BIKTIK BU BASİTLİKLERDEN

17 Mart 2010 10:50 tsi
Yukarısı tepişiyor, aşağısı perişan. Asker vesayeti, sivil vesayet, bağımsız yargı, Anayasa reformu tartışmaları çok şiddetli ama 8 yıldır sonuç yok.

Bıktım!

OTURDUM yazımı yazmaya, siyaset gündemindeki konulara baktım; bombalar kamyonla taşınmış, askeri kamyon düşman kamyonu gibi durdurulmuş, Ergenekon Örgütü mahkemeleri sürüyormuş, Balyoz planı darbe planı imiş, Erzincan Savcısı mı, Erzurum Başsavcısı mı haklıymış, HSYK doğru mu yapmış? Düşündüm. Yahu ben bıktım bu tartışmalardan, bunları yazmaktan. Mecbur muyum hangi savcının haklı olduğunu bilmeye? Nasıl bilebilirim ki? Bildiğini iddia edenlere de şaşıyorum. Sabahtan akşama kadar yargı, Başbakan, asker, muhalefet haklı-haksız tartışmalarından bıktım. Koca ülke ikiye ayrılmış, her konu iki farklı şekilde değerlendiriliyor ve konu ne olursa olsun taraflar değişmiyor. Hiç mi taraflardan birinden farklı görüşte biri çıkmaz?
Büyük Resim
BENİM bildiğim, bu ülke yarım yüzyılı aşkın bir süredir, askeriyle siyasetçisi ile Amerikan etkisindedir. Bugün de yine olayların arkasında Amerika vardır. Bizim 'Asker vesayeti kalkıyor', 'Demokrasi gelişiyor', 'Asker yıpratılıyor', 'Yargı bağımsızlığı' iddialarımız ne kadar anlamlı? Bunlar samimi isek böyle tartışılacak şeyler mi? Kendimizi neden kandırıyoruz? Bu ülkede PKK da, siyaset kurumu da, yaşantımızda bağımlı değil mi? Bu yaşadıklarımız ve tartışmalarımız eğer, Amerika'nın bölge için bazı planları olmasa bu şekilde gündemde olur muydu?
Sonuçta biz bu durumdan kurtulmayı konuşmak varken neden birbirimizle öldüresiye tartışıyoruz?
Türkiye Resmi
İŞİN başında algılamakta zorlanıyorduk ama nihayetinde Türk Halkı açısından konu şu: Yukarıda siyaset kurumu, yargı, yasama, yürütme, asker hem kendi içerisinde, hem de birbiriyle tepişiyor ve Hükümet olanları seyrediyor yada gündemi saptırıp farklı bir alanda canlı tuttuğu için memnun. Ekonomi berbat bir vaziyette, Türkiye ilk defa 4 çeyrek üst üste küçülmüş, işsizlik rekor düzeyde, vatandaş perişan ama kimse Hükümeti suçlamıyor. Ne ala!
Başbakan Erdoğan, Demirel ve Özal'dan daha fazla kesintisiz Başbakanlık yapmış ama ülkedeki sorunlar nedeniyle asla suçlanmıyor. Yolsuzluklar arş-ı alaya çıkmış ama başta medya olmak üzere herkesin ağzı fermuarlı. Suçlu hala Demirel ve Özal... Hala birilerine 'yolsuzluk' deme cesareti gösteren olduğunda, ne ilgisi varsa 'Öncekiler sanki yapmamış mıydı?' denmiyor mu, ifrit oluyorum. Hırsızlığın bahanesi önceki iktidarların hırsızlıkları nasıl olur anlamıyorum...
Yukarısı tepişiyor, aşağısı perişan. Asker vesayeti, sivil vesayet, bağımsız yargı, Anayasa reformu tartışmaları çok şiddetli ama 8 yıldır sonuç yok. Bundan sonra da uzun bir süre olması şüpheli...
Sonuçta ülke yönetilmiyor
ASKERDE, yargıda, YÖK'de, başörtüsünde, HSYK'da, hırsızlıkta, eğitimde reform yapması, devleti yönetmesi gereken Başbakan değil mi?
İletişim dahisi olacağına biraz da devlet adamı olsa ya!
Devleti yönetemiyor ama halk Başbakan'ı çok seviyor.
Ben de oturup siyaset yazacağım. 'Kamyonla bomba taşınır mı?', 'İhbarcı Amerika'dan mı?' tartışmalarına katılıp, siyasi yazı yazacağım, ya Başbakan'ın cenahını yada karşısındaki partileri, paşaları veya yüksek yargıçları destekleyeceğim, vatandaşın gündemini, gerçekleri unutturacağım ve görev yapmış olacağım öyle mi? Amerika'dan para alanlar ve menfaat sahipleri bunları zaten yapıyor, bana ne oluyor? Kavga Amerikan güdümünde ve yukarıdakiler arasında aşağıdakilere ne oluyor? Eski Bakan Meral Akşener her fırsatta, 'Bu ülkede Amerika izin vermeden darbe olmaz' derken 'erkek'lerin söyleyemediği doğruyu söylemiyor mu?
Bu ülke yönetilmiyor, oyalanıyor ve ben de bu oyuna alet olacağım öyle mi?
Hala bazıları 'Demokrasi istiyorsan yazacaksın' veya 'Bunlar askeri ve yargıyı yıpratıyor, tabi ki yazacaksın' diyor, duyuyorum. Hala kavganın gerçekten Türkiye kavgası olmadığını anlatamadıklarım var...
Bıktım bu basitliklerden...

Bülent Kuşoğlu-Tercüman

Kaynak: TERCÜMAN GAZETESİ,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=140

Bu haber 509 defa okundu.