En Sıcak Konular

''AKİF, BAĞIMSIZLIĞIMIZIN ADIDIR”

7 Mart 2010 11:12 tsi
''AKİF, BAĞIMSIZLIĞIMIZIN ADIDIR” Türk Ocakları’nın düzenlediği, “Mehmet Akif’in Fikir Dünyası ve İstiklâl Marşı’nı Yazdıran Şartlar” konulu panelde, Milli Şairimizin,Türk’ün bağımsızlığının sembolü,emperyalizm karşıtı abide bir şahsiyet olduğu vurgulan

“Mehmet Akif’in Fikir Dünyası ve İstiklâl Marşı’nı Yazdıran Şartlar” Panelinden, “Herkes Akif’i yeniden okumalı” sonucu çıktı: 

“AKİF, BAĞIMSIZLIĞIMIZIN ADIDIR” 

Türk Ocakları’nın düzenlediği, “Mehmet Akif’in Fikir Dünyası ve İstiklâl Marşı’nı Yazdıran Şartlar” konulu panelde, Milli Şairimizin, Türk’ün bağımsızlığının sembolü, İslamcı, Batıcı, ihtilalci ve emperyalizm karşıtı abide bir şahsiyet olduğu vurgulandı. Panelde, Milli Mücadele günlerindeki gibi, bugün de milletin umudunu kırmaya ve milletin arasına ayrılık düşürmeye yönelik planlar yapıldığı hatırlatılarak, “Tarihimizin bize gösterdiği istikamet, dikkatli olmamızdır. Bunun için herkesin Akif’i yeniden okuması gerekiyor” mesajı verildi.   

Milli Kütüphane’de düzenlenen panelin oturum başkanlığını Türk Ocakları Hars Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mehmet Öz yaptı. Prof. Öz, açış konuşmasında şunları söyledi. 

“Mehmet Akif, iman, istikamet ve istiklâl abidesiydi. Onun anısına milli mücadelenin hangi şartlarda yapıldığını anlamamız için bu paneli düzenledik. Mili mücadele dediğimiz hadise, ülkemizin 1. Dünya Savaşı sonrası işgâl edilmesi ve Türk Milleti’ne asla hak etmediği bir kader çizilmek istenmesine, milletimizin büyük bir azimle direnmesidir. Milli mücadeleye en büyük katkıyı veren rahmetli Mehmet Akif Ersoy’dur. İşgâl İstanbul’unda büyük bir ıstırap çekiyor, milli mücadelenin başarıya ulaşacağına inanıyordu, çünkü o bir umut adamıydı. Bağımsızlık abidesiydi. ‘Türk’ün istiklâlsiz yaşaması imkânsız’ diyordu. Milli mücadeleyi yapanların ittihatçı diye karalanmak istenmesine karşı, ‘Hayır, buna ittihatçılık denemez. Bu bir memleket meselesidir, herkes elbirliği ile sarılmalıdır’ demiştir. Hani tarihten ibret alınmazsa, benzerlerinin yaşanacağı belirtiliyor ya, günümüzde de ABD’deki son ‘soykırım’ iftirası tasarısında olduğu gibi, Türkiye’ye ‘vur abalıya’ misali saldırılıyor. Türkiye’nin bu konuda izlediği politikanın, resmi ittihatçı tezi olduğu söyleniyor. Çok şükür milli mücadele günlerinden güçlüyüz, o karanlık günlerde değiliz. Ancak bir günah keçisi gibi ülkemizi suçlayıp, milletin umudunu kırma o gün de vardı, bugün de var. Bugün Türklüğü etnisiteye indirmek isteyenler, acaba onun sözlerini anlar mı? Milletin arasına ayrılık düşürmek isteyenlere, Kastamonu’da yaptığı konuşmaları hatırlatmak lazım. Unutulmamalıdır ki, milletler top, tüfek, teyyareyle yıkılmıyor, aralarındaki bağlar çözülüp, herkes kendi derdine düşürülerek yıkılıyor. Milletimizi etnik gruplara ayırmak isteyenlere karşı aynı dikkati göstermemiz lâzım, tarihimiz bize bu istikameti gösteriyor.”

