En Sıcak Konular

BİR YUSUFİYELİ'NİN İBRETLİK DURUŞU:''MAHPUSLUK ÇİLEM DEVLETE HİZMETİMDİR''

14 Nisan 2010 22:07 tsi
BİR YUSUFİYELİ'NİN İBRETLİK DURUŞU:''MAHPUSLUK ÇİLEM DEVLETE HİZMETİMDİR'' MHP Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak, "Mahpusluk çilem, devlete hizmetim, benim de madalyamdır" diyor.

Mahpusluk çilem devlete hizmetimdir
 
Hayatının büyük bölümünü ülkücü davaya adamış bugünün MHP Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak, 37 ay cezaevlerinde çile çekti. Yargılandıktan sonra isnat edilen hiçbir suçu işlemediği anlaşıldı. Ağır işkence izlerini bugünlere taşıyan Karapıçak, "Mahpusluk çilem, devlete hizmetim, benim de madalyamdır" diyor.MHP Samsun İl Başkanı Abdullah Karapıçak, 1970'li yılların başında, Fatsa'da bir dini okulda Sait Hocaoğlu isimli din adamı sayesinde girdiği ülkücü hareket mücadelesini bugün de gönülden bağlı bir şekilde sürdürüyor.

3 yıl 1 ay süren cezaevleri günlerinde, bugün de izlerini taşıdığı bir çok işkenceye maruz kalmış. Yaşanan kötü günlerin ülkeyi bölmek, ülkeden faydalanmak isteyen dış güçlerin eseri olduğuna, bu oyunların bu gün de sürdüğüne inanıyor. Çile dolu mahpusluk günlerini de "Çilem, devlete hizmetimdir, benim için de göğsümde taşıdığım madalyamdır" diyor.

ORDU'DA KAVGA GÜNLERİ

Parasız yatılı sınavlarını kazandığında karşısına çıkarılan il seçeneklerinden Ordu'yu tercih ederek İmam Hatip Lisesi'ne yazıldı. Fatsa'da gittiği dini okulda da Sait Hocaoğlu isimli din adamı sayesinde ülkücü hareketle tanıştı. Lise yıllarında yine Ordu'da Ülkü Ocakları 2. başkanlığını yaptı. Etrafta kaos, kargaşa vardı, mal, can güvenliği yoktu. İşyerleri açılamıyor, öğrenciler okullarına gidemiyordu. Ordu Yeni Mahalle, genelde ülkücülerin, yani onların elindeydi. Bülbül Deresi'nin bir kısmı solcuların bir kısmı ülkücülerin tekelindeydi. Silahsız gezmek ise mümkün değildi.

AĞIZLARDA 'ÇIRPINIRDI KARADENİZ'

Tüm bu kaos ortamında 12 Eylül darbesi, balyoz gibi indi... Tam 2 ay sonra, polisler tarafından gözaltına alındılar. Ordu Emniyet Müdürlüğü'ne götürülürken Karapıçak ve arkadaşları, 'Çırpınırdı Karadeniz'i söylüyorlardı yüksek sesle. Ordu Emniyeti'nin 5. katında başlayan sorgulama 90 gün sürdü!... Hatta yetmedi, ardından ek bir süre daha alındı sorgu için... Faili meçhuller, duvara yazı yazmalar, okul basmalar, kurşunlamalar, kavgalar, tüm bu olaylarla suçlanıyorlardı.
Karapıçak, "Aslında suça suçlu arıyorlardı" diye yorumluyor bu durumu.

TUVALETLERDEN HÜCRELER

Sorgulama da işkenceyle paralel yürütülüyordu. Ellerinde, vücudunun bazı bölgelerindeki izler, söndürülen sigaraların tanığıydı!.. Kendi söyledikleri, verdikleri ifadenin hiçbir önemi yoktu. Emniyet Müdürlüğü'nde, sadece polislerin olduğu yerde bile, sık sık, 'Komutan' diye hitap etmeleri isteniyordu. Darbe olmuştu, askeriye el koymuştu ya, amaç bu darbe ortamını onlara iyice hissettirmekti... Götürüldükleri, Perşembe ilçesindeki öğretmenevinden dönüştürme gözetim yerinde tuvaletleri hücre haline getirmişlerdi. Elebaşı olanlar, örneğin ülkü ocakları başkanları, okul başkanları, Ülkü-Bir başkanları, bu hücrelerde tutuluyordu.

