En Sıcak Konular

ORTA DOĞU'DA ERDOĞANİZM

30 Mart 2010 14:25 tsi
ORTA DOĞU'DA ERDOĞANİZM Geçmişte Nasırizm'e şahit olan Orta Doğu'da şimdilerde Erdoğanizm rüzgarı esmeye hazırlanıyor. Umudunu ve kendine güveni kaybetmiş Orta Doğu halkları için Erdoğan'ın çıkışlarında kendi tepkilerini görüyorlar ve gururları okşanıyor.

Orta Doğu'da Erdoğanizm

BAŞBAKAN Erdoğan geçtiğimiz cumartesi günü Libya'da Arap Birliği zirvesinde yaptığı konuşmasında son günlerde İsrail'in politikalarını değerlendirerek İsrail'in yaptığını çılgınlık olarak nitelendirdi. Başbakan Erdoğan Arap Dünyası'na da ittifak çağrısında bulunarak Filistin sorununa tribünden değil sahadan bakmak gerektiğini vurguladı. Libya lideri Kaddafi ve Arap Birliği genel sekreteri Amr Musa'nın ayakta alkışladığı bu konuşma ve verdiği birlik mesajı bize 1952-1967 yılları arasında Arap dünyasında fırtına gibi esen Albay Cemal Abdül Nasır'ı hatırlattı. Bir darbenin ardından iktidara geldiği Mısır'da gerek halkına gerekse tüm Araplara büyük bir gelecek sunmuştu. Karizmatik liderliğinin altında tüm Arapları toplamayı başarmıştı. 1958'de Suriye ile birlikte Birleşik Arap Cumhuriyetini kurdu. Nasır'ın Arap dünyasını tek ses ve tek yumruk haline getirmesinde en etken faktör İsrail karşıtlığı idi. Nasır'ın fikirleri hızla Arap dünyasında, Orta Doğu'da yayıldı ve kısaca bu görüşler Nasırizm olarak anılmaya başlandı. Ancak Nasır, Mısır meydanlarında halkın desteğini almakta gösterdiği başarıyı savaş meydanında İsrail'e karşı gösteremedi ve o da diğerleri gibi tarihteki yerini aldı.
*
DAVOS'LA başlayan Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e yönelik sert eleştirileri giderek sistematik bir politika haline gelmeye başlayarak Türk dış politikasında da yavaş yavaş yer edinmeye başladı. Daha önceleri Başbakan, İsrail'e karşı tepkisini 'milletimin benden talebiydi' diyerek Türk halkının hissiyatını yansıttığı söylerken bugün Başbakan, İsrail karşıtlığı üzerinden ve Filistin merkezli bir ittifak kurulmasını önererek artık bunun Türk milletinin hissiyatının ötesinde bir dış politika stratejisi haline geldiği mesajını vermektedir. Geçmişte Nasırizm'e şahit olan Orta Doğu'da şimdilerde Erdoğanizm rüzgarı esmeye hazırlanıyor. Umudunu ve kendine güveni kaybetmiş Orta Doğu halkları için Erdoğan'ın çıkışlarında kendi tepkilerini görüyorlar ve gururları okşanıyor. Öyle ki, bir zamanlar benzer görüşleri savunan ve bu yüzden marjinal olarak görülüp dünya siyasetinden dışlanan Kaddafi bile Başbakan Erdoğan'ın konuşmasından büyük keyif alıyor ama öte yandan Filistin lideri Mahmut Abbas'ın yüzü Hamas'a sempati ile bakan Erdoğan'ın konuşmasından sonra asılıyor. Daha dün İsrail'i Avrupa Birliği'nde görmek isteriz diyen İtalya Başbakanı Berlusconi ise dostum, kardeşim dediği Erdoğan'ın İsrail'e karşı tek ses olalım imasıyla adeta şoka uğruyor.
*
BAŞBAKAN'IN değerlendirmelerine rağmen unutmayalım ki Orta Doğu'da maalesef halklar ile yönetimler arasında büyük uçurumlar var ve çoğu zaman yönetimler kendi halkları gibi düşünmüyor onların hissiyatını paylaşmıyor. Örnek mi? Gazze saldırılarında ve ondan sonraki süreçte Mısır'ın tavrı!
*
ABD ise Erdoğan'ın bu İsrail çıkışlarından şimdilik memnun gibi görünüyor. Nedenine gelince son dönemde yaşanan ABD-İsrail gerginliği. Washington yönetimi, İsrail'in politikalarından çok İsrail'in ABD'ye zaman zaman kafa tutmasından rahatsız. İsrail'e son günlerde sert eleştirilerde bulunan dışişleri bakanı Clinton'ın ne denli ciddi olduğu geçmişte İsrail ile ilgili açılamalarından görebiliriz. Seçimler öncesinde yaptığı bir konuşmada Clinton: 'İsrail'e saldırsa, İran'ı toptan yok ederim' demişti. Bakan olduktan sonra da Kahire'de yaptığı açıklamada İran'ın İsrail'e nükleer saldırıda bulunması halinde bunun sonuçlarına katlanacağı uyarısında bulunmuştu. Özetle, ABD'nin İsrail'e yönelik geleneksel bakış açısı ortadadır. Bu nedenle böyle münferit gerginlikler genel tabloyu değiştirmeyecektir.
*
ANCAK burada Türkiye açısından dikkat edilmesi gereken önemli husus tüm bu politikaların bir maliyetinin olduğu gerçeğidir. Bazı dış politika konularını Yahudi lobisi üzerinden çözmeye alışmış bir mekanizmanın onlarsız neler yapabileceğini önümüzdeki günlerde örneğin 24 Nisan'da göreceğiz. Ayrıca İsrail'de iktidarda biraz daha ılımlı Ehud Barak ya da Şimon Peres yok. Netanyahu en katı politikacılardan birisi ve Türkiye'ye karşı tavrı geçmişten beri bellidir. Unutmayalım ki, Tel Aviv büyükelçimiz onun başbakanlığı sırasında küçük düşürülmüştür.
Şimdilik, Türkiye olarak İsrail'in sabrını zorluyoruz... Fırtına öncesi bir
sessizlik var...

Barış Adıbelli-Tercüman

kaynak: TERCÜMAN GAZETESİ,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=10014



Bu haber 825 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,460 µs