BAŞBUĞ'U ANARKEN

4 Nisan 2010 11:33 tsi
Türk Milleti sevdasıyla Türk Dünyası’nın meselelerini öne çıkarmış bir “vatanperver”. Sabrın, sebatın, fikrin, ülkünün ve “dâvâ adamlığı”nın timsali...

Başbuğ’u anarken...

ALPARSLAN Türkeş’i “tanımak ve anlamak!”
Hayata veda edişinin 13’üncü yıl dönümünde “Türk Dünyası’nın Bozkurt’u” Alparslan Türkeş’i sizlere “Başbuğ Destanı” başlığıyla anlatmaya çalışacağım.
Türk Milleti sevdasıyla Türk Dünyası’nın meselelerini öne çıkarmış bir “vatanperver”.
Sabrın, sebatın, fikrin, ülkünün ve “dâvâ adamlığı”nın timsali...
Tavrı, duruşu, tutumu ve görünüşü ile güven veren lider...
O, günübirlik politikaların değil, geleceğe yönelik kalıcı politikaların insanıydı.
Her zaman “tam bağımsızlık” fikrinin şiar edinilmesini vasiyet etti.
Türk milliyetçiliği ülküsünü benimsemiş binlerce genç kuşağın fikir babası.
Yakın çalışma arkadaşları Türkeş’i anlatırken, “Yaşamı boyunca hep olumlu oldu” diyor ve ekliyorlardı: “O kendisine inanan milyonlarca genç ülkücüye daima iyi yolu gösterip, onlara yeri geldiğinde ‘direksyon’, yeri geldiğinde ‘fren’ oldu...”
Türkeş’i bir kesim ısrarla “ırkçı”, “kafatasçı” göstermeye çalıştı ve onun Türk Milleti’nin tamamını kucaklayan görüşlerinin Türk Milleti’nin tamamına yayılmasını önlemeye gayret gösterdi.
Ama Başbuğ bu saldırılardan yılmadı, yani 1944’teki fikri neyse 1997’deki fikri de aynı çizgide devam etti.
O çizginin adı “Atatürk çizgisi” idi.
Kabul etmek gerekir ki Alparslan Türkeş, yakın tarihimize damgasını vurmuş, ülkesini seven bir Türk milliyetçisi idi...
Çınar gibi dimdik...
SEKSEN yıllık ömrünü Türklük davasına adadı.
Nazım Hikmet’ten şiirler okudu.
Milliyetçi ve siyasi devletçiliği elden bırakmadı.
Şiddet yerine hukukun ve uzlaşmanın sözcüsü oldu.
Dengesiz demokratik hayatımızda denge unsuru olmak ve denge kurmak için çırpındı.
Onu lider yapan üç önemli özelliği; milletine hudutsuz muhabbeti, devletine şuurla sadakati ve alimlere samimi hürmetiydi.
O, gücünü çağa ayak uydurabilmesinden aldı...
O, yaşından beklenmeyecek kadar genç düşünceli, yenilikçi ve değişimci oldu.
O, milliyetçiliği ayakta tutarak onu tüm tehlikelere karşı savundu...
O, bir çınar gibi dimdik sadece bedenen ayakta öldü.
Fikirleri yaşıyor
ALLAH, her insana bir “ecel” tayin etmiştir.
Onun için de vakit gelince bir saniye öne almanın ya da geriye bırakmanın mümkünü yoktur.
Yani insanlar fanidir.
Baki olan fikirleridir.
Ülkücülerin baş öğretmeni Alparslan Türkeş yaşarken hayata geçirdiği, öldükten sonra da sevenlerine miras bıraktığı fikirleriyle hep “Türk Dünyası’nın Bozkurt’u” olarak anıldı.
Bu dünyadan bir Alparslan Türkeş gelip geçti;
Aynı frekanstaki beyinlere bilinmez izler bırakarak.
Türkeş’i anmak ve anlamak!
BU yazı dizisinde merhum Türkeş’i daha iyi anlayacak, daha iyi tanıyacaksınız.
Ancak onu size anlatacak en anlamlı sözlerden birisi emin olun şu veciz cümle olacaktır:
“Ben Türk milletini; sokaklarda ıspanak fiyatına satılan demokrasiye, rüşvet ve hile ile çiğnenen- çiğnetilen hukuk düzenlerine, ahlaktan mahrum bir hürriyete, tefeciliğe, karaborsaya yer veren bir ekonomiye çağırmıyorum. Türklük gurur ve şuuruna, İslam ahlak ve faziletine, yoksullukla savaşa, adalette yarışa, birliğe, kardeşliğe, kısaca hak yolu, hakikat yolu, Allah yoluna çağırıyorum. Modern medeniyetin en ön safına geçmek üzere çağlar üzerinden sıçramaya çağırıyorum. Türk aydınları, Türk gençliği, buluşma yerimiz Büyük Türkiye’dir.”
Gerisi teferruat.
Rahmetle anıyoruz.

Metin Özkan-Tercüman Gazetesi

Kayank: TERCÜMAN GAZETESİ,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=108

Bu haber 698 defa okundu.