KALP KRİZİNİN ÖNLENMESİNDE ASPİRİNİ DOĞRU KULLANIYOR MUYUZ?

3 Şubat 2010 17:27 tsi
Aspirin olarak bildiğimiz, yıllarca ateş düşürücü olarak kullandığımız salisilat, düşük dozlarda damar tıkanıklığının önlenmesinde de kullanılır.

Kalp krizinin önlenmesinde Aspirin’i doğru kullanıyor muyuz?

Aspirin olarak bildiğimiz, yıllarca ateş düşürücü olarak kullandığımız salisilat, düşük dozlarda damar tıkanıklığının önlenmesinde de kullanılır.

Normalde daha önce enfarktüs ya da by-pass geçirmiş, damar sertliği olan hastalarda hastanın durumuna göre hekim tarafından günde 1 ila 3 defa 100 mg olarak tavsiye edilen salisilat tedavisi, son dönemlerde 40 yaşını aşmış hemen tüm erkeklerin sanki mutlaka uygulaması gereken bir rejime dönüştü. Acaba hiçbir görünür kalp hastalığı sorunu bulunmayan bireylerde bu uygulama ne kadar doğrudur?

Etki mekanizması nasıl çalışıyor?

Kandaki pıhtı parçacıklarına trombosit dediğimiz kan tozlarının, siklooksijenaz adlı maddeyi salgılaması yol açar. Aspirin, bu maddenin trombosit tarafından üretimini kalıcı olarak engeller. Yani bir kez Aspirin’le karşılaşan trombosit artık normal 7-10 günlük ömrü boyunca bir daha bu maddeyi salgılayamaz. Yani bir kez 100 mg salisilat alındığında, vücutta en az 7 gün pıhtılaşma maddesi salgılanamaz.

Peki niçin hergün?

Peki biz buna rağmen niçin her gün 100 mg alıyoruz? Hele enfarktüs geçirmemişsek, by-pass operasyonu geçirmemişsek, kan lipid oranımız çok yükseklerde gezmiyorsa niçin gereksiz şekilde her gün ilaca maruz kalalım?

Onaylanmış uygulamalar arasında yok

Bildiğiniz gibi ilaçların hangi durumlarda hangi dozda kullanılacağı bilimsel incelemelerden geçerek onaylanıyor. Salisilat için yukarıda saydığımız risk faktörleri olmaksızın korunma amaçlı günlük kullanıma dair bir onay bulunmuyor.

Riskler

Salisilat mide ülserine, barsakta kanamalara yol açabilir. Hipertansiyonu olan bir hastada beyin kanaması olasılığını artırır. Kanamalı bir yaralanmada kanamanın durdurulması zorlaşabilir. Salisilat alan bir birey, E vitamini ve Gingko Biloba da kullanıyorsa kanama eğilimi daha da artar. Tüm bu olasılıkları düşünürsek biraz gereksiz bir risk gibi görünüyor.

Ben ne yapıyorum?

Ben her 5 günde 1 kez 100 mg alıyorum. Böylece hem pıhtıya karşı yeterli bir önlem almış olduğumu, hem de kanama riski ve gereksiz ilaç kullanımına maruz kalmadığımı düşünüyorum. Bazen 80 mg’lık Bebe Aspirini’ni aynı şekilde kullanıyorum. Aslında 50 mg’ın bile yeterli etkiyi sağladığına dair pek çok yayın var. Unutur da almazsam hemen telaşlanmıyorum, çünkü bu ilacı sadece riski düşürmek için aldığımı biliyorum, almadığım gün hemen kalp krizi geçireceğim anlamına gelmiyor. Tabii bazen tüm önlemleri alsanız da ani kalp krizi gelişebiliyor.

Hasta ya da riskli grupta durum farklı

Enfarktüs, trombüs, emboli öyküsü olan, ateroskleroz dediğimiz damar sertliği tanısı konan, düşürülemeyen lipidemisi olan hastalarda ise kardiyologların önerisine göre hareket etmek gerekir. Kan sayımından kanama ve pıhtılaşma zamanına dek bir dizi basit test sonucu salisilat ya da heparin, clopidogrel, trombolitik gibi ilaç tedavisi seçenekleri ile en uygun tedaviyi mutlaka uzman bir hekim kontrolü altında gerçekleştirmek gerekiyor.

Hepinize risksiz, enfarktüssüz uzun bir ömür dilerim.

Dr. Seyfullah Dağıstanlı-Vatan

Kaynak: Vatan Gazetesi,http://haber.gazetevatan.com/haberdetay.asp?detay=&tarih=03.02.2010&Newsid=285023&Categoryid=4&wid=168

Bu haber 900 defa okundu.