En Sıcak Konular

DEVRİMİN ADI: KIRGIZİSTAN

10 Nisan 2010 17:41 tsi
DEVRİMİN ADI: KIRGIZİSTAN Ayak sesleri duyulmakta olan devrim, Kırgızistan’da bir kez daha sahne aldı...

Devrimin adı: Kırgızistan

Kırgızistan hakkında temel bilgileri içeren tanıtım kitapçıklarında ortak cümle şudur: “Orta Asya’nın en demokratik ve serbest ülkesi”. Fakat neye göre serbestlik? İşte o yazmaz. Dünyada demokratik olduğunu savunan ülkelerde ortak bir demokrasi anlayışı yoktur. Olması da beklenemez. Çünkü her ülkenin kendine özgü kültürü ve insan kaynağı vardır. Kaldı ki Sovyet bloğundan ayrılarak bağımsızlığını elde etmiş bir ülkede ve birazdan bahsedeceğimiz ekonomik verilere ulaşılmışken en demokratik olmasını beklemek hayli güçtür. Burada kaos, karmaşa ya da iç savaştan söz edilebilir. Ama adına demokrasi demek, sınırsız özgürlük olamayacağını inkar etmektir.
Sokaktaki vatandaş ne diyor?
Ayak sesleri duyulmakta olan devrim, Kırgızistan’da bir kez daha sahne aldı. İşin ilginç yanı ben de devrimin başladığı gece Bişkek’ten dönüyordum. Bu bakımdan sıcak ve taze bilgilerle Kırgızistan’daki olayları değerlendireceğiz. Çeşitli vesilelerle her yıl ziyaret etme imkanı bulduğum Kırgızistan sürekli geriye gidiyordu. Ekonomi, sosyal yaşam ve seçimlerde vaat edilen demokrasi vurgusu geri plana atılmıştı. Belediyecilikten eser yoktu. Başkentin merkezinde bile Akayev döneminde yapılan yollarla idare ediliyordu. Bu süreçte birkaç sağlam firmanın dışında ülkede yatırımcı kalmamıştı. ABD ve Rusya’ya ait olan iki askeri üs’ten elde edilen gelir dışında para girişi neredeyse durma noktasına gelmişti. Ülkedeki tüketimin %90’ının ithal ürünlere dayalı olması ve bunun % 40’ının da lüks tüketim mallarını kapsaması dışa bağımlılığın en açık ifadesiydi. Oysa geçtiğimiz yılın Ekim ayında yapılan zamdan sonra asgari ücret 7,5 dolar olmuştu. Ortalama maaşlar 50-100 dolar arasında seyrederken, bunu alabilenlerin ülkedeki entelektüel sayılabilecek kesimlerden oluştuğunu vurgulamak gerekir. Maliye Bakanlığının önünden geçerken bir Kırgız dostumun “Burası Maliye Bakanlığı ama ne kadar maliye bildiği şüpheli” şeklindeki sözleri aklıma geliverdi. Hemen devlet başkanı dahil üst yönetim kademesindekilerin maaşlarına ulaşmaya çalıştım. Bu konuda ortak bir görüş yok. Daha doğrusu net bir bilgiye ulaşılamıyor. Sokaktaki vatandaş  “yolsuzlukları önleyeceğim”  diyerek devrim yapan iktidarın bu konuda eskilerini arattığından şikayet ediyordu. Bişkek’te master eğitimi yapan ve sokakta bir Kırgız’dan ayrılması imkansız olan Serdar Dağıstan; Ocak ayında su, elektrik ve doğalgaza % 100 zam yapıldığını söylüyordu. Meğer Kırgızların maaşları bu zammı ancak karşılayabiliyormuş.
Artık herşey daha zor...
Böyle bir sosyo-ekonomik yapıdan sağlıklı sonuçların çıkması beklenemezdi. Üstelik devrim yapmanın tadını almış bir topluluğun ilk fırsatta benzer yollara başvurma girişimi karşısında şu kışkırtma, bu kışkırtma tartışmalarına girmek  “bu nasıl bir halk” sorusunu gündeme getirir. Çünkü bu kez yaşanan süreç, toplumsal damarlardan akarak gelen bir patlamayı andırıyor. Bu devrimden en kazançlı çıkan ülkenin Rusya olacağını ileri sürmek hiç de zor değil. Geçici hükümetin başkanı Roza Otunbayeva, Akayev döneminde ABD büyükelçisiydi. Sonra da İngiltere büyükelçisi oldu. Bakiyev’i devrimle işbaşına getiren ekibin lideriydi. Şimdi devir döndü, Bakiyev de onun kılıcından nasibini aldı. Zaten devrimin mantığında vefa yoktur. Bunu söylemek çok acı ama eğer uluslararası toplum destek vermezse Kırgızistan’da artık taşların yerine oturması ve ekonomik yaşamın hak ettiği seviyeye ulaşması oldukça zor gözüküyor. Çünkü orada demokratiklik kavramının arkasına gizlenen, iktidar savaşları ile örtünen ve yoksullukla fitili ateşlenen bambaşka bir devrim kültürü meydana gelmiştir. (Kürşat Zorlu-Yeniçağ) {1}

