KAPATMAYA KARŞI ERGENEKON MU?

18 Şubat 2010 11:44 tsi
Tarafların birbirlerine kural dışı vurmaları. “Sen onu yaparsan ben de bunu yaparım, geri adım at!” demeleri, devletin kendi içinde kavga etmesi olabilir mi?

Kapatmaya karşı Ergenokon mu?

TURKTİME.com’un sahibi Talat Atilla Güneş’teki köşesinde ve sitesinde ayrıntılı olarak anlatmış; Yargıtay Başsavcısı, AKP’nin kapatılması ile ilgili yeni iddianamesini hazırlamış. İddianamede kapatmaya esas teşkil eden iki konu varmış; Yargıtay’ın Adalet Bakanı imzası ile dinlenmesi ve Habur karşılamasının İçişleri Bakanı talimatı ile yapılması. Daha önce başka bazı yazarların da konu ettikleri kapatma iddiaları için “Doğru değildir” diyeceğim ama bu yazıların hemen arkasından yeni Ergenekon tutuklamaları geliyor, Erzurum Savcısı, Erzincan Savcısı’nı gözaltına aldırıyor, 3. Ordu Komutanı Ergenekon şüphelisi olarak ifade vermeye çağrılıyor. Bunların anlamı ne?
Tarafların birbirlerine kural dışı vurmaları. “Sen onu yaparsan ben de bunu yaparım, geri adım at!” demeleri, devletin kendi içinde kavga etmesi olabilir mi?
“Kapatma davası açılmaz” diyemiyorum. Açma sebepleri çok bariz olarak var. Bir yüksek yargı kuruluşunu dinletmek ve teröre, bölücülüğe destek vermek zaten “odak” olmuş bir partiyi kapatma için yeterli deliller, ama dava da açılmasın istiyorum. Sadece demokrasi anlayışım için değil, daha çok oyları düşen, seçime kadar da iyice irtifa kaybedecek olan AKP’nin bu şekilde desteklenmesi endişesi ile... Çünkü, geçmişte benzer hadiseler oldu. Şimdi, dava açılması kesinleşen AKP erken seçime giderse ve mağduriyetten
dolayı kazanırsa durum arap saçına dönmez mi?
Yapılması gereken onca işimiz varken, biz saçma-sapan olaylarla uğraşacağız. Ülke kaybediyor. Ağırıma gidiyor, midem yanmaya başladı. Hangi kutup kazanırsa kazansın diken üstünde duran bir iktidar oluşacak. Gücü olmayacak. Böyle bir iktidara birileri her şeyi yaptırırlar...

Cumhurbaşkanı’nın görev süresi
BAŞBAKAN Erdoğan geçen yılın Haziran’ında ATV’de katıldığı bir programda Cumhurbaşkanı seçimine ilişkin hazırlıklarını 2 yıl sonrasına göre mi yaptıkları sorusunu yanıtlarken, “Hazırlıklarımızı biz şimdi ona göre yapıyoruz. Benimki de 4 artı 4. Muhalefet de bu konuda rahat olsun” demişti. Yani “Cumhurbaşkanı’nın görev süresi 5, milletvekillerinin 4 yıldır” demişti. Peki neden bu hafta “Cumhurbaşkanı’nın görev süresini YSK’ya soracağız” diyor. Neden 7-8 ay önce 5 yıl konusunda tereddütü yok iken bugün dolaylı yoldan 7 yıla çıksın istiyor?
“Çünkü 2011’de Cumhurbaşkanlığı seçimlerini almayı gözüne kestiremiyor” diyebilir miyiz?
Sorun sadece süre mi?
CUMHURBAŞKANLIĞI seçimi konusunda tek sorun görev süresi değil. Ayrıca seçim kampanyasının kimin tarafından finanse edileceği de sorun. Hem de çok daha büyük ve önemli bir sorun. Düşünebiliyor musunuz, Anayasa uyarınca tarafsız olan cumhurbaşkanının trilyonlar tutan seçim kampanyası harcamaları siyasi partiler tarafından karşılanacak ve sonra da cumhurbaşkanı tarafsız kalacak, mümkün mü?
Diğer bir sorun da şu; Doğrudan halk oyu ile ve en az yüzde 51 ile seçilen bir Cumhurbaşkanı, Başbakanı dinler mi? Düşünün doğal olarak çok popüler ve güçlü bir cumhurbaşkanı var. Başbakan ezilir, sistem de daha da bozulur.
Önümüzdeki yıllarda da başka sorunumuz yokmuş gibi günlerce bu konuları tartışacağız.

Yargı savaşı mı, siyasi savaş mı?
ERZURUM Özel Yetkili Savcısı’nın, Erzincan Başsavcısı ile ilgili işyeri ve evinde arama ve gözaltına alma kararları yargı ile ilgili gibi görünüyorsa da gerçekte siyasi bir savaşın devamı olduğunu hepimiz biliyoruz. Hem de devlet adına, halk adına savaş. “Devletin görüşü budur”, “Hayır budur, bu olmalıdır” savaşı.
Hanımefendiler, beyefendiler bu işin sonu bu millet için hayırlı değildir. Siyasi kutuplaşma maalesef devlet içersindeki kişi ve kurumların kutuplaşmasına dönüştü. Bu bir devlet için büyük sıkıntıdır, sorundur.
Siz ekranlarda gördüğünüz Kadir İnanır’dan da karizmatik Tayyip Bey bu ülkeyi yönetiyor mu sanıyorsunuz?

BÜLENT KUŞOĞLU-Tercüman

Kaynak: Tercüman Gazetesi,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=140

 

Bu haber 507 defa okundu.