En Sıcak Konular

YENİ YETME KOMEDYENLER BİNDİĞİ DALI KESİYOR

14 Şubat 2010 16:34 tsi
YENİ YETME KOMEDYENLER BİNDİĞİ DALI KESİYOR Bir zamanlar bizim sinemamızda naif hikâyelerin anlatıldığı samimi ve bir o kadar da güldüren komedi filmleri vardı.

Bu komedi bizi korkutuyor

Maziye bakıp da içlendiğimiz, ailece doyasıya gülmeyi özlediğimiz Yeşilçam filmlerini ararken, şimdilerin paragöz yapımcıları ve sinema canilerinin elinde dönen komedi sektörü gülmekten çok düşündürüyor.

 Sinemanın ilk yıllarında yani sessiz sinema zamanının komedi ustası Charlie Chaplin'in birkaç filmi geçti elime. Sırasıyla ve büyük bir zevkle seyrettim. 'Altına Hücum'u'. 'Sirk'i Yumurcak'ı, 'Modern Zamanlar'ı ve tabi ki 'Diktatör'ü. Ara ara konuşmaların ekranda yazılarla göründüğü ve paytak paytak yürüyen adamın garip hareketlerle süslediği akıl dolu esprilerle bezenmiş siyah beyaz görüntülerden oluşmuş filmleri. Hemen hemen her sahnesine güldüğüm filmleri bitirdikten sonra bu hafta gösterime girecek filmlere baktım; 'Recep İvedik 3.' Ülkemizde bu günlerde, komedi denince akla gelen kişiler, şimdilerde komedi diye yaptıkları garip filmleri kendilerini kanıksamış seyirciye yutturma derdine giriştiğine şahit oluyoruz. Aslında bu biraz da komediyi çabucak tüketmemizden ve hâlâ Hollywood özentisi komedi filmlerine imza atabilme gayretinden de ileri gelebiliyor diyebiliriz. Çok fazla karamsar tablo çizmek adetim değil ama komedimiz şu sıralar tam bir içler acısı durumda ve kendine uzanacak kurtarıcı bir eli bekliyor.

Vahi Öz'ü, Necdet Tosun'u, Cevat Kurtuluş'u ve diğerlerini özledik
Bir zamanlar bizim sinemamızda naif hikâyelerin anlatıldığı samimi ve bir o kadar da güldüren komedi filmleri vardı. Vahi Öz'ler 'Ruknettin' olur 'Bedia'ları kovalardı. Onun her 'Bedia' diye bağırdığında içimde sessiz bir kahkaha belirirdi. Karşısındaki yetmişine merdiven dayamış, lakin tüm ihtişamıyla zor kadın rolünü üstlenen Bedia (Mualla Sürer) ise bendeki kahkahanın dışarı çıkmasına neden olurdu. Bu ikili uzun süre Türk seyircisinin yüzünde gülücükler açmasına neden olsa da, o dönemin bir de Sadri Alışık'la ikili oluşturan sinemanın küçük hanımefendisi Ayşecik (Zeynep Değirmencioğlu) vardı. 'Ayşecik Cimcime Hanım', 'Ayşecik Çıtı Pıtı Kız', 'Ayşecik Bahar Çiçeği' ve diğerleri. Sadri Alışık'ın belki de Turist Ömer tiplemesinin henüz yeni yeni filizlendiği filmlerdi bunlar. Yeşilçam sinemasının komedisinde önemli yer edinen 'Turist Ömer' karakteri şimdilerin komedisine dahi ışık tutsa da ne yazık ki takipçileri onun başarılı grafiğini bir türlü tutturamadı. Aynı dönemlerde garip ses tonuyla sinemaya 'yeşşe' ve kelaj' gibi argo terimlerini kazandıran komedi denince akla gelen bir başka isim Öztürk Serengil furyası süregeldi.  Bu sıralarda bir ikili daha vardı. Sinemanın her daim şaşkın bakan adamı Cevat Kurtuluş ile sinemanın komik yüzlü adamı Aziz Basmacı. Birbirlerini tamamlayan, komedi anlamında seyirciyi fazlasıyla doyuran bu ikili daha çok ayrı filmlerde Yeşilçam'ı besledi. Türk sinemasının eskilerini her hatırladığımda keşke daha çok filmler çekselerdi dediğim birçok karakter var. Komediyi komedi yapan, o zamanın sinema seyircisine gerçek film zevkini tattıran sinemanın emektar oyuncuları. Şimdi birçoğunu rahmetle ansak da o gerçek sinema âşıklarının filmleriyle özlem gideriyoruz. Hepimizin aklında yer etmedi mi tombul aşçı Necdet Tosun, hamarat uşak Sami Hazinses, sevimli dadı Mürüvvet Sim, zor anların adamı Nubar Terziyan, ağır başlı adam Osman Fahir Seden, pos bıyıklı tonton amca Hulisi Kentmen, baba rollerinin vazgeçilmezi Kadir Savun, iyi-kötü anne rolünün değişmezi Aliya Rona ve diğerleri...