HİÇBİR ZAMAN YÖNETİME YARANMADI

Panelistlerden Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yakup Çelik, “Duyarlı bir aydın olarak Mehmet Akif”i anlattı. Prof. Çelik, Akif’in, yaşadığı dönemi sorgulayan, eleştiren, ömrünün sonuna kadar hiçbir zaman merkezi yönetime yaranmayan, buna karşılık halkın ızdırabını, adaletsizliği, toplumdaki çelişkileri dile getiren ve bilgisini halkın hizmetine sunan bir insan, kısacası “duyarlı bir aydın” olduğunu bildirdi.

Mehmet Akif’in aydın duyarlılığını, eserlerinden örneklerle anlatan Prof. Çelik, “Duygu ve düşüncelerini şiir gibi değil, samimiyetle ifade etti. Amacı edebiyat yapmak değildi, tüm eserlerindeki ortak tavır budur” dedi.

Akif’in sadece İstanbul’un perişanlığını, halkın ızdırabını değil, Balkan Savaşı yıllarında yaşananları da feryat ederek, aktardığını belirten Prof. Çelik, yıkılmış bir toplumu ayağa kaldırmak isteyen Akif’in, “Duyarlı, inançlı, tevekkül içinde beklemeyen, mücadeleci bir nesil beklediğini” ve  “dürüst, ilkeli, milletine, dinine bağlı, ahlâklı, çalışkan” bir insan profili çizdiğini kaydetti.     

AKİF, FANTAZİLERE KARIŞTIRILMAMALI

Panelin konuşmacılarından Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Recai Doğan da, Akif’in din anlayışı üzerinde durdu. Prof. Doğan, özetle şunları söyledi:

“Osmanlı’dan, Cumhuriyete geçiş döneminde yaşamış, konuşmaları, vaazları ve şiirleriyle damgasını vurmuş, nihayet İstiklâl Marşımızı kaleme almış son derece önemli bir kişiliktir. Bu özellikleri dolayısıyla onun etkisi, sadece dönemiyle sınırlı kalmamış, sonraki tarihlerde de fikirlerine, heyecanlarına katılan, bunları kendi zamanlarının ruhu içinde yeniden gündeme taşıyan çok geniş toplumsal kesimler olmuştur. Onun yüksek ahlâkı, etkileyici kişiliği, toplumsal sorunları yürekten anlatışı, her zaman toplumun ortak bir değeri olmasını sağlamıştır. Ancak bazı toplumsal ve politik çevreler, onun fikirlerini kendi kimliklerinin temel bir karakteristiği olarak takdim etmeye çalışmaktadır. Öte yandan Mehmet Akif’i,  bugüne ait siyasal mücadelenin inşaa ettiği geçmiş anlatımı içine olumsuz bir figür olarak yerleştirenler de bulunmaktadır. Toplumdaki Akif’e ilişkin farklılıklar taşıyan bu ilgiler demeti, onun fikirlerini anlama, yeniden yorumlamada da değişiklikler doğurur. Ona yönelik kimi eleştirileri ortaya koyanlar kadar, Ersoy’u bütünüyle benimsediklerini düşünenler dahi onun fikirleriyle, kendi fantezilerini bir ölçüde karıştırırlar.”

Akif’teki güçlü İslami vurgu dolayıyla, onun modernliğe de muhalefet eden, bağnazlığa yakın duran birisi olduğu doğrultusunda kanaatler bulunduğunu da hatırlatan Prof. Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her yerde görülen sakallı fotoğrafı dahi bu istikametteki kategoriler içinde onu klişeleşmiş ‘gerici’ tiplemesi içine koyabilir. Kaba şablonlar dolayısıyla Safahatın kapağını kaldırmayı lüzumsuz bulanlar, onun medeniyete, gelişmeye yönelik tutkulu anlatımını, taassuba, dar görüşlülüğe, yobazlığa dair eleştirilerini görme imkânından da mahrumdurlar. Akif’in düşüncelerinde geçmiş ve gelecek, din ve milletin bütünlüğü vardır. Bugün karşılaşılan mağlubiyetlerin, gerilik ve çöküşlerin, ahlâki zaafların sebebinin İslam değil, İslam’ın sonradan aldığı şekil, mevcut Müslümanlar ve onların zihniyetidir şeklindeki anlayışı benimsediğini söyleyebiliriz. Akif, Kuran’ın üzerinde düşünerek, okunmasını da özellikle tavsiye etmiştir.”

