En Sıcak Konular

YUNUS EMRE ''ŞERİAT''A KARŞI MIYDI?

5 Mart 2010 14:02 tsi
YUNUS EMRE ''ŞERİAT''A KARŞI MIYDI? Yunus Emre elbette bağnazlığa (taassup) karşıdır. Hatta bir noktada şeriatçılara da karşı olabilir. Ama nasıl olur da Yunus Emre şeriata karşı olabilir?..

Yunus Emre şeriata karşı mıydı?

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Yunus Emre Araştırma Merkezi’nce 06-08 Mayıs 2010 tarihleri arasında yapılacak olan “10. Uluslararası Yunus Emre Sevgi Bilgi Şöleni” nde sunacağım bildirinin hazırlığı dolayısıyla “Yunus Emre, Nasrettin Hoca ve Hacı Bektaş Veli Düşüncesinde Hoşgörü” (Ankara 1995, 334 s.) adlı eseri karıştırırken “Yunus Emre Şeriata ve Bağnazlığa Karşı” diye bir alt başlık dikkatimi çekti. Yunus Emre elbette bağnazlığa (taassup) karşıdır. Hatta bir noktada şeriatçılara da karşı olabilir. Ama nasıl olur da Yunus Emre şeriata karşı olabilirdi?..

Makalenin yazarı kimmiş diye baktığımızda “Prof. Dr. Talat Tekin” adını gördük... Sıradan birisi olsa “aman canım sen de” der geçer giderdik. Fakat bir bilim adamımız bu başlığı attığına göre “yanlışlık veya yanlış anlama varsa düzeltmek boynumuzun borcu” deyip makaleyi dikkatlice okuyoruz...
Şu ifadeler Prof. Dr. Talat Tekin’in: “Şeriat, kutsal kitap Kur’ân’daki âyetlerle Peygamberin hadislerinden çıkarılan, dinsel temellere dayanan buyruk ve kuralların tümü olarak tanımlanabilir.” (s. 52-53) El-hak profesörün tanımı doğru... Peki ama şeriat; “Kurân” ve “hadis” ten çıkarılan emir ve kaidelerdir” der ve arkasından da “Yunus Emre şeriata karşıydı” derseniz Yunus Emre “âyet” ve “hadis”e karşıydı demiş olmaz mısınız? Bence yazar ya “za’f-ı telif”e (ifade bozukluğu) düşmüştür ya da Yunus’a iftira etmektedir.

“Za’f-ı telif” deyince aklıma geldi. Prof. Dr. Talat Tekin’in şu ifadelerini gelin beraber okuyalım: “...Tanrı yüzünü görünce şirk, yani şeriatçıların çok önem verdiği Tanrı’ya ortaklık tanımak ya da koşmak gibi şeyler yağmalanır, ortadan kalkar; böyle küçük şeylerle uğraşan şeriatçı ise kapıda kalır, yani Tanrı’ya kavuşamaz.” (s. 53) Sizleri bilmem ama mazur görün bendeniz ilk okuyuşumda bu ifadelerden bir şey anlayamadım. İkinci okuyuşumda şöyle bir şey anlar gibi oldum: “Allah’ın cemali görülünce, şeriatçıların çok önem verdiği Tanrı’ya ortak koşma gibi şeyler ortadan kalkar, böyle küçük şeylerle uğraşan şeriatçı ise kapıda kalır, yani Allah’a kavuşamaz...” İtiraf edeyim ki yine de şeriatçıların “Tanrı’ya ortaklık tanımak ya da koşmak”a neden “çok önem verdiği”ni anlayabilmiş değilim. Belki de yazar “Allah’a şirk koşma mevzuunda çok hassas olan şeriatçılar” demek istiyor. Her ne ise... Biz bir sayfa daha çeviriyoruz. Talat Tekin şöyle diyor: “Şeriatçılar “Sakın İslâm’ın şartlarını bırakmayın, onları yerine getirin!” diye öğüt verip dururlar. Oysa bu şartlar ancak Tanrıya hıyanet içinde olanlar için gereklidir, O’nunla dost olanlar için değil.” (s. 54)

Prof. Dr. Talat Tekin bu ifadeleri, aşağıda metnini sunacağımız beytin günümüz Türkçesine aktarımı olarak veriyor. Oysa biz söz konusu beyitte söylenenle Talat Tekin’in söyledikleri arasında pek bir ilgi göremiyoruz. Bir defa, İslâm’ın şartlarını en mükemmel yerine getirenler Hz. Peygamber ve O’nun ashabı idi. Yunus; “İslâm’ın şartlarını yerine getirmek, Tanrı’ya hıyanet içinde olanlar için gereklidir” diyor, derseniz bunu izah etmekte güçlük çekersiniz...

Gelelim söz konusu beyte:”Şer’at eydür: Sakın şartı bırakma//Şart ol kişiye kim ide hıyânet..” Beyti şiirin bütünü (11 beyit) içinde, bağlamını dikkate alarak değerlendirdiğimizde mânanın hiç de Talat Tekin’in açıkladığı gibi olmadığı görülecektir. Yunus’un bu şiirde söylediği mealen şudur: “Aşk imamdır bize, gönül de cemaat... Kıblemiz cemâlullahtır, daima namazdayız. Dolayısıyla, beş vakit namaz bir vakit oldu. Şeriat bize namaz günde beş vakittir, der. Oysa 24 saat devamlı tâat içinde olan birisinin ibadeti beş vakte hasretmesi vefasızlık olur...”

Talat Tekin’in bizce yanlış yahut da en azından yanlış anlaşılmaya müsait düşüncelerinin hepsine bu sınırlı sütunda işaret etmemiz imkânsız... Şu kadarını söyleyelim ki her düşünce kendi atmosferi içinde değerlendirilmelidir. Özellikle mücerret ifadelerle örülü tasavvufî düşünceleri öyle ulu-orta yorumlamaya kalkmanın faydadan çok zarar getireceği kanaatindeyiz...

Ahmet Sevgi-Yeniçağ

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=12319



Bu haber 805 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    4,000 µs