En Sıcak Konular

ZEYBEK ''HOCA EFENDİ''YE KARŞI NEDEN DEĞİŞTİ?

22 Aralık 2009 20:06 tsi
ZEYBEK ''HOCA EFENDİ''YE KARŞI NEDEN DEĞİŞTİ? ''Diyalog Çalışmaları'' yüzünden Gülen Hareketi'ni Türkiye için zararlı buluyordu.Şimdilerde ise "çok önemli ve çok hayırlı hizmetler'' olarak düşünüyor.

Bir zamanlar ''Diyalog Çalışmaları'' sebebiyle Gülen Hareketini Türkiye için zararlı buluyordu.Şimdilerde ise Türk dünyası, İslam dünyası ve insanlık için "çok önemli ve çok hayırlı hizmetlere" zemin oluşturacağını düşünüyor.

Hoca Efendi ve Hareketi değişmediğine göre,Namık Kemal Zeybek niye değişti?

Yeni Mesaj Gazetesi Yazarı Emin Koç, 10-12.2009  tarihli yazısında eğer bunlar doğru ise "Saçları ağarmış Zeybek'e acırım" diyordu.

Zeybek,Hoca Efendi için artık ne düşünüyor?

Emin Koç neden "Saçları ağarmış Zeybek'e acırım" diyor?

İşte cevabı:

"Hoca Efendi´nin işleri

Hoca Efendi´yi 1978 yılında İzmir Bornova’da bir konuşmasını dinleyerek tanıdım. Cami çok kalabalıktı, namazı dışarıda kılabilmiştik. Etkili bir ses, akıcı bir konuşma biçimi ve içtenlik ve bilgi ile dolu bir ders... Cemaat içinde çok fazla üniversitede yardımcı Hocalar vardı. Onlar şimdilerde profesör...
Sonra cemaatin bir dershanesinde yüz yüze tanıştık. Odanın en alt köşesine oturan ve alçak gönüllülükte kendisiyle yarışan Hoca Efendi´yi tanıdık.
Yıllar yılları kovaladı ve Hoca Efendi’nin çevresinde binlerce insanın toplandığını duyar olduk. İçinden çıktığı Nur cemaati içinde seçkinleşen ve önder durumuna geçen bir Hoca Efendi... Ve onun işaretiyle kurulan eğitim kurumları, dershaneler... Yetişen bir gençlik...
1990’dan başlayan Sovyetler Birliği’nin dağılma sürecinde birdenbire Hoca Efendi´nin öğrencilerinin yeni kurulan Türk Cumhuriyetleri başta olmak üzere Avrasya coğrafyasına yayıldıklarına; okullar açtıklarına, Türkiyeli işadamlarının oralara akmasına yardımcı olduklarına ve zaman içinde büyük nüfuz kazandıklarına tanık olduk.
Yapılan işler şaşırtıcı ve heyecan vericiydi. Kamu kurumlarının yapamadıklarını "bir Hoca Efendi"nin işaretiyle halkımız yapıyordu.
Ama ne yapmak?
Kemiyet artarken, keyfiyetten ödün vermeden... Yani sayı çoğalırken kaliteyi bozmadan... Niteliği nicelik ile dengeleyerek de diyebiliriz. Bilim olimpiyatlarında ve üniversite sınavlarında alınan başarılar ve birkaç dili öğretme becerisi ve Türkçeyi yaygınlaştırma çabaları...
Elbette övdüm, destekledim ve başarılarıyla övündüm...
"Çünkü" diyordum, "Bu başarı aynı zamanda milletimizindir. İnanan ve inandıran bir önder bulunursa halkımızın neler yapabileceği ispat edilmektedir." Ekliyordum: "Tarihte büyük işler yapan milletimizin büyük işler yapmak yeteneğini yitirmediğinin açık göstergesidir bu okullar..."
O zaman öyle diyordum, okullar hakkında hep böyle düşündüm ve bugün de aynı düşüncedeyim...
Sayıları 10’u geçmiş üniversite ve sayıları 1000’e yakın lise ve kültür merkeziyle dünyanın 115 ülkesine ulaşmış bir eğitim gücü oluşturmakla övünmek hakkımız değil mi?
Bunun sonucunda ne mi olur?
"Bütün nefisler ölümü tadacaktır."
Ama yapılan bu büyük çalışmalar elbette boşa gitmeyecektir.
Halaclı Mansur’un yüzlerce öğrencisiyle Türk Dünyası´na yaptığı çalışmalar boşa mı gitti?
Hoca Ahmet Yesevi Hazretleri´nin yetiştirdiği; Türk Dünyası ve çevre coğrafyaya gönderdiği binlerce öğrenci olmasa Osmanlı gerçeği oluşur muydu?
Hoca Efendi´nin ve öğrencilerinin olağanüstü çabalarıyla oluşan kadroların gelecekte Türk dünyası, İslam dünyası ve insanlık dünyası için "çok önemli ve çok hayırlı hizmetlere" zemin oluşturacağını düşünüyorum.
Hangi "hayırlı hizmetlere" mi?
İslam’ın doğru ve aydınlık yüzü doğru temsil edilerek insanlığa gösteriliyor. Bu az hizmet mi?
Başka?
Onu zaman gösterecek ve yaşayanlar görecek..." (19.12.2009-Namık Kemal Zeybek-Ay Gazete)[1] 

