ORGANİZE İŞLER

16 Şubat 2010 11:40 tsi
Konuşulanları dinledikçe, ister istemez soruyor insan: "Türkiye’nin başına birileri çorap örüyor da bizim mi haberimiz yok?"

Organize işler

Genelkurmay Başkanı, “Askerin morali bozuk” diyor.
Başbakan cevap veriyor:
“Benim de moralim zaman zaman bozuluyor.”
Genelkurmay Başkanı, “Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sabrının sınırı var. Bizim de elimizde bilgi ve belgeler var. Gerekirse bunları sizlerle paylaşmaya başlarız” diyor.
Başbakan cevap veriyor:
“Basın üzerinden Sayın Genelkurmay Başkanı ile konuşmam.”
Sayın Başbakan ile Sayın Genelkurmay Başkanı arasındaki son paslaşma böyle...
Ama CHP Genel Başkanı Sayın Baykal’ın ağzı torba değil ki büzesiniz.
Hemen münafıklığa başlıyor:
“Geçenlerde Genelkurmay Başkanı çıktı feryat etti, ben de dedim ki ‘bu feryada kulak verin’ dedim. Bunu iyi değerlendirmek lazım. Türkiye’de yaşanan olaylar birbirinden kopuk, tesadüfen ortaya çıkmış olaylar değil. Bunların arkasında bir planlama, düzenleme ve tertip var. Bunun için çalıştırılan elemanlar var. Bu Türkiye’de bilinçli olarak yürütülmektedir. Bunun arkasında telefon dinlemeleri var. Bu dinlemeler dedikodu merakı, ya da özel meraktan yapılmıyor. Belli bir siyasi projenin gereği olarak dinleniyor.”
Sayın Baykal, artık unutuldu sandığımız “AKP’nin gizli ajandası”ndan mı söz ediyor?
*
Konuşulanları dinledikçe, ister istemez soruyor insan:
Türkiye’nin başına birileri çorap örüyor da bizim mi haberimiz yok?
Genelkurmay Başkanı’nın elindeki “bilgi ve belgeler” nelerdir?
Genelkurmay Başkanı ile sürekli paslaştığına göre, bu belge ve bilgilerin neler olduğunu Sayın Başbakan da biliyor.
Sayın Baykal’ın “birileri” dediği odak veya odakların, kurumları birbirine düşürmeyi planladıklarına kuşku yok.
Bütün mesele, bu odağı belirlemek ve deşifre olmasını sağlamak...
Planların çok profesyonelce hazırlandığı görülüyor. Fakat profesyonellik de bir noktaya kadardır. Hiçbir şey sonsuza kadar gizli kalmaz.
*
PKK’lıların Habur’dan girişleri sırasında izlediğimiz rezil manzaraların esrarının gizli kalmaması gibi...
19 Ekim’de Habur’dan giriş yapan ve büyük törenlerle karşılanan 34 PKK’lının geri dönüş süreci ile ilgili kapatılan DEP’in Diyarbakır eski milletvekili Hatip Dicle’nin, kapatılan DTP’nin Genel Başkanı Ahmet Türk’ün 15 Ekim’de İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile görüştüğünü ve bu görüşmede Bakan Atalay’ın ‘’Müsteşarımı Diyarbakır’a gönderdim. Hakim ve savcılar ayarlandı, gelen PKK’lılar geldikleri gibi geçecekler’’ dediğini ileri sürmesi, gündeme bomba gibi düşmedi mi?
İçişleri Bakanı, “Evet, Sayın Türk’le görüştüm. Bu görüşmede iddia edildiği gibi, ‘Hâkim ve savcılar ayarlandı, giriş yapacaklar geldikleri gibi geçecekler’ şeklinde bir ifadem kesinlikle söz konusu olmamıştır” diyor.
Hükümet, Başbakan ve İçişleri Bakanı hakkında gensoru vereceklerini açıklayan Baykal ise ateş püskürüyor:
“Hâkimleri ayarladık ne demek? Hâkimleri kim ayarlıyor. İçişleri Bakanı mı ayarlıyor? İçişleri Bakanı’nı kim ayarlıyor. Kim bunlara bu ayarı veriyor. Bu ne biçim bir iştir.”
Alın size gündemi uzun süre meşgul edecek bir tartışma konusu daha...
Bir yavşağın “Başbuğ, Emine Erdoğan’dan özür dilesin”, üstüne vazife olmayan bir bakanın da “Genelkurmay Başkanımızın aralıklı olarak açıklayacağım, açıklıyorum tarzındaki aktif olarak görüntüsünden de rahatsızlık duyuluyor” demesini ise, gündemi etkileyecek ciddiyette görmüyoruz.
Çünkü artık gına geldi!..

Sırrı Yüksel Cebeci-Tercüman

Kaynak: Tercüman Gazetesi,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=13

Bu haber 570 defa okundu.