ASYA EKSENİNDE ERMENİ SORUNU

16 Mart 2010 11:36 tsi
Sözde Ermeni soykırımına ilişkin tasarıların ABD ve İsveç'te kabul edilmesinin ardından Batı odaklı Türk dış politikasında da yeni yön arayışının olabileceği uyarıları yabancı medya ajanslarında yer almaya başladı.

Asya ekseninde Ermeni Sorunu

SÖZDE Ermeni soykırımına ilişkin tasarıların ABD ve İsveç'te kabul edilmesinin ardından Batı odaklı Türk dış politikasında da yeni yön arayışının olabileceği uyarıları yabancı medya ajanslarında yer almaya başladı. Yabancı yorumculara göre Türkiye'nin bu gelişmelerden sonra yönünü Doğu'ya dönme ihtimali bulunmaktadır. Bu yorumlar çerçevesinde konuya bakıldığında Doğu'nun da aslında Türkiye için çok fazla cazip olduğu söylenemez. Zaten halihazırda Rusya, 1995 yılından beri sözde soykırımı tanıyor. Doğu'nun diğer bir büyük gücü Çin'e baktığımızda ise, sözde soykırım iddialarının bu ülkede tanınmadığını görüyoruz. Ancak geçtiğimiz yıl Urumçi'de yaşanan olaylar nedeniyle Başbakan Erdoğan'ın Uygurların öldürülmesini 'adeta soykırım' olarak değerlendirmesi ve konuyu BM Güvenlik Konseyine götüreceğini açıklaması Çin'de büyük bir tepkiye neden oldu. Başbakan Erdoğan'ın bu açıklamasının ardından Çin'de sözde Ermeni soykırımının tanınmasına yönelik sesler giderek arttı. Bu da yakın gelecekte Çin'in nasıl bir yol izleyeceğini kestirmemiz açısından oldukça önemli. Öte yandan, Ermeni diasporası, Çin'in ABD ile ilişkilerinin Türkiye'den daha iyi olmasına rağmen, Çin'i Tibet'e kültürel soykırım yapmakla suçlayan Dalay Lama'ya şeref madalyası veren ABD Kongre'sinin Ermeni soykırım yasasını kabul etmediğini hatırlatarak ABD'yi sert bir şekilde eleştirmektedir.
*
ÇİN-Rusya ikilisinden farklı olarak Japonya'da sözde soykırımla ilgili gelişmeler daha da ilginç. 2010 yılını Japonya yılı olarak ilan eden Türkiye, Ermeni diasporasının son yıllarda Japonya'daki çalışmalarından henüz tam manasıyla bilgi sahibi değil. Aslında, bu gelişmeler pek de yeni değil. 2007'de Japon Ermeni Dostluk Derneği Başkanı Profesör Hideharu Nakajima, Ermeni Soykırımı isimli Japonca bir kitap yayınladı. Profesör Hideharu Nakajima, 1980'lerden beri sözde Ermeni Soykırımını Japonlara anlatmak için özel bir gayret sarf ediyor. Bu nedenle, 1980 yılında Ermenistan'da, hemen ardından da 'kadim Ermeni kentleri' olarak adlandırdığı 'Kars, Iğdır, Van, Erzurum, Diyarbakır ve Muş'a' giderek araştırmalarda bulunmuş ve bunları çeşitli Ermeni dergilerinde yayınlamıştır. İşin en ilginç yanı Türkiye'ye Türkolog sıfatıyla gelmesi ve Türkiye'nin aleyhinde çalışmalar yapıyor olmasıdır. Daha öncede 1991'de Japonya'da Ermeni Enstitüsünün kurulması için girişimlerde bulunmuştu. Bu çalışmalar, sadece Profesör Hideharu Nakajima ile sınırlı değil. Bir başka Japon akademisyen Profesör Hiroyusi Segava da 'Unutulan Ermeni Soykırımı' isimli bir kitap yazarak lobi faaliyetlerine destek vermiştir.
*
PEKİ, neden son zamanlarda Japonya'da böyle bir eğilim ortaya çıkmaya başladı? Aslında uzun zamandan beri Ermeni diasporası bu konuyu Japonya'da gündeme getirmek için uğraşıyor. Ancak Japonya da sütten çıkmış ak kaşık değil. Geçmişte Çinlilere ve Korelilere karşı yaptığı katliamlar hala hafızalarda. Japonya, bu katliamları savaş koşulları içinde kabul ediyor. Ancak 1937–1938 yılları arasındaki Çin'deki Nanjing katliamı da tarihin kayıtlarındadır. Yüz binlerce Çinli Japon askerleri tarafından katledilmiştir. Japonya, bugüne kadar resmi olarak özür dilememiştir. Sadece, 1995 yılında Japon başbakanı İkinci Dünya Savaşında yaşananlardan dolayı şahsi üzüntülerini dile getirmiştir. Nanjing Katliamı, Çin ve Japonya arasındaki en önemli sorunlardan bir tanesidir. Japonya'nın belki de büyük korkusu Çin'in yükselen gücüne paralel olarak bu konunun tekrar uluslararası toplumun gündemine getirilmesidir. Buradan da akıllara şu soru geliyor: Japonya, geçmişte yaptığı bir takım hataları başka devletlerden örnek bularak meşrulaştırmaya mı çalışıyor? Eğer öyle ise, Türkiye bakılacak yanlış adres...
*
ERMENİ lobisi, sadece Japonya'da faal değil. Ermeni tarihçiler, Güneydoğu Asya bölgesinde soykırım yalanları üzerine büyük konferanslar düzenleyerek bölgede akademik faaliyetler üzerinden yalanlarını bu bölgeye yaymaya çalışıyorlar. Bu konferanslarda Türkler, tıpkı Avrupalı güçler gibi emperyalist olarak tanıtılıyor. Sonuç olarak, Türkiye, sözde soykırıma karşı küresel düzeyde mücadele kapsamında sadece tarihçilerle değil dış politika, ülke ve bölge uzmanları ile oturup kapsamlı bir ulusal eylem planı hazırlaması gerekmektedir. Gün geçtikçe bu konuda günü kurtarma politikaları geçerliğini yitirmekte, sözde soykırım iddialarını kabul eden ülkeler sayısı gittikçe artmaktadır.

Barış Adıbelli-Tercüman

Kaynak: TERCÜMAN GAZETESİ,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=10014

 

Bu haber 886 defa okundu.