Bu yazısının "Hoca Efendi''ye yakın olan İnternet siteleri tarafında hemen iktibas edildiğini belirtelim.Hatta şöyle de bir öngörüde de bulunalım; bu hafta veya bir ay içinde Namık Kemal Zeybek'le bir  ''Aksiyon'' ropörtajı sürpriz olmayacaktır.

"Saçları ağarmış Zeybek’e acırım  

Eski Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek’e acırım. Eğer Zamane mevkutesi uçurma haber yapmadıysa, Zeybek’e acırım. Gerçekten acırım, içtiğimiz acı kahvesinin kırk yıllık hatırına acırım. Aydın Doğan’ın F tipi hükümet tarafından maliye cenderesine alınması sebebiyle şayet böyle bir vaziyet aldıysa, yine acırım; o zaman daha çok acırım! Yüreğim parçalanır…
Türk milleti ve devletinin tutunacak dallarının kopartıldığı, Türk aydınının AB ve ABD fonlarıyla “omurgasızlaş”tırıldığı, Amerika’nın Müslüman kılıklı Türkiyeli kapı kullarının sırtından bölgemize çöreklenip BOP işgalini sürdürdüğü böylesi bir süreçte, Zeybek gibi gün görmüş birinin “Gülen eksenli konjonktürel vaziyet” aldığı haberine, gerçekten doğruysa hayıflandım, acıdım, acırım.
Önceki günkü F tipi Zamane mevkutesine göre ABD’deki toplantıya dinleyici olarak katılan Zeybek, Gülen Hareketi’nin özellikle Orta Asya’da Ahmet Yesevi’nin ayak izlerini takip eden bir hareket olduğunu ifade ederek “Bir Türk vatandaşı olarak Gülen’in bu konuma gelmesi beni onurlandırıyor” demiş ve şükranlarını sunmuş.
Yıllardan beri, Türkî cumhuriyetlerinde yoğun bir misyonerlik çalışması yapıldığını söyleyen ve “Orta Asya, misyoner ablukasında… Kazaklar bin yıldan bu yana Müslümandır ve binde 999’u Müslümandır. Buradaki çalışmalarla 6 milyon nüfuslu Kazakistan’da, yetkililerin açıklamasına göre 500 bin genç Hıristiyan oldu. 2 yıl öncesi verilerine göre Kırgızistan’daki Hıristiyan sayısı yüzde 3’leri geçti” diyen Zeybek’tir. “Sadece buralar için değil Türk dünyası, hatta Türkiye için de büyük bir tehlike haline gelmiştir misyonerlik” diyen ve Merzifon’a gittiğinde, vatandaşların kendisine 38 gencin Hıristiyan olduğunu söylediklerini belirten Zeybek’tir (Bkz. Yenişafak 25 Mayıs 2004). Ne var bunda demeyin, sıkı durun…
“Bir cemaatla ilgili görüşüm” başlığıyla köşesinden “Fethullah Gülen’e bağlı olanlar, sadece Türk Cumhuriyetleri’ne değil, bütün Avrasya’ya ve sonra erişebildikleri her yere yayıldılar… Benim bu hareketle ilgili görüşlerim değişmiştir… Bugün Gülen hareketi siyasetçiler için kazanılması yararlı bir güç durumuna geçmiştir. Sonunda ben de bir siyasetçiyim. Etkili bir cemaatle ilgili olumsuz söz söylememek gerekir, diye düşünülebilirim. Ama iş öyle değil... Bu hareketi Türkiye için zararlı buluyorum. Diyalog adı altında yaptıkları ve Müslümanlar’ın misyonerler karşısındaki direnişini kıracağına inandığım çalışmaların Müslümanlık için zararlı ve İslam açısından yanlış buluyorum. Amerika’yı Irak vahşetinden sonra bile desteklemelerini insanlık için zararlı görüyorum” diye kamuoyunu ikaz eden Zeybek’e acırım (Bkz. Tercüman, 03 Haziran 2004).
Aynı Tercüman köşesinden “Diyalog” başlığıyla 10 Haziran 2004’te “Diyalog işi teşkilatlanmış Hıristiyan kilisesinindir. İşi ortaya atan ve attığı oltayla av ardında koşan öncelikle Vatikan’dır… Diyalog samimi olabilir mi? Zaten samimi olmadıkları yaptıkları beyanlardan da anlaşılmaktadır. Örneğin, Fethullah Gülen samimiyetle El Kaide’nin eylemlerini kınarken, Patrik Bartholomeos, Hahambaşı İshak Haleva ya da dünya ölçeğinde Papa, açıktan İsrail’in ve Amerika’nın vahşetlerini asla kınamamışlardır. Nerede diyalogtaki samimiyet? Sonuç olarak Dinlerarası Diyalog Toplantıları sinsi Hıristiyanlaştırma ve alinasyon (yabancılaştırma) planlarını bünyesinde taşımaktadır” diye yazan Zeybek’e acırım.
