürk, inkılâplarını büyük sür’atle, radikal metodlarla, tam bir kararlılıkla, muhalefete falan kulak asmadan yürürlüğe koymak mecburiyetinde idi. Öyle yaptı. 3. Selim, 2. Mahmud, Reşid Paşa, Sultan Hamîd reformlarının kifayet etmediğini, yetmediğini görmüştü. Zira bütün kazanımları, Hüseyin Avni Paşa, Midhat Paşa ve bu sonuncunun ekolünde yetişen İttihatçılar harcamışlardı. Sonunda Atatürk’le aynı yıl (1881) doğan, sonradan can düşmanı oldukları arkadaşı Enver Paşa, imparatorluğu ve Türk’ü bozuk para gibi harcamıştı. Elde bir şey kalmamıştı demek çok abartı sayılmaz. İzmir’i, Bursa’yı, Edirne’yi, İstanbul’u istirdâd eden (geri alan) Mustafa Kemal Paşa’nın elinde, Meriç’le Ağrı Dağı arasına sıkışan 14 milyon yoksul Türk’ün yaşadığı harabeye dönmüş bir coğrafya kalmıştı. Bu coğrafyayı çok, ama çok büyük hızla kalkındırmak, kendine getirmek, heyecanlandırmak, çağdaşlaştırmak, anlamlaştırmak, çağdaş uygarlık düzeyine çıkarmak gerekiyordu.[1]

OSMANLI kültüründen kopmak vahim hataydı

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ -2-

TÜRKÇE TABELA YOK!

Dilde yozlaşmanın en açık örneği olan sokak tabelaları İstanbul’un hemen her semtinde dikkat çekiyor.

ATATÜRK ‘YANILDIK’ DEMİŞTİ

Atatürk dil devriminden birkaç yıl sonra vazgeçmiş, (yanıldık çocuklar!) demiştir. Ancak devrimciler, önemli gelir kaynağı oluşturan uydurmacılıktan vazgeçmemiştir.

Ziya Gökalp, Mustafa Kemal Paşa için, 3. defa ideal devlet programı hazırlamıştı.

