ÇANKAYA ZİRVESİ

6 Ocak 2010 09:51 tsi
Devletin başı olan Cumhurbaşkanı’nın, yürütme, yargı ve yasama organları başkanları ile toplanması muhakkak ki iyi olmuş, yararlı sonuçlar vermiştir.

Çankaya Zirvesi!

DEVLETİN başı olan Cumhurbaşkanı’nın, yürütme, yargı ve yasama organları başkanları ile toplanması muhakkak ki iyi olmuş, yararlı sonuçlar vermiştir. Özellikle kurumlar arası uyumsuzluk ile toplumsal gerilimin had safhada olduğu bir dönemde yapılması ne olursa olsun doğrudur. Nitekim yapılan yorumlar da bu yönde. Ancak, konuyla ilgili düşündüğünüzde yine de ister istemez soruyorsunuz; PKK’nın Reşadiye saldırısını TSK’ya yüklemek isteği olan, en azından böyle bir görüntü veren yürütme zirveden nasıl bir çözüm bekledi? Başbakan Yardımcısı’na suikast gibi bir gerekçe ile TSK’nın en önemli yerinde arama yaptıran yürütme, hiç kimsenin suikast iddiası ile ilgili belge bulunmasını beklemediği bu aşamadan sonra zirvede ne dedi? Yargı içersinde siyasi ayrılıkların ve bölünmelerin olduğu, savcıların birbirlerini tutuklattığı, hakimlerin diğer meslektaşlarını dinlettiği bu ortamda konunun özüne girildi mi? Yürütme içerisinde asker, istihbarat, emniyet kavgasının ayyuka çıktığı bir görüntüde ne tür bir çözüm arandı? Adalet Bakanı’nın HSYK adına zirveye katılması doğru oldu mu? Toplantıda temsil edilen Sayıştay bağımsız bir yargı organı mıdır? En önemlisi de her şeyi siyasetin belirlediği günümüzde muhalefetin olmadığı, yani siyasi mutabakatın olmayacağı bir toplantıdan ne beklendi?
Biraraya gelmek faydalı
ASLINDA siyasilerin olmadığı zirve daha başlangıçta yetersizliğe mahkum ama yine de bir araya gelmek belirttiğim gibi faydalı olmuştur. Bence, gelişmelerde yabancı parmağının ölçüsü, Hükümetin olayların fevkinde ve kontrol edebilir durumda olup-olmadığı sorularına da cevap aranmalıydı. Ayrıca Kürt açılımı uygulamasının yanlışları ve topluma etkileri de mutlaka değerlendirilmeliydi. Ancak, bir yemek ortamında ayrıntılı değerlendirmelere girmek de mümkün değildir.
Zirveye teorik olarak bakarsak görüntü güzel; Bir demokraside yargı, yasama ve yürütme olarak 3 erk var ve bunların başkanları bir araya geldiler. Ancak, uygulamanın hiç de öyle olmadığını hepimiz biliyoruz. Uygulamada yasamanın, yürütmeden bağımsız olduğunu kim iddia edebilir? Biz uygulamada yürütme ve yasamayı aynılaştırarak demokrasinin en önemli kuralını berbat ettik, şimdi şikayet.ediyoruz. Meclis Başkanı’nın şahsı ile ilgili değil ama şu koşullar altında yürütmeye yani Başbakan’a eleştiri içeriği taşıyan bir şeyler söylemesi pek nadir bir ihtimaldir, ama daha vahimi yürütmenin, yasamanın işlevini fiilen üstlenmiş olmasıdır. Bundan da daha büyük sorun ise, bağımsızlığı hayati derecede önemli olan yargı erki konusunda, kimsenin bağımsızlık iddiasının kalmamasıdır?
Acaba neler konuşuldu?
BAŞBAKAN, bir Holywood starı gibi kendinden emin ve estetik bir görüntü veriyor, vatandaşta olumlu bir algı uyandırıyor ama bu işleri bilen biri yürütmenin hakkını verdiğini söyleyebilir mi? Gördüğüm kadarı ile bürokrasi bitmiş, isteksiz, moralsiz ve güvensiz. Gelişmeler onları da şaşkına döndürmüş. Herkes gizli bir el tarafından yönlendirilen olayların nereye gideceğini merak ediyor ve sonuca göre mevzi almaya çalışıyor. Herkes devlette bir şeylerin zıvanadan çıktığı kanaatinde ve ne şekilde düzeleceğini merak ediyor, düzeltmeye çalışma cesareti gösteren ise yok.
Yasama, yürütme ve yargının işlevlerinin birbirine karıştığı, devletin ve bürokrasinin hiç iyi çalışmadığı bir süreçte durumun ancak, radikal önlemlerle, yeni bir anlayış, bir dizi reform ve yeni bir anayasa ile çözülebileceği konuşulmuş mudur?
Zirvede acaba hiç kimse radikal çözümler için önce erken seçime müracaat edilmesi gerektiğini söylemiş midir?
Zirve, gerçekten zirvedekilerden oluşsa her şey usulünce konuşulurdu...

BÜLENT KUŞOĞLU-Tercüman

 

Kaynak: Tercüman Gazetesi,http://www.tercuman.com.tr/v1/yazaryazi.asp?id=140

 

Bu haber 495 defa okundu.