ANKARA'DA STRATEJİ SAVAŞLARI

3 Mart 2010 17:27 tsi
Erken seçim sözü diş macunu gibidir. Nasıl ki tüpten çıkan macun geri girmezse, erken seçim sözü de bir kez telaffuz edildi mi, arkası mutlaka gelir.

Ankara'da strateji savaşları

ERKEN seçim sözü diş macunu gibidir. Nasıl ki tüpten çıkan macun geri girmezse, erken seçim sözü de bir kez telaffuz edildi mi, arkası mutlaka gelir. Siz "erken seçim yok" deseniz bile, ister istemez seçim tartışmasına katkı sağlamış olursunuz. Onun için sayın Başbakan, ne kadar kızarsa kızsın, seçime kadar bu tartışmalar kesinlikle son bulmayacaktır.Nitekim son günlerde Başkent kulislerinde iktidarın da, muhalefetin de erken seçime yönelik hazırlıklar içinde olduğu söyleniyor. Örneğin; sürekli "Seçim zamanında yapılacak" diyen AKP iktidarının arka arkaya bazı il teşkilatlarını değiştirmesi, Kadın Kolları, Gençlik Kolları ile il ve ilçe başkanlarını Ankara'da toplayarak üst üste görüşmeler yapması "erken seçimin en açık göstergesi" diye telaffuz ediliyor. Ayrıca hükümetin attığı siyasi ve ekonomik adımlar, yapılan maaş artışları, açılımda "fren" yapılması, Anayasa değişikliği talepleri ve her geçen gün biraz daha artan mağduriyet politikaları alt alta konulunca erken seçim söylemlerinin önüne geçilemiyor. Tabii bu gerekçeler yeterli midir bilinmez.Ancak muhalefet "erken", hatta "baskın" bir seçim olasılığını ciddi ciddi düşünüyor. Daha da önemlisi MHP Lideri Devlet Bahçeli ve CHP Genel Başkanı Deniz Baykal her hafta yaptıkları grup toplantılarında bu konuya işaret ederek Başbakan Erdoğan'a, "stratejinizin farkındayız" mesajı veriyorlar.

Gerilimi seçim bitirir

MHP lideri Bahçeli, daha önce "3 Kasım" demiş ve dediği tarihte seçim olmuştu. Bu kez "7 Kasım" diyor. Yani MHP lideri Bahçeli, sonbaharda seçim olacağından adı gibi emin konuşuyor... Aslına bakarsanız Bahçeli'nin söylediği tarih; hükümet tarafından iyi okunursa bu öneri tam bir "rahatlama ve rahatlatma" şifresi gibidir. Eğer Başbakan Erdoğan, bu tarihi telaffuz ederse emin olun gerginlik içindeki tüm kurum ve kuruluşlarla birlikte ülkede genel bir "rahatlama" olacaktır. "Tek başına iktidar" sloganı ile ATP'yi de saflarına katacak olan MHP, yine tek başına gireceği seçimler için önümüzdeki günlerde BBP'ye de "tek çatı formülü" çağrısında bulunacak.Baykal'ın, CHP'yi yüzde 30 bandına yerleştirmek için özel bir çaba içinde olduğu biliniyor. Yani Baykal, seçime giderken "kimlik partisi" görüntüsüne bürünen CHP'yi "kitle partisi" konumuna getirmek için çok kapsamlı bir hazırlık yapıyor. Uzun lafın kısası, gelinen nokta, geri dönülemeyecek ve döndürülemeyecek kadar ciddidir. Ve bu ciddi durumdan çıkmak için de tek çare vardır; "Erken seçim."

Sandık hesapları...