Ve 'Hababam' efsanesi
Bir süre sonra Şener Şen, Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Rüştü Asyalı ile bir başka ikili Zeki Alaysa ve Metin Akpınar'ın dönemi başladı. Şener Şen birbirinden değişik karakterle sinema seyircisini komediye doyururken, birçok filmde beraber oynadıkları Kemal Sunal da büyük ölçüde Şener Şen'e borçlu olduğu bir başarı yakaladı. Kemal Sunal'ın iyi bir komedyen olamamasına rağmen büyük beğeni toplaması bence komedi sinemamızın geçiş sürecini ifade ediyor. Kemal Sunal filmlerini bugünün argo ve küfürbaz komedisinin başlangıcı da sayabiliriz. Kemal Sunal'ın günümüz komedi filmlerinde kullanılan küfürlere göre oldukça hafif kalan söylemleri o zamanın seyircisi tarafından tepki çekse de bir kabullenme dönemi yaşadı. Fakat her şeyi dozajında bıraktı ve seyircisini küstürmedi. Kemal Sunal şimdilerde filmleriyle anılıyor ve hâlâ televizyonda gösterilen filmleri seyirciyi ekrana kilitliyorsa bu onun doğal oyunculuğundan ve seyirciyle kurduğu bağdan kaynaklanıyor. Bir döneme damga vuran ve hâlâ gıptayla seyredilen 'Hababam Sınıfı' serisi ise sinema seyircisindeki gülme isteğinin en iyi dışarı vurulduğu filmler olarak görebiliriz. Onlarca erkeğin bir arada bulunduğu ve filmlerin küfürsüz sonlandığı ender filmlerdir. Türk Sinema'sının belki de en komik kadınlarından Ayşen Gruda'nın tafraları, Hafize Ana rolündeki Adile Naşit'in kikirdemeleri ve tabiî ki Münir Özkul'un güldürürken düşündüren 'Kel Mahmut' tiplemesi.

Ailece izlenecek komedi filmleri aranıyor
Saydığımız sanatçıların filmlerine ve karakterlerine gülerken hiç rahatsız olmadık. Çünkü sevimli ve seviyeli bir komedi anlayışları vardı. Bir çocuğun gülebildiği sahnede aile büyüğü de aynı tepkiyi verebiliyordu. Şimdilerin eskileri, o zamanın en sevilen aktörleri, aktrisleri kısacası Yeşilçam'ın emektarları seyircide unutulmaz tatlar bırakan komedi filmlerine imza attı. Hayat onlar için de zordu ve onlar da seyircilerinin yaşadığı hayata benzer bir yaşayış içindeydi. Fakat küfre ve abartılı bel altı esprilere yaslanmıyorlardı. Belki de o dönemin senaristleri fazlaca zeki, yönetmenleri daha tutucuydu. Fakat o filmlerle birlikte sinemada yüzlerce film çekilir hale geldi. Sinemaya çekimser yaklaşan seyirci dahi sinemaya doğru yollarını aşındırmaya başlamıştı. Ta ki o iğrenç furya çıkana dek.