YEMİN DEĞİŞTİREN ADAM

Panelistlerden Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat ise “2. Meşrutiyet Yılları ve Örgütlü Toplum” başlıklı konuşmasıyla Mehmet Akif’i tanıttı. Mehmet Akif’in imzasının ilk defa 1891 yılının dergi ve gazetelerinde görüldüğünü, fakat bunların Mehmet Akif’i doğrudan anlatan metinler olmadığını, Akif’i 2. Meşrutiyetten sonra yazdıklarıyla tanıdığımızı belirten Prof. Polat, 2. Meşrutiyet’le birlikte ortaya çıkan örgütlü toplum içinde Akif’in konumunu şöyle izah etti:

“Örgütlü tolum, insanın keşfettiği en güzel olaydır. Ama bireyler, fert olduğunu hissetmez, fark etmez, ortaya koyamazsa örgütlü toplum hedefe ulaşamaz. Mehmet Akif, örgütlü toplumun neresindedir, bireyliğini yeterince ortaya koymuş mudur? Evet, hiç şüphe yok. 2. Meşrutiyet yıllarında Akif’i, örgütlü toplum modeli 4 ayrı dernekte görüyoruz. Bunlardan birincisi İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeliğidir. Akif, İttihat ve Terakki Cemiyetine 2. Meşrutiyet’in ilânından hemen sonra katıldı. Ancak katılım töreninde ilginç bir hadise yaşandı. Mehmet Akif, üyeliğe girerken edilen yeminde yer alan ‘Cemiyetin bütün emirlerine, kayıtsız şartsız itaat edeceğim’ cümlesindeki ifadeye karşı çıkıp, ‘sadece iyi ve doğru olanlarına yapacağına söz verebileceğini’ söyledi. Bu tavır karşısında çok şaşırdılar, ama Akif’in dışarıda kalmasının da zararlı olacağını düşünerek, yemin metnini değiştirmeyi kabul ettiler. Yine de Akif bu cemiyette fazla kalmadı, ayrıldı. Birileri, Kara Kemal’e onun karşı devrimci bir cemiyet kurduğu şikâyetini götürdüyse de Kara Kemal, ‘Eğer içinde Akif varsa, bu bir fesat cemiyeti değildir’ karşılığını verdi.  

ELÇİLER DİN, DİN ADAMLARI SİYASETLE MEŞGÛL                            

Konuşmasının devamında Mehmet Akif’in üyesi olduğu Türk Derneği, Müdafaa-ı Milliye ve Teşkilat-ı Mahsusa ile buralarda yaptığı faaliyetler hakkında bilgi veren Prof. Dr. Nazım Hikmet Polat, 18 Aralık 1908’de kurulan Türk Derneği’nin adında “Türk” geçen ilk dernek olarak bilindiğini, oysa bundan önce Kıbrıs’ta bir Türk cemiyeti kurulduğunu vurguladı. Prof. Polat, Akif’in üyesi olduğu Türk Derneği’nin, ırki amaçlı değil, tümüyle Türkçeye istikamet vermek için kurulduğunu, zaten kurucularının büyük bölümünün gayrı Türk ve gayrı Müslüman olduğunun altını çizdi. Akif’in Sırat-ı Müstakim’deki yazılarının yarattığı havanın böyle bir dernek kurulmasını zorunlu hale getirdiğini, kuruluş aşamasındaki faaliyetlerini de büyük ölçüde Akif’in yönlendirdiğini kaydeden Prof. Polat, konuşmasının devamında şunları söyledi:     