PEKİ olası bir erken seçim öncesi siyasi partiler güçlerini nasıl sınayacaklar? Tek bir yolla; "Referandum." İşte bu nedenle, öyle geniş kapsamlı olmasa da Başbakan Erdoğan, "Mart ayı sonuna kadar Anayasa değişiklikleri TBMM gündeminde olacak" dedi. "Kapsamlı olmayacak" mesajının altında "Hükümetin yargı ile olan sıkıntısını giderecek kadar olması" gerçeğinin yattığı iddia ediliyor. Yani ne 12 Eylül'ün ürünü mevcut Anayasa "sivil" hale gelecek ne de hükümetin savunduğu "demokrasi anlayışının" bir yansıması olacak. Sınırlı, dar kapsamlı bir değişiklik. Yani "ufak" bir paket! Peki AKP iktidarı TBMM Başkanını saymazsak, 336 milletvekili olmasına rağmen referandum için gerekli olan 330 sayısına ulaşabilir mi? MHP ve CHP ile ipleri koparttıktan sonra BDP'nin 20 sandalyesini yanına almış gözükse de AKP için bu endişe devam etmektedir. Tabi bir başka yönüyle de BDP'nin, "Seçim barajı düşürülsün ve Hazine yardımı şekli değiştirilsin" gibi taleplerine bakalım AKP "evet" diyecek mi? Eğer bu taleplere "Hayır" derse AKP-BDP ittifakı da suya düşebilir.

Peki AKP içinde fire olur mu?

İçişleri Bakanı Beşir Atalay hakkında verilen gensorunun öngörüşme oylamasında çıkan sonuç bu endişeyi haklı kılıyor. TBMM'nin "skor tablosu" o gün "310 ret" yazıyordu. İşte bu nedenle AKP, CHP ve MHP'yi ikna etme yoluna gidecek. İki hafta önce Başbakan Erdoğan bu iki parti için "Artık adlarını ağzıma almayacağım" dese de Bahçeli ve Baykal ile temas yolu arayacaktır. Ancak MHP ve CHP bu konuda son derece kararlı. AKP'ye vize vermeyecekler CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, "AKP'yi oylama referandumunda milletimiz Başbakan Erdoğan ve partisine kalk git diyecektir. Çünkü Başbakan ve arkadaşlarının Mecliste 608 tane dokunulmazlık dosyası bulunmaktadır. Hatırlatırım vaktiyle bu yolları Özal da denemiş ama sonucu görmüştü" dedi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli ise; "Anayasa Uzlaşma Komisyonu kurulmalı ve yapılacak değişiklikler tartışılmalıdır. Üzerinde mutabık kalınacak konular kamuoyuyla paylaşılmalı ve erken ya da zamanında yapılacak milletvekilliği seçimlerinden sonra oluşacak TBMM'nin iradesine bırakılmalıdır" ifadesini kullandı. Tabii MHP Lideri Bahçeli'nin AKP iktidarı ve Başbakan Erdoğan'a yönelik yaptığı eleştiriler arasında birde "Titanik" benzetmesi vardı: "AKP ara rejim arayışlarının ürünüdür ve suni bir imalattır. Ancak şunu herkes bilsin ki AKP'nin kaçışı olmayacaktır; çünkü korkunun ecele faydası yoktur. Bugün kalkıp 28 Şubat sürecinin sona erdiğini söyleyerek kendilerine pay biçenler, aslında kendi varlıklarını tekzip etmiş durumdadırlar. Eğer bir mağdur aranacaksa ayrı ayrı partilerden olsak da Allah uzun ömürler versin mağdur olan sayın Erbakan ve arkadaşlarıdır. AKP olsa olsa müdahale sonucu kazançlı çıkan baş aktördür. Sık sık Titanik gemisinden örnekler veren sayın Erdoğan'ın sürekli gemilerden bahsetmesi gemilerle ilişkisini ortaya koyuyor. Titanik bir buz dağına çarpıp batmıştı. AKP'nin de MHP ile Türkiye sevdalılarına çarpacağı günler yakındır."

Metin Özkan - Tercüman

Kaynak: Tercüman Gazetesi,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=108

 

Bu haber 534 defa okundu.