GÜNEŞİ ÖZLEDİKLERİ GÜNLER

Perşembe'nin ardından Efirli Cezaevi'ne gönderildiler. Tam 6 ay kaldı burada, 2 kişilik hücrelerde. "Yattığımız yere küçük bir güneş ışığı sızdı bir gün. Bir arkadaşımız, kendisini ışığa doğru ayarladı. 1 metrelik öne doğru bir çıkıntı vardı balkonu andıran. Oraya attı kendini ve başını sağa sola çevirdi. 'Ne yapıyorsun?' diye sorduğumuzda, 'Biraz şu güneşte yanmak istiyorum' yanıtını hayatım boyunca unutmayacağım. Güneşi o kadar özlemiştik."

BABANIN MORAL VEREN PUSULALARI

Babası, rahmetli Yusuf Karapıçak, sigara gönderirdi zaman zaman. İmam emeklisiydi, çiftçiydi babası. Her sigara gönderişinde mutlaka bir pusula yazar, onu da oğluna gönderirdi. Pusula her zaman, 'Yüce yaradanın selamıyla' diye başlar, 'Seni ela gözlerinden öperim. İhtiyaçlarını gönderdim. Siz bu vatanı, milleti, bayrağı savunmak için oradasınız. Cephede 1 saat nöbetin 60 yıllık nafile ibadete bedel olduğunu biliyorum. Bu nedenle hiç ama hiç üzülme...' ifadeleriyle biterdi. İşte 15 günde bir eline geçen bu pusula, ona moral verir, hayata daha fazla tutunmasına yol açardı.

UNUTAMADIĞI BİR ANI

Ordu Davası tutukluları olarak 33 kişi Amasya Cezaevi'ne sevkedildiler. Yaz günüydü, aşırı sıcak vardı, kutsal ramazan ayıydı. Ve oruç tutuyorlardı... Ring denilen cezaevi aracına 8'er kişi ve eller birbirlerine kelepçeli bindirilip Amasya'nın yolunu tutmuşlardı. Aracın içi inanılmaz sıcak ve havasızdı. Herkes oruçluydu. 60 yaşlarındaki, Fatsa'da solculara direndiği için 3 oğluyla birlikte tutuklanan İsmail dayı da araçtaydı. Birden bayıldı İsmail dayı. Askerler su döktüler üzerine. Biraz kendine geldi. Yeniden su vermek isteyen askeri, 'Ben oruçluyum oğlum' diyerek geri çevirdi İsmail dayı... Bu anıyı da unutamıyor Karapıçak...Akşam saatlerinde Amasya Cezaevi'ndeydiler. İftar zamanıydı ancak iftarı açmanın mümkün olmadığı anlardı. Açlık ve yorgunluk had safhadayken, siyasiler(ki çoğunluk 100'e yakın solcu tutukluydu), diğer adli suçlular(ki çoğunluğu yaşlı silah kaçakçılarıydı) belden yukarıları çıplak şekilde sıraya dizildiler. Elbiseleri ellerinde, sağlarında sollarında askerler... Neredeyse her tutukluya bir asker düşüyordu. Askerlerin elleri havada ve copluydular. 'Koş' diyorlardı, bir kişi koşmaya başlarken de sağdan soldan coplar kafasına iniyordu.

AMASYA CEZAEVİ'NİN İMAMI!..

İmam hatip mezunu olduğu için Amasya Cezaevi'nde 'imam' diye çağrılıyordu. Dini bütün işler ona kalmıştı. Namaz kıldırır, Kur'an öğretir, dini dersler verirdi. Yılını tam hatırlamıyor(1982 olabilir büyük ihtimalle, diyor), 15 Ocak günü büyük bir kavga çıktı cezaevinde. Solcular ve sağcılar birbirlerine acımasızca saldırıyor, 2'si ağır 9 kişi yaralanıyordu. Bu olaydan sonra Türkiye'de ilk kez sağcılar ve solcuların ayrıldığı cezaevi oldu Amasya...Tam 27 ay sonra mahkemeye çıkartıldı Abdullah Karapıçak. İdamla yargılanırken, 37. ayda 3 arkadaşıyla beraber beraat etti. Tüm suçlamalar mesnetsiz çıkmıştı. Yani boşu boşuna bu kadar sene mahpusluk çekmiş, işkence görmüştü. "Cezaevinden çıkan ve suçsuzluğu ispat edilen hemen herkes dava açıp kazandı. Ben ise reddettim. Konuyla ilgili hiçbir belgeye imza atmadım. Ne yaptıysam, Allah rızası için, dava için, millet için yaptım, cezaevinde de bunun için yattım. Israrcı olanlara, 'Yaşadığım tüm bu acılar devlete hizmetimdi, çektiklerim benim madalyamdır' dedim..."