“Akif’in Müdafaa-ı Milliye cemiyetindeki faaliyetleri fazla bilinmiyor. Balkan Savaşı’nın acı tecrübeleri sonrasında, İttihat Terakki ileri gelenleri, tüm aydınlar, artık vatanın elimizden çıktığını, buna karşı tedbir alınması gerektiğini görüyorlardı. Dernek bu amaçla kuruldu, ama İttihat Terakki’nin fazla dahli olmadı. Buna rağmen 1919’da kapatılırken, ‘ittihatçı yuvası’ dendi.  Kültürel faaliyetler, vaazlar ve konferanslarla bir tür cephe gerisi çalışmalar yapıp, cephedeki orduya böyle yardım etmeyi amaçlayan bir cemiyetti. Bu faaliyetlerin en önemli siması da Mehmet Akif oldu. Akif’in Teşkilat-ı Mahsusa faaliyetleri kamuoyunca bilinmektedir. O yüzden şahsiyetini ifade için küçük bir örnek anlatmakla yetineceğim. Almanya’ya gittiğinde oradaki elçimize, ‘dünyanın hali iyi değil, ne yapıyorsun?’ diye sorar. O da kuran tefsiri hazırladığını söyler. İstanbul’da camilerdeki hali de bilen Akif, ‘Siyasi faaliyetler yapması gereken elçi tefsir, tefsir işi yapması gereken camideki din adamlarımız ise siyasi faaliyet yapmakta’ diye feryat eder.” 

ÜMMET, ULUS, TÜRK, MÜSLÜMAN AYNIDIR

Panelin son konuşmacısı Yazar Dr. Lütfü Şehsuvaroğlu ise “Mehmet Akif’in İdeolojisi, Türkçesi ve Şiiri”ni tanıtmadan önce, ülkemizdeki etnik milliyetçilik ve Türklük tartışmalarına değindi. Sadece halkta değil, ülkeyi yönetenlerde de etnik milliyetçilik konusunda müthiş bir idraksizlik bulunduğunu ifade eden Şehsuvaroğlu, “Türklük ve milliyetçilik kavramlarından habersizler. 35 yıldır Akif’i anlatıyoruz, ama hala problemler var. Birtakım siyasi çevreler Mehmet Akif’i kendi ideolojilerine uygun yerlere oturtmaya çalışıyor. Kimi Akif’i İslâmcı kompartımana yerleştirmeye çalışıyor, birileri ise neredeyse Müslüman olmadığını iddia ediyor” dedi.  

Akif’in, fen tahsili yapan, inançlı büyük bir Türk Şairi olduğunu, Namık Kemal’den etkilendiğini belirten Dr. Şehsuvaroğlu, Akif’le ilgili tespitlerini şöyle sürdürdü:

“Akif, Türkçü, İslamcı ve Batıcıdır. Aynı zamanda ihtilâlcidir. Akif, gecikmiş bir idrakle yakalanmaktadır. Şimdi birileri ithal İslamcı akımlardan, moda akım olan liberalizme geçti. Herkes liberal, oysa Mehmet Akif liberalizmle dalga geçmiştir. Liberalizm peşinde koşan arkadaşlar, ‘Tanrı öldü, yaşasın bireycilik’ diyor. Bu, kendine tapmaktır. Birileri Müslümanlıkla, Türklüğü ayırmaya çalışıyorlar, oysa tüm dünyada Müslümanlık eşittir Türk diye bilinir. O yüzden özellikle İslamcıların, Akif’i yeniden okumasında fayda var. Onun nesli, Türk’ü, Kürdü, Arap’ı ayrı görmedi. Ben duygusu olmayan, toplumcu, tam bir sosyalist şairdir. Emperyalizme karşı savaşma düsturunda yer aldı. Akif’in ideolojisi Türkçesi ve şiiri aynıdır. O, hayatı, eserleriyle örtüşen çok az insandan birisidir. Ümmet, ulus lakırdısını çöpe atın. Ümmet de, ulus da, Türk de, Müslüman da aynıdır.” 

Panel, konuşmacıların, dinleyicilerden gelen Mehmet Akif’le ilgili çeşitli soruları cevaplandırmasıyla sona erdi. Dinleyicilerden YÖK eski Başkanvekili Prof. Dr. Uygur Tazebay da Akif hakkında ilginç bir anekdot aktardı. Kendisinin, Akif’le aynı okuldan, yani Baytar Mektebinden mezun olduğunu belirten Prof. Tazebay, zamanında bir gazetecinin Akif’i küçümsemek için, “Galiba siz baytarsınız” demesi üzerine Akif’in, “Evlâdım bir şikâyetin mi var, bir yerin mi ağrıyor?” cevabını verdiğini anlattı. 

 

KAYNAK: TÜRK OCAKLARI,http://www.turkocagi.org.tr/modules.php?name=News&file=article&sid=2602



Bu haber 1,630 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,081 µs