En Sıcak Konular

İZMİR YANGINI VE MESULLERİ

16 Nisan 2010 21:18 tsi
İZMİR YANGINI VE MESULLERİ Nisan ayı Türklere "soykırımı" suçunu yükleme zamanı. Zaten o dizinin de tam Nisan da oynatılmasının maksadı bu olsa gerek.

İzmir yangını ve mesulleri

Ön Bilgi:

Son günlerde CNBC kanalında gösterilen. The Pacific adlı dizide 18 Nisan akşamı gösrterilecek olan III. kısmında bir oyuncu, "Ben Smyrna'lıyım (İzmir) ama Türkler o şehri yakınca vatansız kaldım, kaçtım" diye konuşuyor. Türk medyasından bazı yazarlar da, olayı derinlemesine araştırmadan, sanki yanan şehir bir başkasınınmış da Türkler onu yakmış gibi suçu kabullenmeye hazırlar. Doksan yıl öncesi hakkında bugünün değerleri ile hüküm vermek yetkisini kendilerinde görüyorlar.

Nisan ayı Türklere "soykırımı" suçunu yükleme zamanı. Zaten o dizinin de tam Nisan da oynatılmasının maksadı bu olsa gerek. Bu yazı, bu olayları irdelemek için hazırlanmıştır.

Yazının girişi:

İzmir 9 Eylül 1922'de işgalci güçler ve işbirlikçilerden kurtarıldıktan sonra, Anadolu Kurtuluş Savaşı ve zaferi tamamlanmıştır.

Türk ordusunun başarıları ve halkın direnişi, Anadolu'yu beş koldan işgal edenleri ve onların yardımcıları işbirlikçileri,  büyük bir hayret içinde bırakmış bulunmaktadır. Türk toplumu adeta küller içinden kalkan ve göğe yükselen "Anka Kuşu" misali, yeniden hayat bulup, hem yepyeni bir devlet kurmayı başarmış, hem de Anadolu'nun tümünü tekrar bir bütün olarak kurtarmıştır.

Bu mücadele ve sonuçları her safhasında Avrupa devletleri, Rusya ve ABD tarafından dikkatle ve yakinen takip edilmiştir.

Mevcut şartarı:

Dumlupınar'dan, İzmir'e ulaşma en güç şartlar altında gerçekleşmiştir. Bu müthiş itim gücü, savaşarak ve hiç dinlenmeden sürdürülen bir tempo içinde düşmanı İzmir Körfezi'ne dökene kadar devam etmiş bulunmaktadır.

İngilizlerin gölgesinde Batı Anadolu'yu işgal eden Yunanlılar, Anadolu'nun ve Ege'nin Rumları ve Ermenileri, Müslümanlara her türlü zulmü reva görmüşlerdir. Ama zaman gelip, Türk ordusu önünde yenilmeye başlayınca, kurtuluşu ve tek çareyi, İngiliz, Fransız ve ABD donanmalarının beklediği İzmir limanına doğru kaçmakta bulmuşlardır.

Giderken de son bir kötülük olarak, yakabildikleri kadar ev, cami, tarla ve bahçe yakmış ve geride "scortch earth" denilen, "kavrulmuş topraklar" taktiği ile perişan bir bölge bırakmaya özen göstermişlerdir.

Nedense, İzmir yangınını konuşanlar, bütün bu olayları  pek konuşmaz ve hatırlamazlar.

İzmir'in alınışından kısa bir zaman sonra İzmir'de fevkalade büyük bir yangın çıkmış ve bu büyük yangın, o güzelim şehri yutup, yaşanılmayacak hale getirmiştir. (Tabii, geri kalan Türklerin yaşayamayacağı bir yer haline getirilmiştir). Yani, kavrulmuş topraklar taktiğinin son hamlesi uygulanmıştır.

Bu olay hem yurtta ve hem de dışarıda çok büyük yankılar uyandırmıştır.

Körfez'de bekleyen yabancı bandıralı gemilerde bulunan görevliler ile İzmir ve Ege'de diplomatik görevle son dakikaya kadar bekleyen diplomatların ifadelerine göre bu yangının, Türklerden intikam almak için yenilenler tarafından çıkartıldığı yönünde olmuştur. Hem olayla ilgili yazılan raporlarda ve hem de daha sonraki yıllarda yazılan hatıralarda belirtilen kanaat bu merkezdedir. Yalnız, o zamanın "Morning Star" gibi daha çok "yaygara haber" yapan bir İngiliz gazetesi, o yenilgi günlerinde bunun aksini iddia etmiştir.

Yangın, İzmir'in eski Ermeni mahallesinde ve birkaç yerde birden başlamış olup, çok taraflı olarak başlatılan bu yangın, esen İmbat rüzgarı sebebi ile hızla yayılmış ve kontrolden çıkmıştır. Şehir, mahvolmuş ve yaşanamaz hale gelmiştir.

Şehri alan Türk güçlerinin elinde kafi sayıda adam ve yangın söndürme aletleri bulunmamaktadır. Zaten savaşmaktan ve yürümekten bitap düşmüş ve son güçleri ile bu çok değer verdikleri şehri, düşmandan kurtarmış olan Türk askerleri, bu müthiş yangın karşısında fazla birşey yapamamışlardır.