KOMÜNİZMLE MÜCADELE DERNEĞİ DEĞİLDİK

Her türlü '...izm'e' karşı olan ülkücü hareketin karşısına solcuların çıkartıldığına inanıyor, dönemin devrimcilerinin aksine... "12 Eylül öncesi de, bugün de küreselleşmenin arkasında ağababası olan devletler var. Bizler o zamanlar da vardık, bakın bugün yine varız. Türk milliyetçiliği 200 yıllık bir davaydı. Merhum Alpaslan Türkeş bu davayı siyasallaştırdı. Solun ise 48 tane fraksiyonu vardı. CHP'li de İşçi Partili de, Dev-Genç'li de sol kabul ediliyordu. Biz zaten 70'li yılların başından beri mücadele ediyorduk. Yani solcuların dediği gibi karşılarına çıkartılmadık. Çünkü biz hiçbir zaman 'komünizmle mücadele derneği' olmadık."

MARAŞ'TA SUÇUMUZ YOK

O dönemlerde, her iki tarafın arasına sızmış karanlık güçler olduğuna inanıyor Karapıçak. "Eylemler yapıp, bunu sağın veya solun üzerine atıyor, kitleleri çatıştırıyor, mücadele alanlarını başka alanlara çekiyorlardı. Çorum'da, Maraş'ta da bunu yaptılar. Sünni-Alevi çatışmasını çıkarttılar. Ülkücülerin her iki olayda da hiçbir suçunun olduğuna inanmıyorum. Bizler Alevisi ile Sünnisi ile bu milleti bir kabul ettik. Özellikle Alevileri, Türk töresi taşıyan sözleri, sazlarıyla Anadolu'ya has müslümanlıklarıyla çok sevdik, bugün de çok seviyoruz. Oysa iç çatışma çıkartmaya çalışanlar vardı, başardılar da... Sağdan da soldan da gençleri ateşin içine attılar..."

ÜLKÜCÜDEN MAFYA OLMAZ...

Ülkücüleri 4-5 yıl öncesine kadar 'cani, katil' diye lanse edenlerin bugün geri adım attıklarına dikkati çeken Abdullah Karapıçak, "Mafya kavramını dillerinden düşürmediler. Alaattin Çakıcı, Abdullah Çatlı falan... Mehmet Ali Ağca yeni çıktı cezaevinden. Genel başkanımız, 'yanındaki arkadaşlarına bile dikkat edin' diye uyardı. 12 Eylül öncesi de sonrası da bizden değildi Ağca zaten... Başbuğumuzun da, Devlet Bahçeli'nin de söylediği gibi ülkücüden mafya, mafyadan ülkücü olmaz. Bakın bu gün sürdürülen, adından büyük rahatsızlık duyduğumuz Ergenekon operasyonunda 1 tane yöneticimiz, partilimiz gözaltına alındı mı? Hayır... Çünkü genel başkanımızın dediği gibi, 'iktidar olmalıyız, mecliste parmak çoğunluğuna ihtiyacımız var, bu nedenle yerimiz sokak değil meclistir...' MHP'ye artık bu konuda fatura kesemedikleri için sustular" diye konuşuyor. Karapıçak, sözlerini şu ifadelerle sonlandırıyor:"Dün Kürşat, Çin sarayını 40 kişi ile nasıl bastıyla, Ergenekon'dan demir dağları eriterek sembolik olarak nasıl çıkmışsak, Selçuklu'da, Osmanlı'da, diğer tüm büyük Türk devletlerinde olduğu gibi bu millet nasıl ve ne için mücadele ettiyse ülkücü hareket de bunun için mücadele ediyor. Sermayenin güç olarak devletleri zaptettiği, insanların varlıklarını yok ettikleri dönemlerde kale gibi karşılarında, şamar gibi enselerinde olacağız."
-Ülkücü davayla bir din adamı tanıştırdı.
-Emniyet'e götürülürken 'Çırpınırdı Karadeniz'i söylüyorlardı.
-Babasının yazdığı pusulalar hayata bağladı.
-Amasya Cezaevi'nde herkes onu 'imam' diye çağırıyordu.
-Suçsuz yere 37 ay hapis yattı. 

 

Kaynak: YUSUFİYELİ ÜLKÜCÜLER TEŞKİLATI( YUTES.NET),http://www.yutes.net/haberoku434/devami



Bu haber 810 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,507 µs