“Ömrünü vaiz olarak Müslümanlar’a vaaz etmekle geçirmiş ve geçimini de bu işten kazanmış bir emekli vaizi övmek için çıkarılan kitabın adına bakar mısınız? Diyaloğa adanmış hayat… Bu diyalog denilen işin de Hıristiyan misyonerliğine ortam hazırlamaktan başka bir işe yaramadığını bilmeyen kalmadı... Hıristiyan der ki: – Biz Muhammed’in peygamber olduğuna inanmayız. O yalancıdır. İsa’nın Tanrı’nın oğlu ve Mesih olduğuna inanırız. Bir Müslüman bundan sonra Hıristiyan’la neyin diyalogunu yapacaktır? Bu diyalogun sürdürülmesi kime yarayacaktır? Üstelik de konuşulan din bağlıları arasındaki diyalog değil; dinler arasında diyalogdur.
Kuran’ın çözümü: Dinde zorlama yok... Senin dinin sana, benim dinim bana... Ötesini Allah bilir” (Tercüman, Kötünün işleri, 12 Mayıs 2004) diyen Zeybek’e acırım.
Zeybek’in istikamet üzere böylesi karşı çıkışları ve net duruşu vardı. Bir başka çıkışında şöyle diyordu Zeybek: “Dinler nerede buluşacak? Daha dinin temeli olan Allah anlayışında ‘uzlaşmaz çelişki’ başladı.  İslam’a göre ‘Kul huvallahu ehad.’ Hıristiyanlığa göre: ‘Allah üçtür: Tanrı, oğul ve ruhülkudüs.’
Müslüman, Hıristiyanlar’ın dediğini kabul etse dinden çıkar...
Şimdi en son olanlara bakın. Teşkilatlı ve güçlü bir İslam cemaatinin yayın organında bir kapak resmi... Hıristiyanlar’ın kiliselerinde resmettikleri İsa... İnsanlık kimi bekliyor? Bütün kapağı kaplayan bir ‘Hıristiyan İsa’sı.’ Ve ‘insanlık onu bekliyor’muş...  Evanjelist Hıristiyanlığın bütün gücüyle insanlığın başına çöktüğü ve Müslümanlar’ın ciddi bir tehlike ile karşı karşıya olduğu bir dönemde yapılan işe bakınız? Bırakın artık bu diyalog saçmalığını...
Çözüm Kuran–ı Kerim’dedir: ‘Senin dinin sana, benim dinim bana...” (Tercüman, Bu da mı diyalog?, 14 Şubat 2004)
 “Peki dinlerarası diyalog diye İslam’dan başka da ‘din’ olduğunu kabul edenler, İbrahimi dinler sapkınlığına yönelenler gittikçe yaygınlaşırsa adam, aldırma da geç git mi diyelim? Hayır, yapamayız! Ve inançlı bir Müslümanın bu Hıristiyanlığa sevgiyle, hoşgörüyle yaklaşması, bu dini semavi dinler arasında sayması son derece tehlikeli bir sapmadır. Bu sapmanın sonu küfre kadar gidebilir” (Tercüman, Hangi Hıristiyanlık?, 04 Mart, 2006) diye feryat eden Zeybek, şimdi ne oldu da, “Kahraman Amerikan askerlerinin Irak’tan sağ salim dönmesini için dua ediyorum” diyen R. T. Erdoğan gibi “konjonktürel vaziyet” alarak diyalog misyon eri Gülen’e şükranlarını arz ettiği haber konusu oluyor. Dezenformasyon çağındayız, bu haberde bir yanlışlık olmalı…
“Bizdeki diyalogcular ‘İnsanlık onu bekliyor Hazreti İsa gelecek’ diye kapak yaptılar. ‘Müslümanlar ve Hıristiyanlar Hz. İsa’da birleşmeli’ diye fetva verdiler. ‘Amentüde Hıristiyanlar’la ayrılığımız yok’ türünden sözler söylediler…
Dinlerarası diyalog batağına hangi amaç ve hangi zorunluluktan girilirse girilsin, artık bu iş bırakılmalıdır.
Bu iş kökünden yanlıştır. Hem İslâm Dünyası, hem de bu işin kotarıcıları açısından çok da tehlikelidir.
Gelinen şu noktaya bakınız. Hıristiyanlar’la amentüde ayrılıklar yokmuş... Kimin ayrılığı yokmuş? Sözü edilen mümin Müslümanlar ise ayrılık, asıl, amentüdedir.
Bir mümin Müslüman için ise bu söz küfürdür, bu sözü söyleyen kâfirdir ve yeri cehennemdir…
Yapmayın artık... Bırakın bu işi... Zararın neresinden dönülürse kârdır...” (Tercüman, Diyalog işleri, 24 Şubat 2006) diye haykıran Zeybek, ancak Zamene mevkutenin uçurma haberine konu olmuştur. Allah hayırlı ve uzun ömürler versin, lakin dünyasının büyük bölümünü tamamlamış, saçlarını milli istikamet üzere ağartmış Zeybek ağabeyimin, şayet böyle bir konjonktürel vaziyeti varsa, vallahi ahiretine acırım! Türk milletinin örf ve adetine göre, bir fincan acı kahvenin kırk yıl hatırı var; bu sebeple kırk yıl boyunca acırım! (10 12 2009-M.Emin Koç-Yeni Mesaj)[2]

