En Sıcak Konular

NEYİ KÜRESELLEŞTİRİYORSUNUZ?

15 Mart 2010 17:00 tsi
NEYİ KÜRESELLEŞTİRİYORSUNUZ? 2009 yılında bir araştırmanın sonuçları yayımlandı. Durum şundan ibaret: "Türkiye dünya küreselleşme endeksinde 158 ülke arasında 57’nci sırayı aldı." Bu demek ki, hızla küreselleşiyoruz...

Neyi küreselleştiriyorsunuz?

2009 yılında bir araştırmanın sonuçları yayımlandı. Durum şundan ibaret:  “Türkiye dünya küreselleşme endeksinde 158 ülke arasında 57’nci sırayı aldı.”  Bu demek ki, hızla küreselleşiyoruz; bir diğer ifadeyle, dünyaya entegre oluyoruz... Fakat bu durumun olumlu yahut olumsuz getirilerini sağlıklı ve makul bir yaklaşım tarzı ile değerlendirmeden, küreselleşmenin amigoluğunu yapmanın yanlış olduğu kanısındayım.
Görebildiğim kadarıyla, küreselleşme adı altında erimek ve en nihayetinde buharlaşmak, köklü toplumların kâbusu olmuş durumda... Çünkü tek taraflı gerçekleşen bir küreselleşmeye muhatap olunuyor ister istemez... Tahlil Ali Şeriati’den:  “Dünya üç farklı ırka ayrıldı: Biri düşünebilen ırk: Avrupa’lı. (tâ eski Yunan’dan günümüze kadar) Bir diğeri: Yalnız mistik ve ruhanî duygulara sahip, sadece hissedebilen ve şiir yazabilen Doğu’lu. Bir üçüncüsü de: Dans edip, şarkı söyleyerek, güzel saz çalabilen zenciler.” Dolayısıyla, “batı merkezli” yaşanan gelişimin maddi yoğunluğu geçici mutluluklara gebe! Batı dışı topraklarda yaşanan rahatsızlığın nedeni de bu zaten. Makinelerin çalışmasından gurur duymak, çağdaş insanın hem zihnî, hem de ruhî felç geçirdiğinin kanıtı âdeta... Küreselleşmenin amigoları, insanı insan olarak değil, bir üretim-tüketim girdisi bazında ele aldığı için, huzursuzluk kaçınılmazlaşıyor pek tabi!
Küreselleşme, bir nevi benzeşme, bir nevi aynılaşma olarak da okunabilir bu durumda! Fakat söz konusu rahatsızlık, batıda da hissedilebiliyor artık: Hatırlayalım... Londra’daki, Berlin’deki, Frankfurt’taki mitinglerde, küresel efendilere karşı şu pankart açılmıştı: “Put people first!”  (İnsanlara öncelik verin)
Hâl böyle iken, alternatif bir medeniyet idealinin gözetilmemesi, seyircileştiriyor yalnızca... Sonrası ise malûm:  “Hainle, düşmanla, arkadan vuranla”  yaşamak... Mazur görülebilir, çünkü küreselleşmenin kültürel ve dinsel aidiyetleri bünyesine alarak öğütmeye çalışması, köklü toplumların kabullenebilirliğini zorlaştırıyor. Eşya ve hâdise karşısında, sağlıklı ve makul bir yaklaşım tarzı edinmek ise, köklü toplumların olgunlaşmışlığını gösteriyor en nihayetinde...
Sahiden de, eşya ve hâdise karşısında, sağlıklı ve makul bir yaklaşım tarzı edinmek, küreselleşme olgusunu bütünüyle reddetmek ya da kayıtsız şartsız kabullenmek olarak yansımıyor insana... Fakat çağımızın bir  “aşırılaşma çağı”  olduğu da aşikâr! Felaket tellalcılığı, küreselleşen dünyanın en revaçta mesleği: Hollywood sağolsun! Kendi ülkesinden ve insanından tiksinip, küreselleşme adı altında çeşitli aidiyetlerinden vazgeçerek erimek ve buharlaşmak, insanlığın müşterek yararına hizmet edecek bir niteliğe dönüştürebilir mi, küreselleşme olgusunu?
Küreselleşmenin, demokrasi ile olan sıkı ilişkisi de göz ardı edilmemeli diye düşünüyorum.  “Kötünün iyisi” nden ibaret olan demokrasinin yokluğu, maddî yoksulluk olarak geri dönüyor modern dünyanın bazı toplumlarına... Bu da manidar bir durum!
Gelgelelim, şu yüzyılda,  “içine kapanık”  bir ülke tasavvur edilebilir mi? Fakat mesele bu değil aslında. Mesele başka... Temkinli olmak gerekiyor. Başkalarının reçeteleriyle yola çıkanlar, karşılaşacakları sürprizlere hazırlıklı olmalı... Her yolun yürünebilir kabul edilmesi, şahsiyetsizleştirebilir pekâlâ! Bu yüzden olgun bir topluma yakışan, özgüvenini yitirmeden, vatanlaştırdığı topraklarda hükümsüzleşmeden yaşayabilmek...

Afşin Selim-Yeniçağ

Kaynak: YENİÇAĞ GAZETESİ,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=12447


 



Bu haber 555 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,142 µs