''MİLLİYETÇİLİĞİ DİKKATE ALMAK''

14 Mart 2010 21:37 tsi
Bazıları ''Türk olmasa tarihe ne yazılacak ne vardı?'' gibi lafların peşine takılıp vakit geçirirken, bazıları da Türk olmayı utanılacak bir kavram sandılar.

“Milliyetçiliği dikkate almak”

Ne “Türk olmasa tarihe yazılacak ne vardı?” gibi laflara kandık, ne de “Altaylardan attığımız ok Alpleri aştı” gibi abartılara inandık.
Elbette Türktük, lakin Türk olmak, “Ne mutlu Türküm!” deyip yan gelip yatmak değildi.
Dünyada birçok millet vardı, onlar nasıl milliyetlerini açıklayabiliyorlarsa, bizler de hiç çekinmeden “Türküz!” demeliydik.
Yalnız “Türküz” demek yetmezdi, bilimiyle, felsefesiyle, sanatıyla, kültürüyle, şiiriyle, edebiyatıyla, “Türküz!” diyebilmekteydik.
“Türk olmak” içi boş olmak demek değildi.
*   *   *
Bazıları “Türk olmasa tarihe ne yazılacak ne vardı?” gibi lafların peşine takılıp vakit geçirirken, bazıları da Türk olmayı utanılacak bir kavram sandılar.
Her milletin tarihinde onur dolu sayfa olduğu gibi, utanılacak olanlar da vardır.
Mesela Kurtuluş Savaşı’yla ne kadar övünürsek, “6-7 eylül olayları” ile de o kadar üzülmeli, yüzümüz kızarmalıdır.
Hangi milletin tarihinde, utanılacak sayfalar yoktur ki!
Bakın Fransız tarihine, Katoliklerin Protestanlara yaptıklarını okuyun. Ya Cezayir’de yaptıkları, Almanların Hitler dönemi?..
*   *   *
Nedir milliyetçilik?
Hiçbir milleti kendi milletinden aşağı görmemektir, ırkçılık yapmamaktır.
“Ulus devlet ölüyor, can çekişiyor!” diyenler milliyetçi olmayı da “utanılır” hale getirmeye çalıştılar.
Milliyetçilik ne bir partinin tekelindedir, ne bir grubun egemenliğindedir. “Ben milliyetçi değilim!” demek de suç değildir, kimse de “milliyetçi olmaya” zorlanamaz.
Bütün, saldırılara rağmen “Ben Türküm!” demek milliyetçilikse, bu yaşamaktadır, yaşayacaktır.
Anayasa’sıyla, “milli takımları”yla...
*   *   *
Nuray Mert, son yılların, sözlü ve yazılı medyanın en gerçekçi ve dürüst yorumcularından biridir, bildiğimiz kadarıyla da düşüncelerinin önünde dimdik duranlardan, eğilip bükülenlerden değil.
Geçtiğimiz günlerde “Kuru kuru milliyetçilik aleyhine atıp tutmak yerine, toplumun birçok meselede ikna edilmeye çaba gösterilmesi şarttı” diye yazdı. (Radikal, 11 Mart 2010)
“Oysa!” diye de durum tespiti yaptı:
“Bizim demokrat aydınlarımızın çoğu, milliyetçiliği ilkesel olarak mahkûm edersek ortadan kalkar sanıyorlardı. Milliyetçiliği dönüştürmek için ciddiye almak gerektiğini hiç düşünmedikleri gibi, bu hatırlatmayı yapanları da empati beslemekle suçlamakla meşguldüler. Ne kadar milliyetçilik eleştirisi yaparlarsa, bu sorun o derece ortadan kalkar diye düşünüyor olsalar gerek, bunun dışında hiçbir şey yapmaya tenezzül etmiyorlardı.”
Peki, sonuç ne oldu:
Nuray Mert’e göre:
“Önce AB’cilikle, sonra demokratik bir dinamiği temsil eden bir iktidarın peşine takılarak işin kolayını buldular. Sonuçta ne oldu? Nihayetinde, milliyetçi-muhafazakâr bir tabana sahip bir kitle partisi olan iktidar partisi de, işi fazlasıyla hafife aldığı için, tabandan gelen tepkilerle, en iddialı olduğu konularda savrulmaya başladı. “
*   *   *
Siz bakmayın gürültülü azınlığın yaygarasına, sessiz çoğunluk doğruyu bulur. Nuray Mert gibi olanlar da bunu görür, saptar.

Hasan Pulur- Milliyet

Kaynak: MİLLİYET GAZETESİ,http://www.milliyet.com.tr/-milliyetciligi-dikkate-almak-/hasan-pulur/yasam/yazardetay/14.03.2010/1211057/default.htm?ver=91

Bu haber 693 defa okundu.