 

Kaynak:

[1].Aygazete,http://www.aygazete.com/?57215

[2].Yeni Mesaj gazetesi,http://www.yenimesaj.com.tr/index.php?haberno=9008438&tarih=2009-12-10



Bu haber 964 defa okundu.


Yorumlar

 + Yorum Ekle 
    kapat

    Değerli okuyucumuz,
    Yazdığınız yorumlar editör denetiminden sonra onaylanır ve sitede yayınlanır.
    Yorum yazarken aşağıda maddeler halinde belirtilmiş hususları okumuş, anlamış, kabul etmiş sayılırsınız.
    · Türkiye Cumhuriyeti kanunlarında açıkça suç olarak belirtilmiş konular için suçu ya da suçluyu övücü ifadeler kullanılamayağını,
    · Kişi ya da kurumlar için eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi ya da kurumlara karşı tehdit, saldırı ya da tahkir içerikli ifadeler kullanılamayacağını,
    · Kişi veya kurumların telif haklarına konu olan fikir ve/veya sanat eserlerine ait hiçbir içerik yayınlanamayacağını,
    · Kişi veya kurumların ticari sırlarının ifşaı edilemeyeceğini,
    · Genel ahlaka aykırı söz, ifade ya da yakıştırmaların yapılamayacağını,
    · Yasal bir takip durumda, yorum tarih ve saati ile yorumu yazdığım cihaza ait IP numarasının adli makamlara iletileceğini,
    · Yorumumdan kaynaklanan her türlü hukuki sorumluluğun tarafıma ait olduğunu,
    Bu formu gönderdiğimde kabul ediyorum.




    Yazarlar

    En Çok Okunan Haberler

    Şirket Haberleri ŞİRKET HABERLERİ


    Haber Sistemi altyapısı ile çalışmaktadır.
    6,763 µs