TEVEKKÜL VE AKİF

26 Aralık 2009 11:08 tsi
İslam tefekkürünün son yüzyıldaki öncülerinden Mehmet Akif, yanlış tevekkül anlayışı konusunda, Müslümanları yer yer iğneleyici ve mizahi bir üslupla uyarmıştır.

Akif’in Hakk’a vuslatının 73. yılı

Tevekkül ve Akif

Son yüzyılda, Müslüman toplumların layıkıyla kavrayamadıkları konuların başında "tevekkül" gelmektedir. Yüce Rabbimiz şöyle buyurur: "Allah; O'ndan başka ilah yoktur. Müminler yalnız Allah'a güvenip dayansınlar." (Teğabün,13) Efendimiz (s.a.v) bir adama "Deveni ne yaptın?" diye sorduğunda "Allah'a tevekkül ederek onu salıverdim" cevabını alınca, "Deveni sımsıkı bağla, ondan sonra tevekkül et" buyurdular.

İslam Akaidi'nde tevekkül; bir işi insan iradesinin götürebileceği en son noktaya ulaştırdıktan sonra, aciz kaldığı noktada, işin bundan sonrasında Allah'ın yardımını istemektir. Azim ve çalışmayı terk ederek, elinden geleni yapmadan Allah'tan istemek tevekkül değildir. Kul, Allah'ın verdiği aklı, güç ve kuvveti sonuna kadar kullanacak, çaresiz kaldığı noktada Allah'a güvenip dayanacaktır. İbrahim (a.s) ateşe atıldığı zaman "Hasbünallah ve ni'mel vekil-Allah bize yeter, O ne güzel vekildir" şeklinde dua etmiştir.

Tevekkül eden insan Rabbi'nin büyüklük ve kudretini bilir. Dileklerini her şeye sahip ve hakim olan Allah'a arz eder. Rabbi'ne teslim olur. Yalnız olmadığını hisseder. Azim ve cesareti artar. Kendinin güven ve emniyette olduğunu idrak eder. "Kim insanların en güçlüsü olmak isterse, Allah'a tevekkül etsin" buyuran Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) şöyle devam eder: "Bir şey istediğin zaman yalnız Allah'tan iste. Yardım dilediğin zaman da Allah'tan dile. Şunu iyi bil ki, bütün yaratılmışlar el birliği ile sana bir menfaat bahşetmek isteseler, Allah'ın sana yazdığından daha fazlasını bağışlayamazlar. Yine, yaratılmışların tümü el birliğiyle sana zarar vermek isteseler, Allah'ın takdir ettiğinden fazlasını yapamazlar." (Tirmizi)

Allah hükmünde galiptir. Yerlerin ve göklerin sahibidir. Bütün nimetleri insanın hizmetine vermiştir. İnsan, Allah'a güvenerek yeryüzünü imar edecek, fitne ve fesadın ortadan kalkması için bütün gücüyle çalışacaktır. İnsan, bu dünyada imtihan için bulunmaktadır. Kişi, iyi niyetle çalışacak, fakat sonucu takdir edenin Allahü Teala olduğunu bilecektir: "Allah'a güven. Vekil olarak Allah yeter." (Ahzab,3)

Azim ve gayreti terk ederek tevekkül olmaz. İslam dünyasının layık olduğu noktaya gelememesinin temelinde yanlış tevekkül anlayışı vardır. İslam tefekkürünün son yüzyıldaki öncülerinden Mehmet Akif, yanlış tevekkül anlayışı konusunda, Müslümanları yer yer iğneleyici ve mizahi bir üslupla uyarmıştır. Akif'in, konunun ciddiyetini ve acı sonuçlarını anlatan aşağıdaki mısraları hangi noktadan nereye geldiğimizi anlatmaya yetecek kadar çarpıcı ifadelerle yüklüdür:

Donanma,ordu yürürken muzafferan ileri,

Üzengi öpmeye hasretti Garb'ın elçileri!

O ihtişamı elinden niçin bıraktın da,

Bugün yatıp duruyorsun ayaklar altında?

"Kadermiş!" Öyle mi? Haşa, bu söz değil doğru:

Belanı istedin, Allah da verdi... Doğrusu bu.

Talep nasılsa, tabi'i, netice öyle çıkar,

Meşiyyetin sana zulmetmek ihtimali mi var?

"Çalış!" dedikçe Şeriat, çalışmadın, durdun,

Onun hesabına birçok hurafe uydurdun!

Sonunda bir de "tevekkül" sokuşturup araya,

Zavallı dini çevirdin onunla maskaraya!

Bırak çalışmayı, emr et oturduğun yerden,

Yorulma, öyle ya. Mevla ecir-i hasın iken!

Yazıp sabah evden çıkarken işlerini,

Birer birer oku tekmil edince defterini;

Bütün o işleri Rabbim görür: Vazifesidir...

Yükün hafifledi... Sen şimdi doğru kahveye gir!

Çoluk, çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak...

Huda vekil-i umurun değil mi? Keyfine bak!

O'nun hazine-i in'amı kendi veznendir!

Havale et ne kadar masrafın olursa... Verir!

Silahı kullanan Allah, hududu bekleyen O;

Levazımın bitivermiş değil mi? Ekleyen O!

Çekip kumandası altında ordu ordu melek;

Senin hesabına küffarı hak-sar edecek!

Başın sıkıldı mı, kafi senin o nazlı sesin:

"Yetiş" de, kendisi gelsin, ya Hızr'ı göndersin!

Evinde hastalanan varsa, borcudur: Bakacak!

Şifa hazinesi derhal oluk oluk akacak.

Demek ki: Her şeyin Allah... Yanaşman, ırgadın O;

Çoluk çocuk O'na aid. Lalan, bacın, dadın O;

Vekil-i harcın O; kahyan, müdir-i veznen O;

Alış seninse de, mes'ul olan verişten O;

Denizde cenk olacakmış... Gemin O, kaptanın O;

Ya ordu lazım imiş... Askerin, kumandanın O;

Köyün yasakçısı; şehrin de baş muhassılı O;

Tabib-i aile, eczacı... Hepsi hasılı O.

Ya sen nesin? Müvekkil! Yutulmaz artık bu!

Biraz da saygı gerektir... Ne saygısızlık bu!

Huda'yı kendine kul yaptı, kendi oldu Huda;

Utanmadan da tevekkül diyor bu cür'ete... Ha?

(Safahat, Fatih Kürsüsü'nde, Vaiz Kürsüde başlıklı şiir'den)

Hakk'a yürüyüşünün 73. yılında Mehmet Akif'i bir kere daha rahmet ve minnetle anıyorum.

Şakir Tarım-Milli Gazete

Kaynak: Milli Gazete,http://www.milligazete.com.tr/makale/akifin-hakka-vuslatinin-73-yili-147580.htm

Bu haber 1,335 defa okundu.