DEVLET BÖYLE ''TEFESSÜH'' EDER

7 Nisan 2010 11:21 tsi
Yasama, yürütme, yargı... Devletin ve demokrasinin üç temel direği, üç temel organı, üç temel gücü... Bugün, üçünde de sorun var.

Devlet böyle 'tefessüh' eder

Yasama, yürütme, yargı... Devletin ve demokrasinin üç temel direği, üç temel organı, üç temel gücü...
Bugün, üçünde de sorun var.
Bir bakıma üçü de hasta...
Devletin üç temel organı da hasta olursa, gerisini varın siz düşünün...
Eskiler bu duruma 'tefessüh' derlerdi.
Yani, devletin bozulması, çürümesi, kokuşması.
O kadar sağlam temelleri olan bir devlet, bu kadar kısa sürede, bu hale nasıl gelebilir?
Kemirici sinsi kurtçuk, bünyeye bir kez girmeye görsün.
*
Anayasa değişikliği paketi muhtemelen yarın Anayasa Komisyonu'nda görüşülmeye başlanacak olan 'Yasama Organı'nın durumuna bakalım önce...
AKP, hangi akıl ve mantığa hizmet ise, Anayasa değişikliği paketini, milletvekillerinden önceden alınmış imzalarla Meclis'e sundu.
Buna tecrübesizlik diyemeyiz. Sekiz yıldır iktidarda olan bir parti, bunun farkına varılacağını bilmez mi?
Geriye ne kalıyor?
Hukuk ile, muhalefet ile ve milletin aklı ile alay etmek...
'Nasıl olsa, yuttururuz' kurnazlığı...
Muhalefet işin farkına varınca, önce inkar ettiler; olmadı, 'Velev ki öyledir, ne olmuş yani?' dediler, sonra da şark kurnazlığı yaparak, 50 milletvekiline imzalarını geri çektirdiler, tasarıyı yeni hazırlanmış gibi, Başbakan'a, bazı bakanlara ve milletvekillerine imzalatarak, Meclis Genel Sekreterliği'ne sundular.
Yani yalan söylediler, inkar ettiler, sonra tükürdüklerini yaladılar.
*
Hangi birini yazalım?
'Kürt açılımı'ndan sonra, Kandil'den ve Mahmur'dan terörist kıyafetleri ile gelen PKK'lıların iğrenç şovunu milletin hafızasından silmek mümkün değil. Bu yetmiyormuş gibi, Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Diyarbakır, Şırnak başta olmak üzere bazı Güneydoğu illerinde, aralarında doktor ve eczacıların bulunduğu bir çetenin, PKK'ya katılan örgüt üyelerinin kimliklerinin kullanılarak, sahte evraklarla devletten ilaç alındığı ve bu ilaçlarında yine kaçak yollarla Kandil'e gönderildiği ortaya çıkmış. Bir İhbar mektubundaki iddialarla ilgili olarak ön inceleme yapan SGK müfettişleri, olayın doğru olduğunu tespit etmiş. Bunun üzerine, SGK derhal olaya el koyarak, Güneydoğu illerindeki tüm ilaç alımlarını incelemeye almış. SGK skandalın büyüklüğü nedeniyle sadece Diyarbakır'daki alımları incelemek için 20 müfettiş göndermiş. Diğer illerde de değişik sayılarda müfettişler bu olayı araştırıyormuş.
Tam bir rezalet...
*
İnsanların evini ve işyerini aramak, telefonlarını dinlemek, gözaltına almak ve tutuklamak çok kolaylaştı.
Kaçmalarına imkan olmayan, adresleri belli muvazzaf ve emekli askerler apansız gözaltına alınıyor, tutuklanıyor, serbest bırakılıyor, sonra tekrar tutuklanıyor.
Savcıların başlattığı operasyon, başsavcı tarafından durduruluyor.
Bir yargıcın 'ak' dediğine, diğeri nasıl 'kara' diyebiliyor? Hukukun ve yargının bir standartı yok mu?
İnsafsız 'sürek avı', kamu vicdanını artık rahatsız etmeye başladı.
Nazlı Ilıcak bile bu duruma isyan ederek, 'Ya beraat ederlerse' diyor ve şöyle devam ediyor:
'Ergenekon mahkumlarından söz ediyorum. Adamların pek çoğu, belirli bir yaşın üzerinde. Elbette sağlık sorunları var. Yargılansınlar ama bazı medya mensuplarındaki 'rövanşist' duyguların yabancısıyım. Sadece hukuki gerekçelerle savunmuyorum tahliyeyi: Kaçma, delil karartma durumu vs gibi...'
Devlet bu hale nasıl geldi?
Devleti bu hale kim getirdi?

Sırrı Yüksel Cebeci-Tercüman

Kaynak: TERCÜMAN GAZETESİ,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=13 

Bu haber 500 defa okundu.