Rövanşizmin panzehiri başörtüsü yasaklarını kaldırmaktır
BEN "28 Şubat hayırlara vesile oldu" diyenlerden değilim. Onulmaz yaralar bıraktı ve bu yaralar kapanmadı, diye düşünenlerdenim. Ergenekon, 28 Şubat'ın rövanşı haline geldi, mağdurlar zalim oldu ve iyi tarafından bakarsak hesaplaşma tamamlandı, diyenlere de katılmıyorum; EMASYA protokolünün kaldırılması son 28 Şubat tortusuydu, bitti gitti nihayet, diyenlere de.
Hesaplaşma bitti diyenler, bahsini ettikleri rövanşizme neyin sebep olduğunu, 28 Şubat bitti diyenler de bu uğursuz şubatın asıl ürününün ne olduğunu unutuyor, yok sayıyor.
Sadece pahalı ayakkabılar giyen kadınlara bakmakla olmaz. Bir gerçek var: "Başörtüsü yasakları" bıraktığımız yerde duruyor.
Bu yasaklar "esas duruşta!" beklerken nasıl 28 Şubat'ın tortularının temizlendiğinden bahsedebiliriz? 28 Şubat'ın en temel ürünü, üniversiteler ve kamu binalarında uygulamaya konulan "Başörtülü annen olsa geçit vermeyeceksin!" tutumu değil midir?
Daha çarşamba günü yazdım. 2006 yılının son aylarında Zeyno Baran'ın, "Darbe olasılığı % 50" cümlesine feveran ederek itirazda bulunan çevreler, bugün ağızlarına "darbe"den başka bir şey almıyor. Oradan buraya nasıl gelindi? Bir sürü şey oldu kuşkusuz, ama akla gelen ilk bariz örnek, MHP'nin girişimiyle başörtüsüne ilişkin yasakları kaldırma yolunda atılım yapan AK Parti'nin Anayasa Mahkemesi engeline toslaması, hemen akabinde kapatılma gerçeğiyle yüz yüze gelmesi ve laikliğe karşı eylemlerin odağı ilan edilmesi değil midir?
İlle de hayırlara vesile arayacaksak, buradan da bir hayır çıkarabiliriz. Evet, bu mağlubiyet de hükümeti bütüncül bir demokratikleşme perspektifine zorladı; bütün mağduriyetler ve bütün insan hakları ihlalleri ile yüzleşme meselesini ciddiye almasını sağladı. Bu yolun, militarizmi siyasetin kurucu unsuru haline getirme çabası içinde olan Ergenekon ile kesişmesi kaçınılmazdı. Ergenekon ile ilgili istihbaratların ve "gereği yapılsın" kararlılığının hükümete bakan tarafı bu minvalde netleşti.
İşin hayırlara vesile kısmı bu, ama bir de şer kısmı var. Gelinen noktadan birçok kişi rahatsız. Hedefler doğru, tabii ki sivil-asker ilişkileri demokratik bir mecraya çekilmeli, ama bu sertlik, bu rövanşist hava yanlış, diyorsunuz.
Hedef doğru, dürtü yanlış. Tamam da, kadınları aşağılanan bir topluluğun, dürtüleri ve duygularını sınıflandırmakta sağlıklı tutumlar alabileceğini düşünmek mantıklı bir yaklaşım mı?
Rövanşist duygulara son bulsun mu istiyorsunuz? Kaldırın başörtüsü yasaklarını.
Militer-laikçi çarpıtmalara son verin. Özgürlükçü laiklik, esnek laiklik, pasif laiklik diye bir dizi yapıcı, düzeltici laiklik versiyonu var, birini seçin ve en kötü yorumunda ısrar etmeyi bırakın. Bitsin bu arkadan dolanmalar, bitsin bu sözde hukuk savaşı...
Nihal Bengisu Karaca-HABERTÜRK
Kaynak: HABERTÜRK,http://www.haberturk.com/HTYazi.aspx?ID=8481
Değerli okuyucumuz,
Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
· Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
· Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
· Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
· Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
· Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
· Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
· Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.
Yorumlar
+ Yorum Ekle