SİZİN DOKUNULMAZLIĞINIZ VAR,ASKERİNSE İZZETİ!

26 Şubat 2010 11:30 tsi
Dokunulmazlıklarınıza sımsıkı sarılın bakalım. Demokrasi lafını da, “dokunulmazlık” lafını da ayağa düşürdünüz.

Sizin dokunulmazlığınız var, askerinse izzeti!

Dokunulmazlıklarınıza sımsıkı sarılın bakalım. Demokrasi lafını da,  “dokunulmazlık” lafını da ayağa düşürdünüz.
Herkese dokunulabilirmiş.  “Askere de dokunulabilir” miş. Elbette ama dokunulmazlığını bir servet, bir imkan gibi algılayanlar ve ona sımsıkı sarılanlar, askerin dokunulmazlığının ne olduğunu anlayamazlar. Askerin  “izzet” i vardır. İzzet Allah’ın  “muiz”  adının bir tecellisidir. Herkese mahsus değildir. Adaletle hükmedenlere, peygamber ocağından gelenlere, gemi direğinin en yüksek yerine Kur’an asanlara, sınır, namus koruyanlara,  “Hak” lı olanlara mahsus bir ihsandır.
İmralı mahkumunı derdest edip getiren Engin Paşa’ya, sularımızı; özellikle Kıbrıs’ı kapmak üzere oldukları şu günlerde, Kıbrıs’ımızı ve Ege sularımızı Haçlılara karşı koruyanlara, otuz senedir dağda bayırda katil kovalama mücadelesi yapanlara mahsus bir özel “dokunulmazlık” tır.
AB temsilcisi midir, nedir, parlamentoda konuşan ve adını ezberlemek zorunda olmadığım o Danimarkalı kadın  “daha yetmez, daha yetmez”  diye çırpınıyor. Askerimizin bağımsız gücünün tamamen sivillere geçmesi için, kilometrelerce öteden emir yağdırıyor.
Oysa AB yıkılıyor, görmüyor musunuz? O Danimarkalı bunu bilmez mi? Can havliyle son hamlelerini yapmaya çalışıyorlar. Yunanistan’da, İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da grevler peş peşe geliyor. İspanya ve Portekiz kuyrukta. Angela Merkel Avrasya Birliği’ne yakınlaşmaya çalışıyor. AB son hamlesini yapmaya  çalışıyor. AB ve ABD! Siz buna izin veriyorsunuz.  “Avrasya seçeneğini de gözden uzak tutmayalım” diyen paşalarımızı içeri atıyorsunuz. Sizin siyasi ve askeri bağımsızlığınızı korumaya çalışan orduyu İşçi Partisi’nin son basın toplantısında avukat Mehmet Cengiz’in dediği gibi, “Hiç kurşun atmadan komutan zayiatı veren bir ordu” durumuna getiriyorsunuz. Sizin ekonomik bağımsızlığınızı korumaya çalışan işçileri, emekçileri özelleştirmelerle perişan ediyorsunuz.

Zulmün artsın Padişahım!
 Osmanlı halkı, yönetimden bunalınca  “Zulmün artsın Padişahım” dermiş. Zulmün artsın ki ilahi müdahale gecikmesin. Şimdi iş  “zulmün artsın”  sırrının ötesine geçmiştir. Zulüm tepe noktasındadır ve ben dindar bir semtte oturuyorum, gözlemlerime göre dindar halkın bile iktidar partisinden sıtkı sıyrılmıştır.
Başörtüsü mağduriyeti oyununu başörtülü işçi kadınlar bozdu. GATA yalanı da para etmedi. Hukuk ve ordu üzerinden söylenilen yalanlar da halkın sağduyusuna çarptı.

Yeniçeriler
Siz tarih de bilmiyorsunuz. Kan üzerinden ırkçılık yapmayı bile beceremeyen bir milletvekiliniz, yeniçerileri de bir çırpıda harcadı. Hani siz Osmanlı zaferiyle çok övünürdünüz! Belediyelerinizin her gösteride yürüttüğü mehter takımı yeniçerilerden oluşmuyor muydu? Bizim askerimiz soylulardan oluşmamıştır. Sağdan, soldan, Anadolu’nun her yanından gelen halk çocukları, köylü çocuklarıdır onlar. Halk onları seviyor. Geçen gün, bir salon dolusu kadının, hatim duasının sonunda askere, orduya, paşalara, Atatürk’e ve silah arkadaşlarına dua ettiğine şahit oldum. “Ortalığın düzelmesi için”  Allah’a yalvarıyorlardı. Erbakan Hoca’nın şanlı ordusunu, İşçi Partili Mehmet Cengiz’in dediği gibi “zanlı ordu” yaptınız. Siyonist aklı, AB ve ABD maskeleriyle maskelenmiş olsa da, bu şifreleri çözemez. Türk halkının şifrelerini çözemez.

Yaşar Paşa o odada ne görmüştü?
Prof. Yalçın Küçük’ün kitaplarında okumuş olduğum, konuşmalarında da dinlemiş olduğum bir “oda kapısını açıp girme” vakası vardır. Bir devlet büyüğünün, bir “kriz” sırasında kaldırıldığı hastanedeki girilmesi yasak odasına Yaşar Paşa girmiş. O odada ne vardı? Yaşar Paşa Dolmabahçe’yi falan bıraksın, orada gördüklerini, anlatsın. Anlatsın ki herkes kimin yüksek makam sahibi olup, (kanunlarca) kimin olmayacağını öğrensin.

Afet Ilgaz-Yeniçağ

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=12214

Bu haber 734 defa okundu.