TURİZMDE İNGİLİZ VE ALMAN HEGEMONYASI

20 Ocak 2010 20:50 tsi
Turizmde İngiliz ve Alman hegemonyası her geçen gün biraz daha artar iken, yabancı şirketlerin Türkiye’de sahibi oldukları şirketleri aracılığı ile piyasayı istedikleri gibi yönlendirdikleri de ortadadır.

Turizmde İngiliz ve Alman hegemonyası

Emperyalist Batı’nın gelişmekte olan  “Ulus Devletleri”  ortadan kaldırmak için uygulamaya koyduğu projelerin en başında  “devlet mallarının özelleştirilmesi”  geliyor. Yüzyıllar boyunca sermaye birikimini üçüncü dünya ülkelerindeki sömürgelerinden çaldıkları değerlerle oluşturan ve dünya hegemonyasını kuran Batı, kılık ve yöntem değiştirerek bu hegemonyasını sürdürmenin yöntemlerini sürekli geliştiriyor.
Gelişmekte olan ülkelerin hemen hepsinde emperyalist Batı’nın emellerine ulaşmak için kullandığı en temel hareket, kendisine biat eden, Batı’nın çıkarlarını kendi ülke çıkarlarının üzerinde gören, kafaları sömürgeleştirilmiş işbirlikçi şirket yöneticilerini göreve getirmek şeklinde olmaktadır. İsimleri Türkçe fakat beyinleri Batı emperyalizminin emrinde olan ve emperyalizmin gelişmekte olan ülkelerde ördüğü örümcek ağının yerel elemanları olarak hareket eden bu tipler, uzun yıllar yabancıların sahibi olduğu Türkiye’deki şirketlerde yönetici olarak görevlerini sürdürürler.
Yabancıların aleyhine bir yasal düzenleme söz konusu olduğunda, turizm politikası olmayan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin boşluğunu kullanarak, sanki turizm ile ülkeye milyarlarca dolar para kazandırıyorlarmış edası ile yasal düzenlemelerin yabancı ağababalarının lehine değişmesi için cansiperane hareket ederler. Bu noktada kullandıkları en önemli propaganda aracı ise ne yazık ki hâlâ  “bacasız fabrika turizm”  cümlesi olmaktadır.
Buradan bir kez daha Maliye Bakanlığı yetkililerine sesleniyorum. Bırakın asgari ücretten vergi almayı, küçük esnafla uğraşmayı. Ülkemizin kıyılarında yüzlerce işletmeyi yabancı turizm şirketlerine 20 ila 49 yıl arası kiralara verdiniz. Bu tesislerin yıllık girdilerini kontrol edin. Adamlar geldiler sahillere tatil köyleri yaptılar, yönetici personeli kendi ülkelerinden getiriyorlar, tatili kendi ülkelerinde satıp parasını orada tahsil ediyorlar, uçak parasını orada alıyorlar. Turları bile ortalarda satmaya başladılar. Hangi odayı kaça satıyorlar bilmiyorsunuz. Kendi ülkenizde yabancı tesislere girip nelerin döndüğünü kontrol etmekten aciz bir haldesiniz.
1985 yılından beri bize  “özelleştirmenin ne kadar gerekli”  olduğu masalını anlatan emperyalistler ve onların yerli işbirlikçileri, örneğin İngiltere ve Almanya’da devletin özelleştirme yapmadığını söylemiyorlar. Turizmde İngiliz ve Alman hegemonyası her geçen gün biraz daha artar iken, yabancı şirketlerin Türkiye’de sahibi oldukları şirketleri aracılığı ile piyasayı istedikleri gibi yönlendirdikleri de ortadadır.
Maliye Bakanlığı, propagandası bu kadar yapılan bir sektör için acilen özel bir bölüm oluşturup, devlet bütçesinden bu kadar kaynak aktarılan sektörün ülkeye gerçek anlamda getirisinin gerçekte ne kadar olduğunun bir raporunu çıkarıp, turizm sektörüne yapılacak yatırım ve tahsislere ondan sonra karar vermelidir.
Tekrar ediyorum, Maliye Bakanlığı konaklama tesisi ve turizm acentelerinin faturalarını kontrol etmek zorundadır. Parası İngiltere’de, Almanya’da alınan konaklama bedelleri için gerçek anlamda T.C. Maliyesine yapılan beyanlar ne kadar gerçeği yansıtmaktadır, bu denetimler sonunda görülecektir.
Sezon başlamadan çalışması yapılacak olan bu  “özel denetim birimi”  için turizm sektörü çalışanlarından ayrıntılı bilgiler alınabilir.

Kamuran ÖZGEN-Yeniçağ

Kaynak: Yeniçağ Gazetesi,http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=11724

Bu haber 1,008 defa okundu.