Değişik yorumlar:

Bu derece önemsenen bu şehri (İzmir veya Smyrna) terk etmek zorunda kalanlar, artlarında alevler içinde bir şehir bıraktıkları yetmezmiş gibi, bir de Türklere iftira atarak "İzmir'i Türk askerleri yaktı" yalanı ile propagandaya başlamışlardır.

O dönemde yazılan yabancı kaynaklı analiz ve raporlarda ise bu şehri Türklerin YAKMADIĞI, buna dair herhangi bir delilin veya ip ucunun olmadığı doğrultusun analizler yapılmıştır.

Türkler çok uzun bir dönem, bu şehri adam etmek ve tekrar yaşanır hale getirebilmek için uğraşmışlardır. Atatürk'ün İktisat Kongresi'ni 30'lı yıllarda İzmir'de yapması bir tesadüf olmayıp, bilinçli ve İzmir'i kalkındırmayı amaçlayan bir olaydır.

Ne varki daha sonra yazılan bazı hatıra kitaplarında, bir incelemeye dayanmadan yapılan kişisel tahminler, (delil veya şahite dayanmayan) bugüne kadar bu konuda kafaları bulandırmış ve bazı kişilerin yanlış intiba edinmelerine sebep olmuştur.

Bunlardan en önemlisi Falih Rıfkı Atay'ın "Çankaya" adlı hatıra kitabında kullandığı bir cümledir. "İzmir'in, sakallı Nurettin Paşa'nın adamları tarafından yakıldığı kanaatindeyim....."

Tabii hemen sormak gerekir:

- F. Rıfkı Atay o sıralarda İzmir'de midir? Hayır.

- Ön saflardan gelen gizli veya açık askeri haberleşmeleri okumakla görevli veya bunlara ulaşma imkanı olan bir yetkili midir?  Hayır.

- Hangi delil veya evraka dayanarak böylesine bir kanaat edinmiştir? İzah etmemektedir. İfadelerinden de anlaşılacağı gibi bu sadece kendi kanaatıdır. Bunun için mantıki bir sebep de sunmamıştır. Konuşma tarzından, Nurettin Paşa'dan da pek hoşlandığı söylenemez.

- Bu kanaatı ifade ederken, o sırada İzmir'de bulunan başka kişilerle konuşup, konuşmadığı da bilinmemektedir. Olsaydı, mutlaka söylerdi.

- İddiasında herhangi bir mantık, sebep-sonuç ilişkisi de mevcut değildir. Neden Türkler, bu kadar güzel bir Osmanlı şehrini, onu düşmandan kurtardıktan ve tekrar ona sahip olduktan sonra yaksınlar.? Bu garip ve temelsiz cümle neden kullanılmıştır, asla anlaşılmamıştır.

Sonuç:

Çeşitli iddialar hakkında sistemli hiç bir araştırma yapmadan, doğru bir mantık ve muhakeme yürütüp, "neden" "niçin öyle olsun?" sorusunu sormadan; sırf bazı yabancılar böyle iddia etti diye, "eh, herhalde olmuştur" deyip, olayı kabullenmek fevkalade yanlış bir davranıştır.

Anadolu'yu işgal etsin diye İzmir'e çıkardıkları Yunanlılara bu kadar yardım eden İngilizlerin, yenilgi sonrasında, sıradan bir gazetesinde çıkan asılsız bir habere hemen inanıp ama aynı devletin resmi diplomat ve görevlilerince yazılan raporları göz ardı eden, günümüzün,  "ülke yazarlarına" da şaşmamak elde değildir.

Ne yazık ki bu dış propagandaları okuyanlar, F. Rıfkı Atay'ın hatıratını da görünce, "herhalde bu işi Türkler yapmıştır" iddiasını tekrarlamakta bir sakınca görmemektedirler. Halbuki, en büyük hata ve zarar da işte bu noktada meydana gelmektedir. İncelenmeden sarf edilen sözler, ifade edilen temelsiz kanaatler, daha sonra Türkiye açısından birçok sıkıntıya sebep olmaktadır.

Hele Nisan ayında tüm dünyada Ermeni lobileri bütün güçleri ile 24 Nisan'ı "Ermeni Soykırımı" günü olarak kabul ettirmeye gayret ederken, böyle bir yanlış algılama ve ifade, Türkiye için düzeltilemeyecek zararlara yol açabilir.

İzmir tarihini incelenmeden, yazılan eski hatıratlar, diğerleri ve resmi tarihi delillerle karşılaştırmadan; tarihi şahsiyetlerin birbiri hakkındaki husumetleri bilinmeden; Ermenilerin ve Yunanlıların daha önce Anadolu'nun birçok yöresinde yaptığı "kavrulmuş topraklar" tatbikatını hatırlamadan, İzmir yangını hakkında fikir yürütmek çok yalnış bir işlem ve telafisi olmayan bir hata olur. Hepimizin böyle konularda çok dikkatli olması gerekmektedir.

Prof. Dr. Oya Akgönenç-Milli Gazete

Kaynak: MİLLİ GAZETE,http://www.milligazete.com.tr/makale/izmir-yangini-ve-mesulleri-159714.htm



Bu haber 878 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,451 µs