PKK İLE PAZARLIK

16 Şubat 2010 12:07 tsi
Habur’da kurulan seyyar mahkemenin, oraya gönderilen savcı ve yargıçların, dağdan inip birkaç saatte bırakılan PKK’lıların bu tiyatroyu nasıl sergiledikleri ortaya çıkıyor.

PKK ile pazarlık  

Kapatılan DTP eski milletvekili Hatip Dicle Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkeme’sinde verdiği ifadede “bir hukuk devletini kökten sarsacak”  ifadelerde bulundu.
Dicle şöyle konuştu:
“15 Ekim 2009 tarihinde DTP Genel Başkanı Ahmet Türk beraberindeki bir heyetle birlikte İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ı ziyaret etti. Ziyarette 4 gün sonra 19 Ekim’de Mahmur ve Kandil’den grupların geleceği, bunların tutuklanmayıp serbest bırakılması durumunda dağdan inişin hızlanacağı, dağa çıkışın da duracağı bildirildi. İçişleri Bakanı da bu heyete ‘Konuyla ilgileniyorum. Müsteşarımı Diyarbakır’a gönderdim. Hakim ve savcılar ayarlandı, geldikleri gibi geçecekler’ dedi. Bu aşamada 4 gün sonra Silopi’den gelen 8 kişi, ‘Biz gerillayız. Önder Abdullah Öcalan’ın çağrısı ile barış için geldik’ dedi ve bunlar sürecin olumlu sonuçlanması için gerektiği gibi tutuklanmayıp serbest bırakıldı.”
Habur skandalının perde arkası yavaş yavaş aralanıyor. Eğer bu anlatılanlar doğruysa AKP dönemi, hukuk devleti tanımının “siyasetin emrindeki hukuk devleti dönemi” olarak değiştirildiği dönem olarak tarihteki yerini alacak.
Habur’da kurulan seyyar mahkemenin, oraya gönderilen savcı ve yargıçların, dağdan inip birkaç saatte bırakılan PKK’lıların bu tiyatroyu nasıl sergiledikleri ortaya çıkıyor.
Yani Türkiye’de işler şöyle mi işliyor: İçişleri bakanı yargıç ve savcıları ayarlıyor, “PKK’lıları serbest bırakacaksın”, diyor, konu ile ilgili müsteşar görevlendiriyor, bunun adı hukuk devleti oluyor ve bu hukuk devleti demokratik açılım yapıyor!
Hukukun olmadığı yerde demokrasi mi olur?
Bir bakan “şunları yargılayıp serbest bırakacaksın” diye yargıya müdahale ediyorsa, “şunları yargılayıp içeri alacaksın” diye de müdahalede bulunuyor demektir.
Bu konuda Silopi savcı ve yargıçlarının açıklama yaparak “böyle bir talimat” olmadığını söylemeleri gerekir.
Onbeş yaşındaki çocuklar polise taş attı diye 15 yıl ceza alırken dağdaki PKK’lılar  çadır mahkemesi kurularak serbest bırakılıyorsa bu ülkede hukuk kavramı AKP döneminde ciddi şekilde darbe yedi demektir.
Bu konunun ayrıntıları yakında ortaya çıkar.
Ama Hatip Dicle neden birdenbire böyle “gizli bir bilgiyi (eğer doğruysa)” ortaya attı?
PKK’nın dağda inme sürecinde hükümet ile yapıldığı anlaşılan “gizli pazarlıkları”  neden ifşa etmeye başladı? Başladı diyorum, zira bunun arkası gelecek. Kürt açılımı sürecinin gizli pazarlıkları bir bir ortaya çıkacak. Bu açıklama bunu ortaya koyuyor.
PKK, pazarlığı bozdu!
Zira kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını düşünüyorlar.
Hatip Dicle aslında “çok önemli ve keskin” bir mesaj verdi.
“Eğer verdiğiniz sözleri tutmazsanız sizinle Kürt açılımı ile ilgili yaptığımız bütün gizli görüşmeleri açıklarız” mesajıdır bu.
Bu mesajın arkasının geleceği kesin.
Hükümet Kürt açılımında şimdilerde Ajda Pekkan’ı, Sezen Aksu’yu, İbrahim Tatlıses’i “kullanarak” yeni bir hamle yapmak istiyor ama “daha önce kullandıkları” daha şimdiden isyan etmeye başladı! Açılımın esrar perdesi açılmaya başladı vesselam!

Muharrem Bayraktar-Yeni Mesaj

Kaynak: Yeni Mesaj gazetesi,http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=10000748&tarih=2010-02-16 

Bu haber 518 defa okundu.