AKP'NIN ANAYASASI

8 Nisan 2010 21:52 tsi
AKP anayasa değişikliği konusunu da, cumhuriyetçi,askeri ve bürokratik güç odaklarına karşı sürdürdüğü savaşın genel mantığı içinde araçsallaştırıyor.

AKP’nin anayasası

AB perspektifi”, dini muhafazakârlar, laikler, Kürtler ve toplumun diğer kesimleri arasında bir toplumsal mutabakat zemini olarak değerlendirilebilirdi... Olmadı.
Şimdi ise toplumun geniş kesimlerinde demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir anayasaya ihtiyaç duyuluyor...
Bir şansımız olabilirdi...
Çünkü toplumun geniş kesimlerinin temsilcilerini içine alan kurumsal mahiyetteki bir müzakere sürecinin sonucunda hazırlanmış yeni bir anayasa taslağı, aynı zamanda toplumsal uzlaşma omurgası olarak işlev görebilirdi.
Askeri vesayet olmaksızın, tarihte ilk kez, toplumsal ve siyasal aktörlerin en geniş katılımla hukuki rejimin esasını belirleyen bu en önemli belgeyi hazırlayarak olgunluk sınavından geçtiklerini hayal edebiliyor musunuz?
Galiba bunu sadece hayal etmekle yetineceğiz.
AKP maalesef anayasa değişikliği konusunu da, cumhuriyetçi askeri ve bürokratik güç odaklarına karşı 2007’den beri sürdürdüğü savaşın genel mantığı içinde araçsallaştırıyor.
Tıpkı türban sorununu gerçek muhataplarıyla, mutabakat temelinde, toplumdaki korku ve endişeleri gidererek çözmek yerine, meclis çoğunluğunun kendisine verdiği güce dayanarak halletmeye kalkıp yüzüne gözüne bulaştırırken yaptığı gibi...
AKP’nin bu son muharebedeki oyun planı “sıfır maliyeti” hedefliyor...
İşler ummadığı şekilde iyi gider de bir referandum düzenlenir ve anayasa paketi kabul edilerek yürürlüğe girerse âlâ...
O zaman AKP yüksek yargının HSYK’daki etkisini kıracak; Anayasa Mahkemesi tehdidini bertaraf edecek ve AKP’ye karşı bir kapatma davası açılmasını imkânsız hale getirecek.
Gerçekleşmesi zor bir senaryodur bu.
En muhtemel görüneni CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne açacağı bir iptal davası sonucu AKP girişiminin akamete uğratılmasıdır.
Bu bakımdan, AKP’nin anayasayı uzlaşmadan, doğrudan referandum yoluyla değiştirme çabası, bile bile lades demekle eş anlamlıdır.
Anayasa Mahkemesi paketi iptal ederse, AKP hemen erken seçime giderek mağduriyetini oya tahvil etmek isteyecek.
Bu arada AKP’ye karşı bir kapatma davası açılması ihtimalini de yabana atmamak lazım.
AKP bu oyunda toplumu kutuplaştırmaktan çekinmiyor; bilakis kutuplaşmadan siyasi fayda umuyor.
Demokratik, özgürlükçü ve eşitlikçi bir anayasayı gerçekten de isteyen bir siyasi parti bu yollara hiç tevessül etmezdi.
AKP samimi olsaydı siyasetin ve temsilin de demokratikleşmesi için bir şeyler yapardı. Mesela yüzde 10 barajının indirilmesi gibi... Ve siyasi partiler yasasındaki değişikliklerle partilerde demokratik yenilenmenin önünü açarak siyasetin alternatif üretmesin imkân vermek gibi...
Siyaset düzenini demokratikleştirmek gibi bir niyetinin hiç mi hiç olmadığını, tam tersine lider diktatoryasının gücünü sonuna kadar kullanma hevesinde olduğunu gösterdi AKP...
Mesela, anayasa değişikliği paketini TBMM Başkanlığı’na sunarken, milletvekillerinin önceden boş kâğıda attırılmış “depo imzalarını” kullanmakta beis görmediler...
Milli iradenin yüzde 47’sinin bir bölümünü oluşturanlar, anayasayı değiştirmek için şeklen bir öneri sunmuş gibi görünüyorlardı ama bundan belki pek çoğunun haberi bile olmamıştı.
Aslında seçilmeyip, lider tarafından atandıktan sonra halka onaylatıldıkları için milli iradeyi de zaten şekil itibarı ile  temsil ediyorlardı.
Yüksek yargıyı hedef alırken atanmışlar demokrasisini görmezden gelen bir anayasa değişikliği girişimi, dengesizlikleri yürütme lehine güçlendirmeye hizmet edecektir.

Kadri Gürsel-Milliyet

Kaynak: MİLLİYET GAZETESİ,http://www.milliyet.com.tr/akp-nin-anayasasi/kadri-gursel/dunya/yazardetay/08.04.2010/1222118/default.htm

Bu haber 533 defa okundu.