Kırgızistan, Özbekistan, Ermenistan, Gürcistan

“Dış politikada sıfır problem”  diye ortaya konan politikasızlık yüzünden başta Türk Dünyası olmak üzere uluslararası ilişkilerde itibar kaybetmekle kalmayıp iflas noktasına geldik. 1 Mart Tezkeresi’nin intikamını almaya devam eden dost(!) ve müttefikimiz(!) ABD’nin AKP hükümetine yaptığı dayatmalar yüzünden Türkiye’nin jeopolitik alanı iyice daraldıkça, ayağımızın altından halının da çekildiğinin farkına varamıyoruz.
İçerideki meselelerini halledemeyenlerden dışarıda çok şey beklemek doğrusu fazla anlam ifade etmiyor. Kırgızistan’da son yıllardaki ayaklanmalarla habire değişen yönetimle arada bir başlara ak külah denilen Kırgız milli şapkasını takıp, objektiflere poz vermekle ilişkilerin yürütülemediği bir defa daha gün yüzüne çıktı. Turuncu devrim rüzgarlarının Ukrayna, Gürcistan ve Kırgızistan’da şiddetle estiği günlerde bu sütunlardan defalarca yazarak tehlikenin boyutuna dikkat çekmeye çalışmıştık. Tabiat boşluk kabul etmez  “Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür”  anlayışının boş fantezi olduğu her alanda kanıtlanmıştır. Dünyanın üçüncü büyük gölü olan Aral’ın bugün çöl haline dönüşmesinin sebeplerini okumuşsunuzdur. Daha fazla pamuk üretmek hırsıyla nehir yataklarının değiştirilmesi Aral’ı çöl haline getirip ekolojik dengeyi alt üst etti. Şimdi ceremesine sadece bölge halkı değil, bütün dünya katlanacak. Hal böyle iken petrolü, doğalgazı, değerli madenleri olmayan fakir Kırgızistan’ı göz ardı etmenin faturasını Türkiye başta olmak üzere orada para karşılığı üs kuran ABD ile beraber Rusya, Çin, Kazakistan ve Özbekistan da ödeyecek. Tarım ve hayvancılık dışında geçim kaynağı bulmakta zorluk çeken Kırgızistan’ın haritada yerini bulamayacak kadar ebleh olan bazı danışmanlar, Allah bilir ithalat ihracat rakamlarını karşılaştırmak suretiyle bu ülkedeki gelişmeleri yetkililere rapor halinde sunmaya çalışmaktadır.
Bir dönem herkesin ağzına pelesenk olan  “Adriyatik’ten Çin seddine kadar Türk dünyası”  sözünü kimse telaffuz edemez oldu. Özbekistan ile yıllardır soğuk esen rüzgarlar kimsenin umurunda değil. Bireysel hataların açtığı uçurumu İslam Kerimov’un inadının değil, Türkiye’nin gayretinin kapatması gerekirken Türkiye Özbekistan ilişkilerinde olumlu tek adımın atılmayışının sorumluları kimlerdir?
 “Su akar mecrasını bulur” sözü gerçek olmakla beraber suyun mecrasını bulması için kararlı olmak ve gayret sarf etmek de şarttır. Ukrayna’daki turuncu devrim nasıl yıkıldıysa yanıbaşımızda Gürcistan’da da yıkılmak üzere. ABD’nin desteğiyle ayakta durmaya çalışan Gürcü yönetimi Rusya’dan dersini alıp ezber bile etti. İlişkilerin normalleşmesi adına imzalanan ucube protokol Ermenistan’da Taşnakları güçlendirirken, gerçek nüfusu 1.5 milyona düşmüş ülkede insanlar mevcut yönetimden kurtulabilmek için yıl sonundaki seçimi bekliyor. Başbakan Erdoğan’ın  “Yüz bin kaçak Ermeni’yi sınır dışı ederiz” gibi anlamsız efelenmesi dışında Ermenistan’daki seçimlerle ilgili bir projenin olduğunu iddia eden var ise beri gelsin. İşgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmediği gibi  “Karabağ’ı tartışmam bile” sözleriyle bir taraftan Azerbaycan’ı diğer taraftan Türkiye’yi arsızca tehdit etmeye kalkışan Ermenistan yönetiminin alternatifi yok mu?
İddia ediyorum; öyle büyük paralara filan ihtiyaç yok. 10 milyon dolarlık bir bütçe ile Ermenistan’da Taşnak kalıntıları hezimete uğratılıp halkın desteğiyle ılımlı bir yönetim seçimi kazanır. Hem de Rusya ürkütülmeden, Azerbaycan küstürülmeden, tereyağından kıl çeker gibi biter bu iş. Lakin bütün bunları yapabilecek  “Milli irade, milli kadro” var mı? İşte orası tartışılır. Sıfır problem sıfır politika olduğuna göre sıfır, elde var sıfır.
KKTC seçimlerine bütün dünya burnunu sokarken seyredenlerin, bırakın Kırgızistan’ı, Ermenistan ve Gürcistan için yapacakları da sıfırdır.( Yavuz Selim Demirağ-Yeniçağ) {2}

 

Kaynak: YENİÇAĞ GAZETESİ

{1}.http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=12793

{2}.http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=12789



Bu haber 1,026 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,885 µs