En Sıcak Konular

ALLAH'LA ARALARINDA GÜZEL BİR BAĞ KALDI MI,VAR MIYDI?

19 Şubat 2010 13:47 tsi
ALLAH'LA ARALARINDA GÜZEL BİR BAĞ KALDI MI,VAR MIYDI? Afet Ilgaz,"Milliyetçi" yazılarına tahammül edemeyenler yüzünden bir süre yazılarına ara vermek durumunda kaldı.Şimdi "Milli duruşun kalesi"nden eski mahallesinin "ezik çocukları"na sesleniyor...İşte o yazılardan biri daha...

'Ayarlama' (Ezik çocuklar)

Ben bu yüzleri, bakışları, yürüyüşleri, sesleri, kelimeleri tanıyorum. Devletin gizli bir bölmesini görmeye giderken kısılmış, çizgileşmiş dudaklar; gazetecileri karşılarında görünce  “Çıkarsanıza bunları” diye fısıldayan ezik sesi, yabancı bir devlet misafirliğinde, yabancı devlet başkanı İngilizce konuşurken anlamayan ama anlarmış gibi bakan ve şaşkın, tebessüm eden o yüzü... Tebessüm değil, tebessüme benzer bir şey. Bir eziklik... Çocukluğa dayanan bir ezilmişlik. Masumiyet ve bir öfke, bir korku, hatta bir nefret...
Sonra büyüyüş... Zar zor okullar, okulların zorluğunu aşabilmek için mecbur kalınmış, belki de istenmiş yurtlar, abiler, ablalar, eğitim! Ama insanın nefsiyle mücadelesini kolaylaştıracak “kemalât” eğitimi değil, insanın insanla mücadele başlatması için cesaret, kurnazlık, iş bilirlikle geliştirilen bir gizli eğitim...  “Ayarlama” eğitim. Velut ve buluşçu (yaratıcı yerine kullanıyorum) olmayan; ilhamdan, sevgiden ve sevgi bağlantılarından kopuk bir “ezilmişlik” hali. Kendisine dayak atan birinin önünde diz çökmüş bir yetişkinlik. Belki bir babanın, bir hocanın, bir abinin, patronun, ustanın... Gelecekte; gazetecileri kastederek, korumalara, “atsanıza bunları dışarı”  fısıltısının duyulabileceği kadar bir özgürlük. “Ayarlama”larla düzenlenecek bir hayatın hafif ama kindar sesi... Sonradan:
 “Ayarlarız abi” ye dönüşecek bir becerikliliğin, iş bitiriciliğin, iş bilirliğin, hiçbir yüksek ideali, ahlâkı, hayatı çağrıştırmayan ve hep fısıltı kalacak fısıltısı. Ayarlama, bu!

* * *

Habur’daki ayarlamaları bin kat geçen de Erzincan birinci sınıf savcısına yapılan ayarlama. TEKEL binasının, bir tanıdık şirkete 49 yıllığına hibe edilişi; önce arsaları kapatma, sonra imar serbestliği getirme cinliği, iftira atar ve yalan söylerken aynı iş bilirliğinin ve iş bitiriciliğin kolaylığı, korkusuzluğu ama ezilmişliği...
Hep fısıltılar halinde... Velut olmaktan (doğurgan demektir), özgün olmaktan uzak, yüksek idealler ve düşünceleri tanımamaktan gelen bir eziklik hali. Bana her şey bunları hatırlatıyor.


Yalan
Clinton, Monika hadisesinden sonra çıkıp halktan özür dilemişti. Bu, insan zaaflarından kaynaklanan bir utançtı ama asıl, yalan söylendiği için dilenmiş,  “başkanlık”  düzeyinde bir özürdü. Ufacık bir hadise gibi görünen bir şey yaşadık geçen gün. Anlamlı bakışlarla etrafa bakınarak ve anlamlı gülümsemeler saçarak söylenmiş, TEKEL işçileri konusunda söylenmiş bir şeydi. Bir sendikacı:
 “Bunları isterseniz başka şehirlere yollayın”  demiş. Bu epeydir yapılan bir uygulama. Hatta bir kadın işçi, başka bir şehire tayin edildiğinde, o şehire gidip gelirken geçirdiği bir trafik kazasında ölmüştü.
“Bunu bir sendikacı söylüyor...”  diye etrafa bakındı. O çok  “gizli”  (!) mânâlar içeren halle. Bu doğru değildi. Sendikacı da çıktı bunu açıkladı. Aklıma bir  “yalan”  hikayesi geldi, o manzarayı izlerken.

* * *

Abdülkadir Geylani Hz.’ni bilirsiniz. Büyük velilerdendir. İlim tahsili için Geylan’dan Bağdat’a giderken soyguncular tarafından kervanları talan ediliyor. Üstlerinde ne var ne yoksa alınıyor. Abdülkadir, henüz bir çocuktur ve evden ayrılırken annesinin duasıyla birlikte beline sardığı bir miktar altını taşımaktadır. Onları ilim tahsil ederken kullanacaktır. Hırsızlar: “Üstündekini vermeyen kaldı mı?” diye son bir kontrol yaparken Abdülkadir bu altınları çıkarıp gösterir. Eşkiya başı hayretler içinde:
 “Bunu söylemeseydin olurdu çocuk. Seni aramayacaktık.”  deyince cevabu şu olur:
 “Biliyorum. Altınları kurtarırdım ama Allah’la aram açılırdı.”

* * *

“Yalan”  konusunda belki bilinecek, söylenecek, üzerinde düşünülecek en uç örnektir bu, ama yalanı da en güzel anlatan örnektir. Hele dindarlık iddiaları olanlar için.
Allah’la aralarında güzel bir bağ kaldı mı, var mıydı, bilmiyorum.

Afet Ilgaz-Yeniçağ

Kaynak. Yeniçağ Gazetesi,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=12112


 



Bu haber 656 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    5,912 µs