Atatürk, cumhuriyet rejimi ve politikası için, çok beğendiği büyük mütefekkir Ziyâ Gökalp’in “Türkçülük” dediği sistemi seçti. Gökalp, Mustafa Kemal Paşa için, 3. defa ideal devlet programı hazırladı. Bu misyon için yaratılmıştı. İlki Meşrûtıyet (1908), ikincisi Enver Paşa (1913) için kaleme alınmıştır. Binaenaleyh 3 ayrı Gökalp vardır, Gökalp uzmanı sosyolog ve tarihçilerimiz belirtmişlerdir.
Gökalp’in Türkçülüğün Esasları adlı ince kitabı okunursa, daha hiçbiri uygulanmamış bütün Atatürk inkılâplarının yazıldığını görürsünüz. Bugün de Gökalp, Türk milliyetçiliğinin en büyük fikir adamı sayılıyor. Ancak Gökalp fikir sistemini kolayca üçe ayırabiliriz, şöyle:
1- O zaman da, bugün de Türk ve Türkiye için faydalı, vazgeçilmez hedefler: Türk âlemi kültür birliği demek olan Turancılık, örnek Türkçe olarak İstanbul şivesi gibi...
2- O dönemde faydalı olmuş, günümüz dünyasında demode teklifler.
3- O dönem için de, bugün ve yarın için de zararlı, sakıncalı teklifler ki günümüzde bile taraftarları bulunuyor: Türkçe Kur’ân, ezan, namaz saçmalığı, Osmanlı kültürünün, dilinin, şiirinin, edebiyatının bütünüyle Arap’tan ve Acem’den alındığı için temizlenmesi gerektiği, klasik musikimizin Bizans’tan alındığı cehâleti... Selçuklu-Osmanlı medeniyetini âdetâ Türk’ün yanlışı, yanılgısı, Türklük’ten kopması ve çıkması gibi sunup sonraki ve günümüzdeki kültür yoksulluğumuza sebep olması... Türk kültürünün hiçbir alanında uzman olmayan, Osmanlı kültüründe derinleşemeyen, Diyarbakır
+Selânik kültürü ile yetişip 1908’e kadar İstanbul’dan uzak yaşayan Gökalp’in en büyük, kapital, akıllara durgunluk verecek kadar hatalı ve kaba teklifi ise şudur:
Gökalp, şehir kültürünü dejenere ve melez, köy kültürünü saf, temiz, tamamen Türk ve Türkçe, ilân ediyordu. Osmanlı, şehir kültürünü Arap’tan, Acem’den, Frenk’ten, Bizans’tan, Çin’den ve saireden almıştı. Yıkılası bir sistemdi. Ama gerçek şudur:
Tabiatiyle bütün kültürler ve san’atlar, başta dil (lisân) olmak üzere, köyden, hatta göçebe’den çıkar. Şehirde olgunlaşır, yükselir, yücelir, incelir, kurallaşır, estetik ve ilmî değerlere ulaşır. Bu oluşum, yabancı kültürlerle ne kadar yoğun ve çeşitli temaslar mümkün olabilmişse, o derecede mükemmelleşir.
Saf ırk bulunmadığı gibi, saf dil ve kültür de yeryüzünde mevcut değildir. Kültürler, sürekli birbirlerinden iktibas ve tesir alarak zenginleşir, olgunlaşır, milletlerarası değerlere yükselir. Kaldı ki bugün Türkiye’de köylü nüfus oranı Gökalp dönemine oranla dehşetli düşmüştür, düşme devam etmektedir. Birleşik Amerika, Almanya gibi ülkelerde artık köylü diye vasıflandırabileceğimiz özel şartlarda ve özel bir kültür çerçevesinde yaşayan insanlar kalmadı.

SAF DİL MEVCUT DEĞİLDİR

En zengin dil sayılan İngilizce‘de üçte bir kelime Fransızca’dan, diğer üçte bir de başka yabancı dillerden alınmıştır. Gelmiş geçmiş en zengin 2. dil olduğunu Oxford Türkçe profesörü Lewis’in söylediği Osmanlı Türkçesi de böyledir. Bugün bile Arapça asıllı kelime kullanmadan bir dakika Türkçe konuşmak imkânsızdır.
Türkiye’yi yamyam dili sâfiyetine döndürmek ve Türk âlemi ile Osmanlı kültüründen koparmak teşebbüsü, Cumhuriyet kültür politikasının en vahîm hatasıdır. Üstelik Türkçe’yi doğru telaffuz eden her meslekten insan, pek çok azalmıştır, bir dakika süreli bir konuşmada çoğunlukla telaffuz veya vurgu hatası yapılmaktadır. Konuşan, bunun farkında bile değildir, mükemmel Türkçe konuştuğunu sanmaktadır. Gelmiş geçmiş en büyük Türk milliyetçisi olan Atatürk dil devriminden birkaç yıl sonra vazgeçmiş, (yanıldık çocuklar!) demiştir. Çağdaşı en yetkili kaynaklar bunu yazdıkları hâlde devrimciler, önemli gelir kaynağı oluşturan uydurmacılıktan vazgeçmemişlerdir. Klasiklerini okuyup anlayamayan kişiye çağdaş dünyada lise diploması verilmemektedir. Bizde Hâlide Edip, Refik Halit, Reşat Nuri “sadeleştirilerek” (!) basılmaktadır (yani gerçek kelimelerin yerine uydurma sözcükler konuyor). [2]

 

YILMAZ ÖZTUNA-Türkiye

Kaynak: TÜRKİYE GAZETESİ

[1].http://www.turkiyegazetesi.com.tr/HaberDetay.aspx?haberid=438754

[2].http://www.turkiyegazetesi.com/haberdetay.aspx?haberid=439371

 



Bu haber 1,160 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,593 µs