Yeni yetme komedyenler bindiği dalı kesiyor
Oysaki şimdilerde bir Cem Yılmaz var 'Her Şey Çok Güzel' ve 'Hokkabaz' gibi sinema tarihine geçecek filmler yapıp, daha sonra cıvıtarak ve zekâsını da bir kenara bırakarak bol küfürlü anlam veremediğimiz filmlere imza atan. Bir Şahan Gökbakar var. Birbirinden zor karakterleri hayata geçirerek ve usta oyunculuğunu da katarak televizyon seyircisini doyasıya güldüren sevimli tombul adam. Ne yazık ki o da yaptığı sanata sırtını dönüp birilerinin kurbanı olma yolunda hızla ilerliyor. Bir Yılmaz Erdoğan var. Akıl dolu Vizontele'ye, Vizonetele Tuuba'ya  ve Organize İşler'e imza atan sinema adamı. Belki de komedyenlerin içindeki en istikrarlı isim. Şafak Sezer var; bir türlü ne yapmaya çalıştığını anlayamadığımız. Okan Bayülgen var; 'Komiser Şekspir' gibi komediyle dramı harmanlayan filme imza atan, ardından bir türlü amacına ulaşamayan filmler çeken. Dahası Ata Demirer: Sinemada istenilen çıkışı yapamayan adam. Ve tabiî ki Beyazıt Öztürk var. Beyazıt Öztürk'ü bu saydığımız isimlerden ayrı bir yerde tutabiliriz. Çünkü Beyazıt Öztürk yıllardır yaptığı şovunda ve özel yaşamında ailenizin çocuğuyum imajını hiç kaybetmedi. Televizyon programları, stand-up gösterileri ve filmleriyle de bu durumu perçinledi. Tıpkı geçen haftalarda programında kendine yöneltilen, 'rakipleriniz art arda filmler çekiyor. Siz neden sessizsiniz.' sorusuna verdiği, 'Ben en iyi işi çıkarmak için bekliyorum.' cevabıydı.

Seyirci elbet gerçek sinemayla tanışacak
Bir dönem büyük bir özveriyle savunuyordum Recep İvedik karakterini. Şimdilerde üçüncüsü de gösterime girdi. Bir umudum vardı. Şahan Gökbakar kabiliyetinin farkına varacak ve ucuz komediden kurtulacak. Ne yazık ki ikinci filmiyle bu hayallerim yerle bir oldu. İleride komedi üstadı diye anacağımız Şahan daha ikinci filminde kendi kalesine gol attı. Zaten şimdilerde eski komedyenlerin yerinde gözü olan güya güldürü ustalarına bakıyoruz da onların bıraktığı misyonu ilerletmek yerine yerle bir ettiklerini görüyoruz. Zaman değişiyor ve komedyenler de zamana ayak uyduruyor. O Hollywood filmlerinde gördüklerini aynen Türk seyircisine yutturmaya çalışıyor. Büyük bir sinema seyirci kitlesi şimdilik bunlara yol veriyor. Fakat unutmamalıyız ki bu sinema bir dönem erotik furyaya da geçit verdi. Şimdilerde o furyanın oyuncuları ve yönetmenleri katıldıkları her programda ya da röportajda pişmanlık nutukları atıyorsa ya da 'neden yaptık' diye öz eleştiri yapıyorsa, zaman gelecek bu iğrenç komedi furyasını seyirciye armağan edenler de seyirciden özür dileyecek. Çünkü seyirci eminim ki sinema anlamında bir Federico Fellini'nin La Strada'sını (Sonsuz Sokaklar), Amorcord'unu, bir Vittorio De Sica'nın Ladri di Biciclette'sini (Bisiklet Hırsızları), Giuseppe Tornatore'nin Cinema Paradiso'sunu ya da sessiz sinemanın ustaları Charlie Chaplin ve Laurel ile Hardy ikilisiyle de tanışacak. Onların drama ile komediyi nasıl harmanladığını ya da sadece mimik ve hareketleriyle seyirciyi güldürebildiğini gördüğünde, 'bizim çok zeki komedyenlerimiz neden bu çağda bize yansıtamıyor' diye sorgulayacak.

Ah o eskiler
Hayata dair fazla bir  mazim olmasa da nostaljiyle fazlasıyla haşır neşir olurum. Şimdilerde çoğunlukla eski komedi Tük filmlerini seyrediyorum. Necdet Tosun'un yumurcağı kovaladığı, Ayşecik'in Sadri Alışık'lı diyalogları, Adile Naşit'in kirkirdemelerini, Ayşen Gruda'nın nazlanmalarını ya da 'ben en güzelim' triplerini kısacası ben, şimdilerde istenmeyen, beğenilmeyen, dalga geçilen Yeşilçam'ın komedi filmlerini özledim. Özletenler ya da onları unutturamayanlar utansın.

 

Kaynak: Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/haber/bu-komedi-bizi-korkutuyor-153056.htm



Bu haber 1,702 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,471 µs