ÖFKE VE GURUR KARDEŞTİR

7 Şubat 2010 10:14 tsi
Gerginlik, kutuplaştırma, unutturma fakat güçlü görünme AKP’nin son dönemde zirveye tırmandırdığı bir politika oldu.

Öfke ve gurur kardeştir

GERGİNLİK, kutuplaştırma, unutturma fakat güçlü görünme AKP’nin son dönemde zirveye tırmandırdığı bir politika oldu. Kötü ekonomi yönetiminin, başarısız açılım uygulamalarının, tahliye edilen Ergenekon sanıklarının ve yolsuzlukların kaybettirdiği oyları, bu yöntemle tekrar bir araya getirmek ve kaybı durdurmak doğru bir yöntem olmakla beraber aynı zamanda bazı riskler de taşıyor. Bu risklerin neler olabileceğini zaman içersinde göreceğiz.
Bir küçük örneğini Geçen Salı akşamı yaşadık. Üç yıl önce yaşanan maalesef üzücü bir hadise nedense bugünlerde gündeme getirildi; Başbakan’ın eşine, askerlerce türbanlı olduğu gerekçesi ile sanatçı Nejat Uygur’u yattığı Gülhane Askeri Hastanesi’nde ziyaret izni verilmemesini şimdi öğrendik. Bu konu muhalefetçe muhtemelen Başbakan’a mağduriyetten dolayı çok puan kazandırabilir olarak görülüp sarakaya alındı. Muhalefet Başbakan’ın sivil-asker gerilimi yaratıp, “kahraman demokrat” rolü oynamaya çalıştığını söyledi. Hatta daha da ileri gidip “Peygamber olarak anılan birinin karısına nasıl izin verilmezmiş” gibi bir ifade ile dalga dahi geçildi. Tabi tüm bu basitlikler hoş değil.

Bu mu demokratik olgunluk?
SONUÇTA, öfkeyi yine “Hitabet sanatı” olarak kullanmadı ise Başbakan’ın da sinirleri bozuldu ve Meclis bir anda birbirine girdi. “Birileri gibi hemen şapkasını alıp gitmeyen” Başbakan’ın bu konuda neden o zaman sessiz kaldığı, neden bugün konunun gündeme geldiği, gerilim, kutuplaşma ve unutturma politikası dışında bana pek açıklanabilir gelmiyor. Diğer taraftan Başbakan tüm bu demokrasi dışı olayların yaşandığı gün yaptığı açıklamada darbelerin bugün gündeme gelmesinin nedenini, “Türkiye’nin demokratik olgunluğa yeni ulaşması” olarak açıklaması çok ilginç oldu. Türkiye’nin birkaç yılda -bugün kavga ediyor ve Meclis Başkan Vekili’nin odası basılıyor da olsa- demokratik olgunluğa ulaşmış olması çok sevindirici bir haber. Bu durumda 27 Nisan e-muhtırası da ele alınır herhalde...

Zor bir döneme girdik
GERGİNLİK, kutuplaştırma, unutturma fakat güçlü görünme politikasının gergin ve moralsiz seçmende nasıl bir etki yapacağını zaman içersinde göreceğiz. Başbakan’ın dahi birkaç saat içersinde gülmekten konuşamaz durumdan, sinirden konuşamaz ve alı al, moru mor duruma gelmesi gerilime tahammül edemediğinin göstergesi iken, vatandaşın tüm bunlara nasıl bir tepki vereceğini gerçekten merak ediyorum. Bir tarafta Tekel işçileri açlık grevini başlatıp toplumsal muhalefet ateşini yakmış, diğer yanda iktidar gerilimi tırmandırıyor, darbe iddiaları ise devam edecek. Ardından anayasa kutuplaşması, bu arada açılımlar gerginliği, işsizlik ve geçim derdi... Zor bir döneme girdik.

Gerçeği söylemek görevimiz
HER ne kadar Aydın Menderes ağabeyimiz gibi Başbakan’ın makul konuşmalar yaptığını söyleyenler oluyorsa da, Başbakan’ın genel tutumuna bakıldığında bunu kabul etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum. En azından Salı akşamı, muhalefetin dalga geçilmesi kadar Başbakan’ın da eşinin namusunu savunan erkek edasında yumruklaşmaya sebebiyet vermesi nahoştu. Konuşması öfke ve gurur kardeşliğinin mükemmel bir örneğini oluşturuyordu. Salı akşamı Meclis’i karıştıran bu anlayış, böyle giderse sokakları da kavgaya sokabilir. Evet, bu durum büyük ihtimalle AKP’nin işine yarar, belirttiğim gibi bu bilinçli bir politikanın ürünüdür ama Türkiye bu politikadan çok zarar görecektir.
Zor, netameli bir konuda yazdım. Eleştirenim çok, destekleyenim az olacaktır. Ancak, darbe soruşturması, sivil anayasa, demokrasi getirilmesi gibi samimi olunmayan konular gerekçe gösterilerek enayi yerine konmaya, yolsuzlukların, becerisizliklerin gündemden kaçırılmasına tahammül edemiyorum doğrusu. Doğru ve gerçekleri söylemek de, tartışmak da, gündeme getirmek de görevimizdir.

BÜLENT KUŞOĞLU-Tercüman

Kaynak: Tercüman Gazetesi,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=11955

Bu haber 